Reklamcılar sakın ağlamasın
Herhâlde şu sıra Borsa’ya “nur yağmak” üzere olmalı… ekonomist. com.tr’de halka arz için “düğmeye bastığı” ifade edilen 15 şirket, alfabetik sıraya göre şöyle verilmiş: Aldem Çelik, Aydem Yenilenebilir Enerji, Çan Kömür, Efeler Çiftliği, Galata Wind Enerji, İhlas Haber Ajansı, İzdemir Enerji, Kalekim, Matriks, Metro Turizm, Naturelgaz, Qua Granite, Şeker Gyo, Ünlü&Co… Son derece sevindirici haber… Borsa’nın derinlik kazanması, sermayenin geniş tabanlara yayılması, halka açılan şirketlerin “şeffaflık” ve “hesap verilebilirlik” zorunlulukları gereğince üst düzeyde demokratik bir ortama taşınmaları, ülke ekonomisi için çok olumlu gelişmeler… Bu girişten sonra bir “Ancak” bekleniyor, değil mi? Evet, sizi şaşırtmayacağız. “Ancak” boyutu, bu kez işin iletişimiyle ilgili…
İletişim ustaları, halka açılma hedefi olan şirketlere bu konunun iletişimini en az iki-üç yıl öncesinden başlatmayı önerirler. Buna uyanların sayısı ise hayli azdır. Ne hikmetse, halka arza bir-iki ay kala başlatılacak bir kampanyayla işlerin hallolacağı düşünülür. Bilindiği üzere, “insanlar geçmişi satar, geleceği ise satın alır.” Yani bir firmanın hissesi, onun “gelecek tasarımı” ile ilgili ortaya koyduğu “vaat” ve yarattığı “güven” ile “değer” kazanır. Kısacası “itibar” ile… İletişim fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin bileceği gibi, itibar, bir günde yok olup gidebilen, fakat inşası yıllar süren bir fenomendir… Şu sıra Aydem, Galata Wind ve İhlas gibi bazıları hariç, daha önce hiç duymadığımız şirketlerin, TV’de canhıraş bir şekilde reklamlara sarılmalarını gördükçe yukarıda ifade etmeye çalıştığımız süreç aklımıza geliyor. İletişimi, “sarf kalemi” değil, “yatırım kalemi” olarak gören anlayışa sahip olunmadıkça, belki halka açılır, hisselerinizi de belki satabilirsiniz. Ancak iki-üç yıl önce başlatılan istikrarlı iletişim çalışmaları sonucu elde edilecek fiyatın çok altında rakamlara gider kağıdınız. Yazık değil mi?
Reklamcılar sakın ağlamasın
Aynı bilgi iki kaynaktan birden, C-Line İletişim ve Refleks İletişim adlı PR ajanslarından gelince dikkatimizi çekti… Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları 2020 Yılı Raporu…
Çalışmaya göre; Türkiye’deki toplam medya yatırımları 13 milyar 976 milyon TL olmuş. Mecra dışı reklam yatırımlarıyla beraber, toplam harcama ise bir önceki yıla göre yüzde 24 oranında artarak, 17 milyar 469 milyon TL’ye ulaşmış. Türkiye sadece yüzde 1,8 büyürken ve inşaat, hizmet gibi pek çok sektör küçülürken, reklam alanında çok ciddi bir büyüme yakalanmış. O nedenle bu rakamlar dikkatle takip edilmeli… Rapor; Reklamcılar Derneği, Reklamverenler Derneği, İnteraktif Reklamcılık Derneği, Açıkhava Reklamcıları Vakfı, Ulusal Radyo Yayıncıları Derneği ve Mobil Mecralar Araştırma Pazarlama ve Reklamcılık Derneği adına danışmanlık şirketi Deloitte tarafından hazırlanmış.
2020 yılında reklam yatırımlarını en çok artıran sektörler; perakende, sağlık-medikal ve temizlik (ev temizlik ürünleri) olmuş. Oysa bilindiği gibi 2020’de en hızlı büyüyen sektörler finans ve sigorta, bilgi ve iletişim ile e-ticaret idi… Pandemi dönemi televizyonun önemini artırmış. Televizyonda süre kullanımı bir önceki yıla göre yüzde 11 artarak 2020 yılında toplam 341.726.163 saniyeye ulaşmış. 2019’un Nisan ayında 4 saat 34 dakika olan kişi bazlı ortalama TV izleme süresi, 2020’nin Nisan ayında ise yüzde 32 oranında artarak 6 saate çıkmış. Özellikle de haber kanalları ve buralardaki canlı yayınlarda reklam yatırımları önem kazanmış. Pandemiye rağmen prodüksiyonlarına devam edebilen kanallar, ‘rekabetçi avantaj’ sağlamışlar.
