Dijital şiddete rağmen teknoloji güzel mi?
Hayatın içerisinde ne yazık ki şiddetin pek çok farklı biçimiyle karşılaşıyoruz. Teknolojik araçların gelişimi ve yaygınlaşmasıyla birlikte ise hayatımıza yeni bir kavram dahil oldu: Dijital şiddet. Bir bireyin veya grubun teknolojiyi kullanarak başka bir bireyi veya grubu hedef almasından tehdit etmesine, korkutmasından küçük düşürmesine, nefret söylemine maruz bırakmasından itibarını zedelemesine dek geniş bir çerçevede ele alınması gereken bu şiddet türü de diğerleri gibi kişilere ağır zararlar veriyor. Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği’nin(TBİD) KONDA Araştırma Şirketi’yle birlikte ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye’nin finansal desteğiyle gerçekleştirdiği Türkiye’de Dijital Şiddet Araştırması’nın sonuçları ise toplumun bu büyük problemine ışık tutuyor…
Mayıs ayında 3346 kişiyle gerçekleştirilen anketin sonuçlarına göre Türkiye’de her beş kişiden biri dijital şiddete uğruyor. Dijital şiddet eylemlerinin en çok gerçekleştiği platformlar ise Instagram (yüzde 53), Facebook (yüzde 35) ve Twitter (yüzde 19) olarak verilere yansıyor.
Bireyler, dijital platformlarda en çok tanımadıkları kimseler ve troller tarafından şiddete maruz bırakıldıklarını ifade ederlerken, toplumun karşılaştığı dijital şiddetin türleri incelendiğinde, çoğunluğun hakaret, küfür ve tehdide, taciz mesajlarına ve ısrarlı takibe maruz kaldığı görülüyor. Dijital şiddetle başa çıkmak için en sık başvurulan yöntemlerin ise bloklamak/engellemek (yüzde 65) ve uygulama içinde şikayet etmek (yüzde 39) olarak verilere yansıyor.
Dijital şiddet en çok kimleri acıtıyor?
- Farklı demografik kümelerde dijital şiddete maruz kalma oranları cinsiyete göre büyük bir farklılık göstermezken, gençler, modern yaşam tarzına sahip olanlar ve ateistler daha fazla dijital şiddete maruz kaldığını belirtiyor.
- Yaş gruplarında, gençler orta yaşlılara göre; orta yaşlılar, yaşlılara göre daha yüksek oranda şiddete maruz kalmış. 15-17 yaş aralığındaki henüz reşit olmayan her 5 kişiden biri dijital şiddetle karşı karşıya geldiğini belirtmiştir.
- Modernler, dijital şiddetle karşılaştıklarını Geleneksel Muhafazakârlar ile Dindar Muhafazakârlardan iki kat daha yüksek oranda söylüyor.
- Dindarlar genele kıyasla en az oranda dijital şiddete maruz kaldığını dile getiren küme. Görüşülen kişilerin eğitim durumlarına göre bakıldığında ise, lise ve üniversite mezunlarının lise altı eğitim düzeyine sahip olanlara göre yaklaşık 2 kat daha fazla şiddete uğradığını gözlemlemek mümkün.
Kadınlar ve erkeklerin yaşadıkları şiddet türleri farklı
Cinsiyet açısından dijital şiddete maruz bırakılma oranlarında belirgin bir farklılık olmasa da şiddetin türleri açısından farklılıklar söz konusu olduğu görülüyor. Kadınlar cinsiyetlerinden (yüzde 52) ve fiziksel görünümlerinden (yüzde 21) ötürü, erkekler siyasi görüşlerinden (yüzde 30) dolayı daha fazla dijital şiddete uğradıklarını dile getiriyorlar.
Toplum genel olarak en çok karşılaştığı dijital şiddet türü “Hakaret, küfür ve tehdit” olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların yüzde 51’i dijital ortamlarda yazılı, sesli veya görüntülü taciz mesajları alıyor, yüzde 46’sı ısrarlı takibe uğruyor.
Irkçılık dijitalde de kendini gösteriyor!
Ne yazık ki diğer ülkelerde yapılan benzer çalışmalarda da olduğu gibi, etnik kimlik temelli dijital şiddetin varlığından Türkiye’de karşılaşılıyor. Etnik kimliği sebebiyle dijital şiddete maruz kaldığını belirten kişilerin etnik kökenleri incelendiğinde, Türkler dışındaki kimliklerin (Kürt, Zaza, Arap, diğer etnik gruplar) daha fazla şiddetle karşılaştığı görülüyor.