2024’ün seyahat ajandası deneyim, bütçe ve teknoloji odaklı
Yaz, kimisi için ağaçların altında geçen kamp geceleri, kimisi için cilde değen güneş, kimisi için de balkon sefasıyla özetlenebilse de ortaklıklar ve farklılıklar göze çarpıyor. Çoğumuz için tatil planlarının yapıldığı yaz mevsimi trendlerini anlamak markalar ve şirketler için büyük potansiyel taşıyor. Yazın habercisi 21 Haziran ekinoksu kuzey yarım kürede en uzun gündüzü müjdelemişken YouGov seyahat alışkanlıklarını, tercihlerini ve beklentilerini 2024 Seyahat Ajandası’nda mercek altına aldı.
Seyahat tutkusu kısmen geziye dönüşüyor
Dünya genelinde her 10 kişiden yaklaşık 7’si (yüzde 67) seyahat tutkunu olduğunu belirtiyor. Türk insanı da dünya geneliyle benzer şekilde yüzde 63 oranıyla seyahat tutkunu olduğunu belirtiyor. Bu oran kadınlarda, 55 yaş üstü bireylerde ve yüksek gelir grubunda daha da yüksek.
Diğer yandan, seyahat etmeye dair pozitif bir tutum olsa da diğer ülkelerin çoğunda olduğu gibi Türkiye’de de son bir yıl içerisinde seyahate çıkanların oranı görece daha düşük. Türkiye’de yaklaşık her iki kişiden biri; yıl içerisinde ortalama iki kere birkaç günlük eğlence amaçlı mola veriyor, ortalama üç kere yurt içinde en az bir gece konaklamalı seyahat ettiğini belirtiyor.
Beklentinin odağında keşif ve deneyim var
Seyahat tutkusu ortak olsa da beklentiler çeşitli. Araştırmaya gör Türk insanının seyahatten beklentisi keşif ve deneyim üzerine odaklanan dinamik bir yaklaşımı yansıtıyor. Yüzde 73’lük bir kesim bir ülkeyi gerçekten tanımanın yolunun kültürünü yaşamaktan geçtiğini belirtiyor. Bu, Türkiye’deki gezginlerin sadece güzellikleri ve tarihî mekânları görmekle kalmayıp, aynı zamanda yerel yaşam tarzını, yemekleri ve gelenekleri deneyimleyerek bir ülkeyi keşfetmeyi tercih ettiğini gösteriyor. Ancak, kültürel deneyimlerin yanı sıra, seyahat edenlerin yüzde 70’i yeni bir şeyler öğrenmeyi ve yüzde 62’si sıra dışı rotalarda keşif yapmayı da arzuluyor. Bu da ülkemizdeki seyahat tutkunlarının sadece turistik noktalara odaklanmak yerine, daha derin ve kişisel bir bağlantı kurmayı tercih ettiklerini gösteriyor.
Tatil tercihinde başrol deniz, kum, güneş
Kültürel deneyim, yeni şeyler öğrenmek ve sıra dışı rotalar arzulansa da bu yıl çoğunluk için beklenti bundan biraz farklı. Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı için ise tatil sadece yemek, içmek ve güneşte uzanmak üçlüsünden oluşuyor. En popüler tatil türleri arasında yüzde 32 ile plaj tatili yer alırken, bu tercih özellikle kadınlarda ve 35-54 yaş grubu ve yüksek gelirli bireylerde ön plana çıkıyor. Bunu kırsalda yürüyüş yapma, şehir tatili ve akraba ya da arkadaş ziyareti tatilive turistik keşif gezisi takip ediyor.
Her iki kişiden 1’inin tatil için kısıtlı bir bütçesi var
Çalışmaya göre yüzde 53’lük bir oranla, tatilcilerin yarıdan fazlası kısıtlı bir bütçeyle seyahat ediyor. Birçoğu için kuşkusuz bütçe düşünülmesi gereken en önemli kalemlerden. Yine de katılımcıların yüzde 37’si seyahat ederken harcama yapmaktan heyecan duyuyor. Her 4 kişiden biri seyahatten arta kalan ekstra parayı havaalanı veya tren istasyonu gibi yerlerde harcamaya çalışıyor. Benzer şekilde, yüzde 26 havaalanlarında vakit geçirerek alışveriş yapmayı seviyor ve daha avantajlı fiyat sunabilen Duty Free mağazalarını tercih ediyor.
Tatil, yapılan ödemeye değmeli!
