Siyasi polemikler gündeme damgasını vurdu
Ajans Press’in medya analizlerine dayanarak hazırladığı 25 Temmuz 2014 tarihli Türkiye gündeminde, en çok Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve eski emniyet mensuplarına yönelik olarak yapılan operasyon yer aldı. Gündemin öne çıkan başlıklar şöyle:
TEK TEK TESLİM OLUYORLAR…
İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde ‘sahte isimlerle yasadışı dinleme’ iddiasıyla haklarında soruşturma başlatılan ve 2 gündür adreslerinde bulunamayan polisler teker teker teslim olmaya başladı. Teslim olmadan önce basın açıklaması yapan eski İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan, “Yaptığımız her işlem kanunlar, mevzuatlar çerçevesinde olmuştur. Hâkim kararı alarak yaptık” dedi. Sanık avukatlarından Ahmet Arslan ise “Müvekkillerimden Mehmet Yılmaz rahatsızlığı nedeniyle gelemedi. İnsani bir durumu var. Onu hallettikten sonra teslim olacak” dedi. Başkomiser Fatih Tezcan da henüz teslim olmadı. 22 Temmuz’da başlayan Organize Suçlar Şubesi’nin yürüttüğü operasyonda savcılık 39 polis hakkında yakalama kararı vermiş, bu polislerden 9’u tüm aramalara rağmen bulunamamıştı. Arananlardan İstihbarat Şube’de görevli Başkomiser İlhan Polat gece teslim oldu. İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Emniyet Amiri İsmail Arslan, sabah Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’ne geldi. Arslan teslim olmadan önce, zaman zaman gözleri dolarak yaptığı açıklamada “Kaçak falan değiliz. Şarkım çıktığı için ev tutmaya gitmiştim. Çağırdılar geldim. Yaklaşık 11 yıl devletin okullarında yatılı okudum, devlet terbiyesiyle büyüdüm, devletim ‘Gel’ dedi geldim. Yıllarca belimizde taşıdığımız namusumuz, şerefimiz kelepçeyi biraz da bileğimize takıp taşıyalım istiyoruz. Devletim takıyor başım gözüm üzerine” diye konuştu.
FITRATIN HARAM VE HAKARET…
MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Sokağa bile çıkamıyor” diyen Başbakan Erdoğan’a sert yanıt verdi: “Adam olamayan adaya buradan söylüyorum, senin baktığın yerde, bulunduğun zeminlerde elbette biz görülmeyiz. Zira senin gözlerin haine alışkındır, kulakların para sayma makinelerinden çıkan seslere, ayakkabı kutularında ve villalarda sakladığın milyon dolarlara duyarlıdır, senin fıtratın haram ve hakarete yatkındır.” Bahçeli, basın toplantısında şunları söyledi: Erdoğan’ın göstermelik İsrail husumeti, İsrail alerjisi, İsrail kızgınlığı hiçbir sonuç doğurmadığı gibi, bir tek Filistinli kardeşimizin de hayatını kurtaramamaktadır. Erdoğan Mısır’ı kana bulayanlara 4 parmağını kaldırmakla yetinmiş, Gazze’yi kana bulayanlara ‘one minute’ şovuyla övünmüştür. Şu ibret verici düşüklüğe bakınız ki, Irak’ın kuzeyinden çıkarılan petrolü İsrail’e heyecanla ulaştıran Erdoğan, bugün oturmuş Gazze için feveran etmektedir. Ne kadar inkâr edilse de, AKP hükümeti bu yılın mart ve nisan ayında İsrail’e 124 bin 562 kg jet yakıtı ihraç etmiştir. Bu gerçek TÜİK raporlarıyla sabittir. Aday Erdoğan’ın gemi filosu sahibi malum oğlu, İsrail ve Mısır’la kazançlı ticarete devam etmekte ve kesesini doldurmaktadır. Bu meyanda, Netanyahu ile Erdoğan arasında hiçbir fark yoktur. Aday Erdoğan 16 Eylül 1982’de Batı Beyrut’taki Sabra ve Şatilla Filistin Mülteci kampında öldürülen 3 bin 500’e yakın mazlumun kanına, 3-15 Nisan 2002’de Cenin kentinde katledilen 1300 Filistinli’nin tabutuna basarak ödül almıştır. Kerkük, Musul, Telafer, Selahaddin, Tuzhurmatu başta olmak üzere Türkmen yurtlarında akan kan, dökülen gözyaşı, çekilen çile Gazze’yi aratmamaktadır. IŞİD ve İsrail aynı şiddet ve vahşet yöntemleriyle katliam yapmaktadır. Aday Erdoğan İsrail’e laf yetiştirirken, 3 günlük yas ilan ederken Türkmenleri aklının ucuna dahi getirmemektedir. Çünkü Erdoğan için Türkmenler, ezilmesi, elenmesi, eritilmesi ve asimile edilmesi gereken bir varlıktır. Türkmeneli’nin Gazze kadar hatırı yok mudur?
