LinkedIn’de güçlü bir lider iletişimi nasıl yapılır?
Şüphesiz liderlerin heybesine topladığı eşsiz tecrübeler var. Başarı merdivenlerini teker teker çıkarken tökezledikleri fakat üstesinden geldikleri ufak tümsekler, denemeler yanılmalar, gözlemler… Kısacası muazzam bir bilgi havuzu. Bugün Vehbi Koç’un deneyimini sadece kitaplardan okuyabiliyoruz. Fakat günümüz liderlerinin LinkedIn paylaşımlarında pek çok konudaki bakış açılarını görebiliyor ve onlarla etkileşimde bulunabiliyoruz. Bir yandan liderlerin heybesindekiler büyüyor bir yandan ilham arayanlar aradığını buluyor. Ancak formül doğru çalıştığında böyle oluyor. Peki ya çalışmazsa? Sorunun yanıtını iletişim profesyonellerinden dinlerken satır aralarında dijital dünyaya uyum sağlamanın ve etki gücü yüksek lider iletişimi gerçekleştirmenin püf noktalarını buluyoruz…
LinkedIn’in en etkili 20 ismi arasında yer alan liderler…
Paris merkezli pazarlama şirketi Favikon birçok ülke için yaptığı en etkili LinkedIn kullanıcıları veri analizine ilk kez Türkiye’yi de dahil etti! Mart ayında yayınlanan listede başarılı liderler de yerini aldı.
Mediawashing yerini samimiyete bıraktı
- LinkedIn tabir-i caizse, liderler için sosyal medyanın ‘kurtarılmış bölgesi’. Daha az spekülasyon, daha çok gerçek… Tabii ‘kurtarılmış bölge’ demek sizi krizlerden yüzde yüz koruyacağı anlamına gelmiyor. Liderler de sonuçta insan. Ve insan, aslında kendi kendine zarar verebilme konusunda son derece yetenekli.
- Bence burada temel yaklaşım şu: Dünya özellikle 2010’lu yıllarda ‘algı yönetimi’ denen kavramın tuzağına düştü. İlk bakışta bu kavramın son derece havalı gözüktüğünü kabul ediyorum. Hele bir de İngilizceye çevirdiğinizde… Ama her havalı kavram gibi, bu da özellikle ülkemizde yanlış pazarlandı.
- Kamuoyunda ya da hedef kitlenizde nasıl algılandığınızın önemli olması gerekirken, ‘algı yönetimi’ kisvesi altında “gerçekte olduğundan farklı görünmenin” kapısı sonuna kadar açıldı. Algı yönetimi, kaliteli bir makyaj malzemesi olarak piyasaya sunuldu. Ama her makyaj gibi, bunun da en sonunda aktığı anlaşıldı.
- İletişim dünyasının “mediawashing”i olan algı yönetimi, bugünlerde yerini çok daha basit, çok daha az havalı ama vuruş gücü çok daha yüksek bir kavrama bıraktı: Samimiyet.
- “Olduğun gibi değil, göründüğün gibisin” sözü yerle yeksan oldu. “Konuştuğun kadar değil, yaptığın kadarsın” iletişim anayasasının değiştirilemez maddesi haline geldi.
- Belki fazla basit gelecek biliyorum; ama benim liderlere birinci tavsiyem bu: Samimi ol. Neysen osun. Bu basitliğin içindeki derinliği anlayan liderler, aslında gerçek influencer’lar…
Odaksız iletişimin riski büyük
- LinkedIn’de yapılan bir iletişim, kurum içine, işveren markasına, yeni yeteneklere, müşteriye, yatırımcılara, iştiraklere, iş ortaklarına, diğer paydaşlara hatta kamu karar vericilerine dokunabiliyor. İyi tasarlandığında ve uygulandığında, çok katma değerli iletişim kazançları sağlıyor. Odaksız uygulandığında ise çok büyük iletişim riskleri barındırıyor.
- Bu nedenle mutlaka arkasında bir strateji olmalı. Tam da bu nedenle Lobby 5 yıldır, pek çok kurum sözcüsü ve lidere, Dijital Lider İletişimi Hizmeti veriyor. Bu alanda uzman olan ve sadece bu alanda çalışan dört kişilik bir ekibimiz var.
