Bir iletişimcinin mutlaka izlemesi gereken 7 muhteşem dizi…
Kuşkusuz reklamcılık, halkla ilişkiler ve elbette gazetecilik heyecanın hiç bitmediği, aksiyonların birbirini kovaladığı meslekler. Bitmek tükenmek bilmeyen bu aksiyon ortaya muazzam hikayeler çıkarırken, aksiyonla bezeli hikaye arayışında olan dizi sektörü de bu gerçekliğe kayıtsız kalmıyor. Efsane oyuncuların baş rolünde yer aldığı ve iletişim dünyasını konu alan kimi diziler yaptıkları saptamalarla sektöre de ayna tutuyor. Başarılı kurgularıyla heyecan dolu saatler yaşatmalarının yanı sıra derin tahlilleriyle iletişim sektörünü sarsan o dizileri sizler için derledik. Keyifli seyirler…
1) The Newsroom
Özellikle bu günlerde gündemin merkezinde konumlanan bilgi kirliliğinin artmasıyla medyanın hangi haberleri nasıl aktardığını anlamak büyük önem kazanıyor. Prodüktörlerin ve yazı işleri departmanlarının iç dünyasını keşfeden The Newsroom’da esprili yazım ve hayatın gerçekleri, klişe tabirle öğretirken eğlendiren, mutlaka izlenmesi gereken bir dizi.
2) The Young Pope
Marka sadakati ve marka yüzünün önemi üzerine yoğunlaşan dizi geleneksel yaklaşımlarla vizyoner bir liderin çatışmasını konu alıyor. Katolizm’in yeni yüzü olarak sunulan Jude Law’ı, danışmanlarının ve hatta PR ekibinin demeçlerine kulak asmadan kendi büyük planını hayata geçirmeye çalışırken izliyoruz. The Young Pope, Vatikan’ın gündemdeki yerini, erişilebilirliğini ve popülerliğini muhafaza etmek için yapacaklarının sınırı olmayan Law’ın deli mi yoksa bir iletişim dahisi mi olduğunun yanıtını verecek.
3) The Good Wife
The Good Wife kriz yönetimini merkezine alan bir dizi. Büyük bir toplumsal skandalın ardından kişisel markanızı yeniden inşa etmek deneyim ve bir o kadar da yetenek gerektiriyor. Politik bir drama olan bu dizi akıllı ve azimli bir eşin kocasının topluma yansıyan skandalının ardından büyük bir avukatlık bürosundaki işine geri dönmek zorunda kalmasıyla başlıyor. Serinin tamamı gözden düşen bir adamın ülkenin başkanlığına aday olma yolculuğunun ardındaki iletişim stratejilerini gözler önüne seriyor. Serinin devamı niteliğindeki The Good Fight da en az The Good Wife kadar beğeni toplayacağının sinyalini veriyor.
4) Mad Men
Bir jenerasyonu reklamcı olmaya özendiren dizi Mad Men’i anmasak olmaz. 1960 yılı New York’unda geçen hikaye New York’ün lider ajanslarından Sterling Cooper’ın kreatif direktörü Don Draper’ın hayatını konu alıyor. Draper’ın hayatından drama eksik olmasa da yarattığı işlerin kalitesine ve yaratılış sürecine şahit olmak Mad Men’in hayran kitlesinin büyüklüğünün nedenlerinin başında geliyor.
5) Silicon Valley
Teknolojiyle kafayı bozmuş bir grup arkadaşın yarattığı bir cihazın Google’ın muadili bir firma olan Houli’nin de dahil olduğu rekabette öne çıkmasını konu alan dizide bir pazarda ihtiyaç duyulan bir ürünün ilk yaratıcısı olmanın yol açtığı acımasız (ama aynı zamanda komik) getirileri izliyoruz. Söz konusu ekibin ekrandaki kimyasının eleştirmenlerden tam not alması da Silicon Valley’nin seyir keyfini katlıyor.
6) The Crazy Ones
Reklam sektöründe yönetici konumunda olan Simon Roberts’ın hayatını konu alan The Crazy Ones aynı zamanda ünlü aktör Robin Williams’ın rol aldığı son yapım. Bir sezon süren dizinin Leo Burnett Chicago’nun ünlü yöneticilerinden John R. Montgomery’nin hayatından esinlenmesi ve Robin Williams’ın her birimizin özlediği komedik yeteneğini gözler önüne sermesi The Crazy Ones’a bir şans vermeyi anlamlı kılıyor.
7) Happyish
Hayatını reklam sektöründe geçiren ve bunu sorgulamaya başlayan bir reklam profesyonelinin Y kuşağı mensubu yeni yüzler karşısında bildiklerini tekrar değerlendirmesini konu alan Happyish reklam dünyasına dair eğlenceli eleştiriler sunarken tüm jenerasyonları da akılcı bir yaklaşımla eleştiriyor. Sarkastik tonuyla öne çıkan Happyish reklam profesyonellerini zamanın değişen ruhunu anlamaya davet ediyor.