EKMEĞİN BAŞKENTİNDEN…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ortadoğu bataklığında Müslüman Müslüman kanı döküyor. O bataklığı kurutmak istiyorsak Ekmeleddin Bey’e ihtiyacımız var” dedi. Özel uçakla saat 13.50’de Trabzon’a gelen Kılıçdaroğlu, havaalanında partililerce karşılandı. Vatandaşların yoğun ilgisi altında Trabzon’dan yola çıkan ve ilçelere uğrayarak Vakfıkebir’e gelen Kılıçdaroğlu’na, üzerinde ‘Ekmek için Ekmeleddin’ yazan ünlü Vakfıkebir ekmeği verildi. Parti otobüsünden vatandaşlara seslenen CHP Lideri şunları söyledi: “Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Sandığa gideceğiz. Az önce ekmeğin başkenti Vakfıkebir’de fırında hazırlanan ekmeği getirdiler. Üzerinde ay yıldız ve ‘Ekmek için Ekmeleddin’ yazıyor. Düzgün ve geçmişi temiz bir insan. Bilge bir insan. Dürüst bir insan. Az ve öz konuşan bir insan. Hiçbir partinin üyesi değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin saygın vatandaşı. Hem Batı’da hem Doğu’da bilinen bir insan. Herkesin saygı gösterdiği biri. Ortadoğu bataklığında Müslüman Müslüman kanı döküyor. O bataklığı kurutmak istiyorsak Ekmeleddin Bey’e ihtiyacımız var. İslam Konferansı Örgütü başkanlığı yapmış, 57 ülkeyi yönetmiş bir insan. Tarafsız ve güzel bir insan. Onu size emanet ediyorum. Seçilirse Türkiye’ye huzur gelmiş olur. Ülkeye barış gelmiş olur. Cumhurbaşkanları az ve öz konuşur. O da az ve öz konuşuyor. Toplumun hiçbir kesimiyle ilgili negatif söylemi yok. Herkesi kucaklıyor. Biz de onu seviyor ve inanıyoruz. Ona destek olmak istiyoruz. İstiyoruz ki tarafsız biri o koltuğa otursun. O tarafsız bir insan. Ekmeğin başkenti Vakfıkebir’den ekmek için Ekmeleddin diyoruz.” Kılıçdaroğlu daha sonra Beşikdüzü ilçesine hareket etti.
