
İzleyici bir çift gözden fazlası…
Yeni değil, son birkaç yıldır psikoloji temalı diziler Türk televizyonlarını adeta ele geçirdi. Hangi kanala baksak psikiyatristine dert anlatan karakterler, gerçek hayat hikayeleri çıkıyor karşımıza. Bu projelerin pek çoğunda imzası bulunan OGM Pictures için Estima Araştırma’nın yaptığı “TV Dizilerinin Toplumsal Sorunlarla Etkileşimi” araştırması psikoloji temalı yapımlara olan ilginin nedenlerini derin analizlerle ortaya koyuyor. TV dizilerinin izlenme motivasyonlarını belirlemek için yola çıkan çalışma “izleyiciyi” ete kemiğe büründürüp duygu dünyasına ışık tutuyor. Sonuçlar ise hiç de iç açısı değil!
“Hayatımı anlatsam film olur…” Türk halkımın kullanmayı pek sevdiği bu deyiş son dönemin popüler yapımlarında hayat buluyor, ekranlar dizi ve film olmaya değer gerçek hikayeleriyle dolup taşıyor: Kırmızı Oda, Camdaki Kız, Doğduğun Ev Kaderindir, Masumlar Apartmanı ve daha niceleri… İzleyiciler adeta ekran üzerinden terapiye girip içsel bir yolculuğa çıkıyor. OGM Pictures için Estima Araştırma’nın gerçekleştirdiği “TV Dizilerinin Toplumsal Sorunlarla Etkileşimi” araştırmasının sonuçlarına göre bu yapımlar sayesinde kimi izleyiciler empati kurmayı öğreniyor kimi ise derdini anlatmayı… Özellikle şiddet konusunda yarattığı farkındalık ise bu yapımların en belirgin özellikleri arasında. TV dizilerinin genel izleyici kitlesi ve toplumsal sorunlarla etkileşimini ele alan çalışma dizilerin izlenme motivasyonlarını ortaya çıkarmak için yola çıkarken tüketicinin duygu dünyasına da derinlikli bir bakış atıyor. Gelin önce araştırmanın o çarpıcı sonuçlarına bakalım ardından da OGM Pictures’ın Kurucusu Onur Güvenatam’dan hem izleyici tarafında yükselen trendleri hem de yeni projelerini dinleyelim…
Genel izleyici yorgun
Araştırma sonuçlarına göre genel izleyicide yorgunluk, bezginlik, duygusallık, umutsuzluk ve kaygı öne çıkan ruh halleri. Kitleler özelinde bakıldığında ise kadınlar, evliler, 35-44 yaş grubundakiler ve C1 sosyo ekonomik statüdekiler (orta sınıf) ağırlıklı olarak kendini yorgun ve bezgin hissediyor. Özellikle yaş & sosyo ekonomik statü itibarıyla bu kitlenin ekonominin en dinamik gurubunu temsil ettiği düşünüldüğünde, ülkenin, sorun ve sıkıntıların içerisinde umudunu yitirmeye yüz tutan bir resimle karşı karşıya olduğu dikkat çekiyor. Metropolde yaşamayan, bekar, DE sosyo ekonomik statüdekiler ve işsiz erkeklerin kendilerini umutsuz ve kaygılı hissettiği de verilere yansıyor.
Z kuşağının hisleri oldukça değişken
Daha özelleştirilmiş gruplar çerçevesinde incelendiğinde ruh halleri oldukça farklılaşıyor. Geçim sıkıntısı çekenler oldukça umutsuz, mutsuz, yetersiz, korku dolu ve sağlıksız hissetmeleriyle diğer alt kitlelerden ayrışırken, muhafazakar kesimde ise gergin ve sağlıksız bir ruh hali hakim. Beyaz yakalılar kendilerini ekonomik açıdan daha rahat hissettikleri için diğer kitlelerden daha olumlu bir ruh haline sahip. Z Kuşağına baktığımızda genel olarak sinirli ve asabi oldukları görülüyor ancak gençliğin verdiği enerjiyle hırslı ve heyecanlı da hissediyorlar. Yani duyguları oldukça değişken. Annelerin de ruh hali oldukça karmaşık. Bir taraftan mutlu ve sevinçli hissederken diğer taraftan yorgun hissediyorlar.
