Dijital tüketici trendleri neler söylüyor?
Deloitte’un 2012 yılından bu güne sürdürdüğü “Küresel Mobil Kullanıcı Anketi (GMCS)” çalışması 2021 yılı itibariyle Dijital Tüketici Trendleri (DCT) ismi ile devam ettiriliyor. İçlerinde Türkiye’nin de yer aldığı 14 ülkenin katılımıyla yürütülen araştırmanın verileriyle derlenen rapor küresel anlamda tüketicilerin dijital eğilimlerini kapsamlı bir perspektifle ele alıyor. Tüketicilerin en çok sahip olduğu teknolojik aletler hangileri? Akıllı telefonlar ne sıklıkla yenileniyor? Hangi dijital hizmetler yükseliyor ya da aboneliklerden neden vazgeçiliyor? Yanıtlar “Deloitte’un Dijital Tüketici Trendleri” araştırmasından geliyor…
Deloitte’un Dijital Tüketici Trendleri 2021 Araştırması’nın sonuçları kullanıcıların hayatla bağını elektronik cihazlar üzerinden kurduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre akıllı saat ve fitness bilekliği altın çağını yaşıyor, hızlı internet ve 5G’ye talep artıyor. Türkler akıllı TV, robot süpürge ve akıllı ev aletleri sahipliğinde global ortalamanın hayli üstünde. Akıllı cihazları en fazla kullananlar 25-34 yaş aralığında… Araştırmanın öne çıkan verilerini gelin birlikte inceleyelim.
10 kişiden 9’u akıllı telefon sahibi!
Dijital Tüketici Trendleri anketinin verilerine göre yüzde 91’le en çok sahip olunan teknolojik alet akıllı telefon. Her geçen gün hayatın merkezine konumlanan akıllı telefonların zirvede yer alması elbette sürpriz değil. Akıllı telefonları yüzde 77 ile Dizüstü Bilgisayarlar takip ederken yüzde 65 ile kablosuz kulaklıklar en çok sahip olunan üçüncü teknolojik alet konumunda.
2019 yılına kıyasla artış gösteren cihazlar olarak dijital sağlık uygulamalarını destekleyen akıllı saatler ve egzersiz takiplerinin yapılabildiği fitness bilekliklerinin öne çıktığı gözlemleniyor. Akıllı saatlerin sahiplik oranı 12 puan artışla yüzde 34’e, fitness bilekliklerinin sahiplik oranı ise 8 puan artışla yüzde 20 seviyesine ulaşmış durumda. Her iki kategorinin de 25-34 yaş grubunda daha yaygın olduğu göze çarpıyor.
Katılımcıların bu cihazlar aracılığıyla en çok takip ettiği metrikler incelendiğindeyse yüzde 70 ile adım sayısı en öne çıkan metrik oluyor. Katılımcıların yüzde 52’sinin nabzını, yüzde 39’unun kilosunu yüzde 37’sininse uyku düzenini yine bu araçlar takip ettiği verilere yansıyor. Yakaladığı ivme ve kullanım sıklığına bakılarak akıllı saat ve fitness bilekliklerinin altın çağını yaşadığını söylemek mümkün…
Telefon değiştirme sıklığımız azaldı!
Türkiye’de telefon değiştirme sıklığının geçmiş yıllara kıyasla azaldığı gözlemleniyor. Son iki yıl içinde telefon değiştirenlerin oranı 2019’a kıyasla 9 puan azalarak yüzde 49’a düşmüş durumda.
Türkiye’deki 9 puanlık gerilemeye döviz kurlarındaki yükseliş ve IMEI kayıt ücretlerindeki artışın neden olduğu değerlendiriliyor.
Türkiye’de akıllı telefon satın alım kararını etkileyen faktörler arasında ilk sırada şarj ömrü (yüzde 49) geliyor. Şarj ömrünü işlemci hızı (yüzde 37) ve depolama kapasitesi (yüzde 36) takip ediyor.
Global ortalama ise 2019’a kıyasla sadece 1 puanlık düşüş göstererek yüzde 51 seviyesine gerilemiş.
