Mikroskobik ev arkadaşlarınızın farkında mısınız?
Kendinizi titiz olarak tanımlar mısınız? Sizce titizlik ne anlama geliyor? Elbette evinizi haftada birkaç kere silip süpürüyor, tozları her gün alıyor ve bunu yaparken bol bol çamaşır suyu kullanıyor olabilirsiniz. Mesela, uykunuzda da titiz misiniz? Peki, her uyuduğunuzda yatağınıza döktüğünüz ölü deri oranının küçük bir cips paketiyle aynı ağırlıkta olduğunu biliyor muydunuz? Temiz gördüğümüz evlerimizin içinde birlikte yaşadığımız mikroskobik madde ve canlılar, gece burnumuzun tıkanmasından astıma varan onlarca soruna sebep oluyor.
Dyson ve İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin birlikte yürüttüğü “Ev Tozu Araştırması”, evlerimizde maruz kaldığımız kirleticileri ve sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koyuyor.
Çalışma kapsamında, başta İstanbul’da bulunan evlerin salon ve yatak odaları olmak üzere toplam 60 farklı noktadan Dyson V11™ kablosuz elektrikli süpürgeleri kullanılarak toz örnekleri alındı. Elde edilen örnekler üzerinde 108 farklı analiz gerçekleştirildi. Araştırmanın detaylandırılması için bu evlerde yaşayan bireylerle demografik yapıları, temizlik alışkanlıkları, sahip oldukları alerjik rahatsızlıklar ve solunum yolu problemleri hakkında anket çalışması yapılarak evlerde bulunan alerjenlerle hastalık ilişkilendirmesi üzerine çalışmalar yapıldı.
Sonuçları etkileyeceği düşünülen; evlerin bulunduğu lokasyonlar, oturulan binaların kat sayısı, evlerde yaşayan birey ve çocuk sayısı, çocukların yaşları ve evcil hayvan besleme durumu gibi kriterler gözetilerek örneklem grubu kategorilere ayrıldı.
Her 10 haneden 9.3’ü, ağır metaller ve bakterilerle dolu
Araştırma sonuçlarına göre bireylerin yüzde 75’i evlerinde bulunan toz tiplerinin farklında değil, ancak temiz olduğunu düşündüğümüz ev ortamında birçok farklı bakteri, metal ve mantar türüyle birlikte yaşıyoruz.
Araştırma kapsamında örnek toplanan evlerde en çok ağır metaller (yüzde 93’ünde 14 farklı ağır metal) daha sonra bakteriler (yüzde 43,3’ünde 7 farklı bakteri) ve son olarak mantarlar (yüzde 26,7’sinde tek tür mantar) bulunuyor. Araştırmada elde edilen bulgular, 10 evden 9’unda metal ve ağır metale rastlandığına işaret ederken, evlerde görülen ortalama ağır metal çeşitliliği, bakteri çeşitliliğinden çok daha fazla.
Evlerin yüzde 10’unda “Molibden” adlı ağır metale yüksek miktarlarda rastlandı. Bu madde, büyük iş ve üretim makinelerinde, kumaş boyalarında, mıknatıs özellikli aletlerde ve elektronik cihazlarda bulunurken, aynı zamanda doğurganlık engelleyici özelliğe sahip olmasıyla tehlike arz ediyor.
Zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz evlerimizde birçok bakteri türüyle karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Özellikle evcil hayvanlar, sinekler ve temas yoluyla yayılan bu bakterilerden “Coccus” türüne evlerin yüzde 93,3’ünde rastlanırken, evlerin çoğunda (yüzde 57) 7 bakteriden (Coccus, Bacillus, Staphylococcus, Streptococcus, Diplococcus, Coccobasilli ve Basillus) ortalama 4’ü bulunuyor.
