Beklenmedik, şaşırtıcı ve kendi gibi bir kişilik: Murat Ülker
Murat Ülker, LinkedIn’de çok aktif, takipçi sayısı da etkileşimi de her gün artıyor. Aklımda hem birikimlerini dinlemek hem de kendisini daha yakından tanımak var. Hani derler ya gönlümdeki oldu, “Hadi gelin Ülker’in bir üretim şirketinden pazarlamayı odağına alan sürecini konuşalım” dedi. Murat Ülker’in birikimleri ve önümüzdeki yıl 80. yılını kutlayacak olan Ülker’in başarılarla dolu geçmişi ve geleceğe ilişkin söylemleri çok değerli ve elbette kurumsal bir söyleşi hepimize pek çok şey öğretir ama ben madem sorularımıza zaman ayırdı o halde hayata ilişkin de konuşalım istedim. Kırmadı tüm sorularımı yanıtladı.
Duvarlarında pek çok sanatçının eserlerinin yer aldığı huzurlu bir odaya alınıyoruz. Modern çalışmalar da var klasik tablolar da hilyeler de var hat sanatıyla yazılmış olanlar da. Elbette ilk sorum hem bu çeşitlilik hem de her gün duvarlarında görmek üzere seçtiği bunca tabloyu nasıl belirlediği oluyor.
“Bakarken keyif aldığım, sevdiğim tabloları asıyorum sonra başkalarıyla değiştiriyorum. Bu tablolar şirketimizin farklı duvarlarında yer alırken bir de taşınma kaydı tutuyoruz. Hangisinin ne zaman nereye gittiğini biliyoruz” diyor.
Keyifli olduğu kadar uzun da süren söyleşimizin ilk bölümünde Murat Ülker’in babasıyla olan anılarından koleksiyon merakına kadar iç ısıtan bir sohbetin notları bekliyor sizleri.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve pladis Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’in yönetim anlayışı ve geleceğe ilişkin öngörüleri ise Marketing Türkiye Eylül sayısında…
Hazırsanız başlayalım…
Babamla arkadaş gibiydik…
• Hayata bir baksan çok uzun bir baksan çok kısa… İnsan, anne babası bu dünyadan göçünce büyüyor. “Ben her zaman içinde bulunduğum anı yaşadım” denemekten hiç kaçınmadım.
• İnsanın keşkeleri olmamalı çünkü olan olmuştur. Kendime şiar edindiğim Mevlana’nın özlü bir söylemi var “Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım.” Anda kalmak iyidir.
• Ne zaman “canım çok sıkılıyor” desem, babam “sıkı can iyidir” derdi. Arkadaş gibiydik. Hiç unutmam üniversite sınavlarına hazırlanıyordum. Hazırlanmak deyince de sadece 15 gün çalıştığımı söyleyeyim. Sınavdan önceki son akşam “Artık yeter çalışmayı bırak, hadi dışarı çıkalım ama arabayı ben kullanacağım, olur ya bir aksilik olur yarın sınava odaklanamayabilirsin” dedi. O akşam Sarayburnu’na gittik.
• Daha eski anılarımda babamla Aksaray’dan Küçükçekmece’ye döner yemeye gittiğimizi keyifle hatırlarım. Çok yakındık, onu üzmekten hep kaçındım.
“Babam beni yönlendirerek hobi sahibi de yaptı”
• Pek çok hobim var, babam beni yönlendirerek hobi sahibi de yaptı. Bir akşam kıl testereyle eve geldi. “Padişahların da buna benzer hobileri vardı” dedi. Tahta oymacılığı yaptım hatta sandal bile boyadım. Balıkçılığı, balık tutmayı hep sevmişimdir. Halter yapmam için de teşvik etti. Hemen herkesin birbirini dövdüğü lise dönemimde kendimi koruyabilmem için judo kursuna da yazdırdı. Hakikaten kimseden dayak yemedim. Bir de güzel anı, evlendikten sonra öğreniyorum ki ben açık renk kuşakta iken hanım kara kuşak judocuymuş.
