Kısıtlamalar gevşedi, peki toplum yeni normale nasıl reaksiyon verdi?
Yaz dönemini geride bırakırken artan vaka sayılarıyla birlikte Türkiye yeniden sıkılaşma dönemine girmişti. Yaklaşık 3 ay süren sıkılaşma dönemi vaka sayılarındaki düşüşle birlikte yerini yeniden normalleşme sürecine bıraktı. Ancak bu sefer merak edilen uzun süren sıkılaşma sonrasında vatandaşın yeni normale nasıl adapte olacağı… Yeni normalin vatandaş üzerindeki etkisini ölçmeyi amaçlayan Aksoy Araştırma, 1067 kişinin katıldığı araştırmasıyla “yeni normal”de toplumun nabzını tutuyor…
Toplumun yüzde 77’si ne kafeye ne de restorana gitti!
Yeni normale geçişin vatandaş üzerindeki etkisini ölçmek adına araştırmaya katılanlara “Yeni normalleşme sonrası aşağıdakilerden hangisini yaptınız?” sorusu yönlendirildiğinde katılımcıların yüzde 77,7’si normalleşme adımları sonrasında ne kafeye ne de restorana gittiğini belirtiyor. Kafeye giden katılımcıların oranı yüzde 12 olurken restorana giden katılımcıların oranı ise yüzde 10,3 olarak verilere yansıyor.
Alınan sonuçlar itibariyle vatandaşın yeni normale tam anlamıyla adapte olamadığı söylenebilir. Bu noktada da iki farklı görüş öne çıkıyor. Bunlardan ilki; sıkılaşma döneminde vatandaşın sipariş verme gibi farklı alışkanlıklar edindiği ve bunlardan kolay olarak vazgeçemeyeceği, diğeri ise; vatandaşın vaka sayılarında yeniden bir artış beklemesi, bundan dolayı daha tedbirli davranması ve açık alanları daha çok tercih etmesi yönünde oluyor…
Kafeler ve restoranlar ne kadar tedbirli?
Yeni normalleşme adımlarıyla birlikte gelen diğer bir merak ise bu sürecin ne kadar sürdürülebilir olduğuydu. Bu bağlamda, kafe veya restorana giden katılımcılara yüzde 50 doluluk oranına ne derece uyulduğu soruldu. Araştırmaya katılanların yüzde 58,5’i restoranlarda tedbirlere tamamen uyulduğunu, yüzde 35,4’ü ise kısmen uyulduğunu belirtiyor. Kafelerde tedbirlere tamamen uyulduğunu belirten katılımcıların oranı ise yüzde 52,6 olurken, kısmen uyulduğunu belirtenlerin oranı yüzde 39,5 olarak karşımıza çıkıyor.
Uzun süredir kapalı kalan kafe ve restoran sahiplerinin ve aynı zamanda çalışanlarının pandemi sürecinden en çok zarar gören kesimler arasında olduğu biliniyor. Ancak yeni normalleşme adımlarıyla birlikte esnafın işi şansa bırakmak istemediği, daha fazla zarar görmemek ve normalleşme sürecini uzatmak için elinden geleni yapacağı da görülüyor.
Bireysel tedbir elden bırakılmıyor
Araştırmanın ilk sorusunda alınan cevaplar normalleşme sürecinin yeni başlaması sebebiyle vatandaşın kafe ve restoranlara gitme noktasında bir miktar daha çekimser davrandığını bize gösteriyor. Ancak bu sürecin devam etmesi durumunda tercihlerin ne yönde olacağı da katılımcılara sorulmuş. Araştırmaya katılanların yüzde 14’ü bundan sonraki süreçte restoran veya kafeye kesinlikle gideceğini belirtirken, yüzde 57’si “belki gidebilirim” ifadesini kullanıyor. Kesinlikle gitmeyi düşünmeyenlerin oranı ise yüzde 29 olarak gerçekleşti.
Yaş çaprazlarına bakıldığında erkeklerin daha cüretkâr olması dikkat çekiyor. Erkek katılımcıların yüzde 16,6’sı kesinlikle gideceğini, yüzde 53,8’i ise belki gideceğini belirtirken, bu oran kadın katılımcılarda sırasıyla yüzde 11,4 ve yüzde 60,2 olarak gerçekleşiyor.
Araştırmadan çıkarılacak en çarpıcı sonuç tüketicinin restoran ve kafeler konusunda tedbirli olduğu yönünde. Önceki normalleşme tecrübesinin bu bağlamda algıyı fazlasıyla etkilediği söylenebilir. Nitekim, ilk normalleşme adımları sonrasında vaka sayıları bir hayli artmış ve yeniden bir sıkılaşma dönemine girilmişti. Ancak tüketicinin vaka sayılarındaki değişime ve çevresinden alacağı bilgilere bağlı olarak bu yaklaşımının değişeceği düşünülebilir.