Logolara neler oluyor?
Pandemi her alanda yakalaması zor bir dönüşüm sürecini başlatırken bu değişim rüzgârının en belirgin izleri kendini tasarım dünyasında gösterdi. Yılların 3D logoları 2D’ye dönüştü, markalar görsel kimliklerini baştan sona yeniledi. Elbette tasarım anlayışında yaşanan devrimsel değişimler ürün tasarımlarına da yansıdı. Zamanın ruhunu taşıyan ürünler tüketiciden tam not alırken bu dönüşüm, bir soruyu da beraberinde getirdi: Markaların kurumsal kimliklerine neler oluyor?
Geçtiğimiz altı ay boyunca, adı anılmadan dahi renk paletleri, şekil kullanımları ve logolarıyla ayırt edilebilen markalar sırayla kurumsal kimliklerini değiştirmeye başladı. Otomotiv markalarının logoları üç boyutlu tasarımlardan iki boyutlu alternatiflerine dönüşürken kimi markalar eski logolarını yeniden yorumlayarak tüketicinin karşısına çıktı. Değişen sadece logolar da değildi. Şirketler ürün tasarımlarında alışılmamış, inovatif çözümlemelere yöneldi. Bu değişim rüzgarının arkasında minimalizmin yükselişi, markaların hedef kitlelerinin sınırlarını genişletme isteği ve pandeminin işlevselliği şıklıktan daha değerli hale getirmesi yatıyor. Uluslararası tasarım sektörünün uzman isimleriyle görsel kimliklerde yaşanan değişimi, favori tasarımlarını ve tasarım sektörünün geleceğine dair öngörülerini konuştuk.
Değişimin başındayız!
- Markaların kurumsal kimliklerindeki değişimi zamanın değişimine bağlıyorum. Otomobil markaları faaliyetlerinde olduğu kadar görsel çalışmalarında da dünyanın petrolden elektriğe ve araba sahipliğinden araç paylaşımına veya kiralamaya evrildiği gerçeğini göz önünde bulundurmak durumunda. Bu nedenle kendilerini otomobil markası olarak değil, “ulaşım” veya “hareket” markası olarak konumlamaya başladılar. Araçların içindeki artırılmış otomasyona ve iletişim teknolojilerine olan talebin de artmış olmasının kurumsal kimliklerindeki bu değişimi tetiklediğini düşünüyorum. Geniş bir perspektiften bakacak olursak, günümüzde tüm markaların bir mecradan ötekine geçildiğinde pürüzsüz hissettirecek bir kimliğe ihtiyacı var. Mecraların en başında da sosyal medya geliyor ve bu markaların logolarının Instagram’da daha net ve dramatik gözükmesi amacıyla şekillendirmelerini anlamlı kılıyor.
- Bugüne kadar tasarım disiplinlerinden en öne çıkanı “şekil, işlevi takip eder”di. Ancak pandemi kolay kullanımı vurgulamışa benziyor. Misafirlerimizi evlerimizde ağırlayamadığımız bu günlerde ihtişamlı bir ev ortamına sahip olma isteğimizin yerini konfor aldı: Görecek biri yoksa neden bir Philippe Starck limon sıkacağınız olsun ki? Bu yaklaşımı modada da gördük: Kot pantolon ve stilettolar yerini eşofman altlarına ve spor ayakkabılarına bıraktı. Ancak durumun şu anda böyle olması, bu ürünlere duyulan talebin sokaklara çıkmaya başladığımızda geri gelmeyeceğine inandığım anlamına gelmiyor!
- Evlere kapanmamızın doğaya karşı olan duygularımızı değiştirdiği bir gerçek. İnsanların şehirlerden uzaklaştığını gördük. Bu tasarım dünyasına nasıl yansıyacak? İç dekorasyonda doğadan esinlenen şekillerle mi? Daha “doğal” materyallerin kullanıldığı mobilyalarla mı? Restoranların, kafelerin ve mağazaların bitkilere daha çok yer vermesiyle mi?
