Komşular arasında “öteki” yalnızca bir mit!
BAREM Marketing Research and Consultancy ile Hellenic Research House’un gerçekleştirdiği “Öteki Aslında Biziz” araştırmasını üç parça halinde okurlarımızla paylaşacağımızı duyurmuştuk. Yayınladığımız ilk bölümde “Öteki Aslında Biziz” araştırmasının arka planını ele almış hem de öteki ve komşu kavramları üzerinde durmuştuk. Şimdi ise sırada araştırmanın öne çıkan bulguları var… Gelin birlikte inceleyelim!
Komşuluk, saygıya dayalı güvenin anahtarıdır
Görüşmelerden elde edilen bulgulara göre, Türk ve Yunan toplumlarının bir arada yaşadığı mahallelerde karşılıklı saygı ve hoşgörü en temel değerleri oluşturuyor. Bu mahallede saygı ortamında gelişen komşuluk sadece gündelik hayatın bir parçası olmakla kalmamış, aynı zamanda güvenin yeşerdiği ortak bir kültürün de temelini atmış…
Komşuluk ilişkilerinin temel unsurlarından biri olan karşılıklı güven, sosyal destek, paylaşım ve iletişimi güçlendirmektedir. Bulgulara göre komşuluk ilişkilerinin önemi ve toplumsal yapıya katkısı, komşuların birbirlerine ev anahtarlarını vermesi ya da çocuklarını birbirlerine emanet etmesi gibi somut örneklerle açıklanıyor.
İstanbul’da Prens Adaları’nda, komşuluğa duyulan güven, katılımcıların anahtarı çekinmeden kapıya ya da komşulara bırakarak saatler süren sosyal aktivitelerde bulunmasına olanak sağlamaktaydı.
“… Anahtar hep kapının üzerindeydi, herkes açardı. Bazen gece bile anahtarı almazdık çünkü güvenirdik…” (Kadın, 64, Rum kökenli, Emekli, İstanbul)
Araştırmada yer alan tüm görüşmeciler çok kültürlü bir ortamda büyümüş ve kimlikleri, aidiyetleri ve davranışları bir bütün olarak farklı kültürel etkilerle şekillenmiştir; dolayısıyla çok kültürlü çocukluk deneyimleri, diğer toplumu ve genel olarak kültürel ve dini çeşitliliği daha derin bir şekilde anlamalarına ve takdir etmelerine yol açmıştır.
“Şimdi, böyle bir yerde, birçok renk ve birçok kökenden insanla birlikte olmak, bu çok güzel bir şey. Ben bunu olumlu bir şekilde kullanıyorum ve kökeni ne olursa olsun tüm insanları insan olarak görüyorum, bunu köyün papazı olan ve dini ne olursa olsun herkesle ilgilenen babamdan aldım.” (Erkek, 50, Yunan kökenli, Öğretmen, Komotini)
Güçlü sosyal bağlar nedeniyle her yılın 6 ayını İstanbul’da geçirdiğini belirten Yunanlı bir katılımcı, Adalar’daki arkadaşları açısından İstanbul’u değerlendirdiğinde, arkadaşları tarafından “can” olarak görüldüğünü belirterek bunu şu sözlerle ifade etti:
“…Burada arkadaşlarım benim için canlarını verirler…” (Erkek, 94, Yunan asıllı, Küçük işletme sahibi, İstanbul)
Komotini, Gümülcine’de Tango
Tango, 19. yüzyılın sonlarında Arjantin ve Uruguay’da ortaya çıkan ve UNESCO tarafından dünyanın somut olmayan kültürel mirasının bir parçası olarak kabul edilen bir müzik türü ve dans tarzı Şu anda dünyanın dört bir yanında düzenlenen festivaller, dans salonları (milongalar) ve yarışmalarla canlı bir küresel topluluğa sahiptir ve birçok farklı ülkeden meraklıları ve profesyonelleri bir araya getirmekte.
Komotini’deki ve genel olarak Trakya’daki tango topluluğu, dansın farklı sosyal ve dini geçmişlerden gelen insanları nasıl bir araya getirebileceğinin ve herkesin kendini ifade edip bağlantı kurabileceği ortak bir alanda anlayış ve işbirliğini nasıl teşvik edebileceğinin canlı bir örneği.
“Tangonun buradaki iki toplum arasındaki ilişkiyi yumuşatacak bir araç olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar dans, spor, sanat ve diğer hobiler gibi faaliyetler aracılığıyla bir araya geldiklerinde bu, özellikle genç nesillerin bir arada yaşamasına yardımcı olabilir. “(Tango öğretmenleri, Komotini)
Mahalle Sosyal Sermayesinin Birikimi ve Sürdürülmesi
Aileden sonra en yakın sosyal çevreyi komşular oluşturur. Mahalle sakinleri birbirlerinin inançlarına, bayramlarına, yaşam tarzlarına saygı duymuş ve onun bir parçası olmuşlardır. Bu saygı çerçevesinde komşuluk ilişkileri pekiştirilmiş ve sürdürülmüştür. Bu olgulara örnekler aşağıdaki gibidir:
“Eskiden birbirimizin bayramlarını kutlardık ve hala da kutluyoruz. Kilise, cami, o önemli değil, zenginlik bu.” (Erkek,70, Türk kökenli, Öğretmen, İstanbul)
Türk ve Yunan komşular birbirlerine duydukları saygı ve güven sayesinde ortak değerlerin inşasında yer almış, hastalıkta ve sağlıkta birlikte yer almışlardır.
“Biz burada milliyetimiz ne olursa olsun bir bütün olarak büyüdük. Babalarımız böyle büyüdü ve bize böyle öğrettiler. Türk düğünlerini hiç merak etmedim; ben zaten bunun içine doğmuşum.” (Erkek, 67, Yunan asıllı, Emekli, İstanbul)
Komşuluk ve Geçmişe Özlem
Komşuluk, bireylerin yaşam kalitesini artıran ve toplumsal dayanışmayı güçlendiren sosyal bir olgudur. Ancak Anthony Giddens’ın Kaçak Dünya kitabında belirttiği gibi küreselleşmenin hızlandırdığı yaşamda komşuluk bağları zayıflamış olsa da gelenekleri sürdürmenin yollarının arandığı görülüyor…
“…yaşam biçimindeki değişiklik nedeniyle özel günler eskisi gibi olmuyor. Mesela bu sene Paskalya yumurtası boyayamadım ya da çörek yoğuramadım çünkü günlük hayatımda zamanım yoktu. Hazır çörekler alıp bakkalıma ve kapıcıma verdim, o kadar…” (Kadın,44, Rum asıllı, Tercüman, İstanbul)
“Öteki bizim dışımızdadır ama öteki aynı zamanda bizim içimizde”