İhtiyacınız olan tek şey “dijital bir fabrika”
Markalar için dijital dünya hâlâ kaygan bir zemin… E- ihracat da işin içine girince dengeyi bulmak bir hayli zorlaşıyor. Bütün fiziksel sınırları ortadan kaldıran dijitalleşme birçok markaya cesaret aşılasa da başarı adeta aslanın ağzında… Bu noktada pek çok çözüm ortağı mevcut, Digital Exchange ise rakiplerinden “dijital bir fabrika” tanımlamasıyla sıyrılıyor. Bu da müşterileri için daha fazla hız ve daha fazla kalite anlamına geliyor. Digital Exchange’in CEO’su Emrah Pamuk, hem Digital Exchange farkını hem de e-ihracatta sıkça düşülen hataları anlattı.
Şirketler pazaryeri seçiminde hangi kriterlere bakmalılar? Doğru pazaryeri seçimi nasıl yapılır?
Her ülkede artık birden fazla pazaryeri var. Dolayısıyla ilk etapta dijital varlık analizi yapılmalı. Örneğin markanın sattığı ürünün o bölgede ve belirlenen pazaryeri özelinde ne kadarlık bir satın alma oranı var. Bazen şunu görebiliyoruz: Markalar yurt dışında birden çok pazara girmek istiyor fakat hepsini aynı anda tek seferde yapma şansları çok az. O zaman da önceliklendirirken satılacak olan ürünün pazaryerindeki önemi, satınalma değeri ve pazar hacmini baz alıyoruz. Bunlar aslında hem pazaryerini seçimi hem de o bölgedeki gelir beklentisini örnekleyen bir yapı.
Kullanılan kelimelerden seçilen fotoğraflara kadar neredeyse bütün unsurlar satışlar üzerinde etki yaratıyor. Bu noktada şirketler e-ihracat platformlarında nasıl konumlanmalı?
Pazaryeri açıldıktan sonra en üşenilen konu ürünlerin fotoğrafları, kreatifi ve hatta videoları… Mesela bazen fotoğraf ekleniyor fakat içerik yazılmıyor. Türkiye’de markanız ne kadar büyük olursa olsun, yurtdışında da tanınıyor ve anlaşılıyor varsayımında bulunamazsınız… Bu sebeple mutlaka doğru bir içerik ve doğru bir fotoğrafla ürün en iyi şekilde anlatılmalı. Mümkünse müşteri yorumları alınmalı, istenmeli.
Sizin gibi profesyonel şirketlerle çalışmak ne kazandırıyor markalara? Gözle görülür bir satış artışı yaratıyor musunuz bu verdiğiniz hizmetlerle?
Aslında Digital Exchange’in müşterisine verdiği iki önemli avantaj var; hız ve kalite. Biz ilk etapta müşterilerimizin yeni pazaryerlerinde hızlı bir şekilde konumlanmasını sağlıyoruz. Bunu yaparken de kaliteden ödün vermemeye çalışıyoruz. Doğru içerik anlayışı, doğru tasarım, doğru kullanıcı deneyimi ve hatta doğru dijital performans yatırımı da sürece dahil oluyor. Ürün ve hizmetleri öne çıkarabilecek o kadar çok parametre var ki…
Sosyal medya e-ihracatın en önemli pazarlama kanallarından bir tanesi. Fakat her ülkede her sosyal medya platformu aynı yetkinliğe sahip olmuyor. Siz bunun planlamasını nasıl yapıyorsunuz?
Her ülkenin kendi dinamiklerine göre sosyal medya varlık analizlerini çıkarıyoruz. Bugün Türkiye’de sosyal medya platformlarının etkinliğine baktığımızda Instagram başı çekiyor. İkinci sırada ise TikTok yer alıyor. Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde bu sıra; Facebook, Instagram ve TikTok şeklinde değişiyor. Sovyet Cumhuriyetine baktığımızda ise; VKontakte, TikTok ve Instagram ilk üçte yer alıyor.
Markanın faaliyet göstermek istediği pazarda hedef kitlesinin hangi sosyal medya platformunda zaman geçirdiğine odaklanıyoruz. Ek olarak markanın bulunduğu coğrafyada kullanılan dili benimsemesini öneriyoruz. Burada da etnik pazarlama konusu öne çıkıyor.
E-ihracat yapmak isteyen şirketler influencer pazarlamada nasıl bir strateji oluşturmalı, nelere dikkat etmeli? En önemlisi de aslında influencer seçiminde hangi kriterler öne çıkmalı?
Öncelikle doğru sosyal medya platformunu seçmeye odaklanıyoruz. Akabinde hedef kitleye göre influencer öneriyoruz ve yönlendirmelerimizi gerçekleştiriyoruz.
