Donanımlı olmayan iletişimcinin işi zor!
Önümüzdeki dönemde, influencer yönetimini bilenler, sponsorluk yönetiminden etkin şekilde faydalananlar, dünyanın en önemli gündemi olan sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalara hâkim olanlar rekabette öne geçecek. İşte bu nedenle yeni nesil iletişimciler çok donanımlı olmak zorunda. Teknolojiye ve network geliştirmeye, paydaşlarla iletişime hâkim olmak zorundalar; öğrenmeye ve kendilerini sürekli geliştirmeye açık olmalılar.
İletişim mecra ve trendleri hızla gelişen teknolojiyle birlikte son 10 yıldır büyük bir değişim içinde. Tüm sektörler gibi iletişim sektöründe de doğal seleksiyon yasalarının yeni aracının dijital dönüşüm olduğunu düşünüyorum.
Dijital değişimle birlikte; dijital, sosyal, mobil ve yeni teknolojileri kullanarak müşterilere ve ekosisteme değer yaratacak, iş süreçlerini geliştirecek ve tüm şirketin yetkinliklerini artıracak yeni iş yapış ve yeni düşünüş şekillerine geçişlere tanık oluyoruz. Dijital değişim; tüketicileri, müşterileri, şirketleri, değer zincirlerini ve sektörleri hem çok daha farklı hem de çok hızlı bir değişime maruz bırakıyor. 2019 da değişimlerin hızlanarak arttığı bir yıl oldu.
Bu değişimi en somut olarak reklam yatırımlarında görüyoruz. IAB’nin Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları 2019 İlk 6 Ay Raporu’na göre; 4,3 milyar TL olarak gerçekleşen toplam medya yatırımlarında en büyük pay yüzde 48,1 ile yine televizyonun olsa da yüzde 31’lik payla ikinci olan dijital mecralar ağırlığını artırmaya devam etti. Dijitale yapılan yatırımlar yüzde 10,8 arttı, televizyonun payı ise yüzde 7 azaldı. Basın yatırımlarında ise yüzde 30,9 gibi çok yüksek bir düşüş yaşandı.
Markaların odağında “kişiselleştirme” var
Teknoloji, pazarlamaya ve iletişime müthiş olanaklar getirdi. Şimdi de bu fırsatları değerlendirmek için iletişimde de dijital iş yapış modellerini daha da hızlandırmak gerekiyor. Mobil veri, POS verisi, sensörler, alışveriş verisi, sosyal medya verisi gibi neredeyse sınırsız kaynak var. Büyük veriyi anında analiz edip yorumlayıp karar verme süreçlerine entegre edebilenler rekabette öne geçmeye başladı. İletişim ve pazarlama alanında da büyük veriyi doğru değerlendiren markalar verimli bir müşteri segmentasyonu yapabiliyor.
Her müşteri ayrı bir segment artık. Her bir müşteri için ayrı bir strateji geliştirmek mümkün. Artık KPI’lar değişiyor. Mümkün olduğu kadar çok veri ve bunun giderek daha etkin kullanımı sayesinde mümkün hale gelen “kişiselleştirilmiş iletişim ve pazarlama” birçok markanın stratejik odağı olmaya başladı. 2019 aynı zamanda yapay zekânın iletişim sektöründe de ne kadar kullanışlı bir araç olduğunu gösterdi. Birçok farklı hedef kitleye, özelleştirilmiş marka mesajlarının kurgulanacağı iletişim stratejileri geliştirip yönetmek, çok büyük ölçekte veri yığınlarını anlamlandırıp optimize etmek ancak yapay zekâyla mümkün. Dolayısıyla markaların ve ajansların gündeminde iş yapış biçimlerini yapay zekâyla dönüştürmek olmaya devam edecek.
“Trufluencer İletişimi”
PR disiplini her zaman pazarlama iletişiminin stratejik destekleyicisi olmuştur. Bununla birlikte 2019’da yükselen trendlerden biri olarak pazarlamayla PR disiplininin daha da iç içe geçmeye başladığını söyleyebilirim. Buradaki en belirgin ortak payda da dijital mecraların yükselişi ve dijitalde faal olan influencer’lar. Influencer yönetimini daha stratejik ve ölçülebilir bir iletişim yöntemi haline getiren yeni çerçeveye biz “trufluencer iletişimi” diyoruz. Trufluencer iletişimi, dijital ekosistemdeki dürüst ve etkin uygulamalarıyla örnek olan ve stratejik iletişim hedefleri için, ölçülebilir maksimum faydayı sağlayacak saygın iş ortaklarıyla çalışmayı ifade ediyor. 2019’da iletişimde her yönde büyük bir devinim içindeydik.
Mecralardan iletişim yöntemlerine kadar mesleğimizin birçok dinamiği değişti ve dönüştü. Etkileşim aldığımız etkinlikler de çeşitlilik gösterdi. Bu nedenle, iş yapma süreçlerimizin bu kadar hızlı değiştiği böyle bir dönem yaşamadık diyebiliriz. Sadece 1 yılda medyada hayal edemeyeceğimiz bir değişim ve dönüşüm yaşadık. BTK’nın 2019 ilk yarı verilerine göre Türkiye’de mobil penetrasyon 0-9 yaş aralığını dikkate almazsak yüzde 113’ün üzerinde. 82,5 milyonluk nüfusta içinde yaklaşık 81.6 milyon mobil abone var. We Are Social verilerine göre ise nüfusun yüzde 72’sine denk düşen 60 milyonluk internet kullanıcısı, yüzde 63’üne denk düşen 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı var. İnternet ve sosyal medya kullanımında dünyada ayrıcalıklı bir konumdayız.
2020 büyük potansiyel taşıyor
Yeni dinamikler doğrultusunda iletişim sektörü de kendilerini bu değişim yönünde geliştiriyor ve işe alımlarda bu hıza ayak uyduran ve dünyayı yakından takip eden bir kadro oluşturmak istiyor. Hem yeni yeteneklerde bu özellikler ve teknolojiye hâkimiyet aranıyor hem de mevcut kadroların yetkinliklerinin bu yönde gelişmesine dikkat ediliyor. Dönüşüm içinde olan iletişim dünyasında içerik konusu ise eskisinden daha stratejik bir noktaya geldi.
Önümüzdeki dönemde, influencer yönetimini bilenler, sponsorluk yönetiminden etkin şekilde faydalananlar, dünyanın en önemli gündemi olan ve her şirketin vazgeçilmezi olan sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalara hâkim olanlar rekabette öne geçecek. İşte bu nedenle yeni nesil iletişimciler çok donanımlı olmak zorunda. Teknolojiye ve network geliştirmeye, paydaşlarla iletişime hâkim olmak zorundalar; öğrenmeye ve kendilerini sürekli geliştirmeye açık olmalılar. Hızla değişen dinamiklere bağlı olarak sektörümüzde iş yapmak giderek zorlaşsa da değişime ve yeniliğe açık olan markalar, şirketler ve çalışanlar için 2020 büyük potansiyel taşıyor. Belirttiğim gelişmeleri ele alıp değişim kültürünü benimseyenler için 2020’nin fırsatlarla dolu olduğuna inanıyorum.