Anadolu Efes “Yenilik Atölyesi” açıldı
Anadolu Efes, Yenilik Atölyesi ile sektöründe yenilikler ve değişimler yaratarak, Türkiye’nin global pazarda daha fazla söz sahibi olması için çalışıyor. Markanın “Yenilik Atölyesi” açılışında Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü Türkiye Tuğrul Ağırbaş ve Anadolu Efes Türkiye Teknik Direktörü Koray Anar yeni inovasyonlardan bahsederken Redd grubunun kurucusu ve gitaristi, arkeolog Doç. Dr. Güneş Duru da biranın arkeolojisi hakkında bilgi verdi. Biranın eski dönemde nasıl bir kıvamda olduğunu ve ne şekilde tüketildiğini biliyor muydunuz? Ya da ilk hangi yıllarda keşfedildiğini? Gelin önce Anadolu Efes’in inovasyonlarına daha sonra biranın arkeolojisine dair ilgi çekici detaylara bakalım…
Ham maddeden üretim tekniklerine 40 yıldır sektöründe geniş bir yelpazede inovasyon çalışmaları gerçekleştiren Anadolu Efes, İzmir’deki fabrikası içinde Yenilik Atölyesi adını verdiği inovasyon merkezini kurdu. Yenilik Atölyesi’ndeki buluşmada Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü Türkiye Tuğrul Ağırbaş ve Anadolu Efes Türkiye Teknik Direktörü Koray Anar, burada yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Redd grubunun kurucusu ve gitaristi, arkeolog Doç. Dr. Güneş Duru da Anadolu topraklarından doğan biranın arkeolojisi üzerine bir konuşma yaptı.
Anadolu Efes Yenilik Atölyesi, şirketin yenilikçi yaklaşımının son halkası olarak Türkiye’nin dünya bira pazarında daha fazla söz sahibi olması amacıyla kuruldu. Merkezde hem yeni ürünler geliştirilirken hem de üretim teknikleri üzerine çalışmalar yapılıyor. Ekosistemdeki paydaşlar için bir buluşma ve deneyim paylaşma noktası olması amaçlanan bu platform aynı zamanda sektör profesyonelleri için de kapsamlı gelişim ve uzmanlaşma fırsatları sunacak.
Dünyadaki trendleri yakından takip eden Anadolu Efes, dünya bira literatürüne üçüncü bir üretim tekniği olarak girmesi beklenen +1 Dinlendirme Tekniği’ni bu merkezde geliştirdi. İki yıllık Ar-Ge çalışmaları sonucunda geliştirilen ve tamamen Anadolu Efes’e özgü olan bu teknik, dünyanın önde gelen uluslararası bira standartları enstitüsü VLB Berlin tarafından onaylandı. Ardından patent başvurusu da yapıldı.
Sektöründe Türkiye’nin ilk gluten içermeyen ürünü burada geliştirilip üretildi
Yenilik Atölyesi’nin sektöre kazandırdığı bir diğer yenilik ise yakın zamanda piyasaya sunulan ve gluten içermeyen kategorisindeki ürün oldu. Üç yıl süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda geliştirilen ürünle şirket Avrupa Çölyak Derneği standardı uygunluk belgesi ve aynı zamanda uluslararası geçerliliği bulunan Crossed Grain logosunu da İngiltere Çölyak Derneği’nden almaya hak kazandı.
“Bu merkezle değişime öncülük ediyoruz“
Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü Tuğrul Ağırbaş, “Bu topraklarda doğmuş bir marka olarak, ürünlerimizi dünyanın 70’ten fazla ülkesinde tüketicilerle buluşturuyoruz. Dünya çapında rekabet eden bir bira üreticisi olarak geldiğimiz nokta, dönüştürücü bir role bürünmeyi, değişime öncülük etmeyi ve geleceği şekillendirmeyi gerekli kılıyor. Yenilik Atölyemizde de tam olarak bunu yapmayı amaçlıyoruz” dedi.
