Ahmet Pura: “İlk önceliğimiz dijitalin ölçümlenmesidir”
Reklam sektöründe, 2024 yılının ilk yarısında medya ve reklam yatırımlarının önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 148 artması ve 111,78 milyar TL’ye ulaşması, yıl sonunda 300 milyar TL’ye yaklaşma eğilimini gösteriyor. Ancak bu yatırımların sadece yüzde 22’si ölçülebiliyor, yüzde 71 gibi önemli paya sahip dijital mecra ölçümünün bir an önce sisteme alınması gerekiyor. Tüm mecra ölçümlerinin tek çatı altında birleştirilmesi, sektörün tüm tarafları için daha hesap verilebilir, şeffaf ve doğru medya ölçümünü sağlamak için, Haziran 2024’te kurulan Medya Ölçüm Konseyi’nde alınan kararla, ilk önceliğimiz dijitalin ölçümlenmesidir.
Ayrıca, REPİD koordinasyonunda 2023 yılında gerçekleştirdiğimiz Reklamın Ekonomiye Katkısı araştırmasındaki veriye dayanarak, sektörümüzün 2,5 kat büyüme potansiyeli olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda ölçümün önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Hızla harekete geçmek için Konsey’de etkin bir çalışma grubu oluşturduk. Diğer ülkelerde üç-dört yılda gelinen noktaya biz belki de 1 yılda geleceğiz ve nevi şahsına münhasır Türkiye Projesi olacağız.
Hedef sektörel ödülleri kontrol altına almak!
2024’te altıncı kez gerçekleştirilen Reklam Konseyi, Ankara’da Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde yüz yüze toplandı. Bugüne kadarki en kalabalık, en verimli toplantıydı. Herkesin online toplantılardan sonra -ben buna metalik iletişim diyorum- yan yana, yüz yüze gelmeyi ne kadar özlemiş olduğuna şahit olduk. Bu kanlı canlı toplantının sonunda, sektörümüzün geleceğini teminat altına alacak, 2025 yılı için öncelikli konularımız olacak üç önemli karar alındı: Bir, Reklamda Sürdürülebilirlik projesinin desteklenmesi; iki, reklam sektöründe insan kaynağı politikalarının geliştirilmesi için akademi oluşturulması; üç, son zamanlarda çığırdan çıkmış halde, tam olarak “bireysel ödül tsunamisi” de diyebileceğimiz, özellikle bireylere (CMO, CFO gibi) verilen sektörel ödülleri kontrol altına almak. Ödül veren kurumun kriterleri var mı, tüketici ödülleri yönetmeliğiyle uyumlu mu? Bu ödülü alan da veren de bu soruların cevabını vermeli.
Paha biçilmez bir oluşum: REPİD
2024’te birinci yaşını kutlayan Reklam ve Pazarlama İletişimi Derneği (REPİD), yeni üyelerinin katılımıyla sektörün bir üst kurumu konumuna çok kısa zamanda gelmiş durumda. Üyeleri arasında; Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği, IAB, MMA Türkiye, ARVAK, URYAD, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) ve en son katılan Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) dahil sekiz güçlü derneğin yanı sıra ajanslar, mecralar, yerli ve çok uluslu güçlü markalar var. Sektörün gündemindeki konuları detaylı olarak ele alan dokuz yürütme kuruluyla ahenkli bir ekosistem şeklinde çalışıyor.
REPİD’in 2025 öncelikleri arasında, Medya Ölçüm Konseyi’nin başlattığı toplam medya ölçümü çalışmalarını desteklemek, veri ve yeni teknolojiler alanındaki gelişmeler, pazarlamada yapay zeka uygulamaları, reklamın üretiminden yayınlanma sürecine kadarki her aşamada karbon salınımını azaltacak sektörel sürdürülebilirlik kriterlerinin oluşturulması var.
Yeni bir mecramız daha oluşuyor. Peki, hayrını görebilecek miyiz?
