Cannes’da aslanları kucaklayan Türkler zaferlerini anlattı
Bu yıl 250 oturum ve 500 konuşmacıyla dev bir organizasyona dönüşen Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali, 61’inci kez kapılarını açtı. Türkiye’den 437 işin katıldığı yarışmada tüm dünyadan en yaratıcı ve yenilikçi işler birbiriyle yarıştı ve Türkiye Cannes Lions’da toplam 8 altını kucakladı.
Marketing Türkiye olarak, biz de Türkiye’den 8 Lions’u kucaklayan ajanslara Cannes’ı sorduk ve Cannes Lions’u değerlendirmelerini istedik.
Can Faga
Lowe İstanbul Kreatif Direktör
Omo gibi dünyanın en değerli markalarından biriyle bu başarıyı kazanmak, çok sevdiğimiz müşterimizle böyle bir gururu paylaşmak bizi ayrıca mutlu ediyor. Lowe Istanbul’un yenilenen yüzünü ve nihayet sahip olduğu yaratıcılık vizyonunu ortaya koyması bizim açımızdan çok önemliydi. Sürdürülebilir olması da önemli. Golden Drum, Eurobest, Effie ve Cannes… Şimdilik hiçbirini boş geçmedik. Devamı da gelecek umarım. Tüm ekibimi tebrik ediyorum. Bunun dışında Cannes Lions’da aklımda en çok kalan konuşmalara bakacak olursak, Hegarty-Droga düellosu da izlenmeye değerdi. Kanye Kanyeliği’ni yaptı. Çok gerçekti. Dan dundu! İzleyenler epey eğlendi diyebiliriz. Onların dışında Google iyiydi. Sheryl Sandberg iyiydi. Bence hava, ortam, istridye ve roze hepsinden iyiydi.
İlkay Gürpınar
TBWA/İstanbul – CCO
Yaratıcılığın en prestijli yarışması şu anda Cannes Lions. Bu sene de bir hayli renkli ve ilham verici idi. İşler çok iyiydi. Bu festival bana her sene, bu işi yapıyor olduğum için bir yandan kendimi harika hissettiriyor, bir yandan da benimle aynı işi yapan kişilerin bu kadar iyi işler yapabiliyor olduğunu gösterdiği için berbat hissettiriyor. Bu iki duyguyu aynı anda yaşatabilmesi çok iyi birşey bence. Neleri doğru neleri yanlış yaptığınızı rasyonel olarak görüp, daha iyisini yapabilmek için duygusal olarak müthiş bir ilhamla dönüyorsunuz. Basın ve poster benim kişisel olarak daha önceleri en merakla incelediğim kategoriler iken, şimdi diğer kategorilere merakımın arttığını görüyorum. Bunun sebebi, yıllar geçtikçe, evrende hakkaten bir fark yaratmış, işe yaramış işlere saygımızın artması. İyi kalpli işlerin daha çok öne çıktığını, değer gördüğünü görüyoruz. Sanki Cannes jürileri de yıllar içinde büyümüş olgunlaşmış gibi. İşin sözde değil, gerçek etkisine değer veriliyor. Eskiden bambaşka dünyalar iken, şimdi neredeyse her Gold almış Cannes işi, aynı zamanda iyi bir effie case gibi.
Bunun dışında bu yıl ödül alan işler arasında en beğendiklerime değinecek olursam babamlara kadar, herkesin mutlaka bir kere forward etmiş olduğu, müziği, produksiyonu, tüm işçiliğiyle çıktığı andan itibaren bizi büyüleyen: Volvo Epic Split filmi… Harika bir hayat gerçeğini aynı zamanda ürüne de dönüştürmeyi başaran ve de espirili olmanın, havalı olmaya engel olmadığını kanıtlayan Harvey Nichols “Sorry I Spent it on Myself” kampanyası… Nelson Mandela’nın yıllarını geçirdiği hücreyi, birebir postere dönüştürüp bize o duyguyu büyük bir zerafetle yaşatan Paper Prison posteri, bu senenin en beğendiğim işlerinden.
Havasworld Wide yaratıcı Ekibi
Ülkemizi Cannes’da en iyi bir şekilde temsil etmek bizim için büyük bir gururdu. Bu yıl Cannes’da ödül alan Volvo, Lurpak, First Kiss ve Harvey Nichols işleri gibi gördüğümüz günden beri birbirimizle paylaştığımız işleri saymazsam Rothammer’ın aşk isyanı en beğendiğimiz çalışmalar arasında yer alıyor. WWF’in insandan kuleleri, Drinkable Book ve Radio Euskadi filmi ilk aklımıza gelen işler. Ayrıca Obi renovated billboards, Honda illusions ve Hakuhodo’nun Infas Publications için yaptığı çalışmalar görülesiydi. Bir de tabi her zamanki gibi tüm Saatchi & Saatchi Young Diretcors showcase’i…
Cannes Lions’da ödül alan Türkiye’den ajansların ve festivale katılarınların ayrıntılı görüşleri 1 Temmuz sayısında Marketing Türkiye’de…