En çok CEO hangi üniversitelerden çıkıyor?
Kimileri sahip olduğu yüzlerce yıllık köklü tarihleriyle kimileri yüksek profilli mezunlarıyla adından söz ettiriyor üniversitelerin… Bir taraftan öğrencileri hayata hazırlayan üniversiteler bir yandan da C Level koltukların taliplerini yetiştiriyorlar. Üstelik deyim yerindeyse kimi üniversiteler adeta birer CEO fabrikasına dönüşmüş durumda. Zira ülke genelindeki üst düzey yöneticilerin yüzde 42,5’i en çok öne çıkan üç üniversiteden birinin tedrisatından geçmiş bulunuyor… Peki bu üniversiteler hangileri? Liderler en çok hangi fakültelerden çıkıyor? Hepsi ve daha fazlasının yanıtları Data Expert‘in gerçekleştirdiği araştırmadan geliyor…
Data Expert’in 5 bin 700 üst düzey yönetici ile yapmış olduğu detaylı araştırma sonucuna göre; Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yüzde 16,5’ini mezun eden Orta Doğu Teknik Üniversitesi listede ilk sırayı alırken onu yüzde 15 oranla Boğaziçi Üniversitesi ve yüzde 11 oranla İstanbul Teknik Üniversitesi takip ediyor.
ODTÜ ve İTÜ, özellikle mühendislik alanında verdikleri mezunlarla Türk iş dünyasına katkıda bulunurken; Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunlarının başarısıyla dikkat çekiyor. Türkiye’nin önde gelen bu 3 üniversitesinden mezun yöneticilere hemen her sektörün tepesinde rastlamak mümkün.
Anket sonuçları bir anlamda üniversitelerin itibar sıraları hakkında fikir verirken; Data Expert Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Altunkaya, listede 4. ve 5. sırayı paylaşan Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nin başarılarını, köklü eğitim geleneğine ve her sene çok sayıda mezun vermelerine bağlıyor. Marmara Üniversitesi özellikle iletişim ve ekonomi/iktisat alanında verdiği mezunlarla dikkat çekiyor.
Vakıf üniversiteleri arasında ilk sırada bulunan Bilkent Üniversitesi, Hacettepe ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ardından 8. sırada yer alıyor. İlk 10’da yer alan diğer üniversiteler ise sırasıyla; Ankara Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi oluyor.
Altunkaya, henüz genç olmaları dolayısıyla bu listede yer almayan fakat verdikleri mezunlarla dikkat çeken Koç Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi’ni ileride bu listede çokça mezunu ile yer alacağına inanıyor. Bunun yanında, iş dünyası ile iç içe yapıları ile dikkat çeken vakıf üniversiteleri, geleceğin yöneticilerini yetiştirmek konusunda harekete geçmiş durumda.
Her iki yöneticiden birisi mühendis
Altunkaya; üniversitenin yalnızca adına değil, mezun olunan bölüme ve uzmanlaşmaya da dikkat çekerken sadece ünlü ve başarılı bir üniversitenin herhangi bir bölümünden mezun olmanın yeterli olmadığının altını çiziyor. Data Expert’in yapmış olduğu araştırma; listedeki bu üniversitelerin özellikle İşletme, Endüstri Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, İktisat, Uluslararası İlişkiler gibi bölümlerinin mezunlarının iş dünyasındaki yönetici pozisyonlarına daha hızlı ulaşabildiğini gözler önüne seriyor.
Üst düzey yöneticilerin yaklaşık yüzde 50’sinin mühendislik bölümlerinden mezun olması da araştırmanın diğer çarpıcı verileri arasında.
10 yöneticiden 7’sinin Yüksek Lisans eğitimi var
Dünyadaki hızlı küreselleşme ile birlikte iş dünyasının dinamikleri de sürekli değişim ve dönüşüm geçiriyor ve öğrencilerin üniversite hayatları boyunca da kendilerini geliştirmeleri çok büyük önem kazanıyor. Dolayısıyla üniversite hayatı boyunca yapılan stajlar, üniversite dışı aktiviteler ve özellikle belli alanlarda uzmanlık sunan eğitim – sertifika programları, MBA, Yüksek Lisans programlarıyla birlikte akademik eğitimi desteklemek hem iş dünyasına yönelik bilgilerini güncel tutmak hem de dönüşüme hızlı adapte olabilme konusunda geleceğin yönetici adaylarına rekabet avantajı sağlıyor.
Data Expert’in yürüttüğü araştırma aynı zamanda 5 bin 700 üst düzey yöneticinin yüzde 68’inin yüksek lisans derecesine de sahip olduğunu gösteriyor. Altunkaya, bu oranın önümüzdeki senelerde daha da artacağını ve yönetici koltukları için olan yarışın daha yüksek bir rekabet içereceğini öngörüyor.
Yönetici yaşı düşüyor!
Araştırma verilerine göre, üst düzey koltuklarda halen 45-50 üstü yaş aralığında olan yöneticilerin çoğunlukta olduğu görülse de, yaşı 40-45 arasında olanların sayısının hiç de az olmadığını söylemek mümkün. Özellikle aile şirketlerinin halen Türkiye’de büyük dilimi oluşturması, patron şirketi mantığının sürmesi ve uzun yıllar şirketlerinin başlarında olması yaş oranını yukarı çekiyor.
Bir diğer çarpıcı veri ise, 5 yöneticiden birinin 35-40 yaş aralığında olması. Y kuşağının, bilgiye erken ulaşması ve erken yaşlarda iş tecrübesi edinmesi ile bu yaş aralığındaki üst düzey yöneticilerin, özellikle rekabet yoğun sektörlerde yer almaya başladıklarını görebiliriz.
Y jenerasyonu, X jenerasyonuna göre iş dünyası konusunda daha sakin, iş hayatına atılmakta acele etmiyorlar ve genelde üniversite/eğitim süresini uzatmayı hedefliyorlar. Fakat bu durum, gerçek bir iş tecrübesi ile çok geç karşılaşmalarından dolayı, adaptasyon sürecini zorlu bir yokuşa sürüyor. Günümüzde iş dünyasının yüzde 50’sini oluşturan bu gençler hiyerarşik çalışma anlayışından uzak bir şekilde çalışmayı tercih etse de; yönetici koltuklarına yaklaştıkça rekabetin farkına varıyorlar ve kendilerini geliştirmek için çaba göstermeye başlıyorlar. Dolayısıyla önümüzdeki senelerde yönetici koltukları için rekabet iyice kızışıyor olacak çünkü, çok sayıda başarılı ve yüksek lisans ve üzeri eğitim derecesinde nitelikli gençler bu koltuklar için yarışıyor olacaklar.