Kilo vermek çocuk sahibi olmaktan daha büyük bir fedakarlık istiyor
Çoğu insan yaz sezonunu formda geçirmek için efor harcıyor. Öyle ki bunun için bahar aylarından hazırlıklara başlayanlar bile var. Çevremizde pek çok insanın diyetle ve kilo vermeyle ilgili paylaşımlarda bulunduğunu görüyoruz hatta belki de bizzat kendimiz paylaşıyoruz. Bu içerikler genelde inanç, azim ve motivasyon üzerine kurulu oluyor fakat OnePoll’un 2000 Amerikalıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre kilo vermek aslında büyük bir fedakarlık işi. Yüzde 33’lük bir kitle kilo vermenin çocuk sahibi olmaktan daha büyük fedakarlık istediğini belirtirken, maddi sıkıntılar çekmekten (yüzde 30) ve hatta yeni bir işe başlamaktan (yüzde 28) daha fazla fedakarlık gerektirdiği savunanlar da var. Gelin araştırmanın ortaya koyduğu ilginç detaylara daha yakından bakalım…
OnePoll tarafından ABD’de 2.000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 91’i kilo vermek için en az bir yöntem denediğini, yarısı ise ekstra kilo vermek için 11 farklı yöntem denediğini söylüyor. Ek olarak, katılımcıların dörtte biri en az 16 farklı kilo verme stratejisi denediğini itiraf ediyor.
Araştırmayla ilgili öne çıkan veriler şöyle;
- Kilo verme yolculuğuna çıkan katılımcıların yüzde 32’si başarılı bir şekilde kilo verdiğini ancak daha sonra geri aldığını bildirirken, sadece yüzde 28’i başarılı bir şekilde kilo verdiğini söylüyor.
- Ayrıca kilo vermenin, çocuk sahibi olmaktan (yüzde 33), maddi sıkıntılar çekmekten (yüzde 30) ve hatta yeni bir işe başlamaktan (yüzde 28) daha fazla fedakarlık gerektirdiği düşünülüyor.
- Kendi kilo verme deneyimlerini yansıtan katılımcılar, kilo vermek için mutluluklarını (yüzde 31), zihinsel sağlıklarını (yüzde 29) ve ilişkilerini (yüzde 28) feda etmeleri gerektiğini hissettiklerini belirtiyor.
- Katılımcıların yüzde 54’ü çok fazla fedakarlık yaptıklarını düşündükleri için kilo vermekten bile vazgeçtiğini söylüyor.
Bununla birlikte, katılımcılar kilo verme konusundaki genel deneyimlerini “bunaltıcı” (yüzde 37) veya “başarısız” (yüzde 31) olarak tanımladıkları için, kilo verme yolculuğuna çıkmak pek çok kişi için sürdürülebilir görünmüyor. Sadece yüzde 15’lik bir kitle kilo verme deneyimlerini “ödüllendirici” olarak tanımlıyor. Neredeyse üçte ikisi (yüzde 65), beraberinde gelen fedakarlıklar nedeniyle uzun vadede kilo vermeyi düşünmenin zor olduğunu kabul ediyor.
Kilo verme yolculuğuna çıkanların yüzde 44’ü, en büyük motivasyonlarının vücutlarına daha fazla güvenmek olduğunu ifade ediyor. Diğer popüler hedefler arasında genel olarak daha sağlıklı hissetme arzusu (yüzde 42) ve merdiven çıkma, alışveriş merkezinde gezinme (yüzde 42) gibi bir aktiviteyi duraksamadan yapabilme hedefi yer alıyor.
Aslında, katılımcıların neredeyse beşte dördü (yüzde 79) daha zayıf değil daha sağlıklı olmak istiyor. Beşte ikisi daha fazla enerjiye sahip olmak istediğini ve çevresindeki insanlar çabalarını fark ettiğinde güçlü hissettiklerini (yüzde 34) kaydetti.
Katılımcılara göre, fedakarlığın yanında kilo vermeyle ilgili bir diğer önemli zorluk, yolculukla ilgili damgalanmalar. Veriler, bu damgalanmanın birkaç yıl öncesine kıyasla azaldığını ortaya koyuyor; yanıt verenlerin yüzde 73’ü kilo verme sürecinde yaşadıklarını aileleri ve arkadaşlarıyla beş yıl öncesine kıyasla daha rahat tartıştıklarını söylüyor.
Genel olarak sağlığa bakıldığında, yüzde 71’i fiziksel veya zihinsel sağlık koşulları veya her ikisi için ilaç alıyor. Ayrıca, katılımcıların yarısından fazlasının (yüzde 59) ilaçları hakkında konuşurken birkaç yıl öncesine göre daha rahat hissetmesiyle birlikte bu ilaçları açıkça tartışma konusundaki endişeleri de azaldı.
Sonuçlar yüzde 41’lik bir kitlenin diyabet ve tiroid gibi fiziksel sağlık ilaçları hakkında konuşurken çok rahat olduğunu gösteriyor. Anksiyete veya depresyon gibi zihinsel sağlık ilaçları söz konusu olduğunda rahat hissedenlerin oranı sadece yüzde 29. Kilo vermek için ilaç kullananlara baktığımızda da her üç kişiden birinin bu amaçla reçeteli ilaç kullandığı karşımıza çıkıyor.
Pazarlamacıların büyük bedenle imtihanı