Gelir-gider dengesinde hesaplar tutmuyor
Doğal kaynakların hızla tükenmesi, dünyayı saran salgın ve global çapta yaşanan ekonomik kriz… Son bir yıldır tüm şiddetiyle üzerimize gelen bu tablo koca koca harflerle insanlığa “TASARRUF YAP, İSRAFA DUR DE” diyor. Tüketicinin tasarruf hassasiyeti artarken markaların israf ve tasarruf merkezli projeleri de günbegün artıyor. Peki, yeni dönemde Türk halkının tasarruf yaklaşımı nasıl şekilleniyor? Türkiye israfın önüne geçmek için neler yapıyor? Tüketiciler bu alanda markalardan ne bekliyor? Tüm cevaplar Marketing Türkiye için Aksoy Araştırma’nın gerçekleştirdiği “İsraf ve Tasarruf Araştırması”nda…
İsraf gereksiz tüketimle özdeşleştiriliyor
“İsraf ve Tasarruf” araştırmasına göre israf kelimesinin Türk halkındaki karşılığı 46,7 ile gereksiz tüketim oluyor. Bunu sırasıyla yemek israfı (yüzde 31,7), su israfı (yüzde 12,0), para israfı (yüzde 5,2), zamanın israf edilmesi (yüzde 3,3) ve günah (yüzde 2,8) yanıtları takip ediyor. Tasarruf deyince ise akla ilk tutumlu olmak (yüzde 32,8) geliyor. Birikim (yüzde 18,3), ihtiyaçtan fazlasını almamak (yüzde 15,7), para (yüzde 12,3) yanıtları da öne çıkarken; su tasarrufu (yüzde 8,5), elektrik tasarrufu (yüzde 8,3) ve doğal kaynakların bilinçli kullanımı (yüzde 3,3) konularında yeterince farkındalık oluşmadığı görülüyor.
Büyük bir kesimin geliri giderinden daha az
Gelir-gider dengesi sorulduğunda yüzde 28’lik bir kesim gelirinin giderinden daha az olduğu yanıtını veriyor. Daha sonra yüzde 25,3 ile “giderlerimiz ve gelirlerimiz eşit”, yüzde 24,3 ile “gelirimiz giderimizden oldukça az”, yüzde 17,3 ile “gelirimiz giderimizden biraz fazla” ve yüzde 5,0 ile “gelirimiz giderimizden oldukça fazla” yanıtları veriliyor. Asgari ücret veya altında hane halkı gelirine sahip olanların yüzde 81’inin gelir gider dengesizliği mevcut.
Yüzde 64’lük bir kesim için tasarruf öncelikli değil
Katılımcıların yüzde 35,5’i pandemiden önce de yeterli miktarda tasarruf yaptığını söylüyor. Yüzde 29,5’luk bir kesim biraz tasarruf yaptığını, yüzde 25,2’lik bir kesim ise çok az tasarruf yaptığını dile getirirken yüzde 9,8’lik bir kesim hiç tasarruf yapmadığını belirtiyor.
Pandemi tasarruf alışkanlığını nasıl etkiledi?
Katılımcıların yüzde 23.2’si son bir yıl içerisinde yeteri kadar tasarruf yaptığını ifade ederken, bir önceki soruda yeterince tasarruf yaptığını belirten 35.5’lik kitle göz önüne alındığında, pandeminin tasarruf alışkanlıklarını olumsuz etkilediği görülüyor.
Son iki ay tasarruf oranı bir miktar arttı
Son iki aya geldiğimizde yeteri kadar tasarruf yaptığını belirten katılımcı sayısı yüzde 25,2’ye yükseliyor. Bunu, yüzde 23,8 ile “biraz tasarruf yapıyorum”, yüzde 20,2 ile çok az “tasarruf yapıyorum” ve yüzde 30,8 ile “hiç tasarruf yapmıyorum” cevapları takip ediyor.
En çok kişisel zevklerden tasarruf ediliyor
Katılımcıların yüzde 71,3’ü genelde kişisel zevkleri üzerinden tasarruf yapma alışkanlıkları olduğunu belirtiyor. Giyim (65,7) ve kozmetik ürünleri (58,8) de yine en çok tasarruf edilen alanlar arasında. Sonuçlarda kadınların tasarruf oranlarının erkeklere nazaran daha yüksek olduğu ve söz konusu tasarruf olduğunda ilk olarak kişisel önlemlere başvurulduğu görülüyor.
