Sosyal Liderler
Marketing Türkiye ve Deloitte Türkiye’nin gerçekleştirdiği analizler beş yeni liderlik vasfına işaret ediyor. Geleceğin liderleri yönetim tarzlarıyla; Esnek ve Dayanıklı Liderlik, Hümanist ve Dijital Liderlik, Kapsayıcı Liderlik, Senfonik Liderlik ve Sosyal Liderlik başlıklarıyla tanımlanıyor. Gelin her gün farklı bir bölümünü ele alacağımız “Liderlere Liderlik Edenler” yazı dizimizin bu bölümünde “Sosyal Liderlere” ve iş dünyasına verdikleri mesajlara hep birlikte bakalım.
Toplum, şirketlerin insanlığı ilgilendiren temel sorunların çözülmesinde; hükümetlerin ve bireylerin yanında aktif olarak görev almalarını bekliyor. Bu konudaki duyarlılık liderlerden olan beklentilere de yansıyor. Özellikle STK’lar ve işgücünde ağırlığı gittikçe artan Y ve Z kuşaklarının temsilcileri bu alanda bir hayli talepkar. Bunun sonucu olarak “Yeni Nesil Liderler”, kurumlarını en üst seviyede temsil eden kişiler olarak bu sorunlarla mücadelede ön safhada yer alıyorlar. Kurumsal Sosyal Sorumluluk günümüzde birçok şirketin DNA’sına işlemiş durumda. Sosyal medya ve mecraların artan gücüyle kurumsal itibar ve işveren markasına olan etkileri de düşünürsek bu bir seçenek değil, adeta tek yol olarak liderlerin karşısına çıkıyor. İş-özel yaşam geçişkenliği gibi artık kurumsal duruş ve bireysel duruş arasında da geçişkenlikler söz konusu. Sosyal ve duyarlı liderleri olan, sosyal ve duyarlı şirketlerin ürün ve hizmetleri tüketicide daha büyük karşılık buluyor.
Sosyal Lider’in özellikleri
- Sadece kendi şirketinin öncelik ve hedeflerine değil; toplumu ilgilendiren çevre, iklim, gelir dağılımı adaletsizliği, ayrımcılık gibi konulara da önem veren,
- Kurumsal Sosyal Sorumluluk adına herkese rol model olacak projeler ve girişimlere maddi ve/ veya manevi sponsor olan,
- Sadece kurumsal kimlik şemsiyesinde kalmadan; kendi bireysel kimliğiyle de bu konuda aktif olan; sesini duyuran,
- Sosyal girişimlerinde şirketin genel ve yetenek stratejileri, işveren markası konumlandırması ve kurumsal itibarıyla örtüşen bir şekilde hareket eden
- Şirket içerisinde ve dışında (Kamu, STK’lar, Üniversiteler, Müşteriler, Tedarikçiler, İş Ortakları vb.) farklı paydaşlarla bir araya gelerek; tüm ekosistemi kucaklayarak çözümler üreten, inisiyatif alan,
- Toplumsal konulara duyarlılığı şirketin DNA’sının (vizyon, misyon, kültür, değerler ve stratejisinin) ayrılmaz bir parçası haline getiren…
Paydaş kapitalizme geçişi bir zorunluluk olarak görmek gerekiyor
- İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi, sosyal eşitsizliğin artması, nitelikli eğitime erişim, toplumsal cinsiyet eşitliği, insan ve hayvan hakları gibi yeni olmayan ama daha da karmaşık hale gelen sorunlar, dünyanın ve insanlığın geleceği için ciddi risk oluşturuyor. Bu nedenle sorunların çözümü için liderlere yapılan haklı çağrı karşısında iş dünyasının kayıtsız kalmaması gerektiğini düşünüyorum.
- Eski normalin çalışmadığının artık hepimiz farkındayız. Bu yeni dünya düzeninde insan, çevre, refah odağında paydaşlarla iş birliği içinde hareket etmek ve ortak fayda yaratmak en doğru yaklaşım. Geçerliliğini yitiren hissedar kapitalizminden paydaş kapitalizmine geçmeyi de bu anlamda bir seçenek değil, zorunluluk olarak görmek gerekiyor.
- İçinde bulunduğum her platformda tüm paydaşları birlikte hareket etmeye davet ettim. Kimseyi arkada bırakmadan birlikte yaşayabileceğimiz bir geleceği birlikte ancak bu şekilde inşa edebiliriz. Benim görmeyi hayal ettiğim liderlik anlayışı bu.
