Lego, dağınıklığının çaresini IKEA’da buldu
Lego, ürünlerinin dağınıklığa yol açtığının çok farkında. Elbette dağınıklık her zaman kötü bir anlama gelmek zorunda değil, öyle olsaydı Lego’nun zaman ve mekanı aşan popülaritesi hala devam ediyor olmazdı. Ancak bunca yıl çocukları ve hep çocuk kalanları düşünen Lego, dikkatini ebeveynlere ve onların hayatını kolaylaştırmaya çevirdi. Daha düzenli bir oyun deneyim sunmayı hedefleyen Lego, IKEA’nın kapısını çaldı ve iki dev marka Bygglek adlı, basit ama bir o kadar da yaratıcı bir çözüm buldu.
Özellikle çocuklu evlerin vazgeçilmezi Lego kutuları, onlarca kuşağın hayal güçlerini hayata geçirirken kullandıkları ilk platform oldu diyebiliriz. Ancak ne yazık ki hayal gücü fiziksel bir forma bürünürken kenara atılan sivri plastik parçaların neden olduğu acıları ayaklar çekebiliyor…
Lego, “gülü seven dikenine katlanır” yaklaşımını bir kenara bırakıp çocukların dilediği şekilleri inşa ederken yaratabilecekleri potansiyel dağınıklığı toplamalarını da mümkün kılan bir çözüm üretmeye karar verdi.
Her şey mucizevi bir tesadüfle başladı…
Lego Baş Tasarımcısı Rasmus Løgstrup, araştırmalarının başındaki engelleri anlatırken, “Arayışımızın henüz başındayken IKEA’nın bizim için harika bir çözüm ortağı olabileceğini fark ettik. Peki IKEA’yla nasıl iletişim kuracaktık; telefonu açıp internetteki genel müdürlük telefonunu mu arayacaktık?” diyor.
Løgstrup, ev dekorasyonu devinin bir o kadar da büyük ekibinden doğru kişiye ulaşmayı denerken, aradığı yanıtın bir veli toplantısında karşısına çıkacağını elbette bilemezdi. “Herkes bu araştırma sürecindeyken ekibimizin lisans departmanından bir yönetici, veli toplantısı için çocuğunun okuluna gittiğinde IKEA’da çalışan bir babayla tesadüfen yan yana oturuyor ve hikayemiz işte böyle başlıyor. Tesadüfe bakın!”.
Milyonda bir gerçekleşecek bu tesadüften beklenebileceği gibi, iki baba arasındaki bu kısa sohbet Lego ekibinin IKEA’ya, aradıkları çözümü konu alan, artık kült hale gelmiş stop-motion videolarından birini yollaması ve “oynamak isteyip istemediklerini” sormasıyla devam etti. IKEA tasarımcılarından Andreas Fredriksson’un bu videonun geri çevrilemez olduğunu söylediğini belirtmekte fayda var…
“Tabii ki oynamak istiyorduk. Yanıtımız en başından beri tartışmasız bir ‘evet’ idi. İki marka mükemmel bir uyum oluşturdu; çünkü IKEA küçük alanlarda yaşamayı, Lego da oynamayı merkezine alıyor”.
Eğlence asla sınırlanmamalı!
Projenin en büyük engeli, “organize edilmiş eğlence” olmayan bir konsept yaratmaktı.
Fredriksson, “Oyunu kompartımanlara ayırmadan kolaylaştırmak istedik” diyor ve ekliyor, “Ortaya çıkan ürünün sadece çocuk odalarında yer alabilecek bir parça olmasını istemedik. Görünce insana mutluluk veren ve evin her köşesine uyacak bir tasarım yaratmalıydık”.
Løgstrup tasarım ekibinin kollarını sıvamadan önce var olan araştırmaları incelediğini belirtiyor. “Çocukların oynamaya bayıldığı bir ürünü, düzenliliği merkezine alan başka bir şeye dönüştürmek istemedik. Legolar çocukların bir şey yaratmak üzere yerinden kalkıp bir anda bir tekerlek ya da köpek balığı gibi bambaşka bir sonuca ulaşmasını sağlıyor. Tasarım sürecinde bu ilhamın yanı sıra araştırmaların ortaya koyduğu bir olgu olan çocukların yerde oynamayı sevdiğini dikkate aldık”.
Tasarım ekibi böylece hem düzeni sağlayan hem de oynamaya teşvik eden bir kutu yaratmaya karar verdi. Løgstrup tasarım sürecinin Lego için zorluğunu, “Sistemimiz Coca-Cola’nın tarifi gibi; gizli ve kopyalanması zor. Bir ürün tasarlarken her parçanın birbiriyle uyması en kritik nokta. Lego’nun tarihindeki en büyük parçayı tasarladığımız göz önünde bulundurulunca daha en başından bu sürecin bizim için karmaşık ve zorlu olacağını biliyorduk” sözleriyle aktarıyor.
Ancak bu engelin IKEA ile ortaklıklarını daha değerli hale getirdiğini belirten Løgstrup, Lego’nun tasarım ekibinin bu projede tek başına çalışıyor olsaydı daha ilk adımdan başka çözüm yollarına başvurabileceğini itiraf ediyor. “Ancak Lego’ya yeni gözlerle bakan IKEA ekibiyle çalışmak, kendimize sormadığımız birçok sorunun dile getirilmesini ve her birimizin sınırlarımızı zorlamamızı sağladı”.
Bir kutudan çok daha fazlası
Mükemmel ürünü tasarlamak için hem IKEA hem de Lego tasarımcılarının bir araya gelip beyin fırtınaları yaptığı atölyeler organize edildi. Fredriksson, “İlk önce kartondan yapılma prototipler üretildi. Legoları başlangıç noktası kabul ederek boyuta karar vermeliydik; onları üst üste koyunca yaratmakta olduğumuz ürünün sadece bir depolama alanı değil, oyunun bir parçası olabileceğini fark ettik” diyor.
IKEA ve Lego tamamlanan prototipleri deneyimlemesi için hedef kitlesine gönderdi. Løgstrup, “IKEA’da birden fazla çocuğun bu prototiplerle nasıl oynadığını gözlemledik” diyor ve ekliyor, “İlk deney, bütün kutuları üst üste koyup bir pasta yaratan 5 yaşındaki bir çocuktu. Bu çocuk sonrasında mutfağa gidip kurabiye ve şeker yemeye karar verdi”.
Lego çıkıntılı büyük depolama kutuları ve özel bir Lego setinden oluşan tasarım, Ekim’de piyasaya sürülecek. Adı, İsveççe “inşa etmek, oynamak” anlamına gelen Bygglek, IKEA’nın ürün setinin kalanının isimleriyle de uyumlu adlandırılmış oldu.
Løgstrup’a göre ürün IKEA ve Lego arasında uzun vadeli bir iş birliğinin başlangıcını simgeliyor. “Gelecekte neler yapacağımızı izleyin ve görün”.
Løgstrup, Lego ve IKEA ürünlerinin bir ortak noktasını daha taşıyan Bygglek hakkında, “Henüz yolun başındayız. Bygglek, tasarımı gereği sürdürülebilir bir ürün. Alıp sonraki kuşaklara miras bırakabileceğiniz bir parça” diyor.
Kaynak: The Drum