Eko-anksiyete: İklim krizi yüzünden akıl sağlığımızdan olduk
Eko-anksiyete, yani ekolojik konularla ilgili stres yaşamanın normal olduğunu dile getiren Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver “Eğer ekolojik sorunlarla ilgili anksiyete duymazsak çözüm üretemeyiz,” diyor…
Yıllarca iklim krizinin gerçekliği hakkında tartışma üstüne tartışma yaşarken nihayet etkilerini bütün gerçekliğiyle hissetmeye başladık. İklim krizi belirtilerinin bu denli fark edilir olmaya başlaması ve geleceğe dair felaket senaryolarının her yerde karşımıza çıkması da beraberinde yeni bir anksiyeteyi getirdi: eko-anksiyete.
Eko-anksiyete hakkında Milliyet ile röportaj yapan Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, bu hissiyatın gayet normal olduğunu açıklarken, “Eğer ekolojik sorunlarla ilgili anksiyete duymazsak çözüm üretemeyiz” diyor…
“İklim sorunlarının ne kadar farkındayız?” haberini okumak için tıklayın!
Gelecek gözümüzü korkutuyor
Ünsalver eko-anksiyeteyi tanımlarken: “Eko-anksiyete; ekolojik dengeyi bozan her türlü durumla ilgili sık sık düşünme, bu düşünme yüzünden belki uykusuz kalma, belki günlük işlerinde aksama, ekolojik konuları araştırma, ekolojik duyarlı olamayan durum ve kişilere karşı uygun olandan yüksek negatif değerlikli duygusal tepkiler verme, ekolojik konularla ilgili haberlere kişinin kendini denetleyemediği biçimde ağlama-irkilme-öfke patlaması şeklinde duygusal tepkiler verme ya da tüm bu ekolojik konularla ilgili okumak-konuşmaktan kaçınma hali, belli bir zaman sonra ise yoğun çaresizlik duygusu, bıkkınlık ve umutsuzluk göstermek olarak tanımlanabilir,” diyor.
Bu noktada da çözüm “harekete geçmek” oluyor.
Çözümün merkezinde harekete geçmek var
Ekolojik konularda çözüm üretmek, elinden geleni yapmak anksiyetenin şiddetinin azalmasına, hatta geçmesine yardımcı oluyor. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver’e göre 10-20 yıl sonrasını hayal etmeyip yakın zamanda çevre için attığımız adımlara odaklanmak, ruh sağlığına iyi gelebilir.
“Çevreye duyarlı yaşamın bazı prensipleri var; ihtiyacından fazla tüketmemek ve çevreye zarar verdiği ispat edilmiş üreticileri tercih etmemek, eşyaları yeniden kullanıma sokmak, yürüme mesafesinde olan yerlere yürüyerek gitmek, atıkların geri dönüşümüne özen göstermek gibi. Bu prensipleri olabildiğince hayatlarının rutini haline getirmeleri anksiyeteyi azaltabilir.”
Röportajın tamamı için: Milliyet