![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/WhatsApp-Image-2025-02-11-at-10.38.31-800x450.jpeg)
Bu trend hızlı modayı öldürdü!
Moda dünyası, estetik ve statünün sembolü olmaktan öte, artık çevresel ve etik sorumlulukların merkezinde yer alan bir endüstri olarak değerlendiriliyor. Her yıl milyonlarca ton tekstil atığı doğayı tehdit ederken modanın geleceği için daha sürdürülebilir bir yol aranıyor. BOF ve McKinsey’in her yıl yayımladığı State of Fashion raporuna göre, sektörün en önemli gündem maddelerinden biri sürdürülebilirlik ve çevre dostu üretim modellerine geçiş olmalı. Bu değişikliklere uyum sağlamak için de marka ve üreticilerin yeni iş modelleri yaratması gerekiyor. Peki bu değişim nasıl yaşanacak? Moda sektörü sürdürülebilir geleceğin neresinde?
Moda sektörü, dünyanın dört bir yanında trendleri belirleyen güçlü bir endüstri olmasına rağmen, çevresel etkileri ve sosyal sorumlulukları nedeniyle yoğun bir şekilde eleştiriliyor. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hızla artan tüketim alışkanlıkları ve “hızlı moda” anlayışı, çevresel ve sosyal sorunları da beraberinde getirdi. Her yıl milyonlarca ton tekstil atığının doğada birikmesi, moda endüstrisinin karbon emisyonunun artışı ve ucuz işgücü üzerine kurulu “hızlı moda” modeli, sektörün acilen sürdürülebilir bir iş modeline geçmesinin de gerekçelerini oluşturuyor.
“Hızlı moda” dünyayı nasıl mahvediyor?
Su tüketimi, karbon emisyonu, tekstil atıkları gibi çevresel etkilerin yüksek sesle dillendirilmesine rağmen ucuz üretim ve sık tüketime dayanan hızlı modanın yükselişinin önüne geçilemiyor. Moda endüstrisi, tüm karbon emisyonlarının yüzde 8’ini, tüm küresel atık suyun yüzde 20’sini oluşturuyor. Aşırı üretim, suyun aşırı kullanımına yol açarak atık su oluşmasına neden oluyor; fazla tekstil, giysilerin daha fazla imha edilmesine sebep olarak karbon emisyonlarına yol açıyor. Dünyayı en fazla kirleten ikinci endüstri olan moda endüstrisi yüzünden 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında yüzde 50’lik bir artış bekleniyor.
Hızlı modanın olumsuz etkileri arasında ucuz, zehirli tekstil boyalarının kullanılması da yer alıyor. Moda endüstrisinde kullanılan boya maddelerinin sakıncalı kimyasallar içermesi ve uygulama esnasında bunların çevreye olan etkisi sebebiyle, markalar daha az problem yaratan renkler olan beyaz, bej, haki ve uçuk pembe tonlarını tercih etmeye başladı. Hazırladığı trend raporlarıyla öne çıkan WGSN’nin 2023’te yayınladığı bir rapora göre, COS, North Face ve Balmain gibi markalar “unyed” yani boyanmamış kumaşlarla üretim yapar hale geldi. Bu markalar krizi fırsata çevirerek yüzde 57 daha az karbon ayak izi bırakırken, yüzde 85 daha az kimyasal kullanıyor. Sürdürülebilirliği koruma amacıyla organik boyama olarak adlandırılan ve meyve ve bitki atıklarıyla yapılan boyama yöntemleri de son dönemlerde oldukça popüler.
Moda sektörü, çevresel etkilerinin yanı sıra sosyal etkileriyle de eleştiriliyor. 2013’te gerçekleşen Rana Plaza faciası bu durumun en trajik örneklerinden biri. Bangladeş’teki tekstil fabrikasının çökmesi sonucu binden fazla çalışanın hayatını kaybetmesi, kimi hızlı moda zincirlerinin insan haklarını nasıl ihlal ettiğini de gün yüzüne çıkardı. Sektörde büyük bir uyanışa yol açan olay, markaların üretim süreçlerini daha şeffaf hale getirmesi ve etik standartlara öncelik vermesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Sürdürülebilir moda işte tam da bu sorunlara yanıt olarak moda endüstrisinde dönüşüm yaratmaya odaklanıyor.
