Yöneticilerin gündeminde ne var?
Geçtiğimiz iki ay boyunca Sia Insight’ın Future of Work temalı insan kaynakları zirvesi için gerçekleştirdiği “İnsan Kaynakları Dünyasında Yeni Denge Arayışları” başlığını taşıyan araştırmasından geleceğe ışık tutacak, pandemi sonrası toplumun iş dinamiklerini aydınlatacak önemli araştırma bulgularını paylaşmıştım. Bu yazılarda günümüz yetkinlik dünyasında öne çıkan başlıkları ele almış ve insan kaynakları dünyasındaki yeni kaygı ve çatışma alanlarını gündeme getirmiştim.
İnsan kaynakları yönetimi alanında üzerinde durmak istediğim son iki konu bulunuyor.
Bu konulardan birincisi insan kaynakları alanında üst düzey yöneticilerin öncelikli gündemi ve ikincisi de pandemi sonrası toplumlarda başarılı olmayı hedefleyen şirketlerin dikkate alması ve içselleştirmesi gereken temel değerler. Her iki konu başlığının da gelecekte başarılı olmak isteyen şirketlere önemli bir yol haritası çizeceğine inanıyorum.
Pandemi dönemi ve sonrasında yöneticilerin gündemi
Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde CEO ya da Genel Müdür veya CHRO ya da İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapan üst düzey yöneticileri bugünün ajandasını oluşturabilecek birbirinden farklı konular ile baş başa bıraktığımızda ve yöneticiler bu özellikleri birbiriyle kıyaslayarak, birini tercih ederken diğerinden feragat ederek değerlendirdiğinde gerçek bir gündem okuma şansımız oluyor.
Üst düzey yöneticilerin bugün gündemlerinin ilk üç sırasında “çalışanların beden ve zihin sağlığının korunması”, “çalışanlar ile düzenli bir iletişim sağlanması” ve “yeni ve alternatif çalışma modellerinin hayata geçirilmesi” konuları yer alıyor.
Bu öncelikli gündem maddelerinin yanına önemsenen bir iki gündem maddesini daha ekleyecek olursak (şirketin iş yapma biçiminin dijitalleştirilmesi ve çalışma saatlerini düzenleyerek çalışanların özel hayat – iş hayatı dengesinin sağlanması) şirketlerin ana gündemlerinin aslında çalışanları koruyarak yeni dünyaya adapte olmak ve bu adaptasyon sürecinde de dijitalleşmenin getireceği ivmeden maksimum yararlanmak olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz.
Güçlü bir işveren markası olmak ya da kapsayıcılık gibi pandemi dönemi öncesinin öncelikli konu başlıkları ya da kurum için eğitim çalışmaları, terfi kriterleri gibi işin sürekliliğinin sağlanması için gerekli olan çalışmalar İK yönetimlerinin gündeminde irtifa kaybetmiş konu başlıkları olarak karşımızda bulunuyor.
İK yönetimleri bugünü anlamak, adapte olmak ve şirketlerini ve şirketlerin en önemli değeri olan çalışanları bu çalkantılı günlerden hasar almadan korumak için etkili bir gündemi yaşama geçirmiş bulunuyorlar.
Pandemi dönemi sonrası iş dünyası değerleri
“İnsan Kaynakları Dünyasında Yeni Denge Arayışları” araştırmasını derinlemesine incelediğimizde ve satır aralarında yer alan mesajlara dikkatli bir şekilde baktığımızda geleceğin başarılı şirketlerinin bugünden gündemlerine almaları ve yatırım yapmaları gereken önemli konular olduğunu görebiliyoruz. Bu konular pandemi sonrası toplumda başarılı olabilecek şirketlerin insan kaynakları politikalarını hangi değerler üzerine inşa etmeleri gerektiğine işaret ediyor.
Herhangi bir öncelik sırası gözetmeden geleceğin başarılı şirketlerinin sahip olması gereken değerler şöyle sıralanıyor;
Çalışanları korumak
Bu aslında oldukça geniş bir başlık, ancak kapsamı her ne olursa olsun değişmeyen tek bir şey var, o da geleceğin itibarlı şirketlerinin çalışanlarını önemseyen ve onları koruyan şirketlerden oluşacak olması. Son üç dört yıl içinde yapılan kurumsal itibar çalışmalarının bize net şekilde gösterdiği temel dönüşümlerden birisi gerek fikir liderlerinin gerekse kamuoyunun itibarlı şirket tanımında şirketlerin çalışanlarına nasıl davrandığına verilen önem oldu.
Bu konunun taşıdığı önem pandemi dönemi içinde daha da büyüdü ve şirketlerin çalışanlarına nasıl davrandığı konusu hepimizin gündemini daha da yoğun bir şekilde işgal etmeye başladı. Burada aslında önemsenen en önemli konu şirketin bu çalkantılı dönemde çalışanlarına iş güvencesi vermeye devam edip etmediği ve nasıl bir ücret politikası izlediği idi. Bu konunun hemen yanı başında duran ikinci bir konu da çalışanların fiziksel sağlığının korunup korunmadığı oldu.
Bugünün dünyasında çalışanların fiziki sağlığını korumanın yanında şirketler aynı zamanda çalışanlarının zihin sağlığını korumakla da yükümlü. Yukarıda gündeme getirdiğim gibi, bu konu insan kaynakları gündeminin ilk sırasında bulunuyor.
Kadın çalışanları önemsemek
Batı toplumlarından farklı olarak bizde kapsayıcılık konusu daha çok kadın çalışanlar ve biraz da engelli çalışanlar ile sınırlı gibi duruyor, oysa ki işyerinde kapsayıcılık ve çeşitlilik çok daha geniş bir yelpazeye işaret ediyor.