Bu dönemde birçok reklamveren, günün şartlarını adresleyen çoğunlukla da sosyal mesajlar içeren reklamlarla yayınlara devam etmiş. 2020 yılında dijital mecralarda da reklam harcaması yüzde 39 oranında artarak devam etmiş. Bu mecradaki toplam yatırım, 7 milyar 528 milyon TL’yi bulmuş.
Film ve dizi yayını yapan dijital platformların aboneliklerinde olduğu gibi dijital radyo ve podcast dinleme alışkanlığında da artış gözlemlenmiş. Bu dönemde markalar, tüketicilerine erişmek, fayda yaratmak, duygusal bağ kurmak ve etkileşime geçmek için yoğun olarak dijital mecra ve dijital çözümleri tercih etmiş.
Özetle, dijital tüm yıl içinde en yoğun kullanılan mecra olmuş. Diğer yandan, beklendiği üzere e-ticaret markaları yaptıkları reklam yatırımları ile önemli reklamverenler hâline gelmişler. 2020 yılında dijital medya yatırımları içerisinde en çok büyüme mobil platformlarda gerçekleşmiş. Mobil platformların dijital medya yatırımları içerisindeki payı yüzde 70, bu platformlara yapılan yatırım ise 5 milyar 261 milyon TL olmuş.
Basın yatırımları, bir önceki yıla göre toplamda yüzde 28 düşerek, yüzde 3 pazar payı ile dördüncü sıradaki yerini korumuş. Okuyucuya ulaşma zorlukları, gündemin dijital mecralardan takibi ve düşen tiraj/erişim, reklam kullanımında ciddi daralma getirmiş. Aynı şekilde dergiler de ya basılamamış ya dağıtılamamış ya da dijital baskı ile okuyucusuna ulaşmak yolunu seçmişler. Tiraj düşüşüne rağmen gazeteler dijitaldeki internet sayfaları üzerinden geniş erişim sağlamayı sürdürmüşler.
Sinema, tüm dünyada olduğu gibi medya yatırımları açısından olumsuz yönde ‘en çok etkilenen’ mecra olmuş. Salgının etkileri, küresel ve yerli film üreticilerini hayli zor durumda bırakırken, 2020 yılında yaklaşık 3 ay açık kalan sinema mecrası için medya yatırımları 28 milyon TL olarak raporlanmış. 2020 yılında radyo yatırımları ise yüzde 10 gerilemeyle 295 milyon TL olmuş. Rapora göre toplam hacim içinde payı yüzde 0,33 seviyesinde olan Türkiye, medya yatırımları büyüklüğü açısından dolar bazında dünyanın 31. büyük pazarı konumunda. Türkiye’de medya yatırımlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki oranı, en büyük 38 pazar içindeki en düşük oran olup, ülkemizin medya yatırımlarının GSYH’ye oranının sahip olduğu değerin yaklaşık 2,5 katlık bir büyüme potansiyeli olduğuna işaret edilmiş.
Hani herkes gibi reklam sektörümüz de genel eğilimlerden etkilenerek pandemi dönemini ağlayarak geçirip “Battık, bittik” korosuna katıldı ya… Maşallah durumları hiç de öyle abartıldığı gibi değilmiş… Allah daha da artırır inşallah… Çünkü reklam harcamaları arttıkça ekonomi canlanır. Ekonomi canlandıkça ülkenin refah düzeyi artar. Ülkenin refah düzeyi arttıkça da reklam sektörü daha çok kazanır…
Rap’le ramazan mesajı
Türkiye Diyanet Vakfı ve rap müzik bir araya nasıl gelir diye düşünenlere en güzel cevabı, rapçi Resul Aydemir, Vakıf için yaptığı parçayla vermiş. Fitre ve zekâtın önemine vurgu yapılan kamu spotunda, Türkiye’nin ülke içine dünyanın dört bir yanına yardım elini nasıl uzattığının görüntüleri var. Packshot’ta ise mesaj çok net: “Kardeşlerini unutma, beklenen sensin.” Show TV, sokak röportajlarında halkın her yaştan kesimine, bu kamu spotunu nasıl buldunuz diye sormuş. Sonuç hayli şaşırtıcı. Genci yaşlısı, sorgulanan bütün insanlar son derece olumlu görüşler belirtmişler. Özellikle de gençler… Hem sözlere hem de müziğe bayılmışlar. Yaşlılar da hiç yadırgamamış… Bu durum bize, ülkemizdeki yerli ve millî muhafazakâr kesimin en beğendiği diziler içinde yeri tartışmasız olan Çukur’u hatırlattı. Rap ve grafitinin (duvar yazısı) en etkili kullanıldığı araçlardan biri oldu bu dizi. Türkiye Diyanet Vakfı’nın da mesajını “en geniş kitleye” ve “en doğru biçimde” ulaştırmak için rap müziği kullanması son derece yerinde bir hareket. Şaşırmayın yani…