
Bazen huzur bazen mücadele: Tek kişilik yaşamlar!
Türkiye’de tek kişilik hanelerin sayısı her geçen gün artıyor. Hatta öylesine artıyor ki güncel verilere göre her 5 daireden birinde tek kişilik bir yaşam sürülüyor. Peki, yalnız yaşamak bilinçli bir tercih mi, yoksa ekonomik ve sosyal koşulların bir sonucu mu? Tek kişilik hanelerin tüketim alışkanlıkları nasıl şekilleniyor? Marketing Türkiye adına Twentify tarafından derinlemesine görüşmelerle gerçekleştirilen “Tek Kişilik Yaşamlar” araştırması, bu soruya yanıt ararken, yalnız yaşamanın dinamiklerini ve bireyler üzerindeki etkilerini de mercek altına alıyor…
Modern toplumun değişen dinamikleri, bireysel yaşam tarzlarını giderek daha fazla ön plana çıkarıyor. En genel hatlarıyla yalnız yaşamak, özgürlük ve tek başına hayat mücadelesi verme dengesi üzerinden tanımlanıyor. Yalnız yaşamak; genç profesyoneller için özgürlük, bağımsızlık ve kendini keşfetme yolculuğu sunarken, beraberinde pratik ve duygusal zorlukları da getiriyor. Enstitü Sosyal’in Ocak 2025 raporuna göre, son 10 yılda tek kişilik hane halklarının oranı yüzde 13,9’dan yüzde 19,7’ye yükselerek toplamda 5,2 milyona ulaştı. Bir başka deyişle her 5 daireden birinde tek kişilik bir hayat sürülüyor.
Kendi kararlarını verebilme, bireysel alanı koruma ve huzur içinde bir yaşam sürme avantajları, yalnız yaşamayı cazip kılan unsurlar arasında. Ancak, yalnızlık bazen duygusal bir boşluk, günlük hayatın yükü ve ekonomik sıkıntılarla da kendini hissettirebiliyor. Yalnız yaşamak, bireyin kendi dünyasını şekillendirme özgürlüğünü sunarken, zaman zaman destek arayışını da beraberinde getiriyor.
Yalnız yaşayan bireylerin alışveriş alışkanlıklarından sosyal ilişkilerine kadar birçok alanda farklı beklentilere sahip olduğu görülüyor. Markalar, bu ihtiyaçları daha iyi anlamaya ve yalnız yaşayan bireyler için pratik çözümler üretmeye odaklanarak, onların hayatlarını kolaylaştırabilir… Yalnız yaşam, bireyin kendi kurallarını koyduğu, bazen huzur dolu, bazen de mücadele gerektiren bir yolculuk. Bu yolculuğun daha konforlu hale gelmesi için bireyler, sosyal çevreleriyle güçlü bağlar kurarak, teknolojiyi ve pratik çözümleri kullanarak yalnız yaşamın gizemli yollarında kendilerine sağlam bir denge kurmaya çalışıyor.
“Benim evim benim kurallarım”
Derinlemesine görüşmelerle gerçekleştirilen “Tek Kişilik Yaşamlar” araştırmasına göre yalnız yaşamak, birçok genç profesyonel için kısıtlamalardan uzak, özgür bir yaşam tarzını temsil ediyor. Kendi kurallarını koyabilme, istediği zaman istediğini yapabilme gibi avantajlar, gençlerin yalnız yaşamayı tercih etmelerinde büyük rol oynuyor. Yalnız yaşamanın sağladığı bu özgürlük, güçlü ve bağımsız hissettiriyor.