Pandemi şartları tasarruf yapmayı zorlaştırıyor
Pandemiyle birlikte insanların tasarruf yapmalarının zorlaştığını ve “hiç tasarruf yapmıyorum” diyen kişilerin oranının diğer ifadelere oranla belirgin bir şekilde arttığı görülüyor. Pandemi öncesi ve sonrasına dair karşılaştırmalı oranlar ise şöyle;
➞ Pandemiden önce ve pandemide hiç tasarruf yapmayanların oranı yüzde 7,5
➞ Pandemiden önce tasarruf yaparken pandemide tasarruf yapmayanların oranı yüzde 21,5
➞ Pandemiden önce hiç tasarruf yapmayıp pandemi de yapanların oranı yüzde 2,5
➞ Pandemiden önce az da olsa tasarruf yapıp pandemi döneminde tasarrufa devam edenlerin oranı yüzde 68,7
Giyim ürünlerinden feragat ediyoruz
Katılımcılar tasarruf etmek söz konusu olduğunda ilk kesintiyi giyim harcamaları (36,8) alanında yapacağını söylüyor. Yani, pandemi döneminde insanların evde geçirdikleri vaktin artması giyim ürünlerine olan ilgiyi azaltıyor. Diğer tasarruf kalemleri ise yüzde 21,5 ile sosyalleşme amaçlı harcamaları, yüzde 17,8 ile kozmetik harcamaları, yüzde 10 ile kişisel bakım harcamaları, yüzde 6,7 ile gıda harcamaları ve yüzde 2,7 ile ulaşım harcamaları olarak sıralanıyor…
Gıda tasarrufu konusunda kapsamlı önlemler alınıyor
Gıda kalemindeki tasarruf algısının önemli bir çoğunluk için (yüzde 80,7) dışarıdan yemek yerine evde yemek hazırlamaya özen göstermek olarak şekillendiği görülüyor. Yine pandemi döneminin bir yansıması olarak insanların mutfaklarını yeniden keşfettiğini söylemek mümkün. İhtiyacı dışında alışveriş yapmayanlar (yüzde 68,2), ihtiyacı olan ürünleri alırken fiyatlarına dikkat ederek ucuz olanı tercih edenler (yüzde 54,7), fiyatları ve indirimleri takip edenler (yüzde 52,7) ve ev halkına yetecek kadar yemek yapmaya özen gösterenler (yüzde 48,0) de çoğunlukta.
Tasarrufun iki ana motivasyonu; geleceğe yatırım ve geçim sıkıntısı
Ertan Aksoy, Aksoy Pazar ve Kamuoyu Araştırma Şirketi Kurucusu
- Türkiye ekonomisinin önemli yapısal sorunlarından biri de tasarruf oranlarının düşük olmasıdır. Bu durum özellikle 2018 sonrası ekonomideki olumsuz gelişmeler ve üzerine pandeminin de eklenmesiyle birlikte daha yoğun bir hale geldi.
- Katılımcılardan yalnızca yüzde 22,3’lük bir dilimin gelirinin giderinden fazla olduğu görülüyor. Yüksek enflasyonun devam etmesi ve reel ücretlerdeki artışın bunun altında kalıyor olması, mevcut gelir gider dengesizliğinin devam etme ihtimalini gösteriyor.
- Pandemi öncesi toplamda yüzde 65’lik bir grubun az ya da çok tasarruf yapabildiği görülmekteyken, pandemi sonrasında bu oran yüzde 46,2’ye kadar gerilemiş. Bu durum gerek makro ekonomik durumlar açısından gerekse üretim ve yatırımların seyri açısından olumsuz anlamda kayda değer bir durum.
- Yine pandemi etkisiyle birlikte iki farklı durumla daha karşılaşıyoruz: Birincisi pandemi öncesinde yeteri kadar tasarruf yapabilenlerin bir kısmı özellikle bu süreçteki gelir kaybı nedeniyle yeterince tasarruf yapamadığını ifade ediyor. İkincisi pandemi öncesinde tasarruf yapamayanların bir kısmı da tasarruf yapabilir hale geldiğini belirtiyor. İlkindeki durumun sebebi gelir kaybı iken, ikincisindeki sebep pandemi önlemleri nedeniyle işletmelerin ya kapalı olması ya da belli saatlerde hizmet vermesi…
- Toplum tasarruf yapma ihtiyacı hissettiğinde önce kendinden başlama eğilimini geliştirmiştir. Bu nedenle tasarruf listesinde kişisel zevkler, giyim ve kozmetik harcamalarının ilk sırada geldiğini görüyoruz.
- Tüketicilerin gıda alanındaki tasarrufları incelendiğinde; dışarıdan yemek söylemek yerine, evde yemek hazırlamaya özen gösterdiği ortaya çıkıyor. Bu durumu oluşturan motivasyonlardan bir tanesi eve dışardan herhangi bir şeyin sokulmak istenmemesi. Öte yandan evde geçirilen uzun süre tüketicilerde mutfağını ve yemek becerilerini yeniden keşfetme fırsatı yaratmıştır.