Sadece paydaş mantığı yok bizde, doğru kurgu ve proje yazılmalı. Örneğin influencer marketing çalışmasına önce influencer’la konuşup kurguyu yazarak başlıyoruz. Sonra marka ve influencer’ı bir araya getiriyor ve aksiyon alıyoruz.
Hatta bazen Instagram hikâyelerinde Augmented Reality (AR) ve Virtual Reality (VR) kurgularıyla çeşitli oyunlar tasarlıyoruz. Bunu en son Rixos Kazakistan’da yaptık. Land Of Legend benzeri bir konseptle mavi bir hayal dünyası yarattık. Kurguda influencer’ın saçlarına taktığı gözlük gözüne düşüyor ve birden mavi hakimiyetinde muhteşem bir doğa görseli canlanıyor. Otelin müziği de bu kurguyu destekliyor. Bu projeyle ilgili oldukça olumlu geri dönüşler aldık.
Her ülkede mecraya, ülkeye ve kültüre göre içerikleri farklılaştıralım diyorsunuz ama bu hiç kolay bir operasyon gibi görünmüyor. Bunu nasıl bir süreçle yönetiyorsunuz?
Öncelikle iyi planlama yapmak lazım. Sonrasında ise doğru bir şekilde içerik üreticileri ve tasarımcılara aktarılmalı. Evet zor ama eğer ihracat tarafında bir hamle yapacaksanız ve pazarı sirküle etmek istiyorsanız o zaman oyunu kurallarına göre oynamamız lazım.
Kendi kurumumdan örnek vereceğim: Digital Exchange’in 4 dilde web sitesi var. Rusça, İngilizce, Almanca ve Türkçe web sitesiyle markalarımıza ve müşterilerimize servis vermeye çalışıyoruz.
Digital Exchange markalara tam olarak hangi alanlarda hizmet veriyor? Müşteri portföyünüzde kimler var?
DEx 360 derece hizmet veren bir dijital pazarlama ajansı. Türkiye’de de dijital fabrika yaklaşımıyla yoluna başladı. Toplamda 20’ye yakın hizmet kalemi var. Dikeyde biz bunun 5’ini markalaştırdık.
2Gether Social 126 ülkede influencer ve içerik dağıtım networkümüz. Medialogy content ajansımız. Ajans bünyesinde farklı dillerde markalara içerik üretiyoruz. Özellikle son zamanlarda e-ticaret markalarının ürün içi içeriğine odaklandık. Rawy teknokentte konumlanmamızın sebebi de olan, self-servis video-backing platformumuz. Yine markalara statik görsellerden çok hızlı bir şekilde video üretiyoruz. İhracat.in ile markaların yurtdışındaki tüm süreçlerini yönetiyoruz. Pazaryeri stratejisi dijital pazarlama gibi bütün kavramlarına odaklanıyoruz. Accumulate (Omnichannel Marketing Platform) ile ise bizim tamamen aslında data üzerine konumlandığımız omni-channel kuruluşunu markalara sunduğumuz markamız.
Baktığınızda bugün Digital Exchange turizm tarafında resort otellerin hemen hemen yüzde 80-90’ına hizmet veriyor. 26’ya yakın hizmet verdiğimiz otel var. Beta çay, forex gibi e-ticaret markalarının yanında, kozmetik, gıda, tekstil ve demir çelik sektörlerindeki birçok da markaya hizmet veriyoruz. Dolayısıyla aslında Digital Exchange’de tekstil, FMCG, turizm, sağlık turizmi gibi birçok alt başlık altında ciddi sayıda markamız mevcut.
Son dönemde sosyal medyada öne çıkan trendler neler?
Az önce IG’deki filtreden bahsettim yıl sonu itibariyle TikTok’ta da bu modeli görmeye başlayacağız. TikTok’ta da filtre yapan Türkiye’nin ilk ekibi biz olacağız.
Hep yeni tool’lardan, teknolojilerden, yazılımlardan bahsediyoruz. Ajans olarak sizin buradaki sihirli dokunuşunuz nerede oluyor?
“Pazarlama ajansı olmak” yönlendirmeyi doğru yapmayı gerektiriyor. Evet, tool var ama kurulum, işleme koyma, akabinde de çıktıyı iyi okuma ve bunu performansla örtüştürme adımlarında farkımızı ortaya koyuyoruz. Birçok ajans türü var; performans ajansı, kreatif ajans, sosyal medya ajansı… Dijital Exchange ise “dijital bir fabrika”. Hepsini bünyesinde toplayıp bunu tek bir çıktıyla organize edebiliyor. Bugün sosyal medyasını yönettiğimiz markanın Facebook üzerinden okuduğumuz performans reklamını da yorumlayabiliyoruz, pazaryerinde iş yaptığımız markaya influencer marketing özelinde yönlendirmelerde de bulunabiliyoruz.