- Pandeminin mimari tasarımdaki yerine de değinmekte fayda var. Ofisler, toplantı ve buluşma alanlarına dönüşüp hibrid çalışma modellerinin pandemi sonrasında da devam etmesine neden olabilir. İyi havalandırma ve dış alanlara erişim evlerimizde ve ofislerimizde olduğu kadar toplumsal alanlarda da önem kazanıyor. Yeni deneyimlerimizle tetiklenen değişimin henüz sadece başındayız!
Sürdürülebilirlik bir trend değil, zorunluluk!
UWE Cremering, iF International Forum Design GmbH CEO
- Global markalar, marka varlıklarını, yaşanan değişime hazır olduklarını göstermek adına adapte etmeli. Özellikle otomotiv markaları teknoloji ve tüketici davranışlarında yaşanan hızlı değişime yakından şahit oldu. E-mobilite dijital dönüşümün bir sonraki adımı olarak kabul edilirken sürdürülebilir alternatiflere duyulan talep de artık göz ardı edilebilecek gibi değil. Markalar kurumsal kimlikleri ve görsel tasarımlarında bu talepleri karşılayacak çözümler sunduklarını göstermek durumunda.
- Birçok açıdan ele alındığında pandeminin gelişimi tetikleyen bir unsur olduğunu söylemek mümkün. Biz, iF Design Award’da dijital dönüşüm, sosyal zorluklar ve sürdürülebilirlik gibi konulara odaklanmaya karar verdik. Dönem nedeniyle zor durumda olan kreatifleri desteklemek adına başvuru sürecimizi ücretsiz hale getirdik. Geçen seneden bu yana yüzde 30 oranında artan başvuru sayısını görmek de bizi elbette çok mutlu etti.
- Sürdürülebilirlik hiç şüphesiz şirketlerin üzerine kafa yorması gereken konulardan biri. Sürdürülebilirlik bir trend olarak değil zorunluluk olarak, global bir ihtiyaç olarak değil, kullanıcı taleplerine dayanan büyüme stratejilerinde bir temel olarak değerlendirilmeli.
- if Design Award prodüksiyon, pazarlama ve yaratıcı sektörlerdeki gelişmelere adapte olmakta başarılı olmaya devam ediyor. Bu sene planladığımız adımlarımızdan biri, her sene edindiğimiz veriyi katılımcılarımızın fikirlerini geliştirmek üzere kullanabilecekleri bir format haline getirmek. Uluslararası markalara ve yaratıcı sektörlere dair içgörüleri derlediğimiz iF World Design Index’ini de bu hedef doğrultusunda bir bilgi kaynağı olarak konumlandırdık.
- Bu sene Türkiye’den birçok şahane işe şahit olduk, o nedenle sadece bir tanesini favorim olarak seçmem mümkün değil… Ancak öne çıkan işlerden bir tanesi çevresel analizler yapan, modüler akıllı şehir sistemi Ekin Spotter oldu. İstanbul trafiğine hakim biri olarak bu ürünün sunduğu çözümün etkisinin büyük olacağına eminim. Türkiye’de iF Design Award’da halihazırda gördüğümüzden çok daha büyük bir potansiyelin olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Türk markalarını, müşterilerinize ürünlerinizin kalitesini objektif olarak ortaya koyan iF Design Award’a başvurmaya davet ediyorum.
Türkiye’den gelen başvuruların ortak noktası: Net çizgiler!
Prof. Dr. Peter Zec, Red Dot Kurucusu & CEO’su
- Değişim beraberinde gelişimi ve ideal senaryolarda da iyileşmeyi getirir. Bu yüzden ben hep değişimi savunanlardanım. Dürüst olmak gerekirse geçtiğimiz sene herhangi bir markanın kötü bir yapılanmaya gittiğini düşünmüyorum. Eğer bir marka kimliğini değerlerine ve stratejilerine bağlı kalarak güncelleyebiliyorsa, değişim yeni şanslar anlamına da geliyor.
