Yaşlanıyoruz
Hangi amaçla gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, bir ülkenin toplumsal yapısını incelerken ilk bakılması gereken temel göstergelerden birisi o ülkenin nüfus yapısıdır. Nüfus yapısı bir ülkenin ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal yapısı hakkında bize en temel bilgileri sağlar. Bu yapı, ülkenin bugününü anlattığı kadar geleceğini de bugünden resmeder.
Türkiye’nin nüfus yapısı da son yıllarda son derece hızlı bir dönüşüm gösteriyor ve bu dönüşüm kolay kolay hız keseceğe benzemiyor. Üstelik Türkiye’nin değişen nüfus yapısı sadece tek bir parametre ile özetlenebilecek bir değişim de değil; Türkiye birçok açıdan önemli bir demografik değişim yaşıyor.
Bugünün nüfus yapısı
Hepimizin bildiği gibi, TÜİK her yılın başında ülkenin nüfusu hakkındaki temel bilgileri paylaşıyor. Benzer bir açıklama bu sene de yapıldı ve nüfusumuz bir önceki seneye kıyasla 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı. Nüfus artış hızımız da 2021’de binde 12.7 ve ortanca yaşımız da 33.1 olarak ilan edildi. Nüfus artış hızımızın düşmesi ve ortanca yaşımızın yükselmesi bize Türkiye’nin nüfus yapısı ile ilgili önemli mesajlar veriyor.
Bu konuya geri dönmek üzere, değişen nüfus yapısı ile ilgili olarak dikkat etmemiz gereken birkaç temel gösterge daha bulunuyor.
Bu göstergelerden birincisi, genel nüfus yapısı içinde kadınların ve erkeklerin sahip olduğu paydır. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, ülkemizdeki kadın ve erkek nüfus yapısına bakacak olursak, kadınların payının yüzde 49.9 ve erkeklerin de yüzde 50.1 olduğunu görüyoruz. Türkiye bu nüfus yapısı itibarıyla dünya üzerindeki atipik ülkelerden birisi olarak konumlanıyor.
Dünyada 120’den fazla ülkede kadınlar nüfus yapısı içinde çoğunluğa sahip bulunuyor ve hatta Avrupa Birliği ülkelerinde kadın nüfusu erkek nüfusunu yüzde 5 geçiyor. Türkiye’de erkekler lehine olan bu nüfus yapısı da dönüşüyor ve kadın nüfusunun önümüzdeki yıllarda erkek nüfusunu geçmesini bekliyoruz.
Cinsiyet dengesinde ortaya çıkan bu değişim dışında, nüfus yapımızda dikkat çeken diğer değişimler kentleşme oranında, değişen hane yapısında, yükselen eğitim düzeyinde, ileri yaşlara taşınan evlenme ve çocuk sahibi olma yaşlarında da gözlemleniyor. Türkiye bugün hızla kentleşen, hanehalkı yapısı küçülen ve tek kişilik hanelerin çoğalması sonucunda hane tipinin radikal bir dönüşüm yaşadığı, eğitim düzeyi yükselen, daha geç evlenilen ve çocuk sahibi olunan ve tabii ki ortalama yaşam süresinin uzadığı bir ülke görünümünde bulunuyor.
Tüm bu değişimler arasında geçtiğimiz günlerde TÜİK’in 2021 İstatistiklerle Yaşlılar bültenini yayınlaması ile birlikte dikkatler bir kez daha ülkenin yaşlanan nüfus yapısına odaklandı (1). Oysa ki, Türkiye’nin yaşlandığını uzun süredir gözlemliyoruz, biliyoruz.
Yaşlanan nüfus yapısı
Ülkenin nüfusunun yaşlandığının en önemli göstergelerinden birisi nüfusun sahip olduğu ortanca yaş. Türkiye’de ortanca yaş 2000 yılında 24.8 iken, 2021 yılında 33.1 oldu. Türkiye’nin ortanca yaşı 21 yıl içinde 8 seneden fazla yükselmiş bulunuyor. Bu ciddi bir dönüşüme işaret ediyor.
Nüfusun yaşlandığını gösteren bir başka değer 0-14 yaş grubu (çocuk nüfusu) ile 65 yaş ve üstünün (yaşlı nüfus) toplam nüfus yapısı içindeki oranları. 2000 yılında nüfusumuzun yüzde 29.8’i 0-14 ve 5.7’si 65 yaş ve üzerinde bulunuyorken, 2021 yılında 0 – 14 yaş grubu yüzde 22.4’e düşerken, 65 yaş ve üzeri nüfus yüzde 9.7’ye yükseldi. 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içinde aldığı pay 21 yılda ikiye katlanmış bulunuyor. Bugün 65 yaş ve üzeri nüfusumuz 8 milyon 245 bin 124 kişiye ulaşmış bulunuyor. Bu nüfus yapısıyla, yani yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payıyla Türkiye 167 ülke arasında 68. sırada yer alıyor.
Ülkemizdeki yaşlı nüfusun büyük bir çoğunluğu 65 – 74 yaş grubunda bulunuyor (yüzde 65) ve 75 yaş ve üzeri nüfus da bu yaş diliminin yüzde 35’ini teşkil ediyor. Yaşlı nüfus yapısı da ülkedeki her dört haneden birinde görünüyor.
Türkiye’nin yaşlanan nüfus yapısına yakından bakacak olursak, nüfustaki kadın ve erkek dengesi 60 yaş üzerinde kadınlar lehine bozulduğunu görüyoruz; 60 – 74 yaş grubunun yüzde 52’si, 75 – 89 yaş grubunun yüzde 59’u ve 90 yaş üzeri nüfusun da yüzde 73’ü kadın. Bu yapı bize yaşlanan nüfusun ardındaki itici gücün kadınlardan kaynaklandığını gösteriyor ve bu dönüşüm aynı zamanda nüfus yapısı içindeki kadın ve erkek dengesinin neden kadınlar lehine bozulduğuna işaret ediyor.