Evlilik algısı pozitif
Pandemi insanlarda birden fazla olumsuz duygunun ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kadınlar, evliler, 35-44 yaş grubu ve C1 sosyo ekonomik statüdeki (orta sınıf) kitlenin toplumun diğer kesimlerine göre daha yorgun ve bezgin hissetme sebeplerinin başında ise çok çalışmak ve ekonomik sıkıntılar geliyor. Umutsuz ve kaygılı hisseden kitlede özellikle Anadolu’da yaşayan DE sosyo ekonomik statüdekiler ve bekar erkekler öne çıkıyor. Bu duygunun temelinde ise geleceği görememek ve ekonomik nedenlerden ötürü umutsuzluk yatıyor. Bekar ile işsizlerin, pandemi ve ekonomik koşullar sebebiyle umutsuzluk, mutsuzluk ve stres gibi duyguları daha yoğun yaşadığı göze çarparken, evli kitlenin nispeten daha mutlu, sakin ve huzurlu olduğu görülüyor. Katılımcılar bu pozitif duyguların sebebini “aileyle vakit geçirmek”, “sakin bir hayatın olması” ve “sağlıklı olmakla” açıklıyor.
Bihter Ziyagil akıllardan silinmiyor
Dizi karakterleri dendiğinde izleyicilerin aklına ilk gelen isimler Safiye (Masumlar Apartmanı, Sadi (Kırmızı Oda), Yamaç (Çukur), Nalan (Camdaki Kız) ve Bihter (Aşk’ı Memnu) oluyor. Her yıl tekrarlarıyla ekranlara gelen ve her defasında yeniden sosyal medyanın gündemine oturan Aşk-ı Memnu karakteri Bihter’in güncel dizi karakterleri arasında yer almaya devam etmesi dikkat çekiyor.
TV başına geçmenin temel nedeni diziler
Türkiye’de her 10 kişiden 9’u düzenli olarak televizyon izliyor. 10 izleyiciden 7’si ise dizi izlediğini söylüyor. Bu oran haber bülteni izleyenlerden (yüzde 64) görece yüksek. Filmler, yarışma programları ve müzik, eğlence programları da önemli bir kitle tarafından takip edilirken; yemek programları ve sabah programlarına olan ilginin düştüğü göze çarpıyor.
Olumsuz unsurlar izlenmeleri artırıyor
En dikkat çeken dizi teması gerçek hayat hikayeleri olsa da izleyici bu hikayelerde müstehcenlik ve kötü alışkanlıklara özendirici unsurların yer almasından hoşlanmıyor. Özellikle evli izleyicilerin şiddet içerikli temalar konusundaki hassasiyeti oldukça belirgin. Müstehcenlik unsurları erkekleri, kötü alışkanlıkları özendirme, şiddet, korku ve gerilim unsurları ise kadınları rahatsız ediyor. Ancak araştırma sonuçlarına göre bu unsurlar izlenme oranlarını olumsuz etkilemekten ziyade, dizinin daha fazla konuşulmasını sağlıyor. Ev kadınları dizilerle ilgili fısıltıları en çok yayan kitle konumunda.
Gerçek hikayelere ilgi muazzam
Dizi izleyen her 10 kişiden 9’u “gerçek hayat hikayelerini” anlatan dizileri beğendiğini ifade ediyor. Bu diziler özellikle 45-54 yaş grubundaki ev kadınlarının favorisi. Yüzde 65’lik bir kesimin ilgisini gerçek üstü konular ve bilim kurgu çekerken, yüzde 63 oranında katılımcı tercihini tarihi konulardan yana yapıyor. Psikoloji temalı diziler ise daha çok kadın izleyicileri ekran başına topluyor. Metropolde yaşayanların komedi ihtiyacı da verilere yansıyor.
Diziler gerçek yaşama sirayet ediyor
İzleyicilerinin yüzde 47’si dizi karakterlerinden etkilenmediklerini söylese de izleyicilerin 4’te 1’i dizi karakterlerinden etkilendiğini itiraf ediyor. Etkilenen kesimin büyük çoğunluğunu “orta yaş”, “C1 sosyo ekonomik statü” ve “ev kadını” gruplarındaki izleyiciler oluşturuyor.
Dizilerle gerçek yaşam arasındaki fark büyük
Çoğunluk, izledikleri dizilerle kendi hayatları arasında benzerlik kurmadıklarını ifade ediyor. Herhangi bir benzerlik kuran azınlık izleyici kitlesi ise en çok “yaşanmışlıklarından” dem vuruyor. Kadın-erkek ilişkileri, ekonomik sıkıntılar ve aile ilişkileri (yüzde 8) gerçek hayatla benzerliği bulunan konular olarak gösteriliyor.
