Yurt çıkmıyor, kira artıyor: Gençler bundan sonra ne yapacak?
Son zamanlarda üniversite kazanan öğrencilere yurtların çıkmaması ya da çok pahalı olması, buna ek olarak kiraların artması; üniversite öğrencilerinin aşılması zor bir engelle yüzleşmesi zorunluluğunu da beraberinde getirdi: “Üniversite okumak istiyorum ama nasıl geçineceğim?”
Yakın bir zaman önce arkadaşımla yaptığım bir sohbette yurtların çıkmaması ya da çok pahalı olması nedeniyle birçok öğrencinin üniversiteye gitmemeyi veya okulu dondurmayı planladığını konuştuk. Sosyal medyada da son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan “Barınamıyoruz!” hareketi gibi durumları düşündüğümüzde bu durumun gelecek yansımalarına dair endişelerimizi paylaştık.
Peki, gerçekten neler oluyor? Daha da önemlisi neler olacak? Bu durumun gelecek yansımalarına dair içgörülere buyurun hep birlikte göz atalım.
Şu anda şehir dışında okuyacak olan öğrenciler için bazı alternatifler şunlar:
A)Ailem karşılayacak artık, ne yapalım. B)Üniversiteye giderim ama bir yerlerde yarı zamanlı iş bulmam lazım. C)Pandemi devam ediyor sonuçta, belki online eğitim olur da memleketimde okurum. D)Üniversiteye gitmem, bir-iki sene dondururum. Belki sonra fiyatlar düşer. E)Üniversiteye hiç kayıt yaptırmam, ailemle yaşarım.
Yukarıdaki alternatiflerin her biri gençler için şöyle bir duruma işaret ediyor: Gençlerin tam olarak “öğrenci”liklerini yaşamaları çok düşük bir ihtimal. Üstelik yetişkinliğe en belirgin şekilde adımlarını attıkları üniversite yaşamında maddi olarak aileye bu denli bağımlı olmaları, kendi kararlarını kendilerinin veremediği, aileye yüksek derecede bağımlı olunan bir duruma yol açmakta.
Yaşamlarından memnun değiller ama geleceklerinden umutlular
Habitat Derneği’nin 2020 yılında yapmış olduğu “Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Araştırması”[1] da öğrencilerin son 4 yılda yaşam memnuniyetlerinin giderek düştüğüne işaret ediyor. Aynı derneğin 2017 araştırmasında yaşamından memnun olduğunu belirten öğrencilerin oranı yüzde 74 iken, 2019 araştırmasında bu oran yüzde 64’e düşüyor, son bir yılda ise yüzde 54’e geriliyor. Yaşam memnuniyetiyle ilgili en önemli engelin ise maddi durum olması göze çarpıyor.
Üniversite öğrencilerinin yaşamlarından memnun olmaması gerçeği bir yana, gelecekleriyle ilgili umutlu olma seviyeleri bir hayli fazla (yüzde 57,7). Aynı araştırmaya göre çalışan, dolayısıyla maddi durumu yeterli olan gençlerden sonra gelecekle ilgili en umutlu olan grup öğrenciler. Bu durum, şu an öğrenci olan gençlerin içinde bulundukları koşulların farkında olan ve sorunlarla başa çıkma konusunda diğer yaş gruplarına göre çok daha dayanıklı olan bir nesil olduğunu gösteriyor.
Girişimci gençlik geliyor!
Öğrenciler, kendilerine gelecek alternatifleri yaratmak konusunda da oldukça başarılılar. Üniversiteye girmeyi ve bir diploma sahibi olmayı hâlâ çok arzulayan gençler, dijitalin de getirdiği olanaklarla yeni bağlantılar edinmek ve kendilerini farklı alanlarda geliştirmekte diğer nesillere kıyasla oldukça ileride.
Bu duruma paralel olarak da yenilikçi bir bakış açısıyla kendi işlerini kurma istekleri de oldukça fazla. Habitat Derneği’nin araştırması da bu içgörüyü destekler nitelikte. Araştırmaya göre 18-24 yaş grubu arasında yüzde 54 olan girişimcilik eğilimi, 25-29 yaş grubunda yüzde 44’e düşüyor. Aynı zamanda üniversitede okuyan gençlerin girişimcilik eğilimleri 2019’da yüzde 50 iken, 2020’de 4 puan artarak yüzde 54’e ulaşmış durumda.
Ya sonra?
Üniversite öğrencilerindeki maddi anlamdaki yetersizliğin sebep olduğu yaşam memnuniyetsizliğinin onların sorunlarla başa çıkma konusundaki becerileri sayesinde umuda dönüşmesi, bunun da girişimciliği teşvik etmesi elbette olumlu. Ancak yine de gençlerin bu konudaki umutlarının gelecek kaygısıyla birlikte giderek azalacağı da kaçınılmaz bir son olarak karşımıza çıkıyor.
Bunun yakın vadedeki olumsuz sonucu ise öğrencilerin üniversiteyi bitirdikten sonra yurt dışına yerleşmeleri ya da eğitimlerini yurt dışında tamamlamaları… Birkaç sene öncesine kadar Türkiye’de üniversite okuduktan sonra yurt dışında iş bulma eğilimi çok daha fazlayken artık yurt dışında üniversite eğitimi almak da aynı seviyeye yükseldi.[2] YouTube’da hayli yüksek izlenme sayılarına ulaşan “yurtdışında okumak” temalı videoların her biri 100.000’in üzerinde izlenmeye sahip.
İş dünyası elini taşın altına koyarsa..
Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin pandemi koşulları sebebiyle uzun zamandır online yürüttükleri eğitimlerini yüz yüze yapmayı daha çok arzuladıkları bir gerçek. Onların girişimciliğe istekli ve iletişimkolik insanlar olmaları, bununla beraber yaratıcılıklarını kullanarak farklı iş kolları yaratmaya yatkınlıkları göz önüne alınırsa iş dünyasına da fazlaca iş düştüğünü söylemek yanlış olmaz. Şirketlerin, maddi durumlarındaki yetersizliğin getirdiği barınma engeliyle karşı karşıya kalan öğrencilerle temas etmesi bu sorunun aşılmasındaki en önemli kilometre taşı olacak gibi gözüküyor.
Yakın gelecekte çok daha fazla öğrencinin çalışmak durumunda kalacağı öngörüsüyle hareket edildiğinde; iş insanlarının öğrencilere kendi şirketlerinde girişimci bakış açılarını ve yenilikçi yapılarını baz alarak yer vermeleri tüm bu olumsuz koşulları olumluya yakın hale getirecektir. Bu yönde atılan her adımın, uluslararası ölçekte iş dünyasının yaşadığı bir sorun olan ve üniversite eğitimini tamamlamış gençlerin şu anki çalışma yaşamının gerektirdiği yetkinliklere sahip olmaması anlamına gelen “yetenek kıtlığı”nın çözümlerinden biri olacağı aşikar. O halde; “Gençleri destekle; hayatı bekletme!” diyebilir miyiz? Kesinlikle!
[1]Habitat Derneği Gençlerin İyi Olma Hali Araştırması, 2020. https://habitatdernegi.org/wp-content/uploads/genclerin-iyi-olma-hali-arastirmasi-3-rapor-ozeti.pdf
[2]https://tr.sputniknews.com/20161228/lise-ogrenci-yurt-disi-1026527704.html