
Cansu Canan Özgen: “Habercilik artık büyüklerin tekelinde değil!”
Gazetecilikteki başarılarıyla adından söz ettiren Cansu Canan Özgen hem geleneksel medyada hem de dijital platformlarda etkileyici bir kariyere sahip. Medya Takip Merkezi’nin Marketing Türkiye için hazırladığı YouTube Rating Report’a göre, YouTube’da en çok aboneye sahip gazeteciler arasında yer alan Özgen, bu başarısını izleyicileriyle kurduğu güçlü bağa ve gazeteciliğin temel etik değerlerine bağlıyor. Kadın gazetecilerin medya dünyasında karşılaştıkları zorluklardan, YouTube’un habercilik anlayışına getirdiği yeniliklere kadar birçok konuyu konuşmak üzere bir araya geldiğimiz Özgen, “Dönüşüm, haberciliğin sadece büyük kuruluşların tekelinde olmadığı; bireylerin de kendi platformlarını yaratıp güçlü içerikler sunabildiği bir dönemi başlattı” diyor.
Gazetecilik mesleğine olan ilginiz nasıl başladı?
Gazetecilik benim için bir meslekten öte, bir yaşam biçimi. İnsan hikayelerine olan merakım, olayları ve olguları derinlemesine anlama tutkum, gazeteciliğe adım atmamda belirleyici oldu. Küçük yaşlardan beri okumaya ve yazmaya büyük bir ilgi duydum. Kitapların içinde kaybolurken aslında bir şeyi fark ettim: Herkesin anlatılmayı bekleyen bir hikayesi var ve bu hikayeleri doğru bir şekilde görünür kılmak, topluma değer katmanın en etkili yollarından biri. Bu mesleğe yönelmemde, gerçeklere ulaşmanın ve bunları etik bir çerçevede paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu anlamam da etkili oldu. Gazetecilik, sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda toplumun vicdanını temsil etmek, sessizlerin sesi olmak ve değişime öncülük etmektir. İşte bu idealizm ve sorumluluk duygusu beni bu yola çekti.
Sonuçta, gazetecilik yalnızca bir kariyer değil; sürekli öğrenmeyi, sorgulamayı ve insanlara dokunmayı gerektiren bir yaşam misyonu. Bu yolda her adımda şunu hatırlıyorum: Soru sormak, cevaplardan daha değerlidir.
Marketing Türkiye’nin “YouTube Rating Report” endeksine göre en çok abonesi olan, en çok izlenen gazeteciler listesinde sadece dört kadın gazeteci bulunuyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tablo, medya dünyasında kadınların varlık göstermesinin ve bu alanda sürdürülebilir bir başarı elde etmesinin hâlâ zorluklarla dolu olduğunu gösteriyor.
Ancak bu durum, aynı zamanda kadın gazetecilerin az sayıda olmalarına rağmen büyük bir etki yaratabildiğinin bir kanıtı. Sayısal dezavantaja rağmen, kadınların ürettikleri içeriklerle fark yaratmaları oldukça kıymetli. Kadın gazeteciler olarak, sadece görünürlük değil, aynı zamanda temsil edilen konuların derinliği ve çeşitliliğiyle iz bırakıyoruz. Bu durum, medyadaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini aşma yolunda hepimize daha fazla sorumluluk yüklüyor. Çözüm ise dayanışma içinde daha fazla kadın gazetecinin bu alanda yer almasını teşvik etmek ve mevcut başarılara sahip çıkmaktan geçiyor.
“Bir kadın gazeteci olarak erkeklerin ağırlıklı olduğu bir alanda başarı elde etmek hem büyük bir gurur hem de derin bir sorumluluk duygusu getiriyor. Önyargılarla, ayrımcılıkla ve bazen görünmez olma hissiyle mücadele ettim. Ancak her zorluk, beni daha güçlü ve daha tutkulu bir şekilde hedeflerime bağladı.”
Yine “YouTube Rating Report”ta pek çok kategoride üst sıralarda yer alıyorsunuz. Öte yandan abone sayısını en hızlı artıran gazetecilerden birisiniz. Bu başarının sırrı ne?
Bu başarı, aslında sadece benim değil, izleyicilerle kurduğum güçlü bağın bir sonucu. İnsanların günümüzde doğru bilgiye ulaşma ihtiyacı hiç olmadığı kadar arttı. YouTube gibi bir platformda başarılı olmanın anahtarı ise samimiyet, tutarlılık ve izleyiciyi gerçekten anlamak. Benim için içerik üretmek, sadece bilgi paylaşmak değil; aynı zamanda bir sohbet başlatmak, insanlara dokunmak ve onları düşündürmek demek. Abone sayısındaki artış ve üst sıralarda yer almak bu çabaların bir yansıması. İzleyicilerime hep şunu hissettirmeye çalışıyorum: Burada yalnızca izlemiyor, aynı zamanda birlikte bir şeyler inşa ediyoruz. Bu başarı, karşılıklı güvenin ve emeğin doğal bir sonucu.

Pek çok erkek gazetecinin yanında başarılarıyla öne çıkan bir kadın gazeteci olmak size nasıl hissettiriyor?
Kadın bir gazeteci olarak erkeklerin ağırlıklı olduğu bir alanda başarı elde etmek hem büyük bir gurur hem de derin bir sorumluluk duygusu getiriyor. Bu yolculuk hiç kolay olmadı… Önyargılarla, ayrımcılıkla ve bazen görünmez olma hissiyle mücadele ettim. Ancak her zorluk, beni daha güçlü ve daha tutkulu bir şekilde hedeflerime bağladı. Başarıyı sadece bireysel bir kazanım olarak görmüyorum; her adımda diğer kadınlara da cesaret verebilecek bir iz bırakmayı hedefliyorum. Eğer benim hikayem, başka bir kadının hayallerinin peşinden koşmasına ilham olabiliyorsa, işte o zaman gerçek bir anlam kazanıyor. Kadınların sesi duyulmayı hak ediyor. Ben de bu sesi daha gür kılabilmek için çalışıyorum ve bu, kalbimi en çok dolduran şeylerden biri.
