Sosyal izolasyon “tercihi izolasyon”a dönebilir!
Çevrenizdeki pek çok kişinin geçmiş fotoğraflardaki kalabalık anlara hayretle baktığını görüyorsunuzdur. Düne kadar hijyen toplumların öncelik sırasında farklı noktalarda konumlanırken, bugün en tepede… Görünen o ki tüm dünyanın uzun süredir mesafesiz bir hayatı unutmasına sebep olan koronavirüs pandemisinin psikolojik etkileri de öyle kolay silinmeyecek. Peki pandemiden sonra yaşanabilecek toplumsal değişimler neler olacak? Bu süreç sosyal normlarımızı nasıl etkileyecek? Yanıtlar Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı‘dan geliyor…
Tüm toplumlar değişimi zorunlu olarak yaşıyor
Tarihsel süreç içerisinde toplumların yapısal, kültürel, kurumsal ve davranışsal yönden farklılaşmasının ya da dönüşmesinin “toplumsal değişim” kavramı ile ifade edildiğini kaydeden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, “Değişimin kaynağı insanlığın bilgi, teknoloji ve deneyim birikiminin artması olabildiği gibi, savaşlar veya doğal felaketlerden sonra yaşanan bir yıkım da olabilir. Toplumsal değişimler tüm toplumların zorunlu olarak yaşadıkları kaçınılmaz bir süreç olmakla birlikte büyük, orta ve küçük ölçekli değişimler olarak incelenir. Büyük değişimler genellikle uzun hazırlık dönemleri ve süreçler neticesinde gerçekleşen ve bir toplumu bütünüyle değiştiren değişimlerdir. Orta düzeyli değişimler, bir toplumun tipini bütünüyle değiştirmeyen ancak toplumsal yapıdaki meydana gelen farklılaşmalardır. Küçük ölçekli değişimler ise toplumsal yapı dahilindeki yeniliklerden kaynaklanan olgular ve kurumların karşılıklı etkileşiminden kaynaklanan değişimlerdir.” diyor.
Geleneksel toplumlar yavaş değişiyor
Toplumsal değişmenin hızının her toplumda aynı seyirde olmadığını belirten Prof. Dr. Süleymanlı, “Toplumsal değişimler bazı toplumlarda hızlı, bazı toplumlarda yavaş gerçekleşiyor. Örneğin geleneksel toplumlarda değişme daha yavaş, endüstriyel toplumlarda daha hızlı bir biçimde gerçekleşiyor. Toplumsal değişim, toplumsal yapının her alanında aynı anda gerçekleşmiyor, aynı toplumun farklı kesimlerinde farklı ölçülerde gerçekleşebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Virüs biyolojik, psikolojik ve davranışsal etkiler yarattı
Tarihin çeşitli dönemlerinde meydana gelen salgın hastalıkların insanlığı derinden etkileyerek siyasi, ekonomik ve toplumsal hayata yön verdiklerini belirten Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, “Salgınlar uzun vadede de köklü toplumsal değişimlere yol açtı. Covid-19 gibi büyük bir salgın olayının da toplumlar üzerinde kısa ve uzun vadeli etkileri olacaktır. Geride bıraktığımız bir yıl içinde virüsun biyolojik etkilerinin yanı sıra psikolojik ve davranışsal etkileri görülmeye başladı. Covid-19 aynı zamanda iletişim, eğitim, iş dünyası ve toplumsal yaşamın pek çok alanında yaşam biçimlerini değiştiren dönüşümlere neden oldu. Bu süreçle birlikte eğitim sektöründe, iş alanlarında, e-ticaret uygulamalarında, ekonomik ve toplumsal yapılanmalarda dönüşümler yaşanarak yeni bir toplumsal düzeninin oluşmaya başladığı görülüyor.” diyor.
Tercihi izolasyon yaşanabilir…
Post – corona sürecinde bireysel ve toplumsal risk olgusunun etkinliğini daha fazla hissettireceği ön görüsünde bulunan Prof. Dr. Süleymanlı, “Bireyler artık doğrudan hasta olmasa bile sürekli olarak kendilerini daha fazla risk altında hissedebilirler. Alışılagelen toplumsallık biçimlerinden farklılaşacak yeni bir toplumsal deneyimin gelişme ihtimali bulunuyor. Bireylerin kendini içinde bulunduğu zorunlu sosyal izolasyon onların bilinç ve niyet durumlarını değiştiriyor. Fakat zaman içerisinde bu deneyim yerini tercihi izolasyon ya da dayanışma biçimlerine de bırakabilir.” diye konuştu.
Gevşetilmiş mesafe kültürü benimsenebilir
Gevşetilmiş mesafe kültürüne ayak uydurulacağını ifade eden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, “Fiziksel mesafe ve hijyenin öneminin bu dönem sonrasında da etkisini sürdürecektir. Tabii ki bizim gibi fiziksel olarak daha yakın mesafeli sosyal ilişkiyi önceleyen kültürel kodlara sahip toplumların insanları için bu durumun sürekliliğine alışmak kolay olmayacak. İnsanlar belli bir süre sonra kendi kişisel sağlıkları ve çevrelerindeki kişilerin sağlığı için gündelik yaşamda belki biraz daha gevşetilmiş mesafe kültürüne ayak uydurmak zorunda kalacaklardır. Bu bakımdan insanların özellikle şehirlerde boş zamanlarını geçirmek için yakın temas ve enfeksiyon kapma olasılığının belirgin şekilde azaldığı park gibi açık kamusal alanların tercih edeceklerini de öngörebiliriz.” diyor.