Türkiye’nin toprağına sahip çıkan markalar
Son dönemde gıda fiyatlarında yaşanan artışla beraber, tarım sektörü de ülke gündeminin ilk sıralarına yerleşti. Tam da bu sıcak gündemde Marketing Türkiye için SIA Insight’ın gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Toprağına Sahip Çıkan Markalar Araştırması” tüketicilerin tarım sektöründe markaların ve devletin desteklerini yeterli bulmadığına işaret ediyor. Toplum, devletten, bankalardan ve özellikle gıda sektöründe faaliyet gösteren markalardan daha fazla çaba göstermesini bekliyor ama geleceğini tarım sektörüne emanet ederek aksiyon alma konusunda pek de istekli değil…
Market raflarında yer alan pek çok ürünün hikayesi toprakta başlarken, pazarlama tarafında ise övgüleri buğday değil bisküvi topluyor. Ancak pandemiyle beraber, son dönemde gıda fiyatlarında yaşanan artışlar, toprağı ve tarım ürünlerini tekrar gündeme taşıyor. Peki, “Çiftçi olmak istiyorum” diyen gençlerin neredeyse yok denilecek kadar azaldığı, nüfusun büyük bir kesiminin bağı, bahçeyi, tarlayı bırakıp şehre yerleştiği günümüzde, tüketici tarım sektörü hakkında ne düşünüyor? Gıda fiyatlarında yaşanan artışlarda halk sorumluluğu kime yüklüyor? Devletin ve markaların tarım alanında gerçekleştirdiği faaliyetler, tüketiciler tarafından nasıl değerlendiriliyor? Tüm bu soruların ve daha fazlasının yanıtı Marketing Türkiye için SIA Insight tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin Toprağına Sahip Çıkan Markalar Araştırması”nda…
Türkiye’yi birleştiren soru
Ülkemizin değişen demografik yapısıyla beraber tarım sektörü istihdamda sanayi ve hizmet sektörlerinin gerisinde kalırken, tarım sektörüne atfedilen değer azalmıyor. Araştırmanın katılımcılarına Türkiye ekonomisi için tarımın önemi sorulduğunda, “önemli/son derece önemli” yanıtı fire vermeksizin herkesin ortak düşüncesi olarak öne çıkıyor. Öte yandan, hükümetin tarım sektörüne verdiği önem sorulduğunda, araştırmanın katılımcıları yüzde 31 ile “önemsiyor/son derece önemsiyor”, yüzde 23 ile “ne önemsiyor ne önemsemiyor” ve yüzde 47 ile “önemsemiyor/ hiç önemsemiyor” yanıtlarını veriyor. Katılımcıların yüzde 59’u tarım konusunda hükümet politikalarını başarılı bulmadığını ifade ediyor.
Standartlara uyuluyor mu?
Araştırma bulgularına göre, tarımsal kökenli ürünlerde Türk Gıda Kodeksi, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenen diğer standartlar gibi regülasyonlar çerçevesinde üretim yapıldığına dair güven düşük seviyelerde. Buna göre, markaların belirlenen regülasyonlar çerçevesinde üretim yaptığını düşünen katılımcıların oranı yüzde 25 olarak ölçülürken, kurallara göre üretim yapılmadığını düşünen katılımcıların oranı yüzde 48 olarak belirleniyor.
Gıda alışverişinde indirim marketleri yükselişte
Son dönemde değişen koşullarla beraber, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarında da farklılıklar gözleniyor. Geçtiğimiz yıl gıda alışverişinde zincir marketleri tercih eden tüketicilerin yüzde 21’i bu yıl aynı alışverişler için indirim marketlerine yönelirken, diğer yüzde 21’lik bir kesim pazarları tercih ettiğini ifade ediyor. Böylece diğer alışveriş seçenekleri de dikkate alındığında, geçtiğimiz yıl zincir marketleri tercih eden tüketicilerin yüzde 44’ü bu tercihlerini değiştirdiğini belirtiyor. İndirim marketleri ise müşterilerinin yüzde 72’sini korumayı başarırken, bir diğer sürpriz pazarlarda gözlemleniyor. Geçtiğimiz yıl pazarlardan alışveriş yapmayı tercih edenlerin yüzde 34’ü, bu yıl gıda alışverişleri için başka seçenekleri değerlendirdiğini söylüyor. Söz konusu seçenekler içerisinde yüzde 15 ile indirim marketleri, geçtiğimiz yıl pazardan alışverişi tercih edenlerin yeni adresi olurken, yüzde 14 ile zincir marketler bu rakamı takip ediyor.