Temeli 1960’lı yıllardaki çevre hareketiyle birlikte atılan sürdürülebilir moda anlayışıyla birlikte insanlar doğaya zarar vermeyen üretim ve tüketim yöntemlerini savunmaya başladı. 1980’lerde ve 1990’larda organik pamuk gibi çevre dostu materyallerin kullanımı yaygınlaştı; bunun yanı sıra adil ticaret uygulamalarına da dikkat çekilerek düşük gelirli ülkelerdeki işçilerin haklarının korunması konusunda farkındalık yaratıldı. 2000’li yıllar ise sürdürülebilir moda için bir dönüm noktası oldu.
Döngüsel ekonomi prensiplerini benimseyen sürdürülebilir moda yaklaşımıyla giysiler tasarım aşamasından itibaren geri dönüştürülebilirlik ve uzun ömürlülük esas alınarak üretiliyor. Etik çalışma koşulları, doğal malzemelerin kullanılması ve karbon ayak izinin azaltılması gibi faktörler, bu hareketin çekirdek bileşenlerini oluşturuyor. Şu anda özellikle tekstil atıklarını dönüştüren projeler ve atıktan enerji elde eden yenilikler bu alanda dikkat çekiyor. Moda endüstrisinde organik pamuk, kenevir, bambu gibi biyolojik tekstillerden 3D baskı teknolojisine kadar birçok inovasyonun benimsenmeye başladığını görüyoruz.
Fransa’da, 2023 yılında giyim sektöründeki hızlı tüketimi azaltmak için öne sürülen teşvik paketinde, yenisini almak yerine eskisini tamir ettiren modaseverler devlet tarafından ödüllendirildi. Dönemin Ekolojik Dönüşümden Sorumlu Bakanı Bérangère Couillard, her yıl ülkede 700 bin ton giysinin çöpe atıldığını vurgulayarak, hükümetin “hızlı moda” ile mücadeleye kararlı olduğunu belirtti. Ayrıca Fransa’da faaliyet gösteren tüm markaların ürünlerinde veya ürünün online sayfasına çevresel etiketler bulundurması ve ürünlerin nerede ya da nasıl yapıldığının açıkça belirtilmesi zorunlu hale geldi. Etiket değişikliğiyle birlikte tüketiciler satın aldıkları üründeki su ve kimyasal kullanımı, geri dönüşüm oranı gibi bilgilere ulaşabiliyor. Bu adımın sürdürülebilir moda alanında önemli bir ilerleme sağlayacağına şüphe yok!
Dünyadan ve Türkiye’den sürdürülebilir moda örnekleri
Sürdürülebilirlik ve etik üretimin modadaki öncüsü: Stella McCartney
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/stella-mccartney1.webp)
Moda dünyasında sürdürülebilirlik ve etik üretim denince akla gelen öncü isimlerden biri olan Stella McCartney, 2001 yılında markayı kurduğu günden bu yana hayvan dostu ve çevreye duyarlı bir moda anlayışını benimsiyor. Gerçek deri yerine “Mylo” gibi mantar kökenli vegan deri ve dönüştürülmüş polyesterden üretilen yapay deri alternatiflerini öne çıkaran marka, ayrıca tasarımlarında hayvanların kullanılmasına karşı önemli de bir duruş sergiliyor. Çevre üzerindeki etkilerini azaltmak için yenilikçi ve sürdürülebilir malzemelere yatırım yapan marka, kimyasal gübre ve pestisit kullanılmadan üretilen organik pamukları kullanıyor. Stella McCartney, yalnızca bir moda markası değil, hayvan hakları savunuculuğuyla, çevre dostu üretim süreçleri ve yenilikçi malzeme kullanımıyla lüks moda sektöründe bir örnek teşkil ediyor.