- Pandemi döneminde Red Dot Design Awards’a başvurular arttı. Bence bu artış tasarım profesyonellerinin pandemi döneminde yaratmaya devam etmeyi istediğinin bir göstergesi.
- Bu senenin tasarım trendlerinin başında teknik gelişim yer aldı. Bir yıl önce imkansız gibi görünen iyileştirmelerin bugün hayatımızın bir gerçeği olduğunu görüyoruz.
- Sağlık sektöründeki inovasyonlar ve sürdürülebilirlik ele alınan konuların başında geldi. Görünen o ki tasarım dünyasının güncel konularla olan bağı güçlenmeye devam ediyor.
- Tüketici alışkanlıkları ve davranışlarındaki değişimin tasarım tercihlerinde büyük bir yansıması oldu. Bir yandan yaşam ve çalışma alanlarını bir araya getirmek için pratikliği ön planda tutan kararlar verdiler ve bu alanlarını aile fertleriyle paylaşmak durumunda kaldılar. Diğer yandan evde kalma hali herkesi evlerini güzelleştirmeye itti. Bu nedenle evleri daha keyifle yaşanabilir kılan pratik araçların yanı sıra iç dekorasyon tüyolarına talep arttı.
- Red Dot Design Awards’da bu yıl Türkiye’den gelen işler özellikle “Ev Aletleri”, “Mutfak Aletleri” ve “Tuvalet ve Hijyen Ekipmanları” kategorilerinde, ürün tasarımı alanında güçlüydü. Tüm bu işlerin içinde bir ortak nokta belirlemem gerekirse bunun net çizgileri olan ve inovatif teknik detaylara sahip olan tasarımlar olduğunu söyleyebilirim.
- Red Dot olarak geçtiğimiz birkaç ayda aşmamız gereken en önemli engel jürimizi değerlendirmemizi online olarak gerçekleştirmek oldu.
- Öte yandan son ayların getirdiği en iyi şey başvuruları gerçekleştirilen ürünleri değerlendirerek edindiğimiz ilham oldu.
İyi bir UX deneyiminin anahtarı işlevsellik ve estetik
Eliza Williams, Creative Review Editörü
- Otomotiv markaları öncelikli olmak üzere, markaların logolarında gözlemlediğimiz değişimi dijital alanda daha etkin olacak ve tüm kullanımlarında daha tutarlı bir kurumsal kimlik yaratma süreci olarak yorumlayabiliriz. Geçmişte otomobillerin üzerinde şahane duran 3D logolar kullanmak otomotiv markaları için elbette anlamlıydı. Ancak markalar daha basit ve düz logoların en büyük etkiyi yarattığı dijital dünyada da öne çıkmanın değerini anlamaya başladı. Tüm bunlara ek olarak araba sektöründe e-araçların yükselişi ve tüketicinin araba sahipliği hakkında değişen görüşleriyle geri dönülmez bir değişim yaşanıyor. Marka kimliklerinde gözlemlediğimiz de bu değişimlere direkt olarak yanıt verme hali.
- Burger King’in rebrand süreci de en az otomobil sektöründeki toplu değişim kadar heyecan uyandırdı ve hem tüketici hem de tasarım dünyası tarafından mutlulukla karşılandı. Fast food devinin bu değişimi de mecralar arası tutarlılık ihtiyacından çıktı. Burger King öncesinde farklı pazarlarda farklı logolar kullanıyordu. Markanın logosundaki değişim bir başka ihtiyaca da yanıt verdi: nostalji. Eski logosunu yeniden yorumlayarak taze ve heyecan verici bir ton yakalayan Burger King aynı zamanda özlenen retroyu da kimliğine taşımayı başardı.
