Sağlıklı yaşam trendi yükseliyor ama Türkiye üşeniyor!
COVID-19 pandemisinin ortaya çıkmasıyla birlikte tüm dünyada sağlık endişesi hiç olmadığı kadar zirveye tırmandı sağlıklı olma ihtiyacı, gerekliliğin de ötesinde bir zorunluluğa dönüştü. Daha sağlıklı bir hayat hedefleyenlerin değişen alışkanlıkları küresel olarak verilere yansısa da elbette bireylerin elinde olmayan uyku problemleri, stres seviyesi gibi sağlıklı yaşamı doğrudan etkileyen faktörler de halen hayatın bir parçası. Peki insanlar bugün kendilerini ne kadar sağlıklı hissediyor? Spor yapma alışkanlıklarımızdan stres düzeyimize, uyku alışkanlıklarımızdan sigara tüketimine dünya ile kıyasladığımızda Türkiye nerede konumlanıyor? Yanıtlar BAREM‘in WIN Grubu iş birliği ile 35 ülkede 30 bin katılımcı ile gerçekleştirdiği Global Sağlık Araştırması’ndan geliyor…
Dünyada beş kişiden dördü kendini sağlıklı hissediyor
Üç yıldır gerçekleşen global araştırmada öncelikle, bireylerin sağlık açısından kendilerini nasıl gördükleri irdelendi. Pandeminin yol açtığı tüm olumsuzluklara rağmen dünyada beş kişiden dördü (yüzde 79) kendini sağlıklı olarak algılıyor. Türkiye’de ise bu oran yine benzer bir değerde seyrederek yüzde 78 olarak karşımıza çıkıyor.
Karşılarında COVID19 gibi gerçek ve somut bir tehdit varken insanlar, hastalığa yakalanmadıkları veya hayatta kaldıkları için bile kendilerini sağlıklı görüyor olabilirler. Ayrıca tam da pandeminin neden olduğu tehdit nedeniyle günlük hayatlarında basit alışkanlık değişiklikleriyle kendilerine daha iyi bakmaya başlamış olmaları da muhtemel.
Global olarak erkekler kendilerini kadınlardan daha sağlıklı görme eğilimindeler. Eğitim ve gelir düzeyi arttıkça sağlık algısı da artıyor. 25-35 yaş kendini en sağlıklı hisseden grup, sonrasında yaş arttıkça sağlık algısı aşama aşama azalıyor. Çalışanlar, öğrenciler ve ev hanımları işsiz ve emeklilere göre daha sağlıklı hissediyorlar, aktivitelerini belirli düzeyde sürdürmek yaşamlarını olumlu yönde etkiliyor olabilir.
Türkiye’de sağlık algısı dünya ile paralel
Türkiye’de kendini sağlıklı hisseden insanların oranı global ortalamaya çok yakın (yüzde 78) ve 35 ülke arasında 15. sırada.
Demografiye göre farklılıklar da çoğunlukla dünya ortalaması ile benzer seyrediyor.
- Sağlıklı hisseden erkeklerin oranı (yüzde 84) kadınlara (yüzde 73) göre daha yüksek.
- Yaş arttıkça azalan bir eğilim var. 18-34 yaş grubundaki gençlerde yüzde 88 olan oran, 35 yaş ve üzerinde yüzde 73’e iniyor.
- En az eğitimli grupta yüzde 67 olan oran, eğitim arttıkça yükselerek lise mezunlarında yüzde 82’ye üniversite ve üzeri eğitimli kişilerde yüzde 92’ye çıkıyor.
- Sağlıklı olma algısı sosyoekonomik statü grubu yükseldikçe de artıyor. En düşük DE ses gruplarında yüzde 64 iken orta C1C2 ses gruplarında yüzde 80’e, üst AB ses gruplarında yüzde 88’e yükseliyor.
