Burger King küflenmiş hamburgeri dünyaya nasıl sevdirdi?
Burger King’in yaratıcılık konusunda dünya çapında bir standart oluşturduğu artık kabul edilen bir gerçek. Rakiplerinin yanı sıra dünyanın dört bir yanından ajanslarının da kendi aralarında yarıştığı Fast Food devi tarihte bir ilke imza attı ve tek bir kampanyayla jürisi gazetecilerden oluşan tek yaratıcılık festivali olma özelliği taşıyan Epica Awards’ta 3 farklı kategoride (Film, Print ve PR) Grand Prix’yi kazanarak adeta şapkadan tavşan çıkardı. Peki bu başarının ardında nasıl akıllar yatıyor?Gelin bu başarının perde arkasındaki hikâyeyi Moldy Whopper’ın fikir babaları David Miami Küresel Kreatif Direktörü Pancho Cassis ve INGO Stockholm Kreatif Direktörü Bjorn Stahl’dan dinleyelim.
Pancho Cassis, Küflü Whopper fikrini Burger King’in CMO’su Fernando Machado’ya ilk olarak 2016 yılında bir Zoom görüşmesi sırasında önerdiğini söylüyor. Machado’nun ise fikri beğendiğini, ancak doğru zamana saklamak adına kampanyayı bekletmek istediğini belirtiyor.
Dört yıl sonra Machado, INGO Stockholm’den, Executive Creative Director Bjorn Stahl ve ekibiyle birlikte ilk yüzde 100 “katkısız” Whopper hakkında bilgi almış. Koruyucu içermeyen burger, İskandinavya’da ilk kez sahneye çıkmak üzereyken INGO bu sırada daha önce Cassis’in önerdiği kampanya fikrini ortaya atmış. İşin ilginç yanı Fernando Machado, daha sonra aynı öneriyi Publicis İspanya CCO Eduardo Marques’ten de duyduğunu söylüyor.
Pancho Cassis, Fernando Machado’nun üç ajansın birlikte çalışmasının daha mükemmel bir sonuç doğuracağını düşünmesi üzerine çalışmalara başladıklarını ifade ediyor…
Birden estetik açıdan hoş bir küflü burger yaratmanın en iyi yöntemini bulmak için hummalı bir yarış başlamış. Marques süreci şöyle anlatıyor: “Farklı yerlerde hamburger kalıbı yapıyorduk! Resimleri, başlıkları ve düşünceleri paylaştığımız bir WhatsApp grubu oluşturduk. Oldukça adil ve dengeli bir süreçti.”
Nasıl başladı, nasıl bitti?
Stahl, en büyük zorluğun kalıbın estetik bir şekilde büyümesini sağlamak olduğunu belirterek sözlerine devam ediyor “Çoğu insan bunun sadece kutuya bir hamburgeri koyup beklemekle ilgili olduğunu düşünüyor. Bunu yaptığınızda burger elbette küflenecektir, ancak reklamcılıkta kullanabileceğiniz bir şekilde değil. Birçok hamburgeri denemek zorunda kaldık. Nihayet, Stockholm’deki bir fotoğraf stüdyosunun gözlerden uzak bir köşesinde ideal küf görüntüsü oluşmaya başladı. Burgerlerin çoğu başarısız oldu, ancak yaklaşık iki buçuk ay sonra işi çözdük.”
Başlangıçta “Moldy Whopper”ın basılı ve açık hava kampanyası olarak tasarlandığını ancak fotoğrafları çekerken reklam filmine dönüştürmenin daha iyi bir fikir olduğuna karar verdiklerini anlatan Bjorn, “Tüm resimleri bir araya getirdik ve gerçekten korkunç görünüyordu… Sonuç, hızlandırılmış film değil, stop-motion bir animasyon. Yani her şey bir dizi fotoğraf… Ama bir araya getirdiğimizde, hareketli görüntüler oluşuyor.”
Stahl, lansman sürecinden de bahsediyor: “Kampanya İskandinavya’da başlatıldı ve ardından koruyucu içermeyen Whopper’ı piyasaya süren bölgelerle birlikte tüm dünyaya yayıldı. Çalışmayı en son yayınlayan Brezilya oldu. Reklamcılık tarihi açısından bakıldığında, muhtemelen ‘Moldy Whopper’ öncesi ve sonrası terimi lügatimie girecektir.”.