İklim sorunlarının ne kadar farkındayız?
Alarko Carrier, Türkiye’de iklim okuryazarlığı seviyesini ölçmek ve bu doğrultuda gelecek dönem planları yapabilmek amacıyla İklim Okuryazarlığı Araştırması’na imza attı. Firma, #İklimBizimİşimiz sloganıyla toplumun iklim konusundaki farkındalığının ve bilgi seviyesinin yükseltilmesi adına bilgilendirme faaliyetlerine başlamayı amaçlıyor.
Alarko Carrier, ülkemizdeki iklim farkındalığına dikkat çekmek ve buna yönelik çözümler sunabilmek amacıyla kapsamlı bir iklim okuryazarlığı araştırması gerçekleştirdi. Araştırma sonucuna göre, toplum olarak olarak doğrudan deneyimlediğimiz sorunlar konusunda pek çok çözüm fikrimiz olduğu ortaya çıktı. Özellikle iklimle ilgili farkındalığımız yüksek olsa da teknik bilgilerimiz yetersiz kalıyor.
Araştırmada, sera gazı salınımı, karbon ayak izi ya da uluslararası düzeyde yapılan iklim anlaşmaları gibi daha teknik kavramlara dair bilgi seviyesinin yeterli düzeyde olmadığı gözlemlendi.
Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 25’inin sera gazına dair bir fikri bulunmazken bu oran karbon ayak izi kavramında yüzde 37’ye, iklim değişimini kapsayan Paris Antlaşması, Kyoto Protokolü gibi uluslararası anlaşmalar noktasında yüzde 69’a çıkıyor.
Toplumun büyük bir çoğunluğu; iklimsel değişimlere yol açan etkenlerin başında ormanlık alanların yok edilmesini gösteriyor. Ayrıca iklim değişikliğinin sonucunda sel, fırtına gibi afetlerin oluştuğu, tarım ürünlerini azaldığı düşünülüyor.
İklim değişikliği ile ilgili endişeler büyük
Araştırmada katılımcıların yüzde 86’sı iklimsel değişimlerin gelecek nesillere etkisi konusunda endişeliyken yüzde 87’si ise gelecekte susuzluk problemi yaşayacağını düşünüyor. Su kaynaklarının tükenişiyle enfeksiyonların ve salgın hastalıkların da artacağı düşünülüyor. Yangınların artması, tarım kaynaklarının yok olması ve ekosistemin bozulması gibi endişelerin de öne çıktığı görülürken katılımcılar, bunların sonucunda ekonomi ve turizmin olumsuz etkileneceğini belirtiyor. Araştırma sonuçlarında dikkat çeken bir başka veri ise yüzde 73’lük bir çoğunluğun iklim sorunlarına karşı gerekli önlemlerin alınmadığını yönünde görüş bildirmesi oldu.
“İklim konusunda nereden bilgi alıyorsunuz” sorusuna ağırlıklı olarak ise “televizyondan” ve “sosyal medyadan” yanıtı verildiği de dikkat çekti.
“İnsan faktörü” en önemli etken
İklim değişikliğinin sorumlusu olarak ise “insan”ı görüyoruz. Araştırmada, iklim değişikliğine sebep olan ana kaynaklar olarak denizlere dökülen atıklar, fabrikalardan atmosfere yayılan gazlar, aşırı tüketim, çarpık kentleşme ve plastik gibi doğaya zarar veren maddelerin yoğun kullanımı gibi insan kaynaklı unsurlar öne çıkarken alınması gereken bireysel önlemlerin yeşil alanları arttırmak, geri dönüşüme yönelik faaliyetler yapmak ve geri dönüştürülebilir ürünlere özendirmek olarak belirtildiği görülüyor.
“İklim farkındalığının artmasına yönelik çalışmalarımız devam edecek”
Alarko Carrier Genel Müdürü Cem Akan, ülkemizin ve dünyanın doğrudan etkilendiği iklim değişikliği konusuna değinerek bu konudaki bilgi ve farkındalık seviyesinin önemine dikkat çekti:
“Bu araştırmamızın ardından #İklimBizimİşimiz yaklaşımıyla iklim okuryazarlığı düzeyine katkı koyacak bir dizi faaliyete başlıyoruz. İlk adımı bu kıymetli verileri elde ederek attık. Önümüzdeki dönemde hepimizin iklim konusundaki bilgi seviyesinin yükseltilmesi ve bireysel ya da kurumsal her adımımızın çevresel etkileri üzerine farkındalığımızın artırılması adına projeler hayata geçireceğiz. Yerel yönetimler, belediyeler ile beraber çalışmayı planlıyoruz. Gün içinde yoğun zaman geçirdiğimiz sosyal medyada ve bütün her mecrada iklim konusuna dikkat çekmeye çalışacağız.”
“Eko-anksiyete olarak adlandırılan yepyeni bir sorunumuz var”
İklim değişikliğinin etkileri sonucunda insanlarda oluşan yeni bir korku kavramının ortaya çıktığını belirten Cem Akan, şunları söyledi: “İngilizcesi Eco-anxiety olan ve Türkçe’ye “eko-anksiyete” olarak çevrilen yepyeni bir sorunumuz var. İklim krizinin etkilerini yaşamaya başladıkça artan bir endişe söz konusu. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6.000’in üzerinde bilimsel çalışmayı inceleyerek hazırladığı 1,5ºC Küresel Isınma Özel Raporu çok önemli bir veriyi ortaya koyuyor. Sera gazı emisyonları mevcut şekilde devam ederse, küresel ısınma 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5ºC sınırını geçecek. Bu da dünyamız için geri dönüşü mümkün olmayan bir nokta anlamına geliyor.”
Twentify tarafından yapılan araştırmaya Türkiye çapında, bölgesel ve sosyo-demografik temsiliyet sağlayan 1261 kişi katıldı.
“İklim değişikliği raporu, insanlık için “kırmızı alarm” veriyor!” haberini okumak için tıklayın!