Arkadaşlar aile gibi oluyor
Yalnız yaşamak her ne kadar özgürlük sağlasa da bu yaşam tarzının getirdiği bazı zorluklar da var. Tek başına sorumluluk almak, hastalandığında yalnız olmak gibi durumlar, yalnız yaşayan genç profesyonellerin sıkça karşılaştığı sorunlar arasında. Yalnız yaşayan bireyler, sosyal çevreleriyle daha fazla etkileşimde bulunarak yalnızlıklarını gidermeye çalışıyor. Arkadaşlar, yalnız yaşayan kişiler için adeta bir aile gibi oluyor. Öte yandan yalnız yaşamak, sosyal ilişkilerde de değişikliğe neden oluyor. Katılımcıların birçoğu arkadaşlarına daha fazla ihtiyaç duyduklarını ve sosyal çevreleriyle daha güçlü bağlar kurduklarını ifade ediyor.
- “Arkadaşlarım ailem gibi, bir derdim olduğunda onlarla konuşuyorum.” (Erkek, 30)
- “Arkadaşlarımla daha fazla görüşüyorum, istedikleri zaman evime gelebiliyorlar.” (Kadın, 31)
- “Yalnız yaşamak daha iyi ilişkiler kurmamı sağladı.” (Erkek, 24)
Kendi yolumu çiziyorum
Yalnız yaşamak, birçok genç profesyonel için kendi ayakları üzerinde durabilme, kendi kararlarını verebilme ve bağımsız bir yaşam sürme anlamına geliyor. Yalnız yaşamak kişilerin özgüvenlerinde de büyük değişiklikler yaratıyor. Yalnızlığın getirdiği bağımsızlık, kişilerin kendi hayatlarını daha özgür şekillendirmelerine olanak tanıyor.
- “Herhangi bir aile baskısı yok, her şeyde ve her konuda özgürüm bu çok güzel.” (Kadın, 35)
- “Yalnız yaşamaktan çok mutluyum. Kendi kararlarımı ben veriyorum.” (Kadın, 35)
- “Yalnız yaşamak bireysel olarak kimseye bağlı olmadan tüm özgürlüğün sende olduğu bir yaşam biçimi.” (Erkek, 35)
Yalnızlığın cazibesi: Kendi sessizliğimde huzuru buldum
Birçok genç profesyonel, yalnız yaşamanın getirdiği huzur ve sakinliği tercih ediyor. Gürültüden uzak, kendi sessizliklerini kucaklayarak yalnızlıkta iç huzuru bulan bireyler, yalnız yaşamayı bir nevi kaçış olarak görüyor. Bu bireyler, yalnızlığın getirdiği rahatlığın tadını çıkarırken, dış dünyanın karmaşasından uzak kalmayı tercih ediyor.
- “Yalnız yaşamak huzurlu olmak demek. Hayatın içinde sürekli koşturmaca ve yorulmak var. Yalnız yaşamak bu durumlardan kaynaklanan sorunları atlatmak için birebir.” (Kadın, 31)
- “Sakinliği seviyorum ve gelecekte de bu durumu devam ettirmeyi düşünüyorum.” (Erkek, 25)
İç dünyaya doğru bir yolculuk…
Yalnız yaşayan bireyler, kendi günlük rutinlerini ve alışkanlıklarını oluşturma özgürlüğüne sahip. Bu durum, onların yaşamlarını daha esnek ve kişisel tercihlerine göre şekillendirmelerine olanak tanıyor. Ancak, yalnızlığın getirdiği sorumluluklar da bu süreçte önemli bir rol oynuyor. Bireyler yalnız yaşamayı kendilerini daha iyi tanımanın, kişisel gelişimlerini desteklemenin ve iç dünyalarına odaklanmalarının bir yolu olarak görüyor. Ancak bu süreç her zaman kolay olmuyor, zira zaman zaman duygusal zorluklar da yaşanabiliyor. Yalnızlık, bir yandan bireylerin kendi sınırlarını keşfetmelerini sağlarken, bir taraftan da kendileriyle baş başa kalmanın getirdiği olumsuz duyguları da beraberinde getirebiliyor.