“Geçmişteki en önemli inovasyonlardan biri“
Doç. Dr. Güneş Duru, Redd grubunun kurucusu ve gitaristi, arkeolog
Biranın arkeolojisi üzerine bir sunum gerçekleştiren arkeolog Doç. Dr. Güneş Duru ise şu bilgileri verdi:
“Son arkeolojik bulgulara göre biranın tarihçesi en az 12-13 bin yıl öncesine dayanıyor. Gelişen arkeolojinin sunduğu olanaklar bize biranın insanlığın olasılıkla en eski içeceği olduğu ve Anadolu’nun malta, biranın üretimine ve gelişimine ev sahipliği yaptığını gösteriyor. Tarihte bira, insanların doğa ve bitkilerle kurduğu etkileşimin en önemli belirleyicilerinden biri. Geçmişte ani değişkenlik gösteren iklim koşullarında besin değeri sayesinde toplulukların hayatta kalmasında bir etken. Üstelik bu besini yıl boyu sağlayabilmek ve koruyabilmek için tahıl üretimine, dolayısıyla tarıma vesile olduğunu görüyoruz. Bunun yanında kutlama ve törenlerle sosyalleşme sayesinde toplumsal hafızayı pekiştiren, birlikteliği besleyen bir içecek olduğunu bulgulardan anlıyoruz.”
Biranın eskiden pipetle tüketildiğinden bahseden Duru, kıvamının bugün tükettiğimiz biçiminden çok daha katı olduğunu ve pipetlerde filtreleme fonksiyonunun da bulunduğunu belirtti.
Güneş Duru’nun sunumunda öne çıkan bilgiler şöyle:
- Son arkeolojik bulgulara göre biranın tarihçesi en az 12-13 bin yıl öncesine dayanıyor.
- Arkeologların ulaştığı bitki DNA’ları, einkorn buğdayının Göbekli Tepe ve Nevali Çori’nin içinde olduğu bir coğrafyada evcilleştirildiğini, arpanın ise Ürdün’den Suriye’ye ve daha kuzeyde Anadolu’ya biraz daha geç yayıldığını gösteriyor.
- Uzunca bir süre ilk bira içen topluluklar, yabani arpa ve arpadan daha önce evcilleştirilmiş olan buğday birası ya da her ikisinin karışımından oluşan bir tür bira içiyorlardı.
- Arkeolojik kayıtlar geçmiş toplulukların bir süre sonra farklı alkol özellikleri barındıran, daha kekremsi, daha bitter vb. farklı renk ve yoğunluklarda biralar yaparak, bira yapımının yerelleştirildiğini söylüyor.
- Biranın yaygınlaşması, yaşamın, ticaretin bir parçası haline gelmesine ilişkin ilk net veriler Anadolu’nun Erken Tunç Çağı ile görülür.
- 3200 yıl öncesine tarihlenen bira imalathanesinden elde edilen veriler, burada biraya madımak katıldığını gösteriyor. Avrupa’da en erken 11. yüzyılda görülen ve yaygınlaşması 18. yüzyılı bulan şerbetçi otundan çok daha önce biraya tatlandırıcı ve olasılıkla ömrünü uzatmak için madımak katılıyordu.
- Sivas’taki Kuşaklı kazılarında günümüzden 3 bin yıl öncesine tarihlenen süzgeçli bir pipet uçluğu bulundu. Uçluk, Kuşaklı-Sarissa sarayının bira imalatı için ayrılan odasında bulundu.
- Günümüzden neredeyse 5000 yıl önce Sümerler de birayı pipetle ortada duran derin ve ağzı dışarıya doğru açılan bir kaptan içiyordu. Bira hiçbir zaman yalnız içilen bir içecek değildi.
- Yine Kültepe’de Asur Ticaret Koloniler’i devrine tarihlenen mühürlerde de benzer sahneler görmek mümkündü. Bütün bu örneklerden anlaşılacağı üzere bira henüz dibine çökelti bırakan ve sadece daha sıvı kısımları içilen bir içecekti. Bu nedenle süzgeçli pipetler tercih ediliyordu.