Tarım emek ister
Araştırmanın katılımcılarına tarıma yönelik teşvik ve destekler konusunda düşünceleri sorulduğunda, konuya ilişkin çabaları yeterli bulanların oranı yüzde 20’de kalıyor. Hükümetin tarım alanında verdiği teşvik ve destekleri yeterli görenler yüzde 19 olarak ölçülürken, katılımcıların yüzde 23’ü kamu ve özel bankaların tarımı desteklemek için verdiği destekleri yeterli buluyor. Tarım konusundaki eğitim faaliyetleri ise yüzde 13 ile sağlanan destekler arasında en az yeterli bulunma oranına sahip.
Gıdada küresel kriz beklentisi
Dünya genelinde COVID-19 salgınıyla beraber sosyal hayatın kısıtlanması, tüm ülkelerin ekonomik durgunluk dönemine girmesi ve gıda fiyatlarında yaşanan artışlar neticesinde tüketicilerde karamsarlık belirtileri görülüyor. Araştırmanın katılımcılarına tarım konusunda geleceğe dair stokların azalmasıyla ilgili endişeleri sorulduğunda yüzde 61’lik kesim “Hem Türkiye’de hem dünya genelinde bir gıda krizi yaşanabilir” yanıtını veriyor. Katılımcıların yüzde 15’i gıda krizinin sadece Türkiye’de yaşanacağını düşünürken, gıda krizi olsa dahi Türkiye’yi etkilemeyeceğini ifade edenlerin oranı yüzde 9. Herhangi bir kriz endişesi taşımayanların oranı ise yüzde 12’de. Fiyat artışlarına dair sorumluluğun yüzde 75 ile en yüksek oranda hükümet politikalarında olduğu ifade edilirken, bu rakamı yüzde 50’yle hal ve toptancılar, yüzde 45 ile gıda firmaları, yüzde 43 ile marketler ve yüzde 38 ile iklim değişikliği takip ediyor.
Kendi kendine yeten ülke!
Tarımla ilgili en sık kullanılan “kendi kendine yeten ülke olmak” kavramı, günümüzde de önemini kaybetmiş değil. Araştırmanın katılımcıları arasında yüzde 92 ile tarıma dair genel düşünceler içerisinde en önemli bulunan fikir “kendi kendine yeten bir ülke olmamız için tarım olmazsa olmazdır” yanıtı olarak belirleniyor. Katılımcılara, Türkiye’nin halihazırda tarımda kendi kendine yeten bir ülke olup olmadığı sorulduğunda ise yüzde 40’lık bir kesim olumlu yanıt verirken, yüzde 41’lik bir oranda olumsuz yanıtlarla karşılaşılıyor. Genel değerlendirmeler arasında, organik tarıma olan güvenin yüzde 40 seviyesinde kalması ve Türkiye’nin tarım konusunda gerilediği düşüncesi (yüzde 75) dikkat çeken diğer bulgular arasında. Tarımın gelişmesi konusunda tüm sorumluluğun devlete ait olmaması gerektiği fikri vurgulanırken, tarımda markaların da aktif rol alması gerektiğini savunanların oranı yüzde 90 olarak ölçülüyor.
Tüketici yeni tarım politikaları bekliyor
Katılımcılara Türkiye’de tarımı daha iyi bir seviyeye getirebilmek için yapılması gerekenler sorulduğunda, yüzde 61’lik oranla “devlet çiftçiyi destekleyecek yeni tarım politikası geliştirmeli” yanıtı ilk sırada yer alıyor. Bu rakamı yüzde 30 ile mazot fiyatlarının düşürülmesi gerektiği fikri izlerken, üçüncü sırada yüzde 29 ile tarım arazilerinin arttırılması bulunuyor. Sektörde önemli bir role sahip olan bankalardan ise, çiftçi ve tarım kredileri konusunda destekleyici olması yönünde beklentiler yüzde 21 ile listenin dördüncü sırasında yer alıyor.
Çocuğum çiftçi olmasın!
Tüketicilerin, tarım sektörüyle ilgili pek çok öneride bulunduğu ve sektörün Türkiye’nin geleceği için önemli bir rol oynadığı konusunda fikir birliği içerisinde olduğu gözlenirken, bununla ilgili aksiyon alma konusunda maalesef benzer bir tablo görülmüyor. Araştırmanın katılımcılarına, kendi çocuklarının tarım sektöründe çalışmasıyla ilgili düşünceleri sorulduğunda, yüzde 69’luk kısım çocuklarının ileride tarım alanında çalışmasına sıcak bakmadığını belirtiyor. Bu duruma bağlı olarak, Türkiye’de tarımın daha iyi bir seviyeye getirilmesi konusunda da yeni nesillerin tarıma yönlendirilmesi veya tarımla ilgili eğitim faaliyetleri gibi yanıtlar listede yer bulamıyor.
