Bu dönüşüm hayra alamet değil: Mikro ölçekli işletmeler kabuk değiştiriyor
İnsanlar doğar, büyür ve ölürler. Benzer durum işletmeler içinde geçerli olmakla birlikte işletmeler de kurulur, gelişir, olgunlaşır ve yok olurlar.
Ancak bu sefer ki dönüşüm biraz farklı.
İçinde bulunduğumuz 21. Yüzyıl; algoritmalar çağı, dijital çağ, endüstri 4.0 gibi farklı isimlerle adlandırılıyor olsa da gerçek şu ki pandeminin katalizör etkisi, dijitalleşmede 5-10 yıl sonra geleceğimiz noktaya yaklaşık bir yıl içerisinde ulaşmamızı sağladı.
Kuantum Araştırma olarak Marketing Türkiye ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ve Türkiye ekonomisinin temel yapı taşı olan işletmelere düzenli olarak panoramik mercek tuttuğumuz, B2B Endeks Araştırma sonuçları gösteriyor ki hem B2C hem de B2B pazarda, hedef kitle pandemiyle birlikte hızla dijitale yöneldi. Bu yönelişle işletmeler de hızlı bir şekilde ürün ve hizmetlerini çağa ayak uydurabilmek adına dijitale taşıdı.
Bir yanda kapanan işletmeler:
Covid-19 pandemisinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri, işletmelerimize bugüne kadar hiç deneyimlemedikleri kadar büyük ve kapsamlı bir ekonomik kriz yaşatıyor.
2021’in ikinci çeyreğinde birinci çeyreğine oranla, yasakların kalkmasına rağmen iş hacminde daralma olduğunu belirten işletme oranı yüzde 26,5 iken bu kitlenin büyük çoğunluğunu mikro ölçekli işletmeler oluşturuyor.
B2B Endeks’in son ölçümlerine göre, bilgi teknolojilerini kullanmayan işletme oranı yüzde 13,4 iken, yakın gelecekte bu işletmelerin yüzde 57,4’ü, bu teknolojileri kullanmak için şu anda yeni yatırımlar yapıyor olmasına karşın, yüzde 43,6’lık kitle ise ihtiyaç duymadıklarından ve finansal kısıtlarından ötürü herhangi bir dijitalleşme yatırımı yapmayacağını belirtiyor.
Aynı zamanda yine araştırma sonuçlarımıza göre işletmelerin yüzde 14,5’i yapay zekâ teknolojilerini kullanıyor ve bu kitlenin büyük çoğunluğu önümüzdeki bir yıl içerisinde bu teknolojilerin kullanım alanlarını artırmayı planlıyor.
Büyük kısmını mikro ölçekli işletmelerimizin oluşturduğu bu segment, gerek finansal dayanaklılıklarını kaybetmelerinden gerekse de dijitalleşmeye ayak uyduramamalarından ve hatta bir başka açıdan da ileri teknolojileri kullanan firmaların yatırım alanlarını oldukça arttırmasından kaynaklı olarak açılan farktan dolayı rekabet edemeyip kapanıyor, kapanmaya da devam edecek gibi görünüyor.
2021’in birinci çeyrek ölçümlerini incelediğimizde faaliyetlerini tamamen durduran işletmeler yüzde 5,4 iken ikinci çeyrekte bu oran yüzde 3,9 oranında gerçekleşmiş.
Diğer yanda açılan işletmeler:
Bakış açımızı biraz genişlettiğimizde yine aynı araştırma sonuçları (B2B Endeks Araştırma) bize gösteriyor ki; kapanan işletme sayısına paralel olarak, benzer işletme profilleriyle (mikro ölçekli) yeni işletmeler açılıyor.
Yeni faaliyete giren işletme oranları ise birinci çeyrekte yüzde 4,7 iken bu oran ikinci çeyrek ölçümlerinde yüzde 4,8 olarak gözlemleniyor.
Açılan yeni işletme profillerini irdelediğimizde karşımıza iki farklı profil çıkıyor:
Birincisi, beyaz yakanın profesyonel yetkinliklerini bundan sonra potansiyeline bir hizmet olarak sunmak amacıyla açtığı işletmeler…
İkincisi ise perakende devlerinin işe alım stratejilerini değiştirerek, mevcut ya da potansiyel mavi yaka çalışanlarına, yetkinlikleri doğrultusunda kurdurduğu işletmeler.
Her iki kitleyi de büyük çoğunlukla mikro ölçekli işletmeler oluşturuyor.
Bu bulgular ışığında üç önemli çıkarım yapmak mümkün:
- Sonuç 1 :
Dördüncü endüstriyel devrimin hızlanma aşamasına geçtiğimiz bu günlerde, teknolojiyi üretenlerin değil artık üretilen bu teknolojileri kullanan işletmelerin büyüyeceği ve hızla yaygınlaşacağını söyleyebiliriz. Bu süreçte ülkemizde dijitalleşmeye ekonomik ve sosyolojik nedenlerle ayak uyduramayacak yüzde 5,7’lik hiç azımsanmayacak bir kitlenin de yerini bu teknolojileri kullanan ve üreten yeni nesil işletmelerin alacağını düşünebiliriz. Bu bağlamda mikro ölçekli KOBİ’ler kabuk değiştiriyor metaforunu rahatlıkla kullanabiliriz.
- Sonuç 2:
İşletme yönetimindeki beyaz yakalılarla üretim ve işleyişindeki mavi yakalının işletme sahibine dönüşmesi, patronlaşması, sosyolojik olarak da derinlemesine incelenmesi gereken bir alan olarak karşımıza çıkıyor.
- Sonuç 3 :
İstihdama etkisi… Yapay zeka ve benzeri ileri teknolojilere hakim olan beyaz yakanın çalıştıkları işletmelerden ayrılmaları ve yine aynı yetkinliğe sahip başka bir kitlenin beyin göçü yaşaması istihdam alanında açığa neden olacağı gibi teknolojiye yatırım yapan işletmelerin ihtiyaç duyacağı nitelikli personel penetrasyonunu da düşürecektir.
Peki, gelecek günlerde hem insan kaynağımızı hem de ekonomik değer yaratma sürecinde işletmelerimizi neler bekliyor. B2B Endeks Araştırma ile bu iki parametreden işletmelerin nabzını tutmaya devam edeceğiz…
“Ofise dönüş endişesi bitmiyor” haberini okumak için tıklayın!