- “Yalnız yaşamaktan dolayı bazen duygusal bir boşluğa düşüyorum.” (Erkek, 30)
- “Yalnız yaşamak, kendimi daha iyi anlamama ve kişisel gelişimime odaklanmaya yardımcı oldu.” (Erkek, 25)
Yalnız yaşayan bireylerin karşılaştıkları en büyük zorluklar arasında kendinle baş başa kalmanın sıkıntısı, günlük işlerin yükü ve maddi sıkıntılar yer alıyor. Bu durumlar, yalnızlığın getirdiği özgürlük hissini gölgeleyebiliyor.
- “Yalnızlık bazı anlarda çok hoş ama bazı anlarda çok zor; yemek hazırlamak ve çamaşır yıkamak gibi.” (Kadın, 27)
- “Yalnız yaşamak günlük hayatıma enerji düşüklüğü ve mutsuzluk olarak yansıyor.” (Erkek, 33)
- “Ev işlerini ertelediğimde, arkadaşlarımla buluşmaya daha fazla vakit oluyor.” (Erkek, 30)
- “Yalnız yaşamak bazen zor; özellikle hasta olduğunuzda kimsenizin olmaması…” (Erkek, 33)
Romantik ilişkiler: “Bağımsız ama bağlı”
Yalnız yaşamanın romantik ilişkiler üzerinde de etkileri var elbette. Bir yandan bağımsızlık hissi güçlenirken, diğer yandan sevgi ve paylaşım ihtiyacı artabiliyor. Yalnız yaşayan bireyler, romantik ilişkilerinde daha fazla kişisel alan ve özgürlük arayışında olabiliyor.
- “Yalnızlık, ilişkilerimde daha çok paylaşım ihtiyacı doğurdu.” (Erkek, 29)
- “Yalnız yaşamak, sevgilimle olan bağımı daha anlamlı hale getirdi.” (Kadın, 34)
Sosyal ilişkilerde derinleşen bağlar: “Kıymetli anlar”
Yalnız yaşamak, bireylerin sosyal çevreleriyle olan etkileşimlerinde daha derin bağlar kurmalarına olanak tanıyor. Yalnızlık, bireylerin sosyal ilişkilerine daha fazla önem vermelerine ve her sosyal etkileşimi daha değerli hale getirmelerine neden olabiliyor.
- “Yalnız yaşamak sosyal ilişkilerimi güçlendirdi, arkadaşlarımla daha derin sohbetler yapabiliyoruz.” (Kadın, 31)
- “Yalnız yaşamak sosyal ilişkilerimde daha fazla anlam arayışına girmemi sağladı.” (Kadın, 26)
Yalnızlığın getirdiği seçicilik: “Az ve öz ilişkiler”
Yalnız yaşayan bireyler, sosyal çevreleriyle olan etkileşimlerinde daha seçici bir yaklaşım sergileyebiliyor. Bu durum, daha az ama daha kaliteli ilişkilerin ön plana çıkmasına neden olabiliyor. Yalnızlık, bireylerin kimlerle zaman geçirdiklerine dair daha bilinçli kararlar almalarını sağlıyor.
- “Daha az ama öz arkadaşlıklar kuruyorum.” (Kadın, 26)
Toplum nasıl bakıyor?
Toplumun yalnız yaşayanlara dair bakış açısı genellikle ön yargılarla dolu. Bu ön yargılar, yalnızlığın bir tercih değil zorunluluk olduğu inancından, yalnız yaşayanların asosyal oldukları düşüncesine kadar farklı alanlarda kendini gösterebiliyor. Toplumun yalnız yaşayan bireylere yönelik bakış açısı, bu yaşam tarzının getirdiği özgürlüğü genellikle göz ardı ediyor.