- Türkiye’de çalışma durumuna göre sağlık algısı en düşük grup, dünya genelinden farklı olarak ev kadınları (yüzde 61). Onları işsizler (yüzde 74) ve emekliler (yüzde 77) izliyor. Kendi hesabına çalışanlar (yüzde 86), Öğrenciler (yüzde 87), Ücretli çalışanlar (yüzde 89) ise en sağlıklı çalışma grupları olarak görünüyor.
Sağlıklı ve sağlıksız alışkanlıklarımız
Sağlık algısı, bazıları günlük alışkanlıklar olmak üzere çok sayıda değişkenin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu çalışmada sağlık için iyi veya kötü olduğu düşünülen beş kişisel alışkanlığa odaklanıyor BAREM. Bunlar sağlık için olumlu görünen ve eylem temelli olmayan iyi uyku ve eylem temelli egzersiz ile olumsuz olarak bilinen ve eyleme dayanmayan stress, eylem temelli sigara ve alkol kullanımı.
Dünyada 3 kişiden 2’si iyi uyuyor
Yeterli ve kaliteli uyku, hem vücudun hem de bilişsel işleyişin gerektiği gibi korunması ve duygusal düzenleme için önemli. Araştırmada, dünyada üç kişiden ikisi (yüzde 64) iyi uyuduğunu ifade etti. Bu oran geçen yıla göre 3 puan daha yüksek.
Erkekler, kadınlardan daha sık iyi uyumaya eğilimliyken, 35-45 yaş grubu, muhtemelen iş hayatları izin vermediği için diğer yaş gruplarına göre daha az uyuma eğiliminde. Diğer yandan , eğitim ve sosyoekonomik statü arttıkça iyi uyuma oranı da artıyor.
Emekliler, ücretli – maaşlı ve kendi hesabına çalışanlar daha kaliteli uykunun keyfini çıkarırken, en kötü uyuyanlar ev kadınları ki bu durum önceki yıllarda böyle değildi. Pandemi döneminde, çocuklar aylarca evde kaldığı için onların yemek, ders çalışmak, uyumak gibi tüm faaliyetlerinden daha yakından sorumlu olmak, ev kadınlarının görev ve streslerini artırarak, uyku kalitelerini düşürmüş olabilir.
Türkiye’nin geceleri uykusuz
Türkiye’de ise çok sıklıkla ve sıklıkla iyi uyuduğunu söyleyenlerin oranı yalnızca yüzde 50, bu oran geçen yıl da yüzde 49 idi. Ülkemiz 35 ülke arasında 33. sırada. Bu durum istatistiksel olarak anlamlı olmayan küçük farklarla tüm demografik gruplar için geçerli.
Dünyada spor alışkanlığı güçleniyor
Araştırmaya göre, 2020 yılında dünya genelindeki insanların yüzde 39’u düzenli egzersiz yaptı. Önceki yıllara göre 2 puanlık küçük bir artış söz konusu. Bununla birlikte, çok az egzersiz yapan veya hiç egzersiz yapmayanların oranı hala yüksek (yüzde 31). İnsanların spor salonlarına gitmesini veya açık havada toplu spor yapması engelleyen güvenlik önlemlerine rağmen, daha önce spor yapanların yeni koşullara uyum sağladığı ve egzersiz yapmaya devam ettiği görünüyor.
Kadınlar erkeklere göre daha az spor yapıyor ve yine çalışma grupları arasında en az egzersiz yapanlar ev kadınları. Olumlu bir sonuç, en çok egzersiz yapanlar yalnızca gençler (18-34 yaş arası) değil, aynı zamanda 65 yaş ve üstü kişiler. Bu durum yaşlılar için daha ciddi bir tehdit olan COVID19’un etkisi olabilir.
Türkiye spor yapmaya üşeniyor
Türkiye’de ise düzenli egzersiz yaptığını söyleyenlerin oranı yalnızca yüzde 21 ve bu oran tüm demografik kırılımlarda benzer. Yalnızca üniversite ve üzeri eğitimli kişilerde istatistik olarak anlamlı bir artışla yüzde 29’a çıkıyor. Türkiye 35 ülke arasında Şili’nin üstünde 34. sırada.
