Dijital dünyada ebeveynlik: Ekran süresinde denge arayışı
Dijital çağın hızla gelişen dünyasında ebeveynlik, ekran süresi gibi yeni sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Çocukların erken yaşlardan itibaren teknolojiyle iç içe büyüdüğü günümüzde, ebeveynler hem eğlenceli hem de eğitici içerikler arasında denge kurma mücadelesi veriyor. Ebeveynler, çocuklarının telefon, tablet, bilgisayar gibi araçlarda geçirdiği zamanı yönetmek istiyor… Twentify Araştırma’nın yapay zeka destekli araştırma platformu Quals.ai ile Almanya’da gerçekleştirdiği ve çocukların ekran süresi konusunda ebeveynlerin uygulamalarını ve perspektiflerini inceleyen çalışması, ebeveynlerin bu süreçte ne tür stratejiler izlediğini ve uzman önerilerine nasıl yaklaştıklarını ele alıyor.
Zaman yönetimi ve tanımlamalar
Ebeveynler, ekran süresini çocuklarının dijital cihazlar üzerinde geçirdiği zaman olarak tanımlıyor ve çocuklarının ekran süresini günün belirli saatleriyle sınırlandırıyor. Ekran süresi genellikle ödül veya serbest zaman aracı olarak kullanılıyor. Bu durum, ebeveynlerin çocuklarının dijital medya ile etkileşimlerini dikkatlice denetlediğini gösteriyor.
“Ekran süresi, çocuklarım için hem eğlenceli hem de öğretici.” (Kadın, 37, Köln)
Ebeveynler için ekran süresinin avantajları
Ebeveynler, ekran süresinin çocuklarını meşgul etme ve kendilerine zaman ayırma fırsatı sunduğunu ifade ediyor. Bu da ekranda geçirilen zamanın, ebeveynler için bir “nefes alma aracı” olduğunu gösteriyor. Ayrıca, çocukların teknolojiye aşinalığı ebeveynler için bir başka avantaj olarak görülüyor.
“Ev işlerini yaparken çocuğum meşgul oluyor.” (Kadın, 32, Stuttgart)
Eğitici içerikler ve kaçınılan içerikler
Ebeveynler, eğitici ve yaşa uygun içeriklerin tercih edilmesi gerektiğini düşünüyor. Şiddet içeren ve yetişkinlere yönelik içeriklerden ise kaçınılıyor. Bu da ebeveynlerin çocuklarının dijital içerik tüketimine yönelik bilinçli bir duruş sergilediğini gösteriyor.
“Çocuğuma uygun olmayan içerikleri engelliyorum.” (Kadın, 37, Köln)
Uzman görüşlerine karşı tutum
Ebeveynler, uzmanların ekran süresi ile ilgili önerilerine genellikle olumlu yaklaşıyor. Ancak, bu önerileri kendi pratikleri ile dengelemeye çalışıyorlar. Bu durum, ebeveynlerin kendi koşullarına uygun bir denge oluşturmaya çalıştığını gösteriyor.
“Uzmanların önerilerini dinliyorum ama kendi yolumda ilerliyorum.” (Kadın, 47, Bremen)
Ekran süresinin çocuklar üzerindeki etkileri
Ebeveynler, ekran süresinin çocuklarının teknolojik beceriler geliştirmesine katkı sağladığını düşünüyor. Bununla birlikte, aşırı ekran kullanımının sosyal ve fiziksel aktiviteleri olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
“Ekran süresi, çocuğumun sosyal aktivitelerine zarar vermemeli.” (Erkek, 39, Frankfurt)
Ebeveynlerin ekran süresi stratejileri
Ebeveynler, çocuklarının ekran süresini etkin yönetmek için çeşitlendirilmiş stratejiler uyguluyor. Ebeveyn kontrol araçları ve içerik kısıtlamaları bu stratejiler arasında yer alıyor. Amaç, çocukların ekran karşısında geçirdiği zamanı daha verimli ve güvenli hale getirmek.
“İçerik kısıtlamaları uyguluyorum.” (Kadın, 28, Berlin)
“Ebeveyn kontrol araçları kullanıyorum.” (Kadın, 37, Köln)
Ekran süresi ve eğitimsel fırsatlar
Ekran süresi, çocuklar için bir eğitim aracı olarak da görülüyor. Ebeveynler, eğitici uygulamalar ve programlar aracılığıyla çocuklarının öğrenmelerine katkı sağlıyor. Çocuklar, ekran süresinde eğlence ve öğrenmeyi bir arada deneyimliyor. Ebeveynler, bu iki unsuru dengede tutmaya özen gösteriyor. Bu tutum, çocukların dijital dünyanın sunduğu imkanlardan faydalanmasını sağlıyor.