- “Toplum yalnız yaşayanları sorumsuz olarak görüyor.” (Erkek, 32)
- “Yalnız yaşayanlar asosyal ve toplumdan uzak olarak tabir ediliyor.” (Erkek, 31)
Yalnız yaşamın alışveriş dünyası
Bireyler yalnız oldukları için, yalnızca kendi ihtiyaçlarına odaklanıyorlar ve bu da alışveriş alışkanlıklarını doğrudan etkiliyor. Yalnız yaşayan bireyler daha planlı ve kısa vadeli ihtiyaçlara yönelik alışveriş yapıyor. Tek başına alışveriş yapmak, bazı pratik zorlukları da beraberinde getiriyor. Yalnız yaşayan bireyler, alışveriş sırasında tek başına karar vermenin zorluklarıyla ve fiziksel olarak alışveriş poşetlerini taşımanın getirdiği güçlüklerle karşılaşabiliyor. Bu durum, alışverişin keyfini gölgeleyebiliyor. Daha az zorluk yaşamak için önerilen çözümler arasında ise daha küçük paketlerde ürün sunulması ve eve teslim hizmetlerinin yaygınlaştırılması yer alıyor.
- “Her şeyi daha az alıyorum, daha çok hazır yiyecekler alıyorum.” (Erkek, 30)
- “Yalnız alışveriş yapınca zorlanıyorum, eşyaları tek başına taşımak ve ne alacağım konusunda zorlanıyorum.” (Erkek, 32)
Dijital kolaylıklar
Teknoloji, yalnız alışverişi daha kolay ve erişilebilir hale getiren önemli bir unsur. Online alışveriş platformları ve mobil uygulamalar, bireylerin alışverişlerini daha hızlı ve zahmetsiz bir şekilde tamamlamalarına olanak tanıyor. Bu dijital çözümler, yalnız yaşayan bireylerin alışveriş deneyimlerini kolaylaştırıyor ve günlük yaşamlarını daha yönetilebilir hale getiriyor.
Marka bağlılığı yok!
Yalnız yaşayan bireylerin, alışveriş yaparken genellikle işlevsellik, fiyat ve pratiklik gibi faktörlere odaklandığı, ancak belirli bir marka bağlılığı geliştirmedikleri görülüyor. Öte yandan bu pratiklik Getir, Trendyol ve Hepsiburada gibi markalarla özdeşleştiriliyor.
Markalardan ne bekliyorlar?
Markaların yalnız yaşayan bireylere hitap edebilmek için yapabilecekleri şeyler de yok değil:
Hızlı hazırlık ve kullanım: Hazırlaması ve kullanması hızlı olan ürünler, yalnız yaşayanlar için büyük önem taşıyor. Hazır yemekler ve hızlı hazırlanan gıdalar bu ihtiyaca cevap veriyor.
- “Hazır ürünler tercih ediyorum çünkü daha çabuk hazırlamak zamandan tasarruf sağlıyor.” (Kadın, 31)
Taşınması kolay ürünler: Yalnız yaşayan bireyler genellikle alışverişlerini kendileri taşımak zorunda kaldıkları için, tercihlerini hafif ve taşınması kolay ürünlerden yana kullanıyor. Bu ürünler, fiziksel yükü azaltarak alışverişi pratik hale getiriyor. Fiziksel alışverişin getirdiği taşıma zorluklarını ortadan kaldıran eve teslim hizmetleri, yalnız yaşayanların yükünü hafifletiyor.
Küçük ve kullanışlı ambalajlar: Yalnız yaşayanlar genellikle daha az miktarda yemek pişirdikleri için küçük ambalajlarda sunulan ürünleri daha kullanışlı buluyor.
Araştırmanın metodolojisi:
“Tek Kişilik Yaşamlar” araştırması Marketing Türkiye adına Twentify Araştırma’nın yapay zeka destekli araştırma platformu Quals.ai ile yalnız yaşayan 32 genç beyaz yakalıyla 12-14 Mart 2025 tarihleri arasında kalitatif araştırma yöntemiyle gerçekleştirildi. Görüşmelerde hem yalnız yaşam pratikleri hem de alışveriş alışkanlıkları ve markalarla kurdukları ilişkiler incelendi.