Markalar sınıfta kaldı!
Katılımcılara, Türkiye’de tarım sektörü ve bağlantılı üretim yapan markaların tarıma destekleri konusunda fikirleri sorulduğunda, sektörel bazda markaların çabalarını yeterli bulanların oranı yüzde 20 seviyesinin altında kalıyor. Yatırım ve destekleriyle tüketicilerin yeterli bulduğu gruplar arasında yüzde 17 ile içecek markaları ilk sırada gelirken, onu yüzde 16 ile bankalar ve zincir marketler izliyor. Tüm sektörlerde, erkekler, C1 SES grubu ve 25-35 yaş aralığı, diğer gruplara kıyasla markaların çabaları konusunda daha optimist bir tablo çiziyor.
Şirketler ne yapmalı?
Bulgulara göre, tüketicilerin markalardan en büyük beklentisi yüzde 47 ile devletle iş birliği içerisinde çalışılması olarak öne çıkıyor. Bu beklentiyi, yüzde 43 ile uygun fiyatlı ve düşük faizli ürünlerin satılması izlerken, çiftçilerin tarımda yeni teknolojilere erişiminin arttırılması yüzde 39 ile üçüncü sırada bulunuyor. Son yıllarda popülaritesi hızla artan organik tarım ürünleriyle ilgili beklentiler, kredi, hibeler ve istihdam gibi daha konvansiyonel beklentilerin hala gerisinde yer alıyor.
Açık ara zirvede…
Tüketicilere, “tarıma en çok yatırım yaptığını düşündüğünüz markalar hangileri?” sorusu yöneltildiğinde, yanıtlar arasında yüzde 34 ile Torku birinci sırada yer alıyor. İkinci sırada yüzde 14 ile Tat bulunurken, onu yüzde 10 ile Migros izliyor. Tüketiciler nezdinde tarıma yaptıkları yatırımlarla öne çıkan markalar genellikle gıda ve zincir market sektörlerinde bulunurken, holdingler, bankalar ve kooperatifler de listede yer buluyor.
Devletten beklenti yüksek
Selin Bakan,
SIA Insight Research Manager
- Kırsal kesimden kentlere devam eden göç, hükümet politikaları, sanayileşmeye daha çok önem verilmesi, üretimde kullanılan araç ve hizmetlerin yıllar içinde artan fiyatları, global iklim krizi ve son olarak da küresel salgın gibi birçok faktör tarım sektörünü ve çiftçiyi doğrudan etkiliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine bakıldığında tarım sektöründeki istihdamın düşüşü oldukça net izlenebilir; Türkiye’deki çiftçi sayısı son 12 yılda yüzde 48 azalmış. TÜİK’in tarım alanlarıyla ilgili verilerine bakıldığında ise tarım alanlarının 2002 yılından bu yana yüzde 12,3 azaldığı görülüyor.
- Bu veriler de göz önünde bulundurulduğunda, son günlerde giderek artan gıda fiyatları ve ilerleyen günlerde yaşanabilecek bir gıda krizi olasılığı, Türkiye’deki tüketicilerin tarıma bakış açısı, tarımla ilgili devlet ve markalardan beklentileri konularının önem kazanmasına sebep oldu.
- Araştırmaya katılan her 10 kişiden 9’u, Türkiye’nin kendine yeten bir ülke olabilmesi için tarımın olmazsa olmaz olduğunu, tarımın gelişmesinin hem o bölgenin hem de ülkenin ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayacağını düşünüyor. Türkiye için tarım sektörünün önemi aşikâr, ancak tüketicilerin mevcut duruma karşı iyimser bir bakış açısının olmadığının da altını çizmemiz gerekiyor.
- Türkiye’de kamuoyu için tarım sektörü bu kadar önemliyken, tüketiciler devletin tarımı benzer biçimde önemsemediğine inanıyor. Türkiye nüfusunun yüzde 47’si, Hükümet’in tarım sektörünü önemsemediği görüşünde. Bu oran metropolde yaşayan ve AB SES grubuna mensup kişilerde daha da yükseliyor. Türkiye’de tarım için uygulanan hükümet politikalarını nüfusun yalnızca yüzde 16’sı başarılı buluyor. Her 10 kişiden 6’sı ise bu politikaları başarısız olarak nitelendiriyor.
Araştırmanın metodolojisi
Marketing Türkiye adına SIA Insight tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Toprağına Sahip Çıkan Markalar Araştırması”, A, B ve C1 SES gruplarına mensup, eşit cinsiyet dağılımlı, 25-55 yaş arasında toplam 500 SIA Live Paneli katılımcısıyla, NUTS1-12 bölgeleri temsil edecek şekilde, 12-17 Şubat 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.