Eğitimin koruyucuları
11 yaşından itibaren kız çocuklarının eğitim hakkını savunan ve 17 yaşındayken Nobel Barış Ödülü’nü alan eğitim aktivisti Malala Yusufzay “Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap, bir kalem dünyayı değiştirebilir” diyor. Haksız da sayılmaz… Zira her bir çocuğa eğitimde fırsat eşitliği sunmak daha iyi bir dünya hayalinin de ilk koşulu. Tam da bu sebeple koruyucular serimizde bu kez odağımızda “Eğitimin Koruyucuları” var… FM Halkla İlişkiler, İçerik ve İletişim Danışmanlık Kurucu Ortağı Fülay Yaşa Keskin’in liderliğinde önce “eğitimde fırsat eşitliği”ni mercek altına alıyor ardından da bunun için elini taşın altına koyan markalara ve onların fark yaratan projelerine ışık tutuyoruz…
Her bireyin doğuştan sahip olduğu yeteneklerinin ve potansiyelinin en üst düzeye çıkarılmasını sağlamak amacıyla eğitim olanaklarının herkes için eşit şekilde erişilebilir olması gerektiğini ifade eden “eğitimde fırsat eşitliği” kavramı toplumun en temel adalet ve ilerleme göstergelerinden biri. Fırsat eşitliği, toplumsal cinsiyet, etnik köken, ekonomik durum veya diğer herhangi bir ayrımcı faktörden bağımsız olarak, herkesin eğitim hakkına sahip olduğunu ve bu hakka erişimde ayrım yapılmaması gerektiğini vurguluyor. Evrensel bir geçerliliğe sahip bu tanımı şimdi yeniden ülkemiz için bir düşünelim… Sizin de zihninizde dezavantajlı gruplar ve imkansızlıklar canlanıyor değil mi? Köyünden okuluna ulaşımı olmayan çocuklar, ulaştıkları okullarda ısınamayanlar, bir sınıfın içinde 60 kişi olanlar ya da kız çocuğu olduğu için o sınıfa dahi giremeyenler…
Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 8. maddesinde, “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır. Maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve başka yollarla gerekli yardımlar yapılır. Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler alınır…” denilerek eğitimde fırsat eşitliğine vurgu yapılmış olsa da bugün pek çok noktada ne yazık ki bu eşitlikten uzakta olduğumuz bir gerçek. Peki, eğitimde fırsat eşitliğine negatif etkisi olan etmenler neler? Gelin birlikte bakalım…
Eğitimde fırsat eşitsizliğinin başlıca sebepleri
Ekonomik etmenler
Eğitimde fırsat eşitliği, eğitim hizmetini gerçekleştiren devletin ekonomik yapısı ve gücüyle eğitim hizmetinden yaralanmak isteyenlerin gelir düzeyiyle yakından ilişkilidir. Gelir dağılımındaki dengesizlik, eğitim hizmetinden yararlanmada farklılıklar yaratarak eğitimde fırsat eşitsizliğine neden olur. TÜİK’in geçtiğimiz yıl açıkladığı verilere göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranının yüzde 18,7 olduğunu da göz önüne aldığımızda ekonomik etmenlerin eğitimde fırsat eşitliği noktasında ne derece büyük bir etkisi olduğunu görmek mümkün.
Coğrafi etmenler
Coğrafi etmenlerin eğitimde fırsat eşitliğine etkisi, köy-kent ayrımı ve bölgeler ayrımı olmak üzere iki yönlüdür. Ülkemizde, köy-kent arasında eğitim bakımından fırsat eşitliğinin olmadığı, bilim insanları tarafından paylaşılan bir görüştür.
Köyde yaşıyor olmak, eğitim hizmetinden yararlanmayı güçleştirirken, bu güçlük bazen okulun bulunmayışı bazen okula devam edememe bazen de okulun eğitimi sürdürebilmek için uygun koşullara sahip olmaması şeklinde karşımıza çıkıyor. Eğitim hizmetlerinden yararlanmada, ülkemizin doğusu ve batısı arasında farklılaşma göz ardı edilemeyecek bir boyutta. Bölgeler arası eğitim eşitsizliğinin; okul azlığı ya da yokluğu, öğretmenin niteliği, öğrenime devam edebilecek ekonomik olanaklara sahip olamama, okul araç ve gereçlerinin yeterli olmaması ve kültürel bir ortamın bulunmaması gibi nedenlerden kaynaklandığını söylemek mümkün.