Amazon kauçuğundan mısır tabanlı deriye sürdürülebilir moda
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/veja-1024x536.jpeg)
2005 yılında François-Ghislain Morillion ve Sébastien Kopp tarafından kurulan Fransız spor ayakkabı markası Veja, sürdürülebilirlik ve etik üretim alanındaki yenilikçi yaklaşımıyla adından söz ettiriyor. Çevre dostu malzemeler, adil ticaret uygulamaları ve şeffaf tedarik zinciriyle moda endüstrisinde bir ilham kaynağı olan marka, çevresel sorumluluğu iş modelinin merkezine alarak hareket ediyor. Ayakkabı üretiminde çevresel etkileri en aza indirmek için sürdürülebilir ve doğal malzemeler kullanan Veja; bunu Amazon kauçuğu, organik pamuk, geri dönüştürülmüş malzemeler ile yapıyor. Amazon Yağmur Ormanları’ndan sürdürülebilir yöntemlerle elde edilen kauçuk, hem ormanların korunmasına hem de kauçuk toplayıcılarının ekonomik olarak desteklenmesine yardımcı oluyor. Tamamı geri dönüştürülmüş plastik şişelerden yapılmış kumaş kullanan ilk sneaker markası olan Veja, ürünlerinde deri malzemelere alternatif olarak mısırın ileri dönüşümünden elde edilen bir materyal kullanıyor. Böylece sadece çevreye duyarlı ayakkabılar üretmekle kalmıyor aynı zamanda sürdürülebilir bir moda anlayışının mümkün olduğunu da gösteriyor!
Yeniden kullanım yükselişte
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/patagonia-1-1024x683.jpg)
1973’te Yvon Chouinard tarafından ABD’de kurulan açık hava giyim ve ekipman markası Patagonia, doğayı koruma ve çevreye duyarlı iş yapma misyonuyla tanınıyor. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen kıyafetler ve ömür boyu garanti sunan Patagonia, “Worn Wear” programıyla eski ürünlerin yeniden kullanımını da teşvik ediyor. Sürdürülebilir tüketimi destekleyen bu programda kullanılmış Patagonia ürünleri tamir edilip yeniden satışa sunuluyor. Ayrıca şirket her yıl kârının yüzde 1’ini çevre koruma girişimlerine bağışlıyor. “1% for the Planet” adlı bu girişim, doğayı koruma projelerine önemli kaynak sağlıyor.
Döngüsel ekonomi ile moda endüstrisindeki israfı azaltmak mümkün
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/nivogo.webp)
Nivogo, eski kıyafetlerin onarılıp yeniden satışa sunulduğu, döngüsel ekonomi modelini benimseyen ve moda endüstrisindeki israfı azaltmayı hedefleyen bir Türk girişimi. 2021 yılında kurulduğu günden bu yana sürdürülebilirliği iş modelinin temel taşı haline getiren Nivogo, çevresel etkileri en aza indiren süreçler geliştiriyor. Tüketicilerin artık kullanmadıkları giysi ve aksesuarlarını alan Nivogo, bu ürünleri onarıp temizleyerek yeniden satışa sunuyor. Ürünlerin çöpe atılması yerine yeniden kullanıma kazandırılması felsefesini benimseyen marka, bu sayede hızlı modanın neden olduğu aşırı tüketim ve çevre kirliliği sorunlarına çözüm üretmek için tüketicilere sürdürülebilir bir alışveriş alternatifi sunuyor.
Çevre dostu kumaşlarla moda endüstrisinde fark yaratan marka: iamnotbasic
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/iamnotbasic-1024x559.png)
Sürdürülebilirlik ve çevre dostu üretim konusunda çeşitli adımlar atarak moda sektöründe daha bilinçli ve sorumlu bir yaklaşım sergileyen iamnotbasic, üretim süreçlerinde mümkün olduğunca sürdürülebilir uygulamalar benimsiyor. Özellikle doğal liflerden üretilen kumaşlar kullanarak çevresel etkileri en aza indirmeyi hedefleyen marka, bazı tasarımlarında geri dönüştürülmüş poliamid gibi sentetik kumaşlar kullanıyor, böylece atık ve kimyasal etkileri olabildiğince aza indiriyor. Markanın, Lokman Hekim Sağlık Vakfı ile iş birliği yaparak başlattığı #BirazYerAc projesi kapsamında müşteriler satın aldıkları ürünlerle birlikte gönderilen poşetlere giymedikleri kıyafetlerini koyarak geri gönderiyorlar. Toplanan bu kıyafetler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere vakfa teslim ediliyor, böylece tekstil atıklarının azaltılması ve yeniden kullanımı teşvik ediliyor.