Pandemi döneminde yükselişe geçen ve bu yıl tüm mecraların varlığını zorlayan yeni bir medya ortalığı kasıp kavuruyor: Perakende Medya… Dünyada dijital reklamcılığın üçüncü büyük dalgası olarak kabul ediliyor, aldığı reklam yatırımı 2024’te 150 milyar doları bulacak. Amerika’da 2025 yılında TV’yi geçeceği tahmin edilen perakende medyanın ülkemizdeki konumlandırmasıyla ilgili REPİD tarafından yapılan derinlikli çalışmalar var. Markaların ticari gücüne güç katan bu yeni ama kontrolsüz mecranın beraberinde getireceği avantajlara ve dezavantajlara sektörümüzün hazırlıklı olması gerek. Yatırımını büyük oranda bu mecraya yönlendiren marka ekiplerinin bir an önce eğitilmesi önemli ve elbette ki 2025 medya yatırımları raporunda, perakende medyanın ayrı bir mecra olarak raporlanması gerekecek.
Sosyal medya etkileyicisi olmak için eğitim şart!
Tüketicilerin güvenilir tavsiye kaynaklarından biri olarak gördüğü, bu nedenle markaların da çalışmak için sıraya girdiği Influencer’ların yaptıkları işi bilerek yapmaları hem marka hem de tüketicinin doğru yönlendirilmesi açısından çok önemli diyerek, 5. Reklam Konseyi’nde alınan kararla startı verilen Sorumlu Influencer Sertifika Projesi için 2024 yılında Reklam Özdenetim Kurulu, Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu ve Maliye Bakanlığı iş birliğinde çalışmalar başlatıldı.
Projenin adı, Reklam Kurulunun uygulamadaki genel söylemiyle uyumlu olarak “Sorumlu Sosyal Medya Etkileyicileri Eğitim Programı” olarak değiştirildi ve geçtiğimiz Ekim ayında lansmanı yapıldı. 25 Kasım’da ilk eğitimi, 300 bin ve üzerinde takipçisi olan 71 sosyal medya etkileyicisi aldı. O kadar yoğun ve olumlu bir ilgi oldu ki 2025 yılının hemen ilk çeyreğinde ikinci ve üçüncü eğitimler planlanıyor. İçerik üreticilerinin iş birliğine açık olmaları, yaptıkları her tanıtım çalışmasını kanuna ve usule uygun yapmak istemeleri, takdire şayan bir durum oldu bizim için, böyle de devam etmesini diliyorum.
Şiddet şiddeti doğuruyor, peki kim dur diyecek?
2025’te çok önemsediğimiz, uzun zamandır kafa yorduğumuz bir konuyu daha gündeme getireceğiz. Son yıllarda kadına ve çocuğa yönelik şiddet eylemlerinin inanılmaz boyuta ulaşmasında, dizilerdeki fiziksel ve psikolojik şiddet sahnelerinin etkisi olmadığını söyleyebilir miyiz? Yıllardır aynı konudan türetilmiş senaryolarla beyinler yıkanıyor, nasıl ki reklamlar değişir toplum değişir dedik, dizilerde verilen mesajlar da artık değişmeli. TV yayınlarındaki şiddet sahnelerinin, özellikle de kadına yönelik her türlü şiddetin, aşağılamaların artık son bulması, birilerinin buna dur demesi gerek.
Biz yedi yıldır reklamda toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışıyoruz ve şu anda reklamlarda bu üst bilinci oluşturduk. Hem eşitliği yakalamış hem de reklamcı zihniyetini kalıp yargılardan arındırmış durumdayız. Biz, reklam kendi bahçemiz, önce kendi bahçemizi düzenleyeceğiz dedik, yaptık. Fakat gelin görün ki eşitlikçi reklamın yayınlandığı dizide kadına ve hatta çocuğa dayak var, hakaret var, aşağılama var! Şimdi bu konu üzerine çalışan tüm kurum ve kuruluşları yanımıza alarak TV yayınlarında kadına yönelik şiddete karşı eylem planı hazırlıklarına başlıyoruz, biz bir işe başladık mı başarmadan da durmayız. Paydaşları ve ana hedefimizi 2025’te lansman toplantısıyla kamuoyuna duyuracağız.
Tüm mecraların ölçümlenebildiği, herkesin işini kurallarına göre yaptığı, daha şeffaf, daha eşit, daha âdil bir ortam mümkün diyorum ve sektörümüze verimli bir yeni yıl diliyorum.