Çalışanlar cinsiyet eşitsizliğini en çok hangi alanlarda hissediyor?
PwC Türkiye ve PERYÖN iş birliğiyle gerçekleştirilen Çalışma Hayatında Cinsiyet Eşitliği Araştırması’nın sonuçlarını açıklandı. Araştırmaya katılan kadın çalışanlar; erkeklere kıyasla daha yüksek oranda, cinsiyetlerinden dolayı ciddiye alınmadıklarını ve kendilerini ifade edemediklerini, İK süreçlerinde ön yargılara maruz kaldıklarını ve uzaktan çalışma modelinde ayrımcılığa uğrayabileceklerini düşünüyor…
PwC ile Türkiye İnsan Yönetimi Derneği PERYÖN, cinsiyet eşitliği üzerinden çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunun ele alındığı Çalışma Hayatında Cinsiyet Eşitliği Araştırması’nı Şubat 2022’de gerçekleştirdi. Çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunu; strateji ve vizyondan başlayarak, kültüre, ölçüm ve raporlamaya uzanan bütünsel bir bakış açısı ile beş boyutta değerlendiren PwC, bu araştırma ile katılımcıların beş boyuttaki görüşlerini ortaya koyuyor.
Araştırmaya katılan kadınların çoğu, çalıştıkları kurumlarda cinsiyetlerinden dolayı ciddiye alınmadıklarını, kendilerini ifade edemediklerini belirtiyor. İK süreçlerinin adil olduğunu düşünen kadınların oranı da erkeklerin gerisinde kalıyor.
İşte araştırmadan dikkat çekici sonuçlar
- Katılımcılar, cinsiyet eşitliğinin stratejik bir unsur olarak görülse de liderler tarafından yeterince sahiplenilmediğini düşünüyorlar.
- Kadın katılımcılar, erkeklere kıyasla daha yüksek oranda, cinsiyetlerinden dolayı ciddiye alınmadıklarını hissediyor ve kendilerini iyi ifade edemediklerini düşünüyorlar.
- Katılımcılardan yerel aile kuruluşunda çalışanların yüzde 34’ü, liderlerinin cinsiyet eşitliğini sahiplenmediğini düşünüyor.
- İnsan kaynakları süreçlerinin eşit/adil olduğunu düşünme oranı kadın katılımcılarda yüzde 65 iken erkek katılımcılarda yüzde 85. Ortalama verilere bakıldığında erkek katılımcılar, süreçlerin daha adil olduğunu düşünüyor.
- Katılımcıların en fazla bilinçsiz önyargılara maruz kaldıklarını belirttikleri süreçler; kariyer, ücret yönetimi ve işe alım.
Kadın çalışan oranı yüzde 40 ve üstü, kadın yönetici oranı yüzde 10 ve altı
Katılımcıların ön yargı ve ayrımcılığa uğradıklarını belirttikleri konular; “ücret, yan haklar ve terfi”, “işe alım ve mülakat”, “performans”, “kültür ve davranış”, “ebeveyn izni”, “fiziksel koşullar” ve “yönetici tutumu” olarak öne çıkıyor.
- Kadın katılımcılardan yüzde 32’si, şirketlerinin fiziksel çalışma ortamını, süt odası, soyunma odası gibi ihtiyaçlarına göre düzenlenmediğini düşünürken, bu oran erkekler için yüzde 10.
- Cinsiyet eşitliği perspektifini geliştirmeye yönelik farkındalık eğitimleri çalışanlardan çok yöneticilere yönelik düzenleniyor.
- Kritik performans göstergelerini cinsiyet kırılımında tüm çalışanlarla paylaşıldığını söyleyen katılımcı oranı yüzde 45.
- Cinsiyet eşitliğini gözeten kritik performanslarının tanımlı olduğunu söyleyen İK profesyonellerinin oranı yüzde 55.
- Cinsiyet eşitliğini gözeten kritik performans göstergelerinin tanımlı olması konusunda yüzde 28 ile ilk sırada uluslararası kurumlar yer alıyor. Yerel kurumlar ikinci, yerel aile kuruluşları ise üçüncü sırada bulunuyor.
- Şirket genelindeki kadın çalışan oranının yüzde 40 ve üstü olduğu, üst yönetimdeki kadın çalışan oranının ise yüzde 10 ve altı olduğu tahmin ediliyor.
Gidilecek çok yol var
PwC Türkiye İnsan Yönetimi ve Organizasyon Danışmanlığı Müdürü Cansu Çilingir Berke çalışan perspektifinin önemini şu şekilde özetliyor: “Görüyoruz ki; cinsiyet eşitliği konusunda çalışanlardan geri bildirim/fikir/öneri almak adına aktiviteler düzenlenmesi ve çalışan görüşlerinin daha etkin şekilde alınması konusunda da gelişmeye ihtiyaç var. Uluslararası kuruluşlarda çalışanların fikirleri alınırken, yerel kurum ve yerel aile kuruluşlarında bu oranın daha düşük olduğunu da gözlemliyoruz. Yapılan birçok çalışmanın sonucunda ilerlemeler sağlandı ancak istatistiklere baktığımızda hem dünyada hem de Türkiye’de gelişme alanı çok açık.”
“Cinsiyet eşitliği konusunda çalışanların fikirleri etkin şekilde alınmalı”
Biz PwC Türkiye olarak, toplumda güven oluşturma ve önemli sorunlara çözüm üretme vizyonumuzla çeşitlilik, kapsayıcılık ve cinsiyet eşitliği konusundaki gelişmelere katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu araştırmamızı da bu hedefle, PwC Çeşitlilik & Kapsayıcılık modeline göre hazırladık.
Toplumsal cinsiyet eşitliği maddesi, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma için Küresel Amaçlar taahhütleri arasında bulunuyor. Bu madde, kadınların liderlik rollerinde yer alması ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi gibi aksiyonları da kapsıyor. Bu sebeple sektörden bağımsız olarak, tüm istihdam sağlayan kurumların çeşitlilik ve kapsayıcılık yaklaşımını ve cinsiyet eşitliği perspektifini ana strateji ve hedefleri arasına alması kritik önem taşıyor.