Siyasal etmenler
Eğitim politikasını belirleyen devlet, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamakla yükümlüdür. Nüfus artış hızına bağlı olarak artan eğitim gereksinimlerine yanıt verme, eğitim programlarını çağın gereklerine uygun bir duruma getirme gibi eğitim hizmetlerinin yerine getirilmesi, büyük ölçüde, eğitim politikalarının istikrarlı ve devamlı olmasına bağlıdır. Bir ülkede siyasal iktidarlara bağlı olarak değişen eğitim politikaları eğitimde eşitsizliklerin doğmasına sebebiyet verebilmektedir.
Toplumsal etmenler
Cinsiyet, din, dil, etnik gruplar, nüfus ve öğretmen gibi faktörler eğitimde fırsat eşitliğini etkileyen toplumsal unsurlardan. Dünyanın çoğu ülkesinde kadın eğitimi, çeşitli nedenlerden dolayı erkeklere göre daha düşük düzeyde kalmıştır. Ülkemizde, Cumhuriyet Dönemi’nden sonra kız çocuklarının eğitimine büyük önem verilmiş ve eşitlik adımları atılmış olsa da ne yazık ki günümüzde halen gidilecek çok yolumuz olduğu da aşikar. TÜİK’in 2023 yılı verilerine göre, 16-17 yaş aralığında 10 bin 471 kız çocuğunun çocuk yaşta gelin olduğu gerçeğini de masaya koyduğumuzda eğitimde fırsat eşitsizliğinin bir noktada toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle de örtüştüğünü görüyoruz.
Bireysel etmenler
Eğitimde fırsat eşitliğini engelleyen bireysel farklılıklar, bireylerin zeka ve yeteneklerinin farklılığından kaynaklanan doğal bir etmen olarak görülmektedir. Fırsat eşitliğini engelleyen diğer tüm etmenler kontrol altına alındığında bile bireylerin yetenekleri eşit olmadığı için eşitsizliğin devam etmesi beklenir. Eğitimde bireysel faktörler önemlidir. Eğitim hizmeti verilirken bireysel faktörler göz önünde tutulmalıdır. Ülkemizde dezavantajlı çocukların akranlarıyla birlikte eğitim görmelerinin önünü açan eğitim modeline “kaynaştırma eğitimi” adı veriliyor. Ancak kaynaştırma öğrencilerine ne derece fırsat eşitliği sağlanabildiğini anlayabilmek adına Türk Eğitim-Sen’in 2022 yılında yaklaşık 12 bin eğitimcinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırma sonucunda yayınladığı “Eğitimde Fırsat Eşitliği” raporunun çıktılarına bakmak anlamlı olacaktır.
Rapora göre: Katılımcıların yüzde 34,4’ü dezavantajlı öğrencilerin okulun bütün fiziki imkanlarından kısmen yararlanabildiğini, yüzde 13,10’u ise yararlanamadığını ifade ediyor. Katılımcıların yüzde 33,80’i kaynaştırma eğitimi uygulamalarının eğitimde fırsat eşitliğini sağlamada yardımcı olduğunu, yüzde 37,90’ı kısmen yardımcı olduğunu, yüzde 23,40’ı ise yardımcı olmadığını söylüyor.
İyi ki varsınız
Eğitimde fırsat eşitliği için mücadele eden markalara ve projelerine geçmeden önce bu alanda kimileri 100 yılı aşkın süredir mücadele eden STK’lara teşekkürü bir borç biliyoruz. Zira onlar verdikleri mücadeleyle yalnızca öncü olmakla kalmıyor, aynı zamanda hem topluma hem de markalara “güvenilir” iş birlikleri sunarak değer üretiyorlar. Darüşşafaka Eğitim Kurumları, Türk Eğitim Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı, Koruncuk Vakfı, Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı ve tüm vakıfların gönüllüleri, destekçileri; iyi ki varsınız!