Bunun yanı sıra sahip olunan akıllı telefonlarının genel olarak yeni olduğu dikkat çekiyor. Yaklaşık olarak her 4 kullanıcıdan 3’ünün telefonu 3 yaşından küçük…
Küresel ve yerel verileri karşılaştırdığımızda Türkiye’de tüketicilerin akıllı telefonlarını satın almak için adreslerini fiziksel mağaza olarak belirlediği gözlemleniyor. Küresel ortalamada ise çevrimiçi olarak gerçekleşiyor telefon satın almaları.
2019 ile karşılaştırıldığında Türkiye’de mağazadan satın almalar yüzde 5 azalırken, çevrimiçi satın almalar yüzde 6 artmış durumda.
Kullanıcılar çevrimiçi satın alma faaliyetlerinde ikinci sırada perakendecinin internet sitesini seçtiğini belirtiyor. Bu eğilimin sebebinin hizmet ya da ürün sağlayıcıların kullanıcılarına sunduğu sadakat programları olduğu düşünülüyor.
Akıllı TV zirvede!
- Türkiye’de televizyon izleme alışkanlığına paralel olarak akıllı TV sahipliği yüzde 66 oranıyla yüzde 58 olan global ortalamanın üstünde yer alıyor. Bunun yanında geleneksel televizyonları akıllı televizyona dönüştüren video akış cihazlarına (Chromecast, Xiaomi Mi TV Stick) sahip olan kullanıcıların Türkiye’deki oranı da global ortalamanın 2 puan üzerinde yer alarak yüzde 30 seviyesinde gözlemleniyor.
- Evde geçirilen zamanın artışı ile eğlence kategorilerinde de değişim gözleniyor. 2019’a kıyasla sahiplik oranı en çok artan nesneler arasında internete bağlı set üstü kutular (+17 puan) ve akıllı TV’ler (+7 puan) yer alırken oyun konsolu sahipliği 1 puan artış ile stabil kalmış durumda.
- Akıllı ev uygulamalarının uzaktan kullanım kolaylığı ve zaman ayarlama gibi özellikleri bu cihazların son zamanlarda kullanıcılar tarafından tercih edilme sebeplerinden oluyor.
- Global ortalama ile kıyaslandığında Türkiye’de sahiplik bakımından en yüksek pozitif ayrışmanın 13 puanlık fark ile robot süpürgeler ve akıllı ev aletleri kategorilerinde olduğu dikkat çekiyor.
- Tüm akıllı nesne kategorilerinde, 25-34 yaş grubu katılımcıların en yüksek sahiplik ve erişim oranlarına sahip oldukları gözlemleniyor.
Pandemiyle gelen dijitalleşme!
- Özellikle evlerimize kapandığımız günleri düşündüğümüzde pandemi süreci tüm dünyada günlük hayatı baştan sona etkiledi. Bu kapsamda katılımcılara salgın öncesine göre hangi dijital aktiviteleri daha çok gerçekleştirdiği sorulduğunda “Medya ve Eğlence” ve “Günlük Yaşam Aktiviteleri” kapsamında her bir başlıkta Türkiye’nin küresel ortalamanın üzerinde olduğu gözlemleniyor.
- Türkiye’deki katılımcıların yüzde 43’ü pandemi öncesine göre daha çok film veya dizi izliyor ve yüzde 41’i sosyal medyayı daha sık kullanıyor.
- Çevrimiçi bankacılık işlemleri ve çevrimiçi gıda alışverişi de yine ülkemizde dikkat çekici artış yaşayan günlük yaşam aktivitelerinden.
- Bu perspektifle incelediğimizde pandeminin Türkiye’deki tüketicilerin dijital alışkanlıklarını çok daha fazla etkilediğini söylemek mümkün…
Ücretli hizmet ve aboneliklere erişim
Katılımcılara ödeme yaptıkları hizmetler ve abonelikler sorulduğunda pastadan en büyük payı müzik yayın hizmetlerinin ardındansa bulut tabanlı depolama araçlarının ve oyun hizmetlerinin aldığı gözlemleniyor.