Pandemi öncesinde kadın konusu işe alımda fırsat eşitliği, ücret eşitliği vb. başlıklarla ele alınsa da pandemi dönemi kadın konusunda da farklı sorunların gündeme gelmesine neden oldu. Her şeyden önce kadınlar bu dönem içinde şirketlerin öncelikle gözden çıkarttıkları çalışanlar oldu. Pandemi döneminde kadın işgücündeki azalmayı net rakamlarla ortaya koyan pek çok araştırma var.
Bunun yanı sıra, özellikle evde çalışmak zorunda kalan beyaz yakalı kadınların karşılaştığı birçok sorun var. Hemen hepimizin tanıklık ettiği kadın çalışanların artan iş ve ev yükü, bunların eş zamanlı olarak yürütülmesi, iş yeri ve ev ayrımının ortadan kalkmasının kadınların taşıdığı kimlikler üzerinde yarattığı karmaşa gibi başlıklar aslında sadece kadınların değil, iş yerlerinin de sorunu ve şirketlerin bu konularda kadın çalışanlarına sağlayacağı destek bu kurumların kimlikleri hakkında da bize önemli bilgiler sağlayacak. Kadınları gerçek anlamda önemseyen şirketler diğerlerinden bir adım önde olacaklar.
Paylaşımcılık
Bu konun özünde de şirketlerin uzaktan ve karma çalışma sistemlerinin yaygınlık kazanması ile birlikte yapmış oldukları tasarrufların en azından bir bölümünü çalışanları ile paylaşma eğilimleri oluşturuyor. Ofislerin boşalması ya da daha küçük boyutlardaki ofislerin hayatımıza girmesi ile birlikte şirketler kuşkusuz ki önemli tasarruflar yaptılar. Buna karşın çalışanların ev giderlerinde artışlar oldu. Günümüzde birçok şirket evden çalışan beyaz yakalı çalışanlarına çeşitli paketler altında destekler sağlıyor. Bu desteğin kalıcı olması ve kapsayıcılığı şirketler ile çalışanlar arasındaki ilişkileri etkiliyor ve çalışanlarına kalıcı destek sağlayan kurumlar diğerleri arasından sıyrılıyor.
Çalışan deneyimi adaptasyonu
Geleceğin başarılı şirketleri çalışan deneyiminin her aşamasını günümüz koşullarına başarı ile uyarlayan şirketler arasından çıkacak. Çalışan deneyiminin her aşaması kuşkusuz ki önemli ve vazgeçilebilir değil, ancak bu alanlardan ikisi özellikle hem çalışanların hem de insan kaynakları yöneticilerinin öncelikleri arasında bulunuyor.
Birinci önemli konu, çalışanların işe alım ve oryantasyon süreci ve şirket kültürünü içselleştirmeleri alanlarında düğümleniyor. İkinci önemli konu da uzaktan ve karma çalışma sistemine uygun bir performans değerlendirme sisteminin kurulması.
Özgürlük
Bugünün çalışanlarını en çok motive eden faktörlerden birisi özgürlük ve çalışanlar bu motivasyonu yeni çalışma biçimlerinin ortaya çıkması ile elde etti. Uzaktan çalışma ya da karma çalışma biçimleri ve bunlara bağlı olarak artan dijitalleşme hemen tüm beyaz yaka çalışanlarının iş kavramının hayatlarında sahip olması gereken yeri ve önemi sorgulattı. İş, hiç kimsenin gözünde eski konumunda değil. Beyaz yakalılar bugün iş konusuna farklı gözlerle bakıyorlar. İşte tam da bu nedenle hem ülkemizde hem de Batılı toplumlarda çalışanlar ile yapılan birçok araştırma çalışanların eski ofis düzenine dönmek istemediğini gösteriyor.
Çalışanlar hem mekan hem de çalışma saatleri itibarı ile çalışma koşullarını kendileri belirlemek istiyor. Bu konu bir yandan ofislerin artık hayatımızda önemli olmadığına işaret ederken, aynı zamanda şirketlere çalışanların iş hayatı – özel hayat dengesinin tesis edilmesinde dikkatli olmaları gerektiğine çağrı yapıyor. Ofisler salt çalışma mekanından hızla çalışma ve sosyalleşme mekanına dönüşürken, uzaktan çalışma, çalışanlara istedikleri yerleşim bölgelerinde çalışma olanağı da sürüyor. Bu konunun kentlileşme, kentsel mekanların paylaşımı, göç olgusu gibi konulara kadar uzanan derin bir yapısı bulunuyor. Tüm bu değişimlerin temelinde özgürleşme motivasyonu bulunuyor ve güçlü bir dijitalleşme ile birlikte çalışanlarına bu hissi yaşatacak şirketlerin geleceği oldukça parlak görünüyor.
Sonsöz
Pandemi sonrası toplumun temellerinin atıldığı günümüzde insan kaynakları alanında önemli gelişmeler yaşanıyor. Şirket yöneticileri bir yandan tüm iş ve sosyal paydaşları ile ilişkilerini düzenlerken diğer yandan da ortaya çıkan yeni koşullara göre mevcut işin devam etmesini sağlamaya çalışıyorlar. Tüm bu yeniden düzenlemelerin temelinde de şirketlerin en önemli sermayesi olan çalışanlar bulunuyor. Çalışanlar ile ilişkilerini yeni beklentilere ve hayat tarzlarına uygun bir şekilde tesis edecek olan, kendisini günün koşullarına uyarlayacak şirketlerin başarılı olacağı aşikar. Şirketlerin yapmaları gereken tek şey çalışanların yeni söylemlerine kulak vermek.
“Hüseyin Tapınç yazdı: 2021’de iş dünyası” köşe yazısını okumak için TIKLAYIN