Büyük istifa hareketi başladı…
Pandemi başlangıcından bu yana birçok çalışan ya temelli işten ayrıldı ya da iş değiştirdi. Bu kararlar birleşince global bir “büyük istifa” hareketine dönüştü. Peki, ama bu istifa dalgası hangi sektörleri vurdu? Çalışanlar ne istiyor? Markalar pozisyonları doldurmak için neler teklif ediyor? Gelin önce global istifa rakamlarına ardından da diğer detaylara göz atalım…
Pandemi başlangıcından beri öğretmenlerin güzellik merkezlerinde, mühendislerin zincir marketlerde çalıştığına şahit olduk. 30.000’den fazla küresel çalışanla yapılan bir Microsoft anketi, çalışanların yüzde 41’inin bu yıl işten ayrılmayı veya meslek değiştirmeyi düşündüğüne işaret ediyor. İngiltere ve İrlanda’daki İK yazılım şirketi Personio’nun yaptığı bir araştırmada katılımcıların yüzde 38’inin önümüzdeki altı aydan bir yıla kadar olan süreçte işi bırakmayı planladığını kaydetmesi bu sonuçları destekliyor. ABD çalışma Bakanlığı’nın Nisan ayında dört milyon kişinin işten ayrılmasını açıklaması da yine aynı konuya işaret ediyor. Global anlamda çalışanların çoğu mutsuz…
Bazı ekonomistlerin “Büyük İstifa” olarak adlandırdıkları bu olayların aslında birkaç nedeni var. Bazı çalışanlar için pandemi, önceliklerde bir değişimi tetikledi ve onları “hayallerindeki işe” adım atmaya veya evde çocuklarıyla zaman geçirmeye teşvik etti. Ancak birçoğu için ayrılma kararı, işverenlerinin pandemi sırasında davranış biçiminin bir sonucu olarak gelişti.
Büyük istifanın sebepleri neler?
İşçiler her şeyden önce, pandemi sırasında işverenlerinin kendilerine nasıl davrandığını tekrar gözden geçirdi. Bunun sonucundaysa, destek sunan şirketlerde kalma ve vermeyenlerden kaçma kararı alındı.
Pandemi öncesinde şirketinin kurumsal kültürünü zayıf bulan ve zaten ayrılmanın eşiğinde olan çalışanlar bu dönemde bir kırılma noktasına itildi. Yakın tarihli bir Stanford araştırması gösteriyor ki, kötü ortamlara sahip şirketlerin birçoğu, toplu işten çıkarmalar gibi işçileri desteklemeyen kararlarını ikiye katladı. Fakat bu durum, işten çıkartılmayan çalışanların da zaten desteklenmedikleri bir ortamda oldukları düşüncesini besledi.
JUST Capital’in baş strateji sorumlusu Alison Omens salgın dönemini şöyle özetliyor, “Beklenti açısından yoğunluk arttı; İnsanlar şirketlerden daha fazlasını bekliyor. Salgının ilk günleri bize insanların makine olmadığını hatırlattı. Çocuklarınız, sağlığınız, finansal güvencenizin olmaması, faturalarınızı karşılayamama ihtimaliniz ve diğer sorumluluklarınız için endişeleniyorsanız, üretken olma olasılığınız daha düşüktür. Ve herkes tüm bu konular hakkında endişeli.”
İşçiler, işverenlerinden bu endişeleri hafifletmeye veya en azından kabul etmeye yardımcı olacak hamleler yapmalarını bekledi ve bunu yapamayan şirketler zarar gördü. Personio araştırması ayrıca, işi bırakmayı planlayan katılımcıların yarısından fazlasının, faydaların azalması, kötüleşen iş-yaşam dengesi veya toksik bir işyeri kültürü sebebiyle bu kararı aldığına işaret ediyor.
Personio’nun insan kaynakları birim sorumlusu Ross Seychell, “Emek verdiğim bu şirket bu süreçte sağlığım ve mutluluğum için ne yaptı?” sorusuna birçok çalışanın olumlu bir yanıt bulamadığını ve bu sebeple “Değerli olduğum bir yere gideceğim” düşüncesine kapıldığını belirtiyor.