Sürdürülebilir moda ve inovasyonu birleştiren tasarımlar
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/arzu-kaprol1-1-1024x1024.webp)
Moda dünyasında sürdürülebilirlik ve inovasyonu bir araya getiren öncü tasarımcılardan biri olan Arzu Kaprol, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ile iş birliği yaparak sürdürülebilir bir koleksiyon oluşturdu. Bu koleksiyon, tehlike altındaki türlere dikkat çekmeyi ve moda müşterilerinin sürdürülebilirliğe olan ilgisini artırmayı hedefliyor. Ayrıca, yüzde 100 organik pamuk ve sürdürülebilir viskon gibi çevre dostu kumaşları tercih eden Kaprol, akıllı giyim teknolojilerine de yatırım yaparak moda dünyasında inovasyonu ve çevresel duyarlılığı birleştiriyor. Kaprol, geleneksel ve modern değerleri harmanlayarak hem estetik hem de sürdürülebilir tasarımlar sunuyor.
Kadın girişimcileri güçlendirme ve sürdürülebilirlik iç içe
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/asli-filinta.jpg)
Sürdürülebilirlik ve kadın girişimcileri güçlendirme konularında öncü moda tasarımcılarından biri olan Aslı Filinta, Anadolu’nun zengin kültürel mirasını modern tasarımlarla harmanlayarak hem çevresel hem de toplumsal sürdürülebilirliği teşvik ediyor. SkinCeuticals ile iş birliği yapılan “Değer Katmak Elimizden Gelir” projesinin merkezinde 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremden etkilenen Hatay Altınözülü kadınlara istihdam sağlamak, toplumdaki yerlerini güçlendirmek ve bunu yaparken Anadolu kültüründe yeri olan el sanatlarını yeniden dönüştürerek geleceğe taşımak bulunuyor. Tasarımlarında insanı ve çevreyi ön planda tutan Aslı Filinta, geleneksel değerleri modern dünyaya taşımayı hedefliyor.
Doğal elyaflar ve geri dönüşümle çevre dostu giyim
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/Ekran-goruntusu-2025-02-11-104908-1.png)
2017’de kurulan A Hidden Bee, sürdürülebilirlik ilkesini benimseyen kadın giyim markası olarak öne çıkıyor. Markanın kurucusu Aylin Erel, yerli ve yabancı markalarla 14 yıllık deneyimini, lokal malzemeler kullanarak ve lokal üretimi destekleyerek zamansız tasarımlar yaratmaya dönüştürüyor. A Hidden Bee, petrol bazlı olmayan ve geri dönüştürülmüş elyaflar (Tencel, Modal, Cupro gibi) kullanarak çevresel etkilerini en aza indiriyor. Ayrıca, atık yönetimi konusunda hassasiyet gösteren marka, kullanılan materyallerin atıklarını minimize etmeye özen gösteriyor. Bu yaklaşımlarıyla, sürdürülebilir moda anlayışını iş modelinin merkezine yerleştiriyor.
Moda tüketicilerinin sürdürülebilirlik motivasyon
Günümüzde moda tüketicileri arasında sürdürülebilirlik bilinci giderek artıyor. McKinsey’nin 2020’de yaptığı bir araştırmaya göre, tüketicilerin yüzde 67’si sürdürülebilir malzemelerden üretilen ürünleri tercih ederken, yüzde 63’ü markaların sürdürülebilirlik yaklaşımlarının satın alma kararlarını etkilediğini belirtiyor. Benzer şekilde, Türkiye’deki bir Think with Google raporu, tüketicilerin yüzde 75’inin çevre sorunlarının alışveriş kararlarını etkilediğini ortaya koyuyor. Ayrıca, her dört tüketiciden biri, çevre dostu ve sürdürülebilir ürünler için en az yüzde 15 daha fazla ödeme yapmaya hazır olduğunu ifade ediyor.