- Tasarrufun iki ana motivasyonunun yine bugün de güncelliğini koruduğunu görüyoruz. Bunlardan bir tanesi geleceğe yatırım, ikincisi ise geçim sıkıntısı. Fakat pandemiyle birlikte geçim sıkıntısına dair duyulan kaygı, geleceğe yatırım için oluşan beklentinin önüne geçiyor. İnsanlar bugünü kurtarmakla, geleceği inşa etmek arasında kaldığında bugünü kurtarmayı seçiyor.
- Bu dönemde israf hassasiyetinin tüketicilerde yüksek olması nedeniyle firmaların iletişimlerinde geri dönüşüme nasıl bir yatırım yaptığı, nasıl bir çaba harcadığı, bu konuda nasıl bir vizyona sahip olduğuna yer verilmesi, tüketici tarafında daha fazla farkındalık ve daha fazla olumlu duyguların oluşması potansiyelini taşıyor.
Araştırma Metodolojisi:
Marketing Türkiye için Aksoy Araştırma’nın gerçekleştirdiği “İsraf ve Tasarruf” araştırması, Aksoy Araştırma’nın mobil paneli Eşzamanlı’da gerçekleştirildi. Çalışma kapsamında yüzde 95 güven aralığında yüzde 4 hata payıyla 600 görüşme gerçekleştirildi. Araştırmada TÜİK’in ADNKS verilerine göre Türkiye geneli cinsiyet, yaş ve NUTS1 bölge kotası uygulandı.
590 ton gıdanın atık olmasını engelledik
Tülay Özel, Metro Türkiye Kalite Güvence Grup Müdürü
- Küresel hedefimiz, öncelikle kendi operasyonlarımızdaki gıda atıklarını 2025 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltmak. Bu amaçla, 2015 yılında operasyonlarımızda ortaya çıkan atıkları ölçümlemeye başladık. 2017 yılında ise gıda atık kodlama sistemini oluşturduk ve alternatif çözümler geliştirdik. Sadece 2020 yılında 590 ton gıdayı ihtiyacı olan insanlara bağışlayarak 1.120.715 öğün yemeğe dönüştürdük. Böylece gıdaların atık olmasını engelledik.
- 2016 yılında TÜBİTAK ile Türkiye’de ilk defa gıda kayıplarının tedarik zincirinin hangi aşamasında olduğunun tespit edilmesi amacıyla gıda kayıp ölçüm projesi yaptık.
- Ürünlerin satın alındıktan sonra atığa dönüşme oranını ölçümlemek amacıyla pilot seçilen otel ve restoranlarda “gıda atık ölçüm” çalışması yaptık. 2018 yılında yaptığımız bu çalışmanın sonucunu HORECA sektörüyle de paylaştık.
- 2021 yılında Gıdanı Koru kampanyası kapsamında, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü iş birliğinde HORECA Sektöründe Gıda İsrafı ile Mücadele Hareketi’nin özel sektör temsilcisi olmaktan gurur duyuyoruz.
Türkiye 2019’da yaklaşık 642 milyar lira israf etti
Prof. Dr. Aziz Akgül, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
- Sürdürülebilir olmayan kalkınma buzdağının su üstündeki yansımaları; israf edilen içme suyu ve aşırı atık su oluşumu, aşırı sera gazı ve CO2 salımı, yoksulluk ve gecekondulaşma, sosyal huzursuzluk, hava kirliliği, israf ve aşırı miktarda atık oluşumudur.
- Türkiye, 2019 yılında yaklaşık 642 milyar lira değerindeki kaynağını israf etti. Dünyada üretilen tüm gıdanın neredeyse üçte biri her yıl israf oluyor. Bu, küresel ekonomiye 940 milyar dolara mal oluyor ve gezegeni ısıtan sera gazlarının yüzde 8’ini salıyor.
- Türkiye’de 23 milyon insan yoksulluk sınırının altındayken, her yıl yaklaşık 26 milyon ton gıda israf ediliyor. Bunun da yaklaşık değeri 216 milyar lira…Bu noktada gıdaların atık olmadan toplanıp ihtiyaç sahiplerine sağlıklı şekilde ulaştırılmasını sağlayarak israfın önüne geçmek isteyen gıda bankaları, lojistik altyapı zorlukları yaşıyor.
- Türkiye’de her birey ve kuruluş; gereksiz işlem ve harcamalardan kaçınarak 80/20 prensibiyle Altı Sigma Yönetim yaklaşımının uygulanmasını hedeflemeli.