SORGUDA SİSTEMATİK SESSİZLİK…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “usulsüz dinleme” soruşturması kapsamında Organize Suçlar ekiplerince gözaltına alınan 39 paralel emniyet mensubunun 22’si ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi. Aralarında eski istihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de olduğu 17 şüphelinin bugün adliyeye gönderilmesi bekleniyor. İfadelerine başvurulan şüphelilerin, kendilerine yöneltilen casusluk ve resmi belgede sahtecilik suçlarını kabul etmedikleri öğrenildi. Şüpheliler, eylemlerinin görevi kötüye kullanma kapsamına girdiğini ve suçlamaların da bu yönde yapılması gerektiğini savundu. Casusluk suçunun cezası 15-20 yıl arasında iken resmi belgede sahtecilik de 3-8 yıl arası. Ancak görevi kötüye kullanmanın Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığı, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası. Paralel polisler, bu yolla yüksek cezadan kurtulmayı hedefliyor. Sorguda susma haklarını kullanmayıp cevap vereceklerini söyleyen şüphelilerin ağız birliği etmişcesine “Cevap vermek istemiyorum” demesi de dikkati çekti. Şüphelilerin, Selam ve Tevhid şüphelilerine de sorulan “Türkiye genelinde 41 ilde yürütülen yasadışı dinlemelerle bağlantınız nedir?” sorusu karşısında ise bir hayli sıkılıp bunalarak “Ne… Nasıl yani… O da nereden çıktı” gibi suçlu psikolojisini yansıtan cevaplar verdiği öğrenildi. “Selam Tevhid” ve “usulsüz dinleme” soruşturmalarının Terörle Mücadele Şube’de yürütülen ayağındaki sorguda ise şüphelilere, Başbakan Tayyip Erdoğan ile bakanlar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın dinlenmesi talimatını nereden aldıkları ve hangi yetkiyle dinledikleri soruldu. Ulusal güvenlikle ilgili görüşmelerin başka yerlere servis edilip edilmediği sorulan şüphelilerin kimisi soruları cevapsız bırakırken, kimisi de sorumlu olduklarını kabul etmedi.
‘FİLİSTİN POLİTİKAMIZ ALTIN HARFLERLE YAZILACAK’…
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gazze’deki duruma ilişkin, hem ateşkesin sağlanması hem de açık hapishane şartlarını iyileştirecek bir sürecin başlatılmasını sağlayacak çalışma yaptıklarını söyledi. Gazze’de bir yandan da hayatın sürdüğüne işaret eden Davutoğlu, bölgede dün bütün mazotun bittiğini ve hastanelerin bile çalışamayacak hale geldiğini hatırlattı. Davutoğlu,”Bunların temin edilip Gazze’ye intikal ettirebilmesi için İsrail ile de Mısır ile de temas kurmaktan başka türlü Gazze’ye ulaşmak mümkün değil. TİKA mazotu temin etti ve Gazze’ye intikali için çalışmalar sürüyor. Bu konuda Türkiye dışında alanda bu işi yapabilecek kapasitede başka kimse yok” dedi. Filistin konusunda hem ABD Dışişleri Bakanı John Kerry hem Hamas’ın Siyasi Büro Şefi Halid Meşal hem de Katar Dışişleri Bakanı Halid bin Muhammed el- Attiye ile her gün görüşerek görüş ayrılıklarını gidermeye çalıştıklarını anlatan Davutoğlu, “Birlikte bir taslak üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Ümit ederiz birkaç gün içinde hayırlı bir noktaya geliriz. Bizim için önemli olan ateşkes ve insani yardımın devam etmesi” diye konuştu. Kürecik’teki füze kalkanı tesisleri konusunda muhalefetin iddialarını değerlendiren Davutoğlu, Kürecik’in çevre bölgelerde tansiyon yükselince Türkiye ve NATO’nun güvenliğini sağlamak için tesis edildiğini vurguladı. Davutoğlu, “İsrail’in bilgi aktarımına ihtiyacı yok. Kürecik olmasaydı İsrail güvenliğini terk etmiş mi olacaktı. İsrail kendi güvenliğini zaten en sofistike araçlarla sağlıyor” dedi. 2009’daki Mavi Marmara olayından bu yana hiçbir Türk ve İsrail askerinin bir odada bir arada bulunmadığının altını çizen Davutoğlu, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun “Sayın Abbas’ın bana söylediklerini açıklarsam çok ayıp olacaktır” ifadelerine ilişkin ise şunları söyledi: “İhsanoğlu’nun ne kastettiğini bilemem. Ama Abbas ile her zaman dürüst ve açık görüşmelerimiz olmuştur. Bazen görüş ayrılıkları da olur. Bunlar utanılacak şeyler değildir. Bizim, Türk milletinin tarihine altın harflerle yazılacak bir Filistin politikamız var. Filistin davamızda utanılacak hiçbir şeyimiz olmaz.”