• Koleksiyoner olarak topladığım ilk eserler Yapı Kredi Bankası’nın babama gönderdiği Hoca Ali Rıza Bey’in karakalem tıpkıbasım çizimleri oldu. Onları çerçevelettim ve duvarıma astım, hala dururlar. Bir gün mobilya almaya gitmiştik mobilyaları seçtik babam “şimdi duvara bir de tablo seçmemiz gerek” dedi çok güzel bir gelincik tablosu seçti. Dedemin de benzer bir ilgisi olduğunu hatırlıyorum. Ne zaman güzel bir resim görse onu keser çerçeveletirdi. Sanata ilgim epey erken yaşlarda başladı.
• Satın aldığım eserlerin bir anlatısı varsa ve bu anlatıdan hoşlanırsam o eseri koleksiyonuma dahil etmeyi isterim. Binamızda bir sergimiz var: “Konuşan Yazılar”. Her bir eserin bir anlamı var bu anlamlar ardı ardına geldiğinde bir makale oluşturuyor. Bütüncül olarak da bir başka anlamı ifade ediyor.
• Resme olan ilgim entelektüel derinliği olan bir komşumuzla başladı. Ziyaretine gider tabloları üstüne konuşurduk. Şeker Ahmet Paşa’nın bir tablosunun önünde epeyce konuştuğumuzu, esere dikkatlice baktığımı hatırlıyorum. İlginç bir karakteri vardı hediye etmeyi severdi. Tabloya dikkatli baktığımı görünce beğenip beğenmediğimi sordu. Huyunu bildiğim için tablodaki gölü işaret edip durgun suya bakarak burada da epeyce sivrisinek olur dediğimi hatırlıyorum. Şeker Ahmet Paşa o gün de çok kıymetliydi bugün de öyle. Henüz bir Şeker Ahmet Paşa tablosu koleksiyonumda yok.
• Ancak o gün önünde epey konuştuğumuz zemininde sulu boya çalışmaların da olduğu bir Hilye vardı çok beğenmiştim. Aradan uzun yıllar geçti bir dostum nakde sıkışmış bir borsacının bir tabloyu satmak istediğini söyledi. Tablo karşıma geldiğinde uzun yıllar önce beğendiğim Hilye olduğunu gördüm. Tesadüf müydü yoksa kader mi? Kadere inanırım…
“Sosyal medyadaki paylaşımlar sizden bağımsız başkalarıyla iletişim kuruyor”
• Müzik dinlemeyi severim, bazen bir klasik, bazen caz ya da bir başka türde müzik olabiliyor. Spotify’ın önerdiği listeleri de dinlerim, bazen dostlarımınkine de takılırım. Algoritmalar zaten beğenebileceğim listeleri öneriyor, Önerilenleri dinlemeyi de severim. Sözlerden çok ezgilerden etkileniyorum.
• Sosyal medyadaki paylaşımlarım farklı zamanlarda karşıma çıkıyor, şaşırtıyor. Mesela uçakta hostes yanıma gelip sizi izliyorum diyor ya da bir başkası uçak kalkarken “Siz de cihazınızı uçak modu’na alacaksınız değil mi?” diye soruyor. Sosyal medyadaki paylaşımlar sizden bağımsız başkalarıyla iletişim kuruyor.
• Sosyal medyadaki paylaşımlarımı okuduğum kitapların altını çizerek öne çıkardığım yerlerden yapıyorum. Bazen öne çıkarmak istediğim mesajları aynı yazı içerisinde iki kere tekrarladığımda takipçilerimden aynı şeyi iki kere yazmışsınız uyarısı geliyor. Oysaki zaten iki kere yazarak dikkat çekmek istiyorum. Tekrar etmenin hatta çok tekrar etmenin önemine inanırım.