Tek sorun ücret tatmini değil…
Bu kitlesel istifa dalgası, tüm kıdem seviyelerinde gerçekleşiyor. Özellikle hizmet ve perakende sektörlerinde daha da belirginleşiyor.
Pandemi boyunca, genellikle daha düşük ücretli pozisyonlarda çalışan işçiler, işverenlerin kararlarının sonucunda çok az güvenlik önlemiyle veya hiç güvenlik önlemi olmadan tüketicilerle etkileşim gerektiren görevlerde uzun süreler çalıştı. ABD Çalışma Departmanından alınan verilere göre, yalnızca Nisan ayında perakende sektöründe yaklaşık 650.000 işçi işi bırakma kararı aldı.
Şimdi, büyük perakendeciler açık pozisyonları doldurmak için çabalıyor ama yeterince yeni ve istekli işçi bulmakta zorlanıyorlar. Target ve Best Buy gibi şirketler maaşları artırırken, McDonald’s ve Amazon 200 ila 1000 dolar arasında değişen işe alım bonusları sunuyor. Yönetim danışmanlığı şirketi Korn Ferry tarafından yapılan bir anket, tüm bu adımlara rağmen perakendecilerin yüzde 94’ünün boş pozisyonları doldurmakta sorun yaşadığına işaret ediyor.
Omens, bu durumu “Pozisyonları dolduramıyorlar çünkü tek sorun para değil” sözleriyle açıklıyor ve ekliyor, “Pek çok perakende ve hizmet çalışanı, başka yerlerde –örneğin depolarda veya ofislerde– daha az ödeme yapan, ancak daha fazla fayda, terfi imkanı ve şefkat sunan giriş seviyesi pozisyonları tercih ediyor. Çalışanların birçoğu başka bir iş bulmanın ve geçiş yapmanın tahmin ettikleri kadar zor olmadığını gördü. İnsanlara, değerlerine uygun bir şirkette çalışmak için ücretlerinde kesinti yapıp yapmayacaklarını sorduğumuzda evet yanıtı alıyoruz.”
Bu istifa dalgası uzun vadeli değişikliklere yol açar mı?
Peki bu Büyük İstifa dalgası, işyeri kültürüne ve şirketlerin çalışanlarına yatırım yapma biçimlerine anlamlı, uzun vadeli bir değişiklik getirebilir mi?
Omens, cevabın evet olduğuna inanıyor. Milyarder girişimci ve yatırımcı Mark Cuban da aynı fikirde. Mart 2020’nin sonlarında CNBC’nin “Markets in Turmoil” adlı programında şirketleri çalışanlarını erken bir tarihte çalışmaya zorlamamaları konusunda uyardı. Cuban konuyu, “Şirketlerin bu konuda nasıl aksiyon alacağı onlarca yıllık markalarını tanımlayacak. Acele ederseniz ve biri hastalanırsa bundan siz ve markanız sorumlu. Çalışanlarına ve paydaşlarına sahip çıkmayıp onları ilk sıraya koymayan şirketler affedilmez” açıklamasıyla detaylandırdı.
Seychell de Cuban’ın açıklamasını, “Hem eski hem de yeni şirketlerin son bir buçuk yılda çalışanlarına olan davranışları geleceğin gidişatını belirleyecektir. Çalışanların kazancına ve genel refahına yatırım yapmak zorunlu hale geldi. Çok sayıda çalışan harekete geçtiğinde bu şirketlere ciro ve üretkenlik kaybı açısından daha büyük maliyetler getirir. İşgücünün çoğunu kaybeden şirketler, önümüzdeki 12 ila 16 ay boyunca ve belki de çok daha uzun süre bununla mücadele edecek. İnsanlarına yatırım yapmayan şirketler geride kalacak” sözleriyle destekliyor.
Kaynak: BBC