“Eğitici uygulamalarla çocuğumun öğrenmesine katkı sağlıyorum.” (Erkek, 43, Düsseldorf)
Öneriler ve stratejiler
- Eğitici içeriklerin geliştirilmesi:
Firmalar, çocukların ilgisini çekecek ve aynı zamanda öğrenmelerine katkı sağlayacak eğitici uygulamalar ve içerikler geliştirmelidir. Bu içerikler, çocukların dijital cihazları kullanarak yeni beceriler edinmesine ve var olan bilgilerini pekiştirmesine olanak tanıyacak şekilde tasarlanmalıdır.
- Eğitici ve eğlendirici içeriklerde marka inovasyonu
Ebeveynler için çocuklarına hem eğitici hem de oyalayıcı içerikler sunabilmek oldukça önemli bir ihtiyaç haline geldi. Ancak, mevcut dijital içerik deryasında bu tür videoları bulmak genellikle zorlayıcı olabiliyor. Bu noktada markaların devreye girmesi kritik bir strateji olarak karşımıza çıkıyor. Markalar, kendi yaratıcı kapasitelerini kullanarak veya marka gücünü arkasına alan güvenilir içerik üreticileriyle iş birliği yaparak, tüketiciyle güçlü ve sürdürülebilir bağlar kurabilirler.
Markalar, çocukların ilgisini çeken ve aynı zamanda onların öğrenme sürecine katkı sağlayan içerikler üretmelidir. Bu içerikler, çocukların ekran karşısında geçirdiği zamanı daha verimli hale getirirken, ebeveynlerin de içlerini rahatlatacaktır. İşbirlikleri, geniş bir içerik yelpazesi sunarak, ebeveynlerin çocukları için en uygun içerikleri seçmelerini kolaylaştırabilir. Böylece, markalar hem çocukların hem de ebeveynlerin gözünde güvenilir birer kaynak haline gelebilirler.
Sonuç olarak, eğitici ve eğlendirici içeriklerde marka inovasyonu, hem ebeveynlerin hem de çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak sürdürülebilir bir strateji olarak değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, markaların tüketicilerle uzun vadeli ilişkiler kurmasına olanak tanırken, aynı zamanda sosyal sorumluluklarını da yerine getirmelerine yardımcı olacaktır.
- Ebeveyn kontrol araçlarının güçlendirilmesi: Dijital platformlar, ebeveynlerin çocuklarının ekran süresini ve içerik erişimini yönetmelerine yardımcı olacak daha etkili kontrol araçları sunmalıdır. Bu araçlar, ebeveynlerin çocuklarının hangi içeriklere erişebileceğini belirlemelerine ve ekran süresini sınırlamalarına olanak tanımalıdır.
- Fiziksel aktivite ve sosyal etkileşimlerin teşviki: Ebeveynler, çocuklarının ekran karşısında geçirdiği zamanı dengelemek için fiziksel aktiviteleri ve sosyal etkileşimleri teşvik etmelidir. Bu, çocukların fiziksel sağlıklarını korumalarına ve sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır.
- Uzman tavsiyelerinin entegrasyonu: Uzmanların ekran süresine yönelik tavsiyeleri, ebeveynlerin günlük uygulamalarına entegre edilmelidir. Ebeveynler, bu önerileri kendi aile dinamiklerine ve çocuklarının ihtiyaçlarına göre uyarlamalı, böylece ekran süresi daha bilinçli ve kontrollü bir şekilde yönetilmelidir.
- Dijital okuryazarlık eğitimi: Hem ebeveynler hem de çocuklar için dijital okuryazarlık eğitimleri düzenlenmelidir. Bu eğitimler, dijital dünyanın olanakları ve tehlikeleri hakkında farkındalık yaratarak, bilinçli ve güvenli bir kullanım sağlanmasına katkıda bulunabilir.
- Topluluk ve aile destek programları: Ebeveynler için topluluk tabanlı destek programları oluşturulmalı, böylece ebeveynler birbirleriyle deneyimlerini paylaşarak en iyi uygulamaları öğrenme fırsatına sahip olabilirler. Bu programlar, ailelerin ekran süresi yönetimi konusunda daha bilinçli kararlar almasına yardımcı olabilir.
Katılımcı demografisi
Çalışma, Almanya’nın farklı bölgelerinden 27-49 yaş aralığından ve çeşitli meslek gruplarından 20 ebeveyni kapsayan bir demografik çeşitliliğe sahiptir. Katılımcıların çocukları 1-11 yaşları arasında değişiklik göstermektedir.