Hidrojen iklim değişikliğine “dur!” diyebilecek mi?
Pandemi dönemi kuşkusuz dünyanın ve doğanın önemini anlamımızda büyük rol oynadı. Süreç herkeste dünyanın geleceğine dair kaygılar uyandırırken uzun zamandır dikkat etmemiz gereken ancak dünyanın ve toplumlaların somut adımlar atmadığı sürdürülebilirlik, iklim değişikliği gibi meseleler üzerine de düşünmemize zemin hazırladı. Modadan yeme-içme sektörüne dek her alanda daha iyi bir gelecek için atılabilecek adımlar mevcut. Kearney Enerji Dönüşümü Enstitüsü’nün yayınladığı rapora göre enerji sektöründe de ön plana çıkan çözümler var…
Kearney Enerji Dönüşümü Enstitüsü, geleceğin enerji kaynağı olarak gösterilen hidrojenle ilgili bir rapor yayınladı. Küresel karbon emisyonundaki hızlı artışın sürdüğü uyarısına yer verilen raporda, insanlığın buna yönelik çözüm arayışlarına dikkat çekildi ve seçenekler arasında hidrojenin giderek daha çok öne çıktığına vurgu yapıldı.
İklim değişikliğinde kritik rol
Hidrojenin yüksek yoğunluklu bir enerji kaynağı olarak çok çeşitli formatlarda taşınıp depolanabildiğine dikkat çeken Kearney uzmanlarına göre bu kaynak, enerji dönüşümü ve iklim değişikliğinin durdurulmasında kritik rol oynayabilir. Küresel sera gazı salımının yüzde 65’inden sorumlu tutulan sektörlerin enerji ihtiyacının ağırlıklı bir bölümü hidrojen ile karşılanabilir. Kimya, demir-çelik, elektrik üretimi ve mobilite, hidrojenin gelecekte yoğun şekilde kullanılacağı alanlardan ilk akla gelenler.
Emisyonu yarıya düşürüyor
Kearney raporunda, hidrojen ve hidrojen teknolojilerinin gelecekte otobüs, ağır kamyon ve forkliftlerde de yaygın şekilde kullanılacağının altı çiziliyor. Sera gazı salımının büyük kısmının enerjinin üretimi ve taşınması ile sanayi, inşaat ve ulaştırmadan geldiğini belirten Kearney uzmanları, hidrojenin bu sektörlerde emisyonların yarı yarıya azaltılmasını sağlayabileceğini ifade ediyor.
Küresel talep 70 milyon ton
Kearney Enerji Dönüşümü Enstitüsü, hidrojenin yüksek gravimetrik enerji yoğunluğu, gaz, sıvı şeklinde depolanabilme veya başka moleküllere çevrilebilme gibi benzersiz kimyasal özelliklerinin bulunduğuna dikkat çekiyor. Küresel hidrojen talebinin şu anda 70 milyon ton olduğu bilgisini veren Enstitü, bu rakamın 2050 yılına kadar 540 milyon tona çıkabileceğini öngördü. Bu arada hidrojen şu anda ağırlıklı olarak petrol rafinajında, amonyak ve gübre üretiminde kullanılıyor.
Ulaştırmaya hidrojen desteği
Birçok ülke özellikle ulaştırmada hidrojen kullanımın yaygınlaştırılmasına yönelik önlemler almış durumda. Avrupa Birliği (AB), hidrojene yönelik yasal engellerin ortadan kaldırılması için “Hidrojen Avrupa” insiyatifini oluşturdu. Birliğin amacı, enerji santralleri, ısınma, mobilite ve sanayide hidrojen kullanımının yaygınlaştırılması. ABD’de de federal ve eyaletler düzeyinde hidrojenin yaygınlaştırılmasına yönelik 280 farklı teşvik programı yürütülüyor. Kearney uzmanlarına göre, hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik devlet destekleri de sürmeli.
Türkiye: Hidrojen-Doğalgaz Bileşimi
Hidrojen kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışma yürütülen ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Kearney Türkiye Direktörü Onur Okutur, doğalgaza belli oranda hidrojen karıştırılmasına yönelik test çalışmalarının devam ettiğini belirterek “Bu çalışmalar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun gözetim ve desteğiyle, Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) tarafından yürütülüyor. İlk etapta şebeke gazına yüzde 5 oranında hidrojen katılması söz konusu. GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan, bu oranın yüzde 10’a yükseltileceğini söylüyor. Doğalgaza yüzde 10 hidrojen katılması halinde bu yıllık gaz talebinin yaklaşık 5 milyar metreküp azalmasın anlamına gelir. Türkiye’deki bu çalışmaların sonuçları, ülke dışından, özellikle Avrupa’daki enerji otoriteleri tarafından da merakla bekleniyor” dedi.