YouTube da artık konvansiyonel medya gibi önemli bir basın yayın organı haline geldi. Burada da fazlaca haber üretiliyor ve tüketiliyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
YouTube, günümüzde konvansiyonel medyanın tamamlayıcısı olmaktan çıkıp, adeta bağımsız bir medya organı haline geldi. Bu dönüşüm haberciliğin sadece büyük kuruluşların tekelinde olmadığı; bireylerin de kendi platformlarını yaratıp güçlü içerikler sunabildiği bir dönemi başlattı. Bu, ifade özgürlüğü ve çeşitlilik açısından büyük bir kazanım. Ancak her fırsat aynı zamanda sorumluluk getirir. YouTube’daki haber üretiminin ve tüketiminin hızla artması, bilgi kirliliği riskini de beraberinde getiriyor. Burada önemli olan, etik değerlerle hareket eden içerik üreticilerinin ve bilinçli izleyicilerin varlığı. Doğrulanmış bilginin, derinlikli analizlerin ve tarafsız haberciliğin önemi, bu platformda da konvansiyonel medyadaki kadar geçerli.
YouTube’un haberciliğe getirdiği en büyük katkı ise şeffaflık ve çeşitlilik oldu. Artık bir olayın yalnızca tek bir perspektiften değil, birçok farklı açıdan incelendiğine tanık oluyoruz. Bu da izleyicilere, olayları çok boyutlu görme fırsatı sunuyor. Ancak bu gücün sorumlulukla yönetilmesi gerektiğine inanıyorum, çünkü güvenilir bilgi her zaman toplumun en büyük ihtiyacı. YouTube’un en büyük farkı ise izleyiciyle daha yakın bir ilişki kurma fırsatı sunması. İnsanlar yalnızca haberi tüketmiyor, aynı zamanda yorum yaparak, tartışarak ve katkıda bulunarak sürecin bir parçası oluyor. Bu etkileşim, haberin daha insana dokunan bir hale gelmesini sağlıyor. Ancak bu gücü doğru kullanmak, platformun geleceği için çok önemli.

Siz hangi haber kanallarını ve YouTube gazetecilerini takip ediyorsunuz?
Telefon elimden neredeyse hiç düşmüyor, hem bir içerik üreticisi hem de iyi bir içerik tüketicisi olarak gün boyu gündemi yakından takip ediyorum. Geleneksel medya tarafında özellikle çalıştığım kurum olan tv100 gerek haber dilinin objektifliği gerekse gündemi yakalama hızıyla takdir ettiğim bir kanal. Böylesine dinamik ve kaliteli bir ekibin parçası olmak mutluluk verici. YouTube’da ise derinlikli analizler yapan ve farklı bakış açıları sunan gazetecileri takip ederek içeriklerim için ilham alıyorum. Türkiye’de ve dünyada, olayları sadece aktarmakla kalmayıp analiz eden, izleyiciye yeni bir perspektif sunan kanallar ilgimi çekiyor. Ayrıca, uluslararası haber platformlarının dijital kanalları da düzenli olarak izlediğim kaynaklar arasında. Bilgiye her zaman geniş bir açıdan bakmak gerektiğine inanıyorum, bu yüzden farklı kanallardan ve platformlardan beslenmeye özen gösteriyorum.
“YouTube’un haberciliğe getirdiği en büyük katkı şeffaflık ve çeşitlilik oldu. Artık bir olayın yalnızca tek bir perspektiften değil, birçok farklı açıdan incelendiğine tanık oluyoruz. Bu da izleyicilere, olayları çok boyutlu görme fırsatı sunuyor.”
Bir gazeteci olarak içinden geçtiğimiz dönemi nasıl yorumluyorsunuz? Bundan 20- 30 yıl sonra sizce bu dönem hem ülke gündemi hem de gazetecilik mesleği açısından nasıl anılacak?
İçinde bulunduğumuz dönem hem ülke gündemi hem de gazetecilik açısından oldukça çalkantılı ve dönüştürücü bir süreç. Teknolojinin etkisiyle bilgiye erişim hiç olmadığı kadar kolaylaşırken, bilgi kirliliği ve dezenformasyon gibi büyük risklerle de karşı karşıyayız. Bu da gazetecilik mesleğini her zamankinden daha kritik bir konuma taşıyor; çünkü doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak artık bir lüks değil, bir ihtiyaç. Bundan 20-30 yıl sonra bu dönem, büyük dönüşümlerin ve zorlukların yaşandığı bir zaman dilimi olarak hatırlanacak. Toplumun kutuplaşma ve hızlı değişimlerle yüzleştiği, gazeteciliğin ise güvenilirlik ve etik değerler sınavından geçtiği bir dönem olarak anılacağını düşünüyorum. Ancak aynı zamanda, dijitalleşmenin sunduğu fırsatlarla gazetecilik mesleğinin yeni bir evreye taşındığı bir dönem olarak da kayıtlara geçebilir.
Bu nedenle biz gazetecilere düşen görev, bu süreçte bilgiye sadık kalmak, etik değerlerden ödün vermemek ve geleceğe bu mesleğin onurunu koruyarak güçlü bir miras bırakmak. Gazetecilik, her zaman olduğu gibi tarihe tanıklık eden bir meslek ve bugünün hikayesini doğru yazmak, gelecekte nasıl hatırlanacağımızı belirleyecek.