- Soğukkanlı, kolay ulaşılabilen, ekip ruhunun önemine sıkı sıkıya bağlı bir bakış açısıyla hep birlikte karar almayı ve birlikte hareket etmeyi ilke edinen bir liderlik anlayışını benimsiyorum. İnsan emeğine ve fikrine değer vererek markamızı geleceğe daha güçlü hazırlayan en önemli iki unsurun emek ve üretilen fikirler olduğuna inanıyorum. Liderliği sert köşeleri olan hiyerarşik bir yapı içerisinde ve uzak mesafeler barındıran bir konumda görmüyorum. Aksine liderliğin aynı çatı altında ve aynı hedefe odaklanmış bir ekibin bir parçası olduğunuzda gerçek anlamını bulduğuna inanıyorum.
- İçerisinde bulunduğumuz dijital çağın hepimize yeni nesli daha yakından tanıma fırsatı sunduğunu düşünüyorum. Yazar George McDonald’ın şu sözünü çok severim: “Gençliği anlamadığımız an, dünyadaki işimiz bitmiş demektir.”
- E-ticaretin yükselişe geçtiği bu dönemde gençlerin e-ticarete olan yatkınlıklarını ve beklentilerini tespit edebildik. Tüketici profilimizde önemli bir yere sahip olan Z kuşağını yakından keşfettiğimiz bu süreçte onlarla bir araya geldiğimiz yeni dijital mecralarda var olduk. Sosyal liderlik anlayışıyla sorumluluğunu aldığım bir diğer husus da Türkiye ve Asya arasındaki yakın ilişkilerde aldığım rol. Asya ülkelerine uzun yıllardır gerçekleştirdiğim seyahatler neticesinde Asyalı üreticilerle temelleri çok sağlam iş birlikleri geliştirerek ülkemizle bu ülkeler arasında yakın dostluklar kurulmasında etkili bir isim olduğumu düşünüyorum.
- Paydaşların birlikteliklerinden doğan güce her zaman çok inanıyorum ve ilham verici buluyorum; burada yaratılan sinerjinin de aramızda eşsiz bağlar kurduğunu düşünüyorum. Bu bağlar da beklenmedik zamanlarda sizin en büyük destekçiniz olabiliyor.
Kolay ulaşılabilen bir liderim
Murat Kolbaşı, Arzum Yönetim Kurulu Başkanı
- Soğukkanlı, kolay ulaşılabilen, ekip ruhunun önemine sıkı sıkıya bağlı bir bakış açısıyla hep birlikte karar almayı ve birlikte hareket etmeyi ilke edinen bir liderlik anlayışını benimsiyorum. İnsan emeğine ve fikrine değer vererek markamızı geleceğe daha güçlü hazırlayan en önemli iki unsurun emek ve üretilen fikirler olduğuna inanıyorum. Liderliği sert köşeleri olan hiyerarşik bir yapı içerisinde ve uzak mesafeler barındıran bir konumda görmüyorum. Aksine liderliğin aynı çatı altında ve aynı hedefe odaklanmış bir ekibin bir parçası olduğunuzda gerçek anlamını bulduğuna inanıyorum.
- İçerisinde bulunduğumuz dijital çağın hepimize yeni nesli daha yakından tanıma fırsatı sunduğunu düşünüyorum. Yazar George McDonald’ın şu sözünü çok severim: “Gençliği anlamadığımız an, dünyadaki işimiz bitmiş demektir.”
- E-ticaretin yükselişe geçtiği bu dönemde gençlerin e-ticarete olan yatkınlıklarını ve beklentilerini tespit edebildik. Tüketici profilimizde önemli bir yere sahip olan Z kuşağını yakından keşfettiğimiz bu süreçte onlarla bir araya geldiğimiz yeni dijital mecralarda var olduk. Sosyal liderlik anlayışıyla sorumluluğunu aldığım bir diğer husus da Türkiye ve Asya arasındaki yakın ilişkilerde aldığım rol. Asya ülkelerine uzun yıllardır gerçekleştirdiğim seyahatler neticesinde Asyalı üreticilerle temelleri çok sağlam iş birlikleri geliştirerek ülkemizle bu ülkeler arasında yakın dostluklar kurulmasında etkili bir isim olduğumu düşünüyorum.