• Okulda da aynı şeyi yapardım. Derste dinler ama not tutmazdım. Arkadaşlarımın notlarını alır onları çalışır ve de iyi notlar alırdım.
• Babamın bizimle iletişim kurduğu gibi ben de evlatlarımla iyi ilişkiler içerisindeyim. Birlikte zaman geçirmeyi, seyahat etmeyi ve hatta yarışmayı seviyoruz. Bir de Yahya ile roller coaster anımız var. Birlikte ilk deneyimi yaşadıktan sonra Yahya inmek için hamle yaptı. İnmiyoruz dedim iki turluk bilet aldım bir kez daha deneyeceğiz… Adrenalin iyidir.
Babamdan bana kalanlar
• Babamın arkadaşlarından hayatta olanları ziyaretime gelirler, sohbet ederiz. Yanımdaki doksanlı yaşlardaki arkadaşıma bakanlara babamdan bana kaldılar diyerek latife ederim. Geçtiğimiz günlerde baba yadigârı ziyaretime geldiğinde “işler nasıl?” diye sordu. Yanıtım, “ellerimi dua etmek için açsam şu anda sahip olduklarımı hayal edebilir miydim bilmiyorum” dedim. “O zaman işlerin iyiymiş” diyerek ikna oldu.
• Teknolojiyi, teknoloji üzerinden gelişmeleri takip ediyorum. Ancak görüyorum ki hala küçük bir aksilikte bilgisayarı açıp kapamak gerekiyor. Böyle bakınca yapay zeka için henüz endişelenecek bir şey olmadığını düşünüyorum. Yapay zeka canınızı sıkarsa fişini çekersiniz.
• Genç Murat Ülker’le kariyerimin başında karşılaşmış olsam ona akıllı ol derdim. Akıllı olmak, bu kadar uğraşmana gerek yok demek. Aslında babam bana “bu işi yapmak durumunda değilsin” demişti ama ben anlamamışım. “Mesela doktor olabilirsin” demişti. Doktorluğu her yerde yapabileceğimi söylemişti, haklıydı da. Bugün herkes ev, araba almak gibi hedefler için uğraşırken ben borç ödemek için daha çok çalışıyorum.
• Aslında pek de borcumuz kalmadı. Globaldeki toplam borcumuz iki yıllık kazancımızdan biraz daha fazla. Şirket yönetimindeki arkadaşlar işi devraldığımdan bugüne kadar satın alma ve birleşmelerle 13,5 milyar dolarlık bir iş hacmi yarattığımızı söylüyor.
“United Biscuits Godiva kadar ses getirmedi”
• Godiva iftihar edilecek bir satın almaydı ancak ondan dört buçuk katı kadar daha büyük United Biscuits (UB) satın alımımız var ki Godiva kadar ses getirmedi. UB’nin bünyesinde McVitie’s, Jacob’s Cream Crackers ve Twiglets gibi İngiliz pazarının ünlü markaları bulunuyor ve dünyanın altıncı büyük bisküvi üreticisi.
• Farklı milletlerden farklı kültürlerle çalışıyoruz. CEO’su İrlandalı, insan kaynakları yöneticisi Hollandalı, CFO’su Hintli ve CMO’su ise Türk olan bir yapıyı tüm zorluklarına rağmen uyumla yönetiyoruz.
• Geçmişte üretmek önemliydi. İthalat yapmak ve dil bilmek olmazsa olmazdı. Üretirken farklılık ve farkındalık yaratmak en önemli konuydu. Ürün içerisinde kullanacağımız yarı mamulleri Türkiye’ye getirirken bu farklılığı korumak üzere epeyce dikkat ederdik. Bazı ürünlere sadece bizi anlayacağımız farklı isimler verdiğimizi hatırlarım. Üretim hattında bir başkasında olmayan makine parkurları tasarlar bununla daha önce düşünülmemiş yeni ürünler devreye koyardık. Pek çok ürün farklı üretim süreçlerinden esinlenilerek makinalarımıza eklenmişti. Bugünün en önemli konusu ürettiklerinizi hedef kitleyle buluşturmak, pazarı finanse etmek ve satmak. Bu kapsamda iletişimin yani pazarlamanın önemi giderek artıyor.