Tatile gitmeye karar verdik, bütçemizi ayarladık ve sırada en önemli soru kaldı: Nereye? Bu kararın verilmesinde birçok faktör rol oynuyor ve aile yapısına, maddi durum ve önceliklere göre değişkenlik gösteriyor. Öncelikle, gidilen tatilin ödediğine değer olmasını oldukça önemli (yüzde 53) Bu kriter özellikle kadın ve 45 yaş üstü bireylerde öne çıkıyor. Bununla birlikte sıcaklık ve iklim gibi doğal faktörler de seyahat kararlarında da büyük bir rol oynuyor (yüzde 45). Tatilcilerin yüzde 38’i, göz alıcı doğal güzellikler ve kültürel miraslar gibi cazibe merkezlerinin bulunduğu yerleri tercih ediyor. Sadakat hemen her sektörde olduğu gibi turizmde de önemli: Katılımcıların yüzde 16’sı özel anıları olan bir yerde tatil yapmaya eğilimli.
Telefonsuz asla!
Her 10 katılımcıdan yaklaşık 7’si (yüzde 68) telefonu olmadan seyahat edemeyeceğini belirtiyor. Bunda sadece haberleşme ve sosyal medya paylaşımının değil, telefonların hem harita, hem fotoğraf makinası, hem de cüzdan olması gerçeğinin payı büyük. Bu sebeple seyahat deneyimini iyileştirebileceğine inananların oranı yüzde 71. Diğer yandan araştırmaya katılanların yüzde 44’üne göre teknoloji, tatilin gerçek tadını çıkarmaya engel. Öte yandan hem telefonsuz yapamayacağını hem de teknolojinin tatilin keyfini azalttığını belirten ortak bir kesim de söz konusu.
Araştırmanın sonuçlarıyla ilgili YouGov Genel Müdürü Özge Akçizmeci Üstün şu değerlendirmeleri yaptı:
Tüketicide “özel deneyim” karşılık buluyor
- Tatilde olduğumuz zamanlar görece takvimin küçük bir kısmını kaplasa da, anıların ve güzel çağrışımların olduğu ve bellekte kalan özel zamanlardan oluşuyor. Dolayısıyla seyahat deneyimi sadece ilgili hizmet sektörü için değil, çok daha geniş yelpazede markalar için kıymetli bir temas noktası sunuyor. YouGov Profiles’daki verilerden derlediğimiz araştırma çıktılarına göre, markaların tam da bu noktada teknolojiyi deneyime entegre ederek tüketiciye eşsiz fırsatlar sunabileceğine inanıyoruz.
- En basitinden sosyal medyada yaratıcı katılımcı temelli içerik üretim kampanyalarına öncelik vermek, hatta mümkünse bunu deneyimin bir parçası haline getirmek iyi bir başlangıç olabilir. En temelinde tatilcilerin anılaştırma ve paylaşma motivasyonlarına alan oluşturulurken, bir yandan da kişiyle birlikte dünyanın herhangi bir noktasına gidebilen mekandan ve zamandan bağımsız bir pazarlama faaliyeti mümkün olur. Markaların kapsayıcı alternatiflerle herkese hitap eden seyahat rotaları oluşturması iyi bir başlangıç noktasıdır. Uygun fiyatları vurgulayan, özel deneyimlerin altını çizen iletişimlerin tüketicide karşılık bulacağını düşünüyoruz.
- Bir başka nokta da çalışanların seyahat isteğine uygun hale getirilen işyerleri olacaktır. Yaz tarifesine geçip uzaktan çalışmaya izin veren, esnek çalışma saatlerine sahip, cuma öğleden sonra tatil edilen yaz uygulamaları; gezgin ruhlu çalışanların şirketle olan bağını artıracaktır. Dünyada ve ülkemizde de birçok örneğine rastladığımız bu uygulamalarla iş dünyasının geleceği için umutluyuz.
Araştırmanın metodolojisi
Araştırma dosyasındaki veriler, YouGov’un dünya üzerinde 20 milyonu aşkın kayıtlı üyenin yaşayan verisini barındıran medya ve planlama aracı YouGov Profiles’dan derlendi. Araştırma kapsamında raporlanan veriler için dünya genelindeki çıktılar toplamda 360 bini aşkın kişiden, Türkiye’deki minimum örneklem 4 bin 690 kişiden ve maksimum örneklem 6 bin 271 kişiden oluşmakta.
Toplumun yüzde 77’si kapıların mültecilere tamamen kapatılması gerektiğini düşünüyor