Dünyada savunmasız gruplar daha çok stres altında
Dünya nüfusun yüzde 31’i düzenli olarak stres yaşıyor. Bir kez daha, yaşanan zorlu şartlara rağmen, bu yılın sonuçları ile önceki yıllar arasındaki fark minimum düzeyde.
Genç kadınlar (18-24 yaş arası), düşük gelirli kişiler, öğrenciler, işsizler, ev kadınları ve yarı zamanlı çalışanlar stresten en çok etkilenenler arasında. Bu gruplar aynı zamanda dünyadaki en savunmasız nüfusu temsil ediyor, bu da sosyal savunmasızlık ve stres arasındaki ilişkiyi vurgulayan bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’de her 10 kişiden 4’ü stres altında!
- Türkiye’de insanların yüzde 39’u çok sıklıkla veya sıklıkla stres yaşadığını ifade ediyor. Türkiye bu oranla 35 ülke arasında 8. sırada yer alıyor.
- Ülkemizde ise kadınlar çok daha stresli (yüzde 43). Yaş, eğitim, sosyoekonomik statü gruplarında anlamlı fark görünmüyor.
- Dünya genelinde olduğu gibi işsizler (yüzde 49), düşük gelirliler (yüzde 48), öğrenciler (yüzde 47) ve ev kadınları (yüzde 44) en çok stress altında olan gruplar. Çalışanların stres düzeyi ortalama iken, en düşük oran emeklilerde (yüzde 25) ve çalışan emeklilerde (yüzde 29).
Dünyada sigara kullanımı erkeklerde kadınların iki katı
Küresel nüfusun yüzde 17’si düzenli olarak sigara kullanıyor. Pandemi döneminde sigara tüketimini azaltmanın önemi yadsınamazken, global kullanım pandemi öncesine göre yalnızca 3 puan düştü.
Dünya genelinde erkeklerin çok sıklıkla ve sıklıkla sigara kullanma oranları (yüzde 22) kadınlarla kıyaslandığında (yüzde 12) iki katına yakın. Sigara kullanımı yaş arttıkça artıyor, ancak 65 yaş ve üzeri grupta hızla düşüyor. Eğitim yükseldikçe sigara içenlerin oranı azalıyor.
Türkiye en çok sigara içilen 2. ülke
Türkiye’de düzenli sigara kullananların oranı pandemide 7 puan düşmesine rağmen dünya ortalamasının çok üstünde (yüzde 30) ve 35 ülke içinde Filistin’in ardından 2. sırada.
İşsizler (yüzde 44), Çalışanlar (yüzde 39) ve Erkekler (yüzde 36) diğer gruplara göre daha çok sigara tüketiyor.
Dünya, Türkiye’ye kıyasla 3 kat fazla alkol tüketiyor
Dünyada çok sıklıkla veya sıklıkla alkol kullananların oranı yüzde 15. Sigarada olduğu gibi erkeklerin alkol kullanma oranı (yüzde 20) da kadınlarınkinin (yüzde 11) iki katına yakın. Global olarak yaş, eğitim ve gelir arttıkça alkol kullananların oranı da artıyor.
Türkiye’de ise çok sıklıkla ve sıklıkla alkol kullananların oranı yüzde 5. 35 ülke arasında 30. ülke. Daha sık alkol tüketen gruplar incelendiğindeyse; üst gelir grubu (yüzde 10), üniversite ve üzeri eğitimliler (yüzde 8), erkekler (yüzde 7), emekliler (yüzde 7) ve çalışanlar (yüzde 6) olarak verilere yansıyor.
Araştırmanın metodolojisi
Araştırma, 35 ülkede 30.252 kişi ile ülkeleri temsil eden örneklem ve çeşitli veri toplama yöntemleri kullanılarak, Ekim 2020 – Ocak 2021 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Türkiye’de Aralık 2020 – Ocak 2021’de CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) ile 1000 kişi ile görüşüldü.
En endişeli ülke Türkiye değil: Peki zirveyi kime kaptırdık?