Cinsiyetçi dil kullanımı kız çocuklarının yaratıcılığını etkiliyor!
LEGO Grup, çocukların yaratıcı özgüvenini etkileyen toplumsal eğilimleri ortaya koymak üzere yaptığı global araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 36 ülkeden 61 bin 500’den fazla ebeveyn ve 5-12 yaş grubundaki çocuklarla yapılan LEGO Group İyi Oyna Araştırması (2023), kız çocuklarının yaratıcılıklarının gelişmesi için toplumsal değişim çağrısı yapılması gerektiğini gösteriyor.
Araştırmaya göre, Türkiye’de 5 yaş grubundaki kız çocuklarının yüzde 75’i yaratıcılıklarına güveniyor ancak bu güven duygusu yaş ilerledikçe azalıyor. Ayrıca, Türkiye’de kız çocuklarının yüzde 70’i düşüncelerini paylaşmak konusunda kaygı duyuyor. Araştırmaya katılan tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bu kaygının nedeni, yüzde 79 oranında kız çocuklarının yaşadığı “mükemmel olma” baskısı ve “hata yapma korkusundan” kaynaklanıyor. Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 73’ü, bu tür baskıların kız çocuklarının kendi fikirlerini ortaya koymaktan çekinme olasılıklarını artırdığına inanıyor.
Kız çocukları daha çok baskı altında
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de kız çocuklarının yüzde 74’ü toplumun verdiği “mükemmellik” mesajlarının kendilerinde baskı yarattığını söylüyor. Bu durum tüm çocukların yaşadığı bir baskı olsa da hem ebeveynler hem çocuklar, kız çocuklarının mükemmel olma konusunda daha fazla baskı hissettiklerini ve hata yapma konusunda da erkeklere nazaran daha fazla kaygı yaşadıklarını kabul ediyor.
Araştırmacılara göre, günlük dil kullanımında yapılacak küçük değişikliklerle bu oranları düşürmek mümkün. Araştırma, günlük dilin kız çocuklarının kendilerini yaratıcı ve özgür bir şekilde ifade etmelerini engelleyen bir rol oynadığını gösteriyor. Türkiye’de 5-12 yaş aralığındaki kız çocuklarının yüzde 81’i duydukları kelimelerin kendilerinde hata yapma ve bir şeyleri deneme konusunda endişe yarattığını ve her ne yaparlarsa yapsınlar onları mükemmeli ortaya koymaya zorladığını söylüyor.
İyi Oyna Araştırması ayrıca, kız çocuklarını orantısız bir şekilde etkileyen önemli bir toplumsal önyargıyı da gözler önüne seriyor. Örneğin toplum, kız çocuklarının yaptığı yaratıcı şeylere erkeklere oranla 7 kat daha fazla “tatlı”, “şirin” ve “güzel” gibi yakıştırmalarda bulunuyor. “Cesur”, “havalı”, “dahi” ve “yenilikçi” gibi yakıştırmaları ise kızlara nazaran iki kat fazla oranda erkek çocukları için kullanıyor.
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de çocukların yüzde 60’ı, yetişkinlerin kız çocuklarındansa erkek çocuklarının yaratıcı fikirlerini daha fazla dinlediklerine inanıyor. Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 74’ü ise toplumun, erkeklerin yaratıcı fikirlerini kadınlarınkinden daha fazla ciddiye alındığına katılıyor.
Kız çocukları “hata yapma özgürlüğü” istiyor
Türkiye’de araştırmaya katılan kız çocuklarının yüzde 95’i, hataların birer öğrenme fırsatı olarak görülmesi durumunda yeni şeyler denemekten daha az korkacaklarını, yine yüzde 95’i yaptıklarını gösterme konusunda kendilerini daha güvende hissedeceklerini ve mükemmel olmak yerine gelişim süreçlerine daha çok önem vereceklerini söylüyor.
Kız çocuklarının yüzde 98’i, yetişkinlerin ortaya çıkan sonuç yerine, yaratıcı süreçlere daha fazla odaklanmaları halinde kendilerine olan güvenlerinin artacağını, yüzde 92’si ise yetişkinlerin tavrı bu yönde olursa hata yapma konusunda da daha az endişe duyacaklarını belirtiyor.
Özetle kız çocukları “yaratıcı”, “cesur” ve “ilham verici” gibi gelişim odaklı bir bakış açısıyla yapılan iltifatların onları daha çok motive edeceğini belirtiyor.
Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 93’ü oyunun, çocuklarının kendilerini ifade etmelerine yardımcı olduğunu, farklı denemeler yapmak için özgüvenlerini artırdığını, yaratıcı özgüveni geliştirdiğini ve başarısızlık korkusu olmadan keşfetmek ve denemek için güvenli bir alan sağladığını söylüyor. Türkiye’de çocukların yüzde 90’ı, oyun sırasında kendileri olabileceklerini hissediyor ve yüzde 88’i, oyun sonrasında hata yapma ve yargılanma konusunda daha az endişeleniyor. Yüzde 91’i, oyun oynarken fikirlerini ve yaratıcı çalışmalarını paylaşma konusunda kendilerini daha güvende hissediyor.
Ebeveynler gelişime odaklanmalı
Eğitim bilimci, Akademisyen ve Yazar Dr. Özgür Bolat, LEGO’nun dikkat çekmeye çalıştığı konu hakkında şu değerlendirmeleri yaptı: “LEGO iyi Oyna Araştırması’nda çocuklar çok net bir şekilde kendileri için önemli olanın gelişim süreci ve öğrenme olduğunu söylüyor. Gelişimin önündeki en büyük engellerden biri, hata yapma korkusu olarak karşımıza çıkar. Hata yapma korkusunu ebeveyn davranışları tetikler. ‘Hiç yapamamışsın’, ‘Bunu nasıl yapamazsın’ gibi yargılamalar ya da ‘senden en mükemmelini yapmanı istiyorum’ gibi baskıcı ve sınırlayıcı bir dil kullanımı, fazla müdahale ya da bir şeyleri çocuk yerine yapma gibi davranışlar çocukta hata yapma korkusu oluşturur. Yapılması gereken; ebeveynlerin hata olmadan gelişim olmaz ve hata gelişimin dostudur bakış açısını kazanmaları ve çocuklarına da bu bakış açısını kazandırmalarıdır. Ebeveynler çocuk hata yaptığında, ‘bu hatadan ne öğrendin ve bir sonraki denemende neyi farklı yapacaksın’ sorusunu sormalı ve gelişime odaklanmalı.”
Araştırmanın Metodolojisi
The LEGO Group tarafından Edelman DXI tarafından yürütülen araştırma, Avustralya + Yeni Zelanda, Avusturya, Belçika, Brezilya, Kanada, Çin, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, Hong Kong, Macaristan, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Kenya, Meksika, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Singapur, Slovakya, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, İsviçre, İsveç, Suudi Arabistan, Tayvan, Türkiye, BAE, İngiltere ve ABD dahil olmak üzere 36 ülkede, 13 Aralık 2023 – 24 Ocak 2024 tarihleri arasında gerçekleşti. 36.000 ebeveyn ve 5-12 yaş arası 25.532 çocuk olmak üzere toplam 61.532 kişi araştırmaya katıldı.