Türkiye’yi derinden sarsan büyük felaketin hemen ardından markaların sahadaki uzmanlıkları, gönderdikleri tırlar dolusu yardımlar ve nakdi destekleri süreci iyileştirmeye yönelik büyük bir fark yarattı. Kimi yolda kalanlara akaryakıt desteği sağladı, kimi tıbbi ihtiyaçları karşıladı, kimi soğuk kış günlerinde vatandaşın ısınması için ısıtıcı ve giysi gönderdi, kimi ise gıda ve su desteği sağladı. Her bir destek hayatiydi, her biri kıymetliydi… Daha gidecek çok yolumuz olsa da zor günde yardıma koşan şirketlerin azmi ve kararlılığı geleceğe dair umut oldu. Zor gün dostu o markaların umut aşılayan desteklerini tarihe not düşmek adına sayfalarımıza taşıdık.
İyi ki varsınız…
Tarifi mümkün olmayan bir acıyla uyandığımız 6 Şubat sabahında önce elimizde umutsuzluk ve kocaman bir yalnızlık hissi vardı… Ardından “örgütlü iyilik” birer birer kalabalıklaşmaya ve dayanışma zincirinin halkalarına eklenmeye başladı. Yüreğimizin bir kere daha yaşamayı kaldıramayacağı bu acıdan ve sınıfta kaldığımız dersten payımıza düşenleri alırken geride bir de omuz veren ve hatırımızda “İyi ki var” diyerek andığımız isimler kaldı…
Türkiye’nin 1 milyon “Ahbap”ı var
Yalnız bugün değil, uzun zamandır iyiliğin ve dayanışmanın en büyük temsilcilerinden Ahbap… Tek bir “Haydi Ahbap” tweet’i ile dakikalar içerisinde iyilik için örgütlenebilen, profesyonel kadrosunda yalnızca 10 kişi bulunan ama 1 milyonu aşan gönüllüsüyle her an her yere ulaşabilen bir dayanışma ağı…
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ilk günden itibaren sahada canla başla çalışan Ahbap ve gönüllüleri tarihe geçecek bir kararlılıkla dayanışmasını sürdürüyor. AFAD ile de koordineli çalışan Ahbap’ın yol haritasını, oluşturulan fonlarla ne gibi aksiyonlar aldıklarını ve hedeflerinde neler olduğunu Ahbap Genel Koordinatörü Tuğba Serbest Bıçak’tan dinledik…
Ali Saydam yazdı: Okyanusu geçip…
15 Şubat Çarşamba akşamı TV’leri karşısında oturan ve “Tek Yürek” kampanyasını izleyenlerin siyasi iletişim, pazarlama iletişimi, halkla ilişkiler ve iletişimin görsel dahil her dalı hakkında son derece ciddi “okumalar” yapabileceklerini düşünüyorum…
Şanslı insanların utanması gerekiyor!
Büyük depremin acısıyla milli yasa girdik. Resmi yas süresi doldu ama ülkenin büyük bir kısmı hala yasta. Yediği yemekten, sıcak yatağından utandığını söylüyor insanlar…
Peki, bu his ne kadar sürecek? İnsanlar ne zaman iyileşecek? Oluşan bu kontrolsüz öfkenin kaynağı ne?
Tüm sorularımızı psikolog, TV programcısı, eğitimci ve yazar gibi pek çok şapkasıyla topluma dokunan Profesör Doktor Üstün Dökmen’e sorduk.
Tüketici hesap soruyor: Neden yardım yapmadın?
Son günlerde vatandaşın kara listesindeki markaların sayısı hayli arttı. Sebebi ise 11 ili etkileyen afette yani kötü günlerinde sevdikleri markaları yanlarında görememeleri. Markalardan bazıları ilk reaksiyonu geç verdiği için bazıları ise desteklerini net bir şekilde açıklamadıkları için alındı boykot listesine. Yardım kültüründe büyük bir paradigma değişimine işaret eden bu durum akıllarda pek çok soru işareti yarattı. Peki, ama bu büyük değişimin ardında nasıl bir içgörü yatıyor? Markalar böylesi afet durumlarında yaptıkları yardımları nasıl bir iletişim stratejisiyle dile getirmeli?
Gıdanın koruyucuları
821 milyon kişinin gıdaya ulaşmakta güçlük çektiği, 35 milyon kişininse açlıktan öldüğü gezegenimizde, her yıl üretilen 4 milyar tonluk gıdanın sadece 2,7 milyar tonu tüketiliyor. Evet, geride kalan 1,3 milyar tonluk gıda israf ediliyor… Veriler insanlık dramının en acı tablolarından birini sunarken israfın önüne geçmek adına attıkları adımlarla “Gıdanın Koruyucuları” olanlar bu tablonun değişmesi için hayati bir sorumluluk üstleniyor… “Gıdanın Koruyucuları”nın yarattıkları değeri ve somut çıktıları FM Halkla İlişkiler, İçerik ve İletişim Danışmanlık Kurucu Ortağı Fülay Yaşa Keskin liderliğinde mercek altına aldık…
Gazetecilerin gazetesi 250 kişilik “genç ekiple sahaya çıktı…”
35 senelik habercilik kariyerinin hatırı sayılır bir bölümünü Dünya Gazetesi’nde sürdüren Hakan Güldağ, 2019 yılında imzalanan isim hakkı sözleşmesiyle, gazeteyi çalışanlarla birlikte kiraladı. Üç senelik sürenin sonunda oluşan tablo ise kafaları hayli karıştırdı. 18 Kasım 2022 tarihinde Dünya gazetesi çalışanları “Zorunlu bir veda, yeni bir başlangıç” diyerek, “Nasıl Bir EKONOMİ” adıyla yola devam edeceklerini duyurdu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ile hem muammalarla dolu bu çalkantılı süreci hem de Nasıl Bir EKONOMİ’nin yayıncılık anlayışını konuştuk. Elbette Güldağ gibi deneyimli bir ekonomi gazetecisiyle söyleşirken ekonominin geleceğini konuşmayı da ihmal etmedik.
