Âşık Veysel’den Bedri Rahmi Eyüboğlu’na mektup var!
Şairim,
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası,
Ayak seslerinden tanırım.
Ne zaman bir köy türküsü duysam,
Şairliğimden utanırım.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan ve sanatından bahsedildiğine kulak misafiri olursanız bir yerlerde, ilk etapta hangi Bedri Rahmi’den bahsedildiğini anlamakta güçlük çekebilirsiniz. Renklerle mi kelimelerle mi daha güçlü münazarasınınsa hayli uzun süreceğinden kuşku yok… Şair Bedri Rahmi, Yazar Bedri Rahmi ve Ressam Bedri Rahmi… Her biri üzerine sayfalarca inceleme kaleme alınabilir ancak bugün kendi çağdaşı sanatçıların hayatlarına dokunan Bedri Rahmi’den bahsetmek istiyorum…
“Biz mektup yazardık” sergisinden içeri hızla giriyorum. Beni ilk olarak Ernestine karşılıyor. Bedri Rahmi’nin Ernestine’i, Paris’teki ressam arkadaşı Cemal Tollu’yu ziyaret ettiği atölyede yüzü gözü boya içinde gördüğünü öğreniyorum.
Sonrasında iki ressam aşığın 4 yıl boyunca mektuplaştığını ve hikayenin sonunda da Ernestine’in Eren Eyüboğlu olarak İstanbul’a yerleştiği bilgisiyle Paris’ten Lyon’a 1 Nisan 1932’de yazılan mektuba başlıyorum.
Ernestine, Bedri Rahmi’ye yazdığı satırlarda “Bütün bunlar rüya değildi, değil mi? Belki de şimdiye kadar gördüğüm en güzel rüyaydı, kim bilir?..” diyor.
Bedri Rahmi ise 3 gün sonra Ernestine’e pullanan mektupta dışarıda yağmur yağdığından, bu yağmurun ona Ernestine’in yanından ayrıldığı geceyi hatırlattığından bahsederken ekliyor “Kendimi, çok güzel bir rüyanın en heyecanlı yerinde uyandırılan çocuklar gibi hissettimdi…”
Epey aşkla başlıyor sergi bir yandan sol tarafımda dizili resimlerini görüyorum Bedri Rahmi’nin sonra biraz daha ötede yeni bir durak var. D Grubu! Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Elif Naci’den mektuplar var Bedri Rahmi’ye… Merakla karıştırıyorum onları da…
Bir yeni mektup bir başka ressam Fikret Mualla’dan, sonra bir yenisi daha ekleniyor öğrencisi İvy Stangali’den… Yakın Türkiye tarihinden acıklı izler taşıyan mektubunda İvi Stangali’nin “Türkiye ile Yunanistan’ın arası çok açıldı, eskisinden çok daha fazla.” yazdığını görüyorum. Bedri Rahmi’nin aksi yönde bir karar alınabilmesi için konuyu İsmet İnönü’ye kadar taşıdığını ancak buna rağmen Stangali’nin ülkesini 1964 yılında terk etmek zorunda bırakıldığını öğreniyorum…
Beni daha nelerin karşılayacağını merakla kafamı yeniden sola çevirdiğimdeyse zihnimde yıllardır tekrar eden dizeler daha da anlam kazanıyor. Âşık Veysel’i görüyorum…
Zihnimde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Âşık Veysel’e Selam’ı canlanıyor,
“İki gözünde iki zindan
On parmağında on çeşme nur
Yüreği yanmış tutuşmuş
Sivas’tan bir âşık gelir.”
Bu sergiye dek Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Âşık Veysel dostluğundan bihaber, Bedri Rahmi’nin hayranlıkla selam gönderdiğini sanıyordum. 13. durağa geldiğimdeyse aralarındaki dostluğun hiç kopmadığını öğrenerek Veysel’in mektubunu açıyorum. Mektupta Aşık Veysel’in Bedri Rahmi’nin annesine “anne” dediğini gördüğümde şaşkınlığım büyüyor. Ardından Veysel’in Bedri Rahmi’den köyün başöğretmeni olan ve kendisinin bir parçası olarak gördüğü Mustafa Kamil Doğanay’ın fotoğraflarının filme eklenmesini rica ettiğini gördüğümde artık merakıma yeniliyorum. Sergiden çıkıp ufak bir araştırmaya başlıyorum…
Görüyorum ki; usta yönetmen Metin Erksan’ın Âşık Veysel’in hayatını anlattığı “Karanlık Dünya” filminin senaryosu Bedri Rahmi’nin kaleminden çıkmış… Bedri Rahmi Eyüboğlu’na bulandığı renklerden kelimelere bir kez daha büyülenmiş hissediyorum…
Dijitalleşmenin hayatlarımıza kazandırdığı pek çok yeni deneyim var bu doğru. Ancak ben daha önce hiç böylesine keyifli ve ilham veren bir sanal sergi gezdiğimi anımsamıyorum… İş Sanat 2015 yılında Kibele Sanat Galerisi’nde gerçekleştirdiği “Biz Mektup Yazardık” sergisini kusursuz bir biçimde “Sanal Sergi”ye dönüştürmüş. Siz de bu sergide, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve çağdaşlarının mektupları arasında günün her anında merakla dolaşabilirsiniz…
“Biz Mektup Yazardık” sergisini görmek için TIKLAYIN!