Avrupa Süper Ligi: Bu neyin kavgası?
Geçtiğimiz günlerde tüm dünya basınına yansıyan ve bilhassa futbolseverlerin yakından ilgilendiği bir gelişme gündeme bomba gibi düştü. Avrupa’nın en önde gelen 12 futbol kulübü bir araya gelerek şampiyonlar ligine bir alternatif olarak kendi yönetimlerinde bir “Avrupa Süper Ligi” kuracağını açıkladı. Bu gelişmenin akabindeyse UEFA ve FIFA’dan Avrupa Süper Lig’ine katılacak takımlara dair uygulanabilecek kısıtlamaları masaya koydu. Sürecin nasıl ilerleyeceği belirsizliğini korumaya devam ederken bu gelişme pek çok taraftar ve kulüp tarafından da eleştirilmeye devam ediyor. Gündem bu denli sıcakken biz de spor medya ajansı Capital Sports Media Genel Müdürü Mustafa Turgun’la meselenin özüne dair bir söyleşi gerçekleştirmenin ve bu kavganın nedenini sormanın tam zamanı olduğunu düşündük… Sözü daha fazla uzatmıyor sizi futbol gündemine ve tartışmalara ışık tutan söyleşiyle baş başa bırakıyorum…
- Neden böyle bir yeniden yapılanmaya gidiyor kulüpler? Temel sorun ne?
Avrupa Süper Ligi projesi pandemi öncesinde planlanan bir projeydi. Buradaki temel sorun gelir paylaşımındaki adaletsizlik olarak görünüyor. Özellikle pandemi ile birlikte uzun süredir elde edilemeyen seyirci gelirleri, kulüpleri yeni gelir modelleri özelinde bir arayışa itti. Küçük bütçeli takımlarla büyük bütçeli takımların pasta üzerindeki gelir paylaşımı temel olarak en önemli etken. Var olan düzende küçük bütçeli takımların büyük bütçeli takımları yenmesi, özellikle de elemesiyle takımlarda bir gelir adaletsizliği düşüncesi oluştu. Takımlar sürprizlerle karşılaşmak istemiyor ve “Hak ettiğim şekilde gelirimi almak istiyorum” diyor. Bu da zaten uzun yıllardır kulüplerin gündeminde olan, bir konuydu. Yeni oluşumdaki kurucu 10 kulüp bu gelirlerin yaklaşık yüzde 75’lik bir bölümünü temsil ediyor. Bahsi geçen kulüpler Şampiyonlar Ligi nezdinde bir reform beklediler ancak yeni format beklentileri karşılamadı. Bunun sonucunda da böylesine sert hatta köprüleri yakarcasına diyebileceğimiz bir çıkış söz konusu oldu.
- Ne kadarlık bir pasta için mücadele veriyorlar?
Takımların maç günü gelirleriyle yıllık yaklaşık 3,5 milyar Euro’luk toplam bir pasta söz konusu. UEFA kupalarının yarattığı iç ekonomi için 1,8 Milyar civarı , Şampiyonlar Ligi bütçesi özelinde de 1,2 milyar Euro olarak ifade edebiliriz. Yayın gelirlerini de eklediğimizde 1,8 milyar Euro’ya yakın bir rakam söz konusu oluyor. Şayet beklentinin üzerinde bir gelir olursa bunun yüzde 60’ı grup fazındaki katılımcı kulüplere dağıtılıyor, geri kalan yüzde 40’ı futbol altyapı yatırımı olarak UEFA tarafından tutuluyor.
Avrupa Süper Ligi’ne katılan takımlar, yıllık yaklaşık 3.5 milyar Euro’yu bölüşecek. Bu kapsamda ilk 6 sırada bulunan kurucu takımların gelirinin sadece organizasyon katılımı vesilesiyle 350 milyon Euro seviyesinde olması bekleniyor. Her sezon değişimli olarak katılacak 5 takımın ise 100 milyon Euro gelir elde etmesi tahmin ediliyor. Yayın haklarının satılması kapsamında bahsedilen rakam, Premier Lig’in 3 yıllık gelirinin 2 katına denk geliyor. Plana göre her sezon kurucu takımlara 5 kulüp daha eşlik edecek ve Ağustos ayından Mayıs ayına kadar sürüp, televizyon gelirinin çok daha yüksek olduğu bir turnuva hayata geçirilecek.
- Yeni format futbolun geleceği için ne anlama geliyor? Avrupa Süper Ligi ile birlikte futbol endüstrisinde neler değişecek?
Bunu, yeni bir format ve sistem değişikliği olarak değil, sistemin temelden yıkılıp yeniden inşa edilmesi olarak okumak gerekiyor. Burada kulüplerin ortak birer paydaş gibi yönettiği bir NBA modeline doğru gidiliyor diye düşünüyorum. Avrupa ve ABD kültürü elbette çok farklı. Örneğin Avrupa’da NBA çok izlenir ama manevi olarak Eurolig desteklenir. Şahsi kanaatim; yeni formatın, içinde pek çok riski barındırdığı ve bu tarz kararların aniden değil, futbol yapısının temel desteği olan taraftarların da nabzının ölçülerek alınması yönünde.
Öncelikle böyle bir sistemin fiili olarak hayata geçip geçemeyeceğine bakmak gerekiyor. Kısa vadede bir kaos durumu oluşacak gibi görünüyor. FIFA ve UEFA tarafından sert tepkiler gösterilirken, ekosistemin diğer paydaşları; -yani bu organizasyonun, Avrupa futbolunu belli bir grubun himayesi altına alacağını, rekabeti sona erdireceğini ve maddi anlamda kurucu kulüplerin haklarını savunduğunu düşünen taraftarlar, futbolcular, yöneticiler, teknik adamlar ve hatta siyasi figürler- yaptıkları açıklamalar ile bu fikre karşı olduklarını belirttiler.
Resmiyet kazanmayan bir uygulamada güvenlik güçlerinin müsabaka izni vermemesinden, sponsorların geri çekilmesine kadar birçok kaotik durum söz konusu olabilir. UEFA da ilk günden bu yana yaptırım uygulayacağına dair paylaşımlarda bulunuyor. Yeni lige dahil olacak oyuncuların milli takımlardan ve UEFA / FIFA organizasyonlarından tamamen men edilmesi, puanlarının silinip alt liglere düşürülmesi gibi, masada son derece ciddi yaptırımlar var. Ülkelerin federasyonları, bizim kulüplerimizin de yer aldığı Kulüpler Birliği ve birçok ülkenin ilgili kurumları bu oluşuma şiddetle karşı çıkıyor. Bu nedenle endüstriyel değişim dinamiklerini öngörmek için biraz erken.
Her şeye rağmen hayata geçerse kulüplerin daha fazla söz sahibi olduğu ve “futbolda otorite anlayışını değiştirecek” bir yapı ile karşı karşıya kalacağımız da aşikar. Eğer yeni oluşum gerçekleşirse, son yıllarda başta transfer ve yayın gelirlerinin oldukça arttığı ortamda “en zengin” takımlar gelirlerini katlamaya devam edecek. Dolayısıyla Avrupa Süper Ligi, aynı zamanda Avrupa futbolunun kontrolünü de ele geçirebilir.