Markanız orta yaş krizine hazır mı?
Zihinlerimizde yer etmiş olan “Türkiye genç bir nüfusa sahip” cümlesinden vazgeçmemiz gereken zaman geldi de geçiyor bile. Öyle ki Türkiye dönüşen nüfus yapısıyla ve sahip olduğu yaşlı nüfus oranıyla çoktan dünya ortalamasına gelmiş durumda. Ancak görünen o ki “zihin tembelliği” yüzünden pek çok iletişim stratejisi hâlâ genç bir nüfus olduğumuz yanılgısıyla hayata geçiyor. Oysa yaş alıyoruz, hem de hızla… FutureBright’ın hazırladığı “Yaş Alan Türkiye ve Yeni Pazarlama Paradigmaları” raporu işte bu gerçekle yüzleştiriyor hepimizi. FutureBright Group Kurucu Ortağı Akan Abdula, Türkiye’nin değişen nüfus yapısını, “yaşlılık algısını”, yaş alanların teknolojiyle bağını ve alışveriş alışkanlıklarını raporun sarsıcı verileri üzerinden Marketing Türkiye için yorumladı…
Brandverse Awards’ta başvuru süreci başladı
Eski ve yeni nesil tüm pazarlama, iletişim ve reklam çalışmalarının adil bir süreç ve şeffaf kriterlerle değerlendirildiği Brandverse Awards’a başvurular başladı… Marketing Türkiye ve BoomSonar iş birliğiyle hayata geçirilen, Deloitte Türkiye’nin uzmanlığıyla katkı sağladığı yarışmada başvuru süreci 6 Nisan tarihine kadar devam edecek…
Demirkent ilkeleri ile yola devam…
Kırk yılı aşkın geçmişiyle Türkiye’de ekonomi haberciliğinin baş aktörleri arasında yer alıyor Dünya Gazetesi… İsim hakkının 2019’da üç yıllık sözleşmeyle devredilmiş olması ise “Dünya” tarihinin dönüm noktalarından biri. Geçtiğimiz Kasım ayında sözleşmenin sonuna gelindi gelinmesine ancak devir teslim töreni pek alışıldık biçimde gerçekleşmedi. Demirkent ile bu krizin perde arkasını konuşurken, ülke gündemine dair de sorularımızı ilettik. “Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye ekonomisine maliyeti ne olacak?” diye sorduğumuzda ise yanıtı “Deprem ekonominin belini bükmedi, kırıp geçirdi” oldu.
Eşitlik liderle başlar
Kadınların iş hayatına kazandırılması, eşit şartlarda çalışması, eşit kazanması ve terfi imkanlarına erişebilmesi gibi pek çok konu uzun zamandır hem toplumların hem de iş dünyasının gündeminde. Ancak hem global hem de yerel veriler olması gerekenin oldukça gerisinde olduğumuza işaret ediyor. Hal böyle olunca bu durum akıllara “Markalar için bu sadece bir iletişim konusu mu?” sorusunu getiriyor…
Vatandaşa göre “seçimler ekonomiye iyi gelecek”
Maaşların enflasyon karşısında hızla eridiği, alım gücünün günbegün azaldığı zorlu ekonomik ortamda merakla seçimler beklenirken devasa bir afetle sarsıldı Türkiye… Adeta ekonominin çok bilinmezli denklemine koca bir bilinmez daha eklendi. Peki, tüketim alışkanlıkları bu zorlu ortamdan nasıl etkilenecek? Tüketiciler depremin ardından alışveriş listesini nasıl güncelledi?
Bu harareti ancak çay alır
“Dur ben bir çay koyayım”dan, “İki çay söyle”ye kadar günün her anının eşlikçisi olan çayın bu coğrafyadaki yeri elbette tartışılmaz. Peki ama her şeyin değiştiği günümüzde çay tüketim alışkanlıkları nasıl bir dönüşüm geçiriyor? Günün en çok hangi anlarında kimlerle çay içiyor ya da içmek istiyoruz? Çay gerçekten de harareti alır mı? Hepsi ve daha fazlasının yanıtları Marketing Türkiye adına VeriNays Araştırma şirketinin gerçekleştirdiği “Çay Tüketim Alışkanlıkları” araştırmasından geliyor…