Bununla birlikte, sürdürülebilirlik konusundaki olumlu eğilimler her ne kadar umut verici olsa da gerçek satın alma davranışlarına tam olarak ne ölçüde yansıdığı tartışma konusu. Örneğin, genç nesiller arasında sürdürülebilirliğe olan ilgi yüksek olmasına rağmen, hızlı moda ürünlerine yönelik talep hala güçlü.
Günümüzde tüketiciler artık yalnızca şık ve trend ürünlerin peşinden koşmuyor, aynı zamanda bu ürünlerin nerede, nasıl, hangi koşullarda üretildiğini de sorguluyorlar. Son yıllarda sağlıklı yaşam ve bilinçli tüketim anlayışı, tüketicilerin moda alışkanlıklarını da dönüştürdü. “Az ama öz” anlayışı, birçok kişinin dolaplarında daha az parçaya yer vermesine ancak bu tercih edilen parçaların uzun ömürlü, yani kaliteli olmasını talep etmesine yol açıyor. Tüketiciler, yalnızca ürünlerin şıklığına değil, üretim süreçlerine ve yaşam döngüsüne de önem veriyor. Böylece sürdürülebilir moda, sadece bir trend değil, yaşamın her alanında etkisini hissettiren bir dönüşümün parçası haline geliyor…
Peki, sürdürülebilir moda konusunda üniversitelerde neler yapılıyor? Geleneksel Türk tekstil dokuma teknikleri bu alanda ne vadediyor? Ünlü tasarımcılar sürdürülebilirlik konusunda nasıl bir strateji izliyor? Gelin, İnsan İnovasyon Tasarımcısı Arzu Kaprol ve Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Duygu Atalay Onur’dan da bu soruların yanıtlarını dinleyelim…
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/Arzu-Kaprol_FW_210-1-edited.jpeg)
İnsan İnovasyon Tasarımcısı
Sürdürülebilirlik, kökleri toprağımızda olan kadim bir bilgi
✓ Hızlı tüketimin giderek büyüdüğü bir dünyada, sürdürülebilirlik artık bir seçenek değil, zorunluluk. Bu dönüşüm, üretim süreçlerinden malzeme seçimine, kullanıcı alışkanlıklarından tasarım anlayışına tüm sektörü kapsayan derin bir değişim gerektiriyor. Marka ve tasarımcılar olarak bizler, geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanarak, üretim süreçlerimizi iyileştirerek bu dönüşüme öncülük etmek zorundayız. Kullanıcılar bilinçli seçimler yaparak, markalar ise şeffaf ve sürdürülebilir üretim yöntemleri benimseyerek bu dönüşüme katkı sağlayabilirler.
✓ Bu coğrafyanın sunduğu doğal kaynakları ve geleneksel üretim yöntemlerini modern teknolojilerle birleştirerek hem sürdürülebilir hem de estetik ürünler tasarlayabiliriz. Sürdürülebilir moda sadece çevresel bir mesele değil; sosyal ve ekonomik dönüşümün de parçası. Bu dönüşümde, geleneksel el sanatları, yerel üretim ve adil ticaret gibi konulara da önem vermek gerekiyor. Dünyanın bilinen en eski kumaşının bu topraklarda olduğunu bildiğimiz bir gerçeklikte, bu hepimizin üzerine düşen bir görev.
✓ Pauline Van Dongen’in canlı renkler ve özgün desenlerle oluşturduğu sanatsal dünyası, sürdürülebilirliğin modayla ne kadar uyumlu olabileceğinin en güzel örneklerinden biri. Anouk Wipprecht ise giyilebilir teknoloji alanındaki öncü çalışmalarıyla beni çok etkiliyor. 3D yazıcı teknolojisiyle ürettiği interaktif tasarımları, gelecekte modanın nereye doğru evrilebileceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Ayrıca Japon moda tasarımcılarının minimalizm ve doğayla uyumlu tasarımları da benim için büyük bir ilham kaynağı. Onların tasarımlarında gördüğüm zarafet ve sadelik, sürdürülebilir modanın sanılanın aksine lüks ve şık olabileceğini kanıtlıyor.
