Bitki bazlı beslenme revaçta… Peki neden?
Son yıllarda bitki bazlı ürünler, hem sağlık hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından artan bir ilgiyle karşılanıyor. Bu ilginin arkasında yatan birçok faktör, tüketicilerin bu ürünleri tercih etmesine yol açıyor. Geleneksel gıda tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte, bitki bazlı gıdalar sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam için kaçınılmaz bir seçenek haline geliyor. Peki, tüketiciler bu yeni gıda trendine nasıl bakıyor? Bitki bazlı ürünler neden bu kadar popüler hale geldi? Twentify’ın yapay zeka destekli araştırma platformu Quals.ai ile gerçekleştirdiği çalışmadan geliyor…
Sağlık bilinci ve iyileştirme arzusu
Tüketiciler, bitki bazlı diyetlerin kalp sağlığı, kilo kontrolü ve genel sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu biliyor.
38 yaşındaki Emeline (Kadın), “Sağlık için daha iyi ve hayvan yaşamını koruyor,” diyerek bitki bazlı ürünlerin sağlık yararına olan inancını vurguluyor. Bitkisel ürünler daha düşük doymuş yağ içermesi ve lif açısından zengin olması bakımından sağlıklı bir yaşam tarzını desteklemek isteyen bireyler için çekicilik unsuru haline gelmiş gibi görünüyor.
Çevresel kaygılar ve sürdürülebilirlik
Çevresel bilincin artmasıyla birlikte, tüketiciler doğaya daha az zarar veren ürünlere yöneliyor. Hayvancılık sektörünün karbon ayak izine olan katkısı bilinirken, bitki bazlı ürünler daha sürdürülebilir bir beslenme biçimi sunuyor.
Çeşitlilik ve lezzet avı
Bitki bazlı ürünler artık sadece tofu ve salatalardan ibaret değil; lezzet ve çeşitlilik açısından birçok seçenek sunuyor. Yeni tarifler ve yenilikçi ürünler, bu ürünlerin geniş bir tüketici kitlesine cazip gelmesini sağlıyor. 44 yaşındaki Dermy (Erkek), “Sojasun, tat açısından en iyi,” diyerek lezzet faktörünün önemini vurguluyor. Tüketiciler, lezzetli ve besleyici alternatifler arıyor ve bu ürünler bu taleplere yanıt veriyor.
Sosyal ve kültürel değişimler
Et tüketiminin sosyal bir norm olarak kabul edildiği geleneksel diyetlerin yerini, daha esnek ve bitki bazlı diyetler alıyor. Bu değişim, sağlık bilincinin artması ve çevresel kaygıların ön plana çıkmasıyla hızlanıyor.
45 yaşındaki Stéph (Kadın), “Et tüketimi sosyal olarak köklü bir alışkanlık,” diyerek bu dönüşümün zorluklarına işaret etse de değişimin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor. Bu durum, bitki bazlı ürünlerin toplumda daha yaygın hale gelmesi için daha fazla tanıtım ve bilinçlendirme çalışmasının gerekliliğini gösteriyor.
Fiyat, erişilebilirlik ve diğer bariyerler
Bitki bazlı ürünlerin fiyatları, birçok tüketici için önemli bir engel teşkil ediyor. Özellikle taze ve organik bitki bazlı ürünler, geleneksel ürünlere kıyasla daha pahalı olabiliyor.
46 yaşındaki Eldina (Kadın), “Ne yazık ki, bitki bazlı ürünler klasik olanlardan çok daha pahalı,” diyerek maliyetin tüketici tercihlerinde nasıl bir rol oynadığını vurguluyor. Bu yüksek fiyatlar, bütçe kısıtlamaları olan tüketiciler için bu ürünleri günlük diyetlerine dahil etmeyi zor hale getiriyor.
Bitki bazlı ürünlerin erişilebilirliği, özellikle küçük şehirlerde veya kırsal bölgelerde yaşayan tüketiciler için sınırlı olabiliyor. Bu ürünler genellikle büyük şehirlerdeki süpermarketlerde veya özel mağazalarda bulunurken, her yerde eşit erişim sağlanamadığı görülüyor.
25 yaşındaki Julia (Kadın), “Süpermarketlerde bulunmuyor ve maliyet yüksek,” diyerek bu ürünlerin bulunabilirliği konusundaki zorluklara dikkat çekiyor. Ürünlerin yaygın olarak bulunamaması, tüketicilerin bu ürünleri düzenli olarak satın almasını engelliyor.
Bazı tüketiciler için bitki bazlı ürünlerin faydalarına ilişkin bilgilerin sınırlı olması, bu ürünlerin benimsenmesini zorlaştırıyor. Ürünlerin pazarlaması ve tüketicilerin bu ürünlerin nasıl kullanılacağına dair bilgilenme sürecinin hâlâ gelişim aşamasında olduğu görülüyor. Dolayısıyla, market raflarında bitki bazlı alternatifleri görememek veya bu ürünlerin nasıl kullanılacağına dair bilgi eksikliği, tüketicileri caydırabiliyor.
Firmalara yönelik altın tavsiyeler
•Ürün çeşitliliğini artırmak, tüketicilere farklı tat profilleri sunma fırsatı verebilir. Yenilikçi tatlar ve daha fazla ürün seçeneği, tüketici ilgisini çekebilir.
• Ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için fiyatları gözden geçirip daha uygun fiyat politikaları geliştirmek faydalı olabilir. Bu, erişilebilirliği artırabilir.
• Tüketici eğitimine odaklanarak, bitki bazlı ürünlerin faydalarını ve nasıl kullanılacaklarını açıklayan bilgilendirici kampanyalar düzenlemek tüketici bilincini yükseltebilir.
• Yerel kaynakları kullanarak sürdürülebilir üretim yöntemlerini benimsemek, hem çevreyi koruma hem de tüketici güvenini artırma açısından katkı sağlayabilir. Bu yaklaşım, markaların sürdürülebilirlik taahhütlerini güçlendirebilir.
Araştırmanın metodolojisi
Araştırmaya Fransa’dan 25-51 yaş aralığında, farklı cinsiyet ve yaşam tarzlarını temsil eden bireyler katıldı. Çalışma, bitki bazlı ürünlere olan ilgiyi anlamak ve bu ürünlerin benimsenmesindeki engelleri belirlemek üzere tasarlandı. Çeşitli perspektiflerin bir araya geldiği bu çalışma, tüketici alışkanlıklarına dair kapsamlı bir bakış açısı sunuyor.