Son dönemde sosyal medya paylaşımlarının arttığına dikkat çekerek, “sanırım biriktirdiklerinizi daha fazla insan faydalansın diye paylaşıyorsunuz” dedim hem anlam hem de derinlik katarak. Keyifle güldü ve “artık emekliyim daha fazla vaktim var” dedi. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve pladis Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker düşünsel üretimden ve paylaşmaktan keyif alıyor. Paylaşımları izleyenlerin de karşılık da buluyor. İzleyen sayısına baktığımızda yeni tanımla kendisine CEOfluencer ya da pardon Presidentfluencer diyebiliriz….
Aphrodisias kazılarında bulunan “Tavan Fiyatlar Fermanı”
• “Ne mutlu bize Geyre Vakfı öncülüğünde yürütülen kazı çalışmalarına global atıştırmalık şirketimiz pladis ile 6 yıldır sponsorluk desteği veriyoruz. Bu süre zarfında, Aphrodisias kazı alanında Roma döneminde hem adalet sarayı hem de ticaret merkezi olarak kullanılan bazilika ortaya çıkarıldı. MS 1. yüzyıl inşa tarihli bazilikanın ön cephesini tamamen kaplayan narh listesi dikkatimi çekti. Ve hemen kararımı verdim. Hem ekonomik hem de politik açıdan değer taşıyan söz konusu arkeolojik bulguyu gün yüzüne çıkarmak bizim görevimiz olmalıydı. Mermer üzerine işlenmiş bu liste, MS 301 yılında Roma İmparatoru Diocletianus’un yüksek enflasyona karşı aldığı önlem kapsamında, imparatorluk genelinde ilan ettiği “Tavan Fiyatlar Fermanı”nın bugüne dek bulunmuş en kapsamlı örneğini oluşturuyor.
• Doğu Akdeniz havzasında 40 noktada bu fermanın parçalarına rastlanmasına rağmen, Aphrodisias’taki buluntu fermanın tam metninin yarısından fazlasını içeriyor. Fermanda birinci kalite Afrika aslanından avukatlık ücretine, buğdaydan şalgama, hamam görevlilerinin ücretlerinden köle satış fiyatlarına kadar pek çok ürün ve hizmet için uygulanabilecek azami fiyatlar yer alıyor. Antik kentteki bu bazilika, cephe duvarlarında 1400 maddenin bir arada sıralandığı yapı olarak dünyadaki benzerlerinden ayrışıyor. Bu buluntu, fermanın dünyadaki en kapsamlı şekli olarak arkeolojinin yanı sıra sanat tarihi, sosyoloji ve ekonomi gibi pek çok sosyal bilim dalını ilgilendiriyor. İlginç bir detay: Kral, fermanda fiyatlara uymayanların kafasını kesmekle tehdit ediyor. Bu konuyu Prof. Bert Smith’e danıştığımda “Bu uyarı, kralın sözünün ağırlığı olsun diye yazılan bir ibaredir. Araştırmalarımızda bu emrin uygulandığına dair bir bulguya rastlamadık” yanıtını aldım, ferahladım.”
Aphrodisias kazısı bir arkeolojik bulgu olarak devam ededursun, belli ki bizi şaşırtmaya devam edecek. Murat Ülker’in bir iş insanı olarak kitaplaştıracak kadar ilgisini çeken “Tavan Fiyatlar Fermanı” basın bültenindeki taban fiyata uymayanları tehdit eden söylemin aslında yüreğe korku salmak için olduğunu öğrendiğinde ferahlıyor olması onun hayata esprili bakışını da yansıtıyor.