✓ Sürdürülebilirlik benim için sadece bir moda akımı değil, kökleri toprağımızda olan kadim bir bilgi ve geleceğe taşıdığımız bir miras. Arzu Kaprol koleksiyonlarındaki her bir parça, sadece Türkiye’den materyallerle üretiliyor. Anadolu’nun doğal kaynakları ve el sanatları ise ilham kaynağım. Bu toprağın sunduğu biyolojik materyalleri, geleneksel işçilikleri ve modern teknolojileri bir araya getirerek hem insan bedenine hem de çevreye duyarlı ürünler yaratmaya çalışıyorum.
![Bu trend hızlı modayı öldürdü! Bu trend hızlı modayı öldürdü!](https://www.marketingturkiye.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/DUYGU-ATALAY-ONUR-1-4-993x1024.jpg)
Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölüm Başkanı
Atasal olana dönmek gerekiyor
✓ Hızlı modanın sebep olduğu aşırı tüketim, çalışan hakları sömürüsü, çevresel kirlilik, kaynak kısıtlılığı gibi pek çok sorun 2000’lerde İtalya’da yayımlanan “Yavaş Moda Manifestosu” ile sorgulanmaya başlandı.
✓ AB’ye üye ülkelerin 2015’te gündeme getirdikleri “Döngüsel Ekonomi Paketi” ile kapalı döngü sistemine geçişin sinyalleri verildi. Bu yeni model, al-kullan-at gibi doğrusal tüketim yönelimleri yerine sürdürülebilir tasarım, sıfır atığa dayalı üretim, ürün ömrünün uzatılması, kaynak yenileme, tamir ve yeniden üretim servislerini içeren stratejileri benimsiyor.
✓ Türkiye’de döngüsel ve sürdürülebilir moda özellikle AB ülkelerine ihracat yapan markalarda daha sağlam temellerde ilerliyor. Küçük ölçekli, nitelikli tasarım markalarında ise zanaat odaklı yavaş moda değerleri benimsenerek kaliteli üretim önceleniyor.
✓ Eğitimcilerin ana hedefi, yetişmekte olan tasarımcıların, kendi yaratıcılıklarına odaklandıkları bir yaklaşım yerine üretimin sonuçlarını da planladıkları bir bakış açısı geliştirmeleri. Müfredatın sürdürülebilir bir sektör yaratma idealiyle planlanması, ileri dönüşüm, katılımcı tasarım, kendin yap, sıfır atık gibi tasarım uygulamalarının eğitim sürecine dahil edilmesi çok önemli.
✓ Atasal olana dönüş ve kültürel mirasın korunması sürdürülebilir modanın önde gelen konuları. Geleneksel Türk dokumaları bu noktada çok değerli birer unsur olarak karşımıza çıkıyor. Her bölgede orada yetişen bitki veya hayvan tüylerinden elde edilen kumaşlar olduğunu görüyoruz. Bu kumaşlar yine o bölgeye özgü bitkilerle boyanıyor ve yakındaki akarsularda yıkanıyor. Yani üretim tamamen ekolojik bir şekilde gerçekleşiyor.
✓ Tüketicinin üretimin etik koşullarda yapıldığından emin olabilmesi için geliştirilen haritalandırma sistemleri ve blockchain teknolojileri öne çıkıyor. Bu teknolojiler sayesinde tarladaki ilk hasattan mağazadaki son ürüne kadar tüm süreç takip edilebiliyor. Yeni nesil sürdürülebilir malzemeler, özellikle bio-çözünür materyallere yönelik inovasyonlar da ön planda. Gıda sektöründeki atıkların moda sektöründe kullanılabilecek kumaşlara dönüşmesiyle elde edilen kumaşlar, petrol bazlı sentetiklere güzel bir alternatif oluşturuyor.