Hayatta kalmak ile “yaşamak” arasında bir yerdeyiz…
Aslında hayatta kalmak hepimizin önceliği ama duygusal beklentimiz artık “yaşamaya” geçmek istiyor. Her uzatılan karantina kararıyla önce bireysel sonra da kurumsal zindeliğimizi yitiriyoruz. “Wellness” günlük kelime dağarcığımıza girdi ve sık kullanılır oldu. Şimdi önce beyaz yakalıların zindeliğini ve sonra da buna bağlı olarak şirketlerinkini konuşma zamanı… Deloitte Turkey Danışmanlık Ortağı Cem Sezgin içinde bulunduğumuz süreci küresel araştırmaların içgörüsü ve HR alanındaki uzmanlığıyla Marketing Türkiye & IP Magazine için kaleme aldı.
Zindelik Odağı ile İşin Yeniden Tasarımı
COVID-19 pandemisi bizlere iş gücü dönüşümü ve çalışan zindeliği arasındaki ilişkiyi bir kez daha hatırlattı. Ancak üst düzey yöneticiler hala bu iki konu arasındaki ilişkinin önemini göz ardı edebiliyorlar. Zindelik yaklaşımlarını, işin tanımına, işgücüne ve işyerine başarılı bir şekilde entegre eden şirketler ise yüksek performans gösteren çalışanları ile beraber sürdürülebilir bir gelecek inşa edecek.
Zindeliği; Fiziksel Zihinsel ve Ruhsal olarak tanımladığımızda neler değişiyor?
- «Kurumsal Zindelik» ile çalışma hayatında «Fiziksel» – «Zihinsel» – «Ruhsal» zindeliklerin bir arada olduğu büyük resmi ifade ediyor ve klasik sağlık, konfor ve güvenlik temalarının ötesine geçiyoruz. Şimdilerde İş, Özel Yaşam, Sağlık, Güvenlik ve Zindelik artık bir bütün olarak ele alınmaya başlandı.
- Pandemi ile birlikte zindelik Üst Yönetimlerin ana gündem maddeleri arasına girecek. Söylemler artık eyleme dönüşüyor.
- COVID19 önlemleri ile sınırlı kalmayıp; acil medikal izin, çocuk ve yaşlı bakımı desteği ve fiziksel, mental ve finansal sağlık desteğinin sağlaması gibi yeni ve kapsamlı sağlık destek programları hayata geçiriliyor.
- Uzaktan çalışmayı dijital uygulamalarla; nöbetleşe çalışmayı esnek modeller ile desteklemek yani zindeliği işin yapılış şeklinin içine yedirmek birçok firmanın aksiyon listesinde.
- Uzaktan çalışmaya geçişin zindelik üzerindeki etkisi ilk değerlendirmeleri göre büyük ölçüde olumlu idi. Ancak bunun devamlılığı, işin tasarımının uzaktan çalışmayı destekleyecek şekilde olmasına bağlı.
Kurumsal Zindeliğe Bütünsel Bir Bakış
Zindelik pandemi öncesi popülerdi, şimdilerde «star» oldu!
Zindelik çalışma hayatında gittikçe ağırlığını arttıran bir gündem maddesiydi. Bugün sadece önemi artmakla kalmadı, COVID-19 ile birlikte kabuk da değiştirdi. «Pandemi Öncesi Zindelik» ve «Pandemi Sonrası Zindelik»ten bahsederken bazen birbirlerinin yerini alan, bazen de birbirlerini bütünleyen öncelikleri ele alalım:
- Evden çalışanların yıllardır zorlandıkları «İş – Özel Yaşam Dengesi»ni yerini «İş – Özel Yaşam Geçişkenliği» aldı. Bu durum özellikle ruhsal zindeliği tehdit eden bir noktaya doğru gidiyor. 7/24 çalışma ritmi, beyin fonksiyonlarımızı gereğinden fazla zorlayıp, zihinsel zindeliğimizi baskılıyor.
- İş Sağlığı ve Güvenliği, iş yerleri ve seyahatlerle özdeşleşmiş, yaşanan iç kazaları ve iş ortamının ne derece sağlıklı olduğuyla anılan bir kavramken bugün daha çok pandemi odaklı ve mekandan bağımsız bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Fiziksel zindelik adına, evden çalışanlar egonomi; işyerlerine gidenler ise “bulaştan” nasıl kaçınabileceklerine dair çözümler arıyor.
- «İş Sürekliliği ve Kariyer Kaygısı» bireyin kendine, kurumuna, ekosisteme ve en geniş çerçevede ekonominin geneline duyduğu güven eksikliğiyle beslenen ve kişide ruhsal zindeliği aşağı çeken bir etken Bugün, «süresiz belirsiz – etkisi muazzam» ekonomik daralmanın oluşturduğu iklim, çalışanların «dip yapmasına» sebep oluyor.
- Pandemi ile gelen çağımızın gözde oxymoronu «sosyal izolasyon» birçok çalışan için öylesine can sıkıcı bir hal aldı ki; iş ortamında yaşanan «sosyal baskı ve mobing»i bile unutturdu. Bu süreçte mobbing kendi yeniledi ve dijitalleşti.
- Ruhsal Zindelik ve Zihinsel Zindelik, orta vadede kendileriyle birlikte Fiziksel Zindeliği de aşağı çekiyor. Bu yüzden kendi haline bırakılmayacak kadar hızla çözüm gerektiren hassas konular.
