
Küresel cinsiyet eşitliğine ulaşmak için 134 yıl daha gerekiyor!
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2024 verilerine göre, küresel çapta cinsiyet eşitliğine ulaşmak için 134 yıl daha gerekiyor. Ekonomik alandaki kadınlara yönelik eşitsizlikler, bu sürenin hızla kısalması için küresel çapta daha güçlü adımlar atılması gerektiğini gösteriyor.
Rapora göre Türkiye’nin durumu da özellikle ekonomik katılım ve siyasi temsiliyet açısından endişe verici seviyede. 146 ülke arasında 127. sırada yer alan Türkiye, cinsiyet eşitliği açısından en geride olan ülkelerden biri olmaya devam ediyor. Küresel ölçekte bakıldığında da durum pek iyimser değil. Cinsiyet eşitliği oranı yüzde 68.5 seviyesinde ve bu oran önceki yıla kıyasla yalnızca yüzde 0.1 artış gösterdi. Kadınların iş gücüne katılımı yüzde 65.7 seviyesine yükselmiş olsa da yönetici ve üst düzey pozisyonlardaki kadın oranı hala yüzde 31.7 seviyesinde. Bu veriler, kadınların iş hayatındaki temsiliyetinin hem Türkiye’de hem de dünyada büyük ölçüde sınırlı kaldığını ve ilerlemenin beklenenden çok daha yavaş gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
Kadınların daha fazla olduğu sektörlerde maaşlar daha düşük
Cinsiyet eşitliğiyle ilgili yine raporda yer alan bir diğer çarpıcı veri, kadınların ağırlıklı olduğu sektörlerde maaşların daha düşük olması. Eğitim, sağlık, hizmet ve sosyal bilimler gibi alanlarda kadınlar çoğunluğu oluştururken, bu sektörlerdeki maaş seviyeleri erkeklerin ağırlıklı olduğu mühendislik, finans ve teknoloji gibi yüksek gelirli sektörlere kıyasla ortalama yüzde 20-30 daha düşük. Diğer yandan, kadınların STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanlarında temsil oranı yalnızca yüzde 28.2 seviyesinde.
Bu dengesizlik, kadınların daha düşük ücretli sektörlerde yoğunlaşması ve liderlik rollerinde yeterince temsil edilmemesi nedeniyle ekonomik fırsatlara erişimini kısıtlıyor. Kadınlar iş hayatına güçlü bir başlangıç yapmalarına rağmen, yönetici ve lider pozisyonlarına yükselirken ciddi bir kayıpla karşılaşıyor ve bu durum, kadınların üst düzey yönetici pozisyonlarında yalnızca yüzde 31.7 oranında temsil edilmesine yol açıyor. Tüm kariyerleri boyunca devam eden bu eşitsizlikler, kadınların ekonomik bağımsızlığını sınırlayan yapısal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Jilda Bal: “Cinsiyet eşitliği toplumun geleceği için şart”

Gilda & Partners’ın kurucusu
Gilda & Partners’ın kurucusu Jilda Bal, cinsiyet eşitliğinin yalnızca bir kadın meselesi değil, ekonomik ve toplumsal refahın temel taşı olduğunu vurguluyor. Kadınların iş hayatına tam ve eşit katılımı sağlanmadan, ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın mümkün olmadığını belirten Bal, “Kadınlar iş gücüne dahil oldukça, şirketler daha kârlı hale geliyor, yenilikçi çözümler üretme kapasiteleri artıyor ve toplumlar daha refah içinde yaşıyor” sözleriyle kadın istihdamının ekonomiye olan doğrudan etkisine dikkat çekiyor. Cinsiyet eşitliğinin yalnızca bir hak mücadelesi değil, aynı zamanda stratejik bir ekonomik gereklilik olduğunu vurgulayan Bal, iş dünyası ve hükümetlerin bu konuda daha kararlı adımlar atması gerektiğini belirtiyor. “Eşit ücret politikalarının uygulanması, kapsayıcı işe alım süreçlerinin benimsenmesi ve kadınların liderlik pozisyonlarında daha fazla yer alması için somut adımlar atılmadıkça, ekonomik fırsat eşitsizlikleri devam edecek” diyerek, cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının yalnızca bir sosyal sorumluluk değil, aynı zamanda ekonomik refah için kritik bir gereklilik olduğunu vurguluyor.