Markanız ne kadar kapsayıcı?
İş yerlerini daha çeşitli, eşitlikçi ve kapsayıcı hale getirmek söz konusu olduğunda markalar ve ajanslar, çalışan deneyimine dönüşen kapsayıcı davranış ve zihniyetlerin oluşumuna odaklanmak yerine kendilerinden isteneni kağıt üzerinde yapma hatasına düşüyor. Küresel kuruluşlarda çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda yakın zamanda PwC tarafından gerçekleştirilen bir çalışmaya göre kuruluşların yüzde 76’sı, çeşitlilik ile kapsayıcılığı değer ve öncelikleri arasında gösteriyor. Ancak şirketlerindeki bu gibi çalışmaların farkında olan çalışanların oranı yalnızca yüzde 22. Bunun temel sebebi ise kullanılan dil…
Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık konularının üstesinden gelinmesi zor olabilir. Ancak şirketlerin, farklı geçmişleri ve deneyimleri olan bireylerin gelişebileceğini hissedeceği bir iş yeri oluşturmak için atabileceği pek çok basit adım var. Bunlardan biri de doğru, güç veren ve kapsayıcı olan, duyarlı bir dil kullanmak.
İş yerinizi ve pazarlama çalışmalarınızı daha kapsayıcı hale getirmek için kullandığınız dili inceleyip güncellemenize yardımcı olacak bazı önemli başlıklar var.
Dil ve güç arasındaki ilişkiyi kendinize öğretin
Her gün kullandığımız kelimelerin kendimiz, iş arkadaşlarımız ve kuruluşlarımız üzerinde önemli bir etkisi var. Dil, iş yerlerinin kapsayıcı olmasını engelleyen güç sistemlerinin korunmasına yardımcı olabilir. Bu durum, özellikle de kendilerini toplum tarafından dışlanan gruplarla özdeşleştiren çalışanlar için düşmanca bir ortam yaratabilir.
Güç; ırk, ulusal köken, eğitim seviyesi, yaş, cinsiyet, cinsel yönelim ve daha fazlası gibi kimlik unsurlarının çevresindeki, hem geçmişten gelen hem de günümüzde mevcut olan tehlikeli damgalamalardan beslenir. Genellikle, elinde daha fazla gücü barındıran birey ve gruplara daha fazla fırsat sunulabilir. Bu şahıslar düşünce ve eylem yöntemlerini daha az güce sahip olanlara karşı, genellikle de farkında olmadan empoze edebilir.
Yani kullandığımız kelimeler, içinden çıkılması zor olan ve sistematik bir eşitsizlik döngüsünü destekleyebilir. Güç eşitsizliği konusunda bilinç kazanıp bunu dile getirerek iş yerinizi herkes için daha iyi bir hale getirebilirsiniz.
Kullandığınız kelimeleri değerlendirin
Dil, zaman içinde değişir. Birkaç yıl önce kullandığınız kelimeler, bir süre sonra uygun kabul edilmeyebilir. Bu nedenle kullandığımız dili devamlı değerlendirmek ve yeni bilgiler ışığında kelime haznemizi düzenli olarak güncellemek büyük önem taşır.
Örneğin ABD’de “minority” (azınlık) kelimesi hâlâ beyazlar dışındaki etnik gruplar için kullanılsa da bu terim pek çok kişi tarafından hoş karşılanmıyor ve bazı durumlarda, kullanımı doğru değil. “Minority” yerine “historically underrepresented” (geçmişte yeterince temsil edilmemiş) gibi daha duyarlı bir ifade kullanmak daha doğru bir yaklaşım olur. Bu şekilde iş yerinizdeki, kendini bu grubun mensubu olarak gören bireyleri de destekliyor olursunuz.
Kelimelerinizi seçerken duyarlı bir dille konuşmanın en önemli ilkesinin kişisel kimlikler olduğunu unutmayın. Kısacası her zaman, birey ve toplulukların kendilerini tanımlamak için tercih ettiği adları, hitap şekillerini ve kelimeleri kullanın.
Olayları fazla basite indirgememek için kesişimselliği dikkate alın
Duyarlı bir dil kullanmanın önemli bir kısmını pazarlama materyallerinizin, web sitelerinizin ve diğer tüm varlıklarınızın yaşadığımız dünyayı yansıttığından emin olmak oluşturuyor. Bunu etkili bir şekilde yapmak da, bireylerin kimliklerinin kesişimselliğini kabul etmek ve kampanyalarınızın, bu kesişimselliği uygun şekilde temsil etmesini sağlamak anlamına geliyor.
Pazarlama çalışmalarınızda, kesişimselliği fark edemez ve yansıtamazsanız zengin, çok boyutlu kimlikleri fazla basitleştirilmiş temsillere dönüştürme riskini alırsınız. Bunu yaparak basmakalıp örneklere bir yenisini ekleyebilir ve güçlendirmeyi amaçladığınız gruplara zarar verebilirsiniz. Kendinizi ifade ederken her zaman daha çok ayrıntı vermeye çalışın. Bir şeyin nasıl ifade edildiği konusunda geçmişten bu yana kabul edilmiş görüşlere uymasa bile kelimelerinizi, temsil edilen bireylerin kullanmayı bizzat tercih ettiği kelimeler arasından seçin.
Bu eylemleri hayata geçirmekten hiç vazgeçmeyin
Kapsayıcı olmak bir trend değildir. Sistemsel eşitsizliklerin değiştirilmesi gerekir. Bunun için de güç paylaşımındaki dengesizliğin sürekli değerlendirilme ve ele alınma iradesi gereklidir.
İş yerinizdeki iletişimi ve ilişkileri güçlendirmek için şirketinizdeki uygulamaları düzenli olarak değerlendirin. Çalışanlarınızın düşüncelerini öğrenmek için hepsine anket yapmayı düşünün ve başarı ölçütünüzün ne olacağına karar verin. Örneğin hedefiniz, çalışanlarınızdan yüzde 95’inin şirketin etkili bir iletişim kurduğunu, verimliliği desteklediğini ve çalışmalarını takdir ettiğini düşünmesi olabilir.
Duyarlı dil kullanımı ilkelerini uygulamak, tıpkı yeni bir araç kullanmayı öğrenmek gibi başlangıçta zor gelebilir. Ancak bunu yapmak rahatsızlık veya zahmet verse bile bunun devamlılığını sağlamak önemli. Olabildiğince doğru, güç veren ve kapsayıcı bir dil kullandığızdan emin olun. İş yerinizi, hatta dünyayı daha kapsayıcı ve çeşitli hale getirme konusunda öğrenmekten asla vazgeçmeyin. Fark edileceksiniz.
Kaynak: Think with Google