Bireylerin uyuduğu yerdeki oksijen dengesinin bozulmasına, kaliteli bir uyku uyuyamamasına, burun tıkanıklığına, nefes yollarının kurumasına ve tahrişine sebep olan “Hyphae” mantarına evlerin yüzde 26,7’sinde rastlanması ve bu mantarın ağırlıklı olarak yatak odasında bulunması da çalışmada dikkat çeken bir diğer nokta oldu.
Kirleticileri hafife almayın…
Konuyla ilgili değerlendirme yapan İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Haluk Zülfikar, “Araştırmalara göre evlerimizde bulunan bakteriler özellikle sepsis gibi rahatsızlıklarla vücudun bağışıklık sisteminde ciddi hasarlara, beyin ve sinir sisteminde ciddi sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilecek encephalitis (sinir sistemi) hastalıklarına, kalp zarı ve kalp kapakçık problemlerine, ürolojik problemleri olan bireylerde sorunların tetiklenmesine, ağız-yutak hastalıklarına, alerji, astım ve solunum yolu rahatsızlıklarına neden oluyor.
Elde edilen sonuçlara göre; evlerde söz konusu alerjenlerle yaşayanlar yüzde 22 oranında solunum bozuklukları, zatürre, burunda ve gözde tahrişler, yüzde 22 oranında beyin işlevlerinde bozulma, kemik yapısının zayıflık, doğurganlıkta azalma, yüzde 22,5 oranında böbrek, karaciğer sorunları ve yüzde 11,3 oranında kırmızı kan hücrelerinde azalma ve kromozom bozuklukları (mutasyonlara uygun hale gelme) gibi problemlerle karşı karşıya” dedi.
Çare var!
Hastalıklara rastlanan evlerin yüzde 100’ünde; sıklıkla elektrikli süpürgeyle temizlik yapıldığı belirtiliyor. Katılımcılar, her zaman detaylı bir temizlik yapmasalar da haftada ortalama 3 kez elektrikli süpürge kullandıklarını ifade ediyor. Çoğunlukla astım hastalığına sahip ve evini haftada yaklaşık 3 defa temizlediğini belirten bireylerin yüzde 99,78’inin yaşadıkları ortamda hastalığa sebep olan partiküllere rastlanması ise doğru şekilde temizliğin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Daha sağlıklı bir yaşam alanı için çözüm sunmak isteyen Dyson mühendisleri; tüm makinelerini son teknolojiye sahip laboratuvarlarda ve dünyanın pek çok yerinde bulunan gerçek evlerde, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş testlerden geçirerek tasarlıyor. Tüm zorlu koşullarda ve optimum sürede test edilen makinelerle dünyanın her yerinden gelen toz örnekleri kullanılarak yüzlerce zemin üzerinde denemeler yapılıyor.
Dyson’ın en akıllı ve en güçlü ürünü Dyson V11™ kablosuz elektrikli süpürge, özel dijital motorundan aldığı güçle çalışıyor. Tamamen kapalı HEPA filtre sistemiyle polen, bakteri, küf, toz akarı döküntüleri ve evcil hayvan kepeği gibi ince toz parçacıklarını yakalamada oldukça etkili olan Dyson V11™, 0,3 mikrona kadar küçük partikülleri yüzde 99,99 oranında hapsediyor.
Halı, zemin, döşeme, yumuşak mobilyalar ve yataklardaki tozu temizlemek, dolaylı olarak iç mekandaki toz parçacığı miktarını da azaltıyor. Dyson V11™ kablosuz elektrikli süpürge, en ince parçacıkları bile haznesine ve filtresine hapsetmesinin yanı sıra ortama temiz hava yayarak alışılagelen tüm temizlik rutinlerinin hızlı ve etkili bir biçimde gerçekleştirilmesine imkan tanıyor. Gelişmiş filtre ve conta sistemiyle, yalnızca gözle görülebilen tozu değil, görünmeyen parçacıkları da yakalıyor. Farklı zeminler için geliştirilen birçok farklı başlığı ve aparatıyla her zeminde, hatta en ince çatlaklarda bile derinlemesine temizlik sunuyor.