‘ERDOĞAN’A LİSTE VERDİK’…
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, cezaevinden çıkışının ardından ilk televizyon röportajını verdi. Star Haber Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik’i evinde ağırlayan Başbuğ, Emniyeti sarsan ‘paralel yapı’ operasyonu ile ilgili, “Bu gözaltılar sadece 17 ve 25 Aralık süreciyle mi ilişkili kalacak?” diye sordu. Görevdeyken cemaat yapılanmasıyla ilgili Başbakan Erdoğan’a bir liste verdiğini ve bu listenin başında, şimdi gözaltında olan İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer’in olduğunu söyleyen Başbuğ, Yılmazer’in, “Başbuğ’un tutuklanması talimatını Başbakan verdi” sözlerini ise ‘İnanmıyorum’ diyerek değerlendirdi. “Paralel yapı’ya yönelik operasyonları izlerken neler hissettiniz?” sorusuna, “Karmaşık duygular içindeyim” yanıtını verdi. Soruşturmaların 17-25 Aralık olaylarıyla sınırlı kalmaması gerektiğini belirten Başbuğ şöyle konuştu: “17-25 Aralık sürecinde de komplolar yapılmış ise, bu komplonun müsebbibleri de ortaya çıkarılsın, yargı karşısına çıkarılsın. TSK’ya karşı yargı ve polis yoluyla imkanlarımız dahilinde araştırmaya çalıştık. Operasyonunun arkasında emniyetteki bazı polis şeflerinin olduğunu gördük. Emniyetle ilgili bir liste hazırladık ve Başbakan’la paylaştık. Listenin başında da, Ali Fuat Yılmazer vardı ve sonuç alamadık.”
STATÜKONUN MONŞERİ YALANCILIĞI DA ÖGRENDİ…
Başbakan Erdoğan Mersin mitinginde muhalefete yüklendi: Monşer hemen uyum sağladı, yalanın bini bir para, iftarının bini bir para. Bir yandan Israil zulmüne çanak tutuyor, diğer yanda da partisi CHP gibi ırkçılık yapıyor. Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan Mersin’de onbinlere seslendi: 12 yılda Türkiye’nin her yerini dolaştım. 100 ülke gezdim. Türkiye’yi büyütmek için, öncü yapmak için hamdolsun her dakikamızı boşa harcamadık. Muhalefet partilerinin liderlerini kaç kez burada gördünüz? Onlar bizim kadar yoğun değil. Mersin’e kaç kez geldiler? MHP Genel başkanı ortalıkta yok stüdyolarda kaset doldurmakla meşgul. Cumhurbaşkanlığı için bir ortak aday ortaya sürdüler. Kılıçdaroğlu ‘tıpış tıpış oy vereceksiniz’ dedi. CHP’nin kendi adayı yok mu? 91 yaşında olan CHP kendi içinden bir aday bulamadı mı? Çatı çatı dediler MHP ile sosyalist partileri aynı çatı altında bir araya getirdiler hani siz milliyetçiydiniz? Suriye’deki mazlumlarla ilgileniyoruz diye muhalefet partileri rahatsız oluyor. Irak’taki mazlumlarla ilgilendiğimiz için rahatsız oluyorlar. Şimdi çıkmışlar CHP-MHP onların monşer adayları bizi sadece Arap halklarına destek vermekle itham ediyorlar. Neymiş Türkmenleri unutuyormuşuz… Irkçılık bu ırkçılık mazlumun rengi olur mu mazlumun dininin mezhebinin dilinin derisinin, renginin ne önemi var. Monşer kısa süre içinde partilerine uyum sağladı. Daha sahalara çıkalı bir ay olmadı, maşallah yalanın bini bir para, iftarının bini bir para. Bir ay içinde defalarca yalan söyledi, yalan söylemeye de devam ediyor.