Türkiye bu üç alanda da Global ortalamanın üzerinde bir aktiflik sergilerken, özellikle oyun hizmetlerinde küresel ortalamanın iki kat daha fazla aktif üyeliğe sahip olması araştırmanın dikkat çeken berileri arasında yer alıyor.
Global ortalamanın gerisinde olduğumuz tek başlık ise “Öde-izle televizyon-geleneksel uydu / kablo yayını” olarak verilere yansırken Eğitim alanında ücretli aboneliği bulunanların küresel ortalaması yüzde 4 Türkiye’de ise yüzde 14 olarak karşımıza çıkıyor.
Video yayın hizmetlerinin düşmanı yüksek abonelik ücretleri
OTT her geçen gün tüm dünyada popülaritesini artırıyor. Öyle ki pek çok kullanıcının birden çok streaming platformunda aboneliği olduğuna tanıklık ediyoruz. Ancak rekabetin bunca yoğun olduğu alanda kimi zaman “elenen”ler de oluyor. Araştırma kapsamında katılımcılara “Son 12 ay içinde ücretli video yayın hizmeti aboneliğinizi neden iptal ettiniz?” diye sorulduğunda yüzde 28’le en yaygın cevap abonelik ücretinin pahalılığı olarak karşımıza çıkıyor. Katılımcıların yüzde 22’si abone oldukları platformu beklentileri çerçevesinde yeterli düzeyde kullanmadıklarını yüzde 20’si ise sadece geçici bir ihtiyaç duydukları için abone olmuş olduklarını dile getiriyor.
Katılımcıların yüzde 18’inin de tüm aboneliklere çok fazla masraf ettiği düşüncesiyle bu platformlar içerisinde bazılarından vazgeçtiği dikkat çekiyor.
Haber nereden yayılıyor?
Bilginin yayılma hızında internetin oynadığı itici güç tartışmasız bir seviyede elbette. Bugün sosyal medya platformlarından internet haber sitelerine dek pek çok alanda kullanıcılar güncel haberleri takip etme ve bilgiye erişme hakkına sahip. Katılımcılara “Güncel olaylar hakkında bilgilenmek için en öncelikli olarak tercih ettiğiniz ilk 3 yöntem nedir?” diye sorulduğunda yaş gruplarına göre oluşan farklı tercihler hayli dikkat çekici.
- 18-24 yaş aralığında her 5 kişiden 1’i güncel olaylar hakkında bilgi alabilmek için YouTube’a başvuruyor.
- 21-34 yaş aralığında ise ilk adres Twitter.
- 35-44 ve 45-55 yaş aralığında haberin kaynağı halen geleneksel ve TV’ler ön plana çıkıyor ve onu internet haber siteleri takip ediyor…
- Toplumlar arasında yalan haber endişesi de her geçen büyüyor. Öyle ki Türkiye’deki katılımcıların yüzde 84’ü küresel katılımcılarınsa yüzde 81’i “Yalan haberler günümüzün büyük bir sorunudur” diyor…
- Ne geleneksel haber sağlayıcılarına ne de sosyal medya platformlarına güven düzeyi yüksek demek mümkün değil.
- Türkiye’de katılımcıların yüzde 77’si globalde ise yüzde 72’si haberlerin birden fazla kaynaktan teyit ettikten sonra edindiği bilgilere güvendiğini ifade ediyor.
“Abonelikler pandemi sonrası yeniden şekillenecek”
Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Hakan Göl, pandemi sürecinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de dijital dönüşümü hızlandırdığını, tüketicilerin dijital alışkanlıklarının hızlı biçimde değiştiğini söyledi.
Hakan Göl, “Markaların dijital dünyada yeni iş fikirleri geliştirebilmelerine, iş modellerini adapte edebilmelerine yardımcı olmak ve rekabet stratejilerine ışık tutabilmek amacıyla dijital tüketici trendlerini araştırdık.
Dijital pazarlama uzmanları, e-ticaret profesyonelleri, sosyal medya yöneticileri, uygulama geliştiriciler akıllı cihazların çevrim içi hayatları nasıl şekillendirdiğine bakarak gündemlerini belirleyebilir. Özellikle abonelikler dünyasının pandemi sonrası yeniden şekilleneceğini görebiliyoruz” dedi.