Nüfus verilerinde dikkat çekici bir diğer boyut da 15- 64 yaş grubuna ve bu grubun bakmakla yükümlü olduğu diğer yaş gruplarının oranına dairdir. 15 – 64 yaş grubu ülkedeki çalışabilir nüfus yapısına işaret ediyor. 15 – 64 çalışabilir yaş grubu toplam nüfus içinde 2000 yılında yüzde 64.5 iken, 2021’de yüzde 67.9’a ulaştı. Bu yaş grubundaki kişi başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı da düşüş eğilimi gösteriyor. Bu rakam 2000 yılında yüzde 55 iken, 2021 yılında yüzde 47.4’e düştü.
Yarının nüfus yapısı
Ülkemizin değişen bu nüfus yapısı bize Türkiye’nin bugününe ve geleceğine dair önemli bilgiler sunuyor, geleceğimizi aydınlatıyor. Türkiye’yi gelecekte nasıl bir nüfus bekliyor?
Her şeyden önce Türkiye’nin nüfus yapısı ile ilgili en çok merak edilen hususlardan birisi ülke nüfusunun önümüzdeki yıllarda nasıl bir büyüklüğe ulaşacağı ve bu büyüklüğün nasıl bir yapı sergileyeceğidir.
Türkiye’nin ilerleyen yıllarda ulaşacağı nüfus büyüklüğüne dair yapılan projeksiyonlara bakacak olursak, resmi verilere göre, Türkiye nüfusunun 2040 yılında 100 milyon üzerine çıkması bekleniyor (2). Bu projeksiyonlara göre ülke nüfusu 2070’li yıllara kadar yükselmeye devam ederken, 2080’li yıllardan itibaren nüfusun azalmaya başlayacağı hesaplanıyor. 2070’li yıllarda ülkenin ulaşması beklenen nüfus 107 milyon 665 bin kişi.
Burada hemen belirtmek gerekiyor ki, biraz önce paylaşmış olduğum yaşlanan nüfus yapısı, düşen doğurganlık hızı vb. nedenlerden dolayı aslında Türkiye’nin nüfusunun hiçbir zaman 100 milyon kişiye ulaşamayacağı bir dönem üzerinde uzlaşılan bir değerlendirmeydi. Hatta Birleşmiş Milletler’in yapmış olduğu projeksiyonlara göre ülke nüfusunun 98 milyonda tepe noktaya ulaşıp daha sonra gerilemeye başlaması bekleniyordu. Türkiye’nin doğurganlık hızında geldiği noktayı bu yazının başında paylaşmıştım. Bu hız nüfus artışını taşımaya yeten bir hız değil.
Bir ülkenin nüfus yapısını belirleyen üç temel dinamik bulunuyor: Doğum, ölüm ve göç. Bu üçlemedeki üçüncü faktör olan göç Türkiye’nin bundan sonraki nüfus artışının ve bu artışın 100 milyonlara ulaşmasının kilit noktası olarak bulunuyor. Türkiye, nüfusunu dış göçlerle besliyor ve dönüştürüyor. Türkiye’nin göçmenlerle ilgili politikasını bir de bu gözle okumakta fayda bulunuyor.
Türkiye’nin nüfus yapısı ile ilgili yapılan projeksiyonlara göre, bugün ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu teşkil eden 65 yaş ve üzeri nüfusun 2040’ta yüzde 16’ya ve 2060’da da yüzde 23’e yükselmesi bekleniyor. 2080’e gelindiğinde de yaşlı nüfusun ülke nüfusunda alacağı pay yüzde 26’lara kadar yükselecektir. Bu çerçevede ortaca yaş da 45’e ulaşacaktır (3).
Bununla birlikte, 15 yaş ve altı nüfus da toplam nüfus içindeki gücünü yıllar geçtikçe kaybedecektir. Burada önemli olan husus çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payının da gittikçe küçülmesidir. Bugün nüfusun yaklaşık yüzde 68’ini oluşturan bu kitlenin 2040’lı yıllarda yüzde 64’e ve 2080’de de yüzde 59’a düşmesi bekleniyor.
Sonuç olarak
Bugünün nüfus yapısı ve geleceğe dair yapılan projeksiyonlar Türkiye’nin son derece zorlu bir sınav ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Uzak bir geleceğe gitmeye gerek kalmadan, yakın döneme dair son dönemde sıklıkla kurduğum bir cümleyi burada da kurmak istiyorum: Türkiye zenginleşmeden yaşlanan bir ülke.
Üstelik uzun soluklu projeksiyonlar bu sorunun demografik anlamda kısa dönemde çözülmeyeceğini, Türkiye’nin ciddi bir yapısal sorun ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ülkenin istihdam potansiyeli, sağlık sistemi, yaşlı nüfus ile ilgilenecek kurumlar, sosyal güvenlik kurumlarının durumu bu yapısal sorunların akla getirdiği ilk çağrışım unsurları. Türkiye’nin çözmesi gereken bu demografik problemin ekonomik, siyasi ve sosyal yansımaları sorunun ne denli çetrefil olduğunu bize bugünden gösteriyor.
(1) TÜİK, İstatistiklerle Yaşlılar 2021 Haber Bülteni (Mart 2021)
(2) TÜİK, Nüfus Projeksiyonları 2018 – 2080 (Şubat 2018)
(3) TC Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Yaşlı Nüfusun Demografik Değişimi (2020)