- Pandeminin gözler önüne serdiği birçok konu başlığı arasında zayıf online alışveriş deneyimleri ve müşteri hizmetleri bulunuyor. Bu duruma her birimiz şaşırdık çünkü özellikle perakende sektörünün birçok markaya kıyasla dijitale başarıyla adapte olduğunu düşünüyorduk. Bu eksikliğin ortaya çıkması, şahane bir e-ticaret ve UX deneyiminin anahtarının işlevselliğin ve estetiğin bir karışımı olduğunu fark etmemize neden oldu. Edindiğimiz farkındalıkla markaların dijital alanlarda da müşterilerine sundukları hizmetlerin tümünde bir tasarım dönüşümüne gideceğine dair inancım tam. Dijitali geliştirmek elbette çok önemli, ancak bunun yanı sıra pandemi bitip sokaklara tekrar çıktığımızda, insanların tekrar görselin ve pratikliğin ön planda olduğu yüz yüze deneyimlerin peşine düşeceğinden eminim.
İyi tasarım sağ ve sol beynin dengesinden çıkar
Tim Owen, Turner Duckworth Global Planlama Lideri
- Son birkaç yıldır tasarım dünyasında gördüğümüz trendlerden biri “büyük bahar temizliği” oldu. Otomotiv, teknoloji ve CPG gibi kategori bağımsız gördüğümüz netlik, temizlik ve ayırt ediciliğe odaklanan bu yaklaşımın birkaç nedeni var: Medyada etkili işler yaratmanın hafızaya dayandığını ortaya koyan araştırmalar, pragmatik akıllı telefon ekranları, marka sahiplerinin “her şeyi bir çırpıda söylemeliyim” telaşı ve gündemde kalma yarışı… Ajanslar bu gelişmeler sonucunda markalarının kimliklerini sadeleştirmek adına jenerik, karmaşık ve kimi zaman gereksiz kısımları çıkarmaya başladı.
- Ancak bu sadeleştirme akımı rasyonel, tekrara düşen, soyut ve düz olmaya yüz tuttu. Yaratılan en iyi işler, sol beynin masaya getirdiklerini duygu, nüanslar, çağrışım ve oyun gibi sağ beyne hitap eden kavramlarla dengeleyenlerden oluşuyor. Bugüne kadar yarattığımız her tasarımda bu dengeyi sağlamaya çalıştık ve önümüzdeki birkaç yıl boyunca belirttiğim sağ beyin kavramlarını hayata geçiren işlere şahit olacağımızı düşünüyorum.
- Değişen tüketici alışkanlıkları ve davranışlarının tasarıma nasıl yansıyacağını öngörmek zor. Öngörüm, birçok markanın TikTok gibi eğlenceli, düşük bütçeli, sanat okullarını aratmayan yaratıcılıkta bir havaya bürünürken bir o kadar fazlasının da Instagram gibi cool, fotojenik, minimalist akımdan uzaklaşacağı yönünde… Ancak net bir şey söylemek zor!
- Google Slides’ın stüdyolarımızdaki proje odalarının muadili olarak görüldüğü bu geçtiğimiz yılda yaratıcılıkta sınır tanımadık… Ancak benim için öne çıkan bir proje elbette var: Icelandic Provisions. İzlanda merkezli bir yoğurt markası olan Icelandic Skyr halihazırda şahane bir marka. Ülkesinin o mistik ögelerini beraberinde taşıyan bir ürün. Marka ekibiyle birlikte merkezinde Viking şalopasını konumlandırdığımız projemiz, hem net ve farklı hem de keşfetmeye ve oyuna çağıran bir kimliğe sahip oldu. Fontumuz Viking runik yazısından, illüstrasyonlarımızsa İzlanda halk sanatlarından esinlendi. Icelandic Provisions kampanyamız bazı yönleriyle bana gülümseyen Amazon logomuzu hatırlatıyor, umarım en az onun kadar başarılı olur!
Tasarımcılar “en iyileri” seçti
Reklam kampanyalarının ve pazarlama çalışmalarının yanı sıra logo ve ürünlerin de marka amacının, duruşunun ve mesajının birer elçisi hâline geldiği 2020-2021’de uluslararası tasarım sektörünün değerli uzmanlarına hangi işlerin onlarda bir iz bıraktığını sorduk.