Önceliğim kadınların iş hayatına katılması
Nilgün Keleş, Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı
- Henüz 22 yaşında ve o günlerde erkeklerin egemen olduğu bir sektöre girme cesareti göstermiş, 30 yılı aşkın iş hayatı boyunca her zorluğun üstüne gitmekten çekinmemiş biri olarak, kararlı bir lider olduğumu söyleyebilirim. 2000’li yılların başında e-ticaretin daha da büyüyeceğini öngörerek Türkiye’de bu alanda yatırım yapan ilk şirket olarak, vizyoner olmaktan bahsedebilirim.
- Yaklaşık 30 yıldır kadınların iş hayatına daha çok katılması için mücadele ediyoruz. Bugün şirketimizde her 10 çalışandan dördü kadın. Gelecekte bu sayıyı sekize çıkartmayı hedefleyen biri olarak yol gösterici, yol açıcı olmaktan söz edebilirim. Lojistik sektörü zorlu bir sektör. Ayrıca, günlük zorluklarla baş edebilmek adına yeri geldiğinde 7/24 çalışmayı gerektiren yoğun dönemlerde, stresin ve yorgunluğun üstesinden gelebilmiş biri olarak güçlü bir lider olduğum söylenebilir.
- Şimdiye kadar KAGİDER, KALDER, UND, Türk-Fransız Ticaret Derneği gibi pek çok sivil toplum kuruluşunda roller aldım. Belki sektöre giriş hikayem nedeniyle kadının iş gücüne katılımını, bu vesileyle de aile ve toplumda hak ettiği yerde olmasını desteklemek her zaman önceliklerimde birinci sırada oldu.
- Sertrans özelinden bakacak olursak, bugün gururla söylüyorum ki Sertrans ülkemizde kadın oranı en yüksek şirketlerden biri. Yeter mi? Yetmez. Bu oranı çok daha yukarı seviyelere çıkarmak adına çalışmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.
Teknolojinin yıkıcı değil yapıcı yönüne odaklanıyoruz
Murat Emirdağ, Hepsiburada CEO’su
- Pandeminin ivme kazandırdığı dijital dönüşüm, hayatı ve iş modellerini olduğu kadar, yeni nesil liderlik anlayışını da etkiliyor; markalar için kâr sağlamaktan öte sürdürülebilir değer yaratabilmek için kaçınılmaz kılıyor.
- Ben liderlik anlayışımı, gündemin bir parçası değil belirleyicisi olan adımlara öncülük etmek; kurum kültürüne yön veren bir iş birliği vizyonu geliştirmek ve tüm paydaşları bu dönüşüme dahil etmek olarak özetleyebilirim. Dijital dönüşümün, paydaşlar arası sinerjiyle, toplumun her kesiminden bireyleri ve markaları destekleme potansiyeline erişebileceğine inanıyorum.
- Türkiye’nin Hepsiburada’sı olarak benimsediğimiz liderlik anlayışı da bu yönde. Türkiye’de dijital dönüşüme öncülük ederken, teknolojinin yıkıcı değil yapıcı gücüne odaklanıyor; her daim sektör ve tüm paydaşlarımızla birlikte büyümeyi önceliklendiriyoruz. Bunu yaparken de çalışanlarımızın, iş ortaklarımızın, müşterilerimizin memnuniyetini hep bir adım daha öteye taşımayı odağımıza alıyoruz.
- Toplumsal refah ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için, markaların ve liderlerin yadsınamaz bir rolü var. Bu odakla, pandemi gündeminde tüm paydaşlarımızı desteklemek için attığımız adımları iş yapış şeklimizin bir parçası olarak görüyorum.
- İşletmelere dünyaya açılma fırsatı sunan Hepsiglobal, müşterilerimizin ihtiyaçlarını dakikalar içinde kapılarına ulaştıran Hepsiexpress, reklam platformumuz HepsiAd, yenilikçi ödeme çözüm ve hizmetleri sunan Hepsipay, taşımacılık sektörünün çıtasını yükselten Hepsijet bunlardan sadece birkaçı. Hepsimat ile müşterilerimizin kargolarını yüzlerce sabit lokasyondan alma imkanı sağlarken, Türkiye’de bir ilk olan Randevulu Kolay İade hizmetini hayata geçirdik. Artan ilgi ve talebi, kaliteden ödün taviz vermeden sürdürmek için 5.000 kişilik bir ek istihdam yatırımı yaptık.