Faktörler ve Aktörler: Pandemi Sonrası Kurumsal Zindeliğin Zıt Mimarları
Kurumsal Zindelik hızla dönüşürken, şirketlerde bu dönüşüm tetikleyen faktörler ve aktörler ön plana çıkıyor. Burada belki de en çarpıcı olan şey, faktörlerin de aktörlerin de kendi içlerinde yaşadıkları zıtlıklar. Oysa bu dönüşümün başarısının sırrı, «eşgüdüm» kelimesinde saklı…
- Kurumsal Zindeliği tasarlarken şirketler şirketi koruma ve varlığını sürdürme dürtüsüyle hareket ediyorlar. Zindeliğin kaybolması demek; işlerde kesinti – aksama demek. Verimlilik kaybı demek… Ancak insan faktörünün günden güne merkeze kaydığı yeni çalışma hayatında, işler bu kadar mekanik yürümüyor. Bu nedenle zindelik tasarımında Çalışan Deneyimi diğer belirleyici faktör olarak kendini gösteriyor. Şirketler sadece bu ikili arasındaki dengeyi sağlamaya çalışmakla kalmıyor, bu denklemin sabiti olan unsurunu, yani «Yasal Yükümlülükleri» de gözeterek tasarımlarına şekil veriyor.
- Şirket içerisinde bu dizayna şekil veren aktörler adına ise şaşırtıcı bir resim söz konusu değil. Bir tarafta Üst Yönetim ve Çalışanlar arasındaki farklı bakış açıları ve öncelikler; diğer tarafta ikisi arasında sıkışmış kalmış İK. Nitekim araştırmamıza göre hem dünyada hem de Türkiye’de çalışanlar, işin dönüştürülmesi için zindeliğin geliştirilmesine üst düzey yöneticilere oranla daha fazla öncelik vermekte. İşte bu sebeple, zindelik adına alınan aksiyonlar, çalışanda beklenen yansımayı yaratmayabiliyor. Herkese aynı şekilde yaklaşan değil; çalışana özel yaklaşım ve çözümler üreten firmaların makbul olduğu bir düzende, birçok İK fonksiyonu zorlanıyor.
Film aslında çoktan başlamıştı, sadece biz salona geç geldik…
Bugün Kurumsal Zindelikteki dönüşümün fitilini ateşleyen her ne kadar pandemi gibi gözükse de, aslında çalışma hayatını uzun bir süredir yavaş yavaş pişiren «İşin Geleceği» ne hakkını teslim etmeliyiz. İşin kendisinin otomasyon ve dijitalleşmeyle; işgücünün alternatif işgücü modelleriyle ve işyerinin sanal artı hibrid çalışma modelleriyle yepyeni bir şekil alması iş hayatını, dolayısıyla zindeliği de şekillendiriyor.
- İşin kendisi, teknoloji sayesinde dönüşürken; bu dönüşüm çalışanların birçok şeyi daha kolay yapmalarına imkan sağlayıp, onları yapmaktan keyif almadıkları işlerden kurtarıp hem ruhsal, hem zihinsel zindelikleri için olumlu etkiler yaratıyor. Ayrıca daha az yorulmalarını mümkün kılarak fiziksel zindeliklerini destekliyor. Madalyonun diğer yüzü ise bizlere farklı bir hikaye anlatıyor: Teknoloji sayesinde «her an–her yerde» erişilebilir hale gelen çalışanlar, zindelik adına önemli deformasyonlar deneyimliyorlar. Teknolojinin günden güne daha çok domine ettiği bir çalışma hayatında yabancılaşma ve anlam yitirme duygularına kapılıyorlar.
- İşgücü dönüşümüyle alışıldık çalışan-işveren ilişkisi yerine farklı yetenek havuzları, farklı çalışma modelleriyle şirketlerle buluşuyor. Kitle kaynak, gig ve benzer uygulamalar yaygınlaşıyor. Bu tarz yeni modelleri isteyen ve uyum sağlayan çalışanlar için «kendi iş hayatlarını belirli ölçüde tasarlayabilmenin yarattığı manevi tatmin ve opitimizasyon sonucu elde edilen maddi tatmin zindelik açısından olumlu bir iz bırakırken; geleneksek işgücü bu gelişmeleri bir tehdit olarak algılayıp, kaygıya kapılıyor. Sonuç olarak özellikle ruhsal zindeliği olumsuz etkileniyor.
- İşyeri olarak fiziksel işyerlerinin rolünü sanal, sırf sanal değilse de hibrid çalışma pratikleri çaldıkça; ergonimimiz, zihinsel formasyonumuz ve ruhsal beklentilerimiz bu dönüşüme uyum sağlamaya çalışıyor. Pandemi ile birlikte bir zamanlar bir çeşitlilik, sosyalleşme ve dolayısıyla özgürlük sunan «Uzaktan Çalışma», ters evrim geçirerek kısıtlar üzerine kurulu «Evden Çalışma»ya dönünce bu alanda zindelik alanındaki kazanımlarımızı kaybettik ve daha da kötüsü eksiye geçtik.
Kolları sıvayalım: Yapacak çok işimiz var.
Kurumsal Zindeliğe «İşin Geleceği» vizyonu ile yoğurarak yeniden şekil verirken hem kurum perspektifinden, hem ekip merkezli hem de bireyin ihtiyaçlarını dikkate alarak ilerlemek önem taşıyor. Alacağımız aksiyonları ise kültürel, ilişkisel, operasyonel, fiziksel ve sanal boyutlarıyla bütünsel bir biçimde planlayıp uygulamak başarının anahtarı. Farklı perspektiflerin, farklı boyutlarla olan kesişimlerinde zindelik adına yapılabilecekleri ortaya koymalı ve şirket stratejimizle yetenek yönetimi stratejilerimizi tamamlayan bir «Kurumsal Zindelik Stratejisi» oluşturmalıyız.
Daha Fazlası İçin:
Diving deeper: Five workforce trends to watch in 2021: Designing work for well-being: The end of work/life balance
Deloitte 2020 Human Capital Trends: “The social enterprise at work: Paradox as a path forward”