Psikolojiye olan merak artıyor
Dikkatle takip edilen diziler listesinin ilk üçünde; Kırmızı Oda (yüzde 46), Masumlar Apartmanı (yüzde 42) ve Camdaki Kız (yüzde 37) var. Bu sonuçlar psikoloji içerikli dizilere olan ilgiyi bir kez daha gözler önüne seriyor. Psikoloji içerikli dizilerde izleyicilerin genel motivasyonu bilgi sahibi olmaya çalışmaları. Her 10 kişiden 7’si bu tür dizilerden faydalanmaya çalıştığını dile getiriyor. Özellikle, AB sosyo ekonomik sınıfa mensup, metropollerde yaşayan, evli kadınların ve ev kadınlarının bu yöndeki tutumları daha baskın. Olumsuz etkilendiğini belirten yüzde 16’lık kesimse çoğunlukla üzüntü ve kaygı hissettiklerini söylüyor.
Şiddete yönelik farkındalık artıyor
Psikoloji içerikli diziler, her 10 izleyicinin 8’inde çocuklarına karşı daha özenli davranma yönünde bir etki yaratıyor. Dikkat çeken diğer unsur ise şiddete karşı farkındalıkların da her yönden artırması. Psikoloji temalı dizilerin yaşanılan şiddete tepki vermenin yolunu açtığı görülüyor. Bu ifadeyi yoğunlukla evli kitleler öne sürüyor. Psikoloji temalı dizileri takip edenlerin yüzde 26’sı sorunlarını gizlemekten/ içine atmaktansa, inisiyatif alarak etrafındakilere bahsetmeye başladığını belirtiyor. Bu noktada beyaz yakalılar, psikolojik ve psikiyatrik destek aldıklarını, dizileri çocuklarıyla seyretmemeye başladıklarını ve sorunlarını etrafındakilerle paylaştıklarını özellikle belirtirken; anneler psikoloji içerikli dizilerin kötü davranışlar sergileyen kişileri de anlamalarını sağladığını, psikolojik ve psikiyatrik destek aldıklarını ve evliliklerini gözden geçirdiklerini ifade ediyorlar.
Araştırmanın Metodolojisi:
OGM Pictures için Estima Araştırma’nın yaptığı “TV Dizilerinin Toplumsal Sorunlarla Etkileşimi” araştırması kapsamında 81 il, NUTS 1 bölge Türkiye temsili toplam 1.500 görüşme gerçekleştirildi. Görüşmeler, Kadın / Erkek, 15+ yaş A, B, C1, C2, D ve E SES gruplarının katılımıyla Bilgisayar Destekli İnternet Görüşmesi (CAWI) & Bilgisayar Destekli Yüzyüze Görüşme (CAPI) yöntemiyle gerçekleştirildi.
Yola çıkış amacımız farkındalık yaratmaktı
- Ben izleyicinin bizim dizilerimizi kendileriyle özdeşlik kurdukları için bu kadar sahiplendiklerine inanıyorum. Estima ile yaptığımız araştırmada da dizi izleyen her 10 kişiden 9’u gerçek hikayeleri konu alan dizileri izlemeyi tercih ettiklerini belirtiyor. Elbette bu gerçek hikayeleri en ilgi çekici şekilde anlatmak, en doğru ekibe emanet etmiş olmak da ilgiyi canlı tutan diğer etmenlerden.
- Gerçekleştirdiğimiz araştırma aynı zamanda psikoloji temalı dizilerin izleyicinin farkındalığını artırdığına işaret ediyor. Bu çok umut verici. Bizim de en başından bu yana bu yola çıkış amacımız tam da bu farkındalığı, iyileşmeyi sağlayabilmekti.
- Projenin izleyiciye geçmesini sağlayan ilk ve en önemli şey hikâye ve senaryo. Elbette bunu doğru cast, doğru yönetmen gibi tercihler izliyor. Eğer elinizdeki hikâye iyiyse, inandırıcıysa seyircide karşılığını buluyor. Biz OGM Pictures olarak yaşanmış hayat hikayelerinden yola çıkıyoruz.
- Ülkemizde TV’nin hayatımızdaki yeri azalmadığı gibi katlanarak artıyor. TV’de seyirciden karneyi anında aldığınız bir sistem söz konusu. Dijital platformların ise sektöre yeni bir soluk getirdiği, pek çok şeyin önünü açtığı yadsınamaz bir gerçek.
- İzleme alışkanlıkları açısından değerlendirecek olursak; neyi izleyeceğine karar vermeyi sevmeyen seyirci için dijital platformlarda “seçmek” zorunda bırakılmak zorlayıcı olabiliyor. Diğer taraftan TV’de izleyici için düşünülmüş akış özellikle belli bir zümre için daha konforlu bulunabiliyor.
- Şu ana kadar yaptığımız tüm dizilerin yurt dışında satışları mevcut. Latin Amerika’dan, Orta Doğu’ya Avrupa’dan Afrika’ya kadar birçok ülkede yayındayız. Türk dizilerinin dünyada gördüğü ilgiye katkıda bulunmuş olmaktan dolayı mutluyuz.