Teknoloji birçok işi öldürecek: Sizin işinizin kaç yıllık ömrü kaldı?
Günümüzde çalışanların yüzde 42’si işlerinin geleceğinden endişe ediyor. Otomasyon sebebiyle birçok kişi işinin risk altında olmasından endişe duyarken yüzde 73’lük büyük bir kesim teknolojinin risklerden daha çok fırsat sunduğunu düşünüyor.
PwC Türkiye, Geleceğin Çalışma Hayatına dair Umutlar ve Endişeler Araştırması 2021 ile ülkemizdeki çalışma hayatına ve çalışanların nasıl hissettiklerine dair kapsamlı bir rapor ortaya koyuyor. 25 farklı şehir ve 29’u aşkın sektörden, farklı büyüklüklerdeki şirketlerde çalışan 414 kişi yer aldığı araştırmada katılımcılar, çalışma hayatının geleceği, bunun bireylere olan etkileri, işverenlerden beklentileri ve geleceğin yetkinliklerine yönelik soruları yanıtladı.
Buna göre, Türkiye’deki çalışanların yüzde 42’si işlerinin geleceğinden endişe ediyor. Küresel araştırmalarda ise bu oran yüzde 50. Katılımcıların yüzde 59’u işin geleceği ve gelecek nesillere etkisi hakkında endişe duyuyor. Kadınların yüzde 49’u, erkeklerin ise yüzde 36’sı ise iş dünyasının geleceğinin kendilerine etkileri konusunda endişeli.
Çalışanlara göre teknoloji risk değil, fırsat aracı
Teknolojik gelişmeler ve otomasyonla birlikte önümüzdeki yıllarda mesleklerin geçerliliğini yitirme riski artıyor. Nitekim küresel araştırma sonuçlarına göre çalışanların yüzde 39’u 5 yıl içinde işlerinin kaybolacağını düşünüyor. Türkiye’de ise daha iyimser bir yaklaşım mevcut: Çalışanların yalnızca yüzde 30’u işlerinin kaybolacağını düşünüyor. Yüzde 30’luk bir kesim ise, mesleklerini otomasyondan korumak için kamu otoritelerinin harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.
Katılımcıların yüzde 48’i otomasyon sebebiyle birçok kişinin işinin risk altında olmasından endişe duyuyor. yüzde 73’lük büyük bir kesim ise teknolojinin risklerden daha çok fırsat sunduğunu; yüzde 68’i de teknolojik gelişmelerin iş olanaklarını iyileştireceğini düşünüyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 64’ü, geleneksel işe alım modelinin değişeceğini, şirketlere becerilerini satacakları “kişisel markaları” olacağını vurguluyor. Küresel araştırma sonuçlarında bu oran yüzde 48 olurken; Türkiye’de iş piyasasında rekabetin yüksek olması, Gig işlerin artması, Z jenerasyonunun sosyal medya ve freelance işlere yatkınlığı gibi sebeplerle, kişisel markalara olan güven ve beklentinin küresel araştırmaya göre daha yüksek olduğu görülüyor. Buna ek olarak, katılanların yüzde 51’i gelecekte çok az insanın stabil, uzun dönemli işleri olacağını düşünüyor.
Yüzde 87’lik kesim hibrit çalışma modeli istiyor
Pandemi sürecinde iş dünyasında yaşanan köklü değişiklikler, çalışanların önceliklerini de etkiliyor. Araştırmaya katılan 18-35 yaş grubu katılımcıların yüzde 38’i kendi işini kontrol etmeye, gelirlerini artıracak fırsatları değerlendirmekten (yüzde 14) daha çok önem veriyor. 35-54 yaş grubu ise fark yaratan bir iş yapmaya öncelik veriyor. 18-25 yaş grubu, yüzde 16’lık oranla iş güvencesi ve uzun dönemli çalışmayı daha az tercih ediyor.
Ve elbette hibrit çalışma fikri de çalışanlar arasında popülerliğini koruyor. Türkiye’de yüzde 87, küresel çaptı yüzde 72’lik büyük bir kesim hibrit çalışma modeli istiyor. Araştırma sonuçlarında, evden çalışmanın kadın ve erkekleri farklı etkilemesi de dikkat çekiyor. Sonuçlara göre; kadın çalışanlar, tamamen sanal çalışmayı daha fazla tercih ediyor.
Becerilerini yeniden geliştirmeye hazırlar
Katılımcıların yüzde 65’i fark yaratan bir iş yapabilecekleri veya inisiyatif alabilecekleri çalışma ortamlarına önem verirken gelişmelere ayak uydurmak ve iş yaşamına devam edebilmek için yeni beceriler kazanmaları gerektiğini düşünüyor. Ülkemizde çalışanların yüzde 48’i pandemi sürecinde dijital becerilerini geliştirirken; yüzde 89’luk kesim ise gelecekte de çalışabilir durumda olmak için yeni beceriler öğrenmeye veya yeniden eğitim almaya hazır olduğunu söylüyor. Küresel araştırmada ise bu oran yüzde 77.