Daha fazla ne yapabiliriz diye kafa yorulacak en önemli konu eğitim
Eğitim bir toplumun geleceğidir. Aslında bir anlamda toplumun yapı taşlarını eğitim oluşturuyor. Ulu Önder Atatürk’ün söylediği gibi; ‘’En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur.’’ İşte tam da bu nedenle eğitim sadece belli kurumlara yüklenecek bir vazife değil. Eğitim konusunda kamu otoritelerinin olduğu kadar, kurumların, sivil toplumun, ailelerin ve bireylerin de sorumlulukları var. Yani herkes eğitimin koruyucusu rolünü üstlenmeli.
Eğitim konusunda farklı düzlemlerde tartışılacak birçok konu var. Bugünkü eğitim sistemi çocukları, gençleri geleceğe ne kadar hazırlıyor, gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleriyle ne kadar uyumlu ya da rekabetçi, yabancı dil eğitiminin yeterliliği, okul öncesi eğitimde ne kadar yaygınlaşabildik diye sıralayabilir ve hatta çoğaltabiliriz. Beni en fazla rahatsız eden ve hatta mutsuz kılan halen “eğitimde fırsat eşitliğini” de konuşuyor olmak. Cumhuriyetin 100. Yılını geride bırakmışken, bu konu eğitimde tartışacağımız konular arasında olmamalıydı.
Bir önceki koruyucular serisinde “‘”kadının insan hakları”’” ifadesini vurgulamıştık. Eğitim de kadın-erkek her bireyin eşit bir insan hakkıdır. Maalesef bir konuda ilerleme kaydedemeyince diğerlerinde de gelişim olmuyor. Kadın istihdamı, cam tavan, kadının karar verici pozisyonlarda daha fazla bulunması konularının çözülmesi için öncelikle erkeklerle eşit eğitim alabilmesi geliyor.
XSIGHTS geçtiğimiz haftalarda TED Üniversitesi ortaklığında 2024 Kadın ve İstihdam Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırmanın yaygın değerler bölümünde “Üniversite eğitimi, kız çocuktan çok erkek çocuk için önemlidir” ifadesi her on kişiden üçünde toplumda yaklaşık karşılık bulmamaktadır. Ben bunu üzücü ve düşündürücü buluyorum. Oysa bugün toplumda kadın, gerek ekonomik gerekse sosyal zorlukları birlikte sırtlıyor.
Eğitim konusunda toplumda karşılığını bulan çalışmalar yapan kurumlar en başta sivil toplum kuruluşları. Bu alanda faaliyet gösteren çok köklü, başarılı vakıf ve dernekler var. Yıllar içinde ulaşabilecekleri alanı genişletmek için kurumlarla el ele vererek çok başarılı projeler hayata geçirdiler, halen de geçiriyorlar. Dolayısıyla kurumları bu konuya yönlendiren bu vakıfları en başta belirtmek gerek.
Elbette toplumsal fayda anlamında eğitimi odağına alan ve bunu sürdürülebilir kılan birçok kurumumuz var. Burada sadece okul açmak, burs vermek gibi projelerden söz etmiyoruz, bunlar da elbette çok değerli, ancak elini daha fazla taşın altına koyan kurumları da ayırdetmek gerekiyor. Kurumsal düzeyde sürdürülebilirliğin şeffaflık, ölçülebilirlik, hedeflerle yönetim ve raporlama gibi unsurları bize bu anlamda önemli bir değerlendirme metriği sunuyor. Dolayısıyla eğitimle ilgili projeleri de hedef ve sonuçlarıyla şeffaf bir şekilde inceleyebiliyoruz. Bu yolda ilerleyen projeler toplumda gerçek bir iz bıraktığı gibi geleceğe yönelik umutlarımızı da artırıyor.
Koruyucu dosyalarında hiç telaffuz etmediğim bir şeyi “eğitim” başlıklı dosyamız için rahatlıkla söyleyebilirim. Konu eğitim olunca atılan her bir adım, binasından bursuna, fırsat eşitliğine kadar çok değerli ama yeterli değil. Muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkana kadar da yeterli olmayacak. Hem kurumlar hem bireyler olarak daha da fazlasını yapmamız gerekiyor…