- Başından bu yana bu alanı bir sosyal medya iletişimi olarak değil, bir lider iletişimi olarak tanımladık. Liderlerin LinkedIn’de veya farklı bir platformda, kurumsal iletişim stratejisiyle uyumlu ve paralel bir stratejiye sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta, LinkedIn’in şu anda çok popüler bir sosyal medya platformu, ancak bir platform. Yarın farklı bir platform popüler olduğunda, içerik dili veya teknolojileri farklı da olsa strateji aynı kalacak.
- LinkedIn’de liderin paylaştığı her içerik veya alınan her etkileşim çok büyük iletişim fırsatı. Bu nedenle her içeriğin, like’ın, yeniden yayınlamanın veya yorumun bir anlamı, bir nedeni ve oturduğu bir iletişim konumlaması, stratejisi olması gerektiğini düşünüyorum.
- Bu nedenle en sık karşılaştığımız hata, liderlerin veya kurumlarının bu gerçeğe uygun hareket etmemelerinden kaynaklanıyor.
Etkileşime zaman ayırmak gerekiyor
- Profesyonel ve insani açıdan dikkatimi çekebilecek profillerin olası ortak özellikleri bir anlamda LinkedIn lider iletişimi alanındaki tavsiyelerimi de kapsıyor.
- LinkedIn hesabının kendisine ait bir mecra olduğundan yola çıkarak bu alanı sadece bağlı bulunduğu şirketin içerikleriyle sınırlı tutmamak… İlgili olduğu alanlara dair kişisel deneyimlerini, yaşanmışlıklarını, vizyonunu, meraklarını, sadece cevaplarını da değil bazen sorularını da paylaşabilmek… Bu tür alanlarda günlük hayatta zaman geçiremediğimiz insanlarla kısa da olsa anlamlı kesişimler yaşamak istiyoruz.
- Mecranın doğasının etkileşim olduğunu unutmamak ve yorumlarla etkileşime zaman ayırabilmek… Bu zamana sahip değilseniz tek yönlü bir mesaj panosunun takipçiyi tatmin edecek bir deneyim olmadığını da dikkate almak gerek.
- İçerikleriniz konusunda destek alıyorsanız dahi final içeriğe mümkün olduğunca kişisel dokunuşlarınızı yansıtmanız ve otantik olmasını sağlamanız.
- İnsanların geniş bir duygu spektrumuna sahip olduğunu hatırlamak ve iletişimi sadece başarılar ve kutlamalarla sınırlı tutmadan farklı duygulara da hitap edebilmek.
- Hakkında paylaşım yapmak istediği alanları uzmanlık ya da kişisel değerler üzerinden tayin ederek ve sınırlayarak her konuya değinen değil tanımlı alanında nitelikli içerikler üretmek.
Kötücül krizler çağındayız
- Bir kurumun algılanan itibar seviyesiyle lider iletişiminin başarısı arasında pozitif korelasyon olduğunu bu alanda yaptığımız çalışmalarda net görüyoruz. Kurumun farklı mecralarda ve çeşitli temalarda parça parça verdiği mesajlar yığınının tek ve bütüncül bir “amaçta” vücut bulmasını sağlayan en güçlü unsur liderdir. İçinde bulunduğumuz “kötücül krizler çağında” iş dünyasındaki liderlerin bu işlevi çok daha kritik hale geliyor. İşte tam bu noktada karşımıza çıkan yeni bir yaklaşım var: Üçlü Altın Sacayağı. Bu üçlü yapı Kurumsal İletişim, İnsan Kaynakları ve CEO’nun aynı masada birlikte çalışmasına dayanıyor. Çünkü artık kurumsal marka, işveren markası ve tüketici markasını birbirinden tamamen ayrı kulvarlarda yönetme devri geride kaldı.
- LinkedIn gibi bir iş mecrasında CEO tarafından paylaşılan tek bir yorum sadece işveren markanız için değil, kurumsal markanız için de tüketici markanız için de çok ağır hasarlara yol açabiliyorsa, üçlü sacayağı gerekliliğinin en büyük ispatı budur. CEO’lar artık klasik liderliğin yanı sıra aynı zamanda güçlü birer kilit etkileyici rolü üstleniyorlar. Bu alanda başarılı olan örneklerde şu dört özelliği görüyoruz: Birincisi, içerikten önce bağlama odaklanmak. Bağlam odaklı liderler, iletişimde ortalama 3 kat daha fazla etkili oluyorlar. İkincisi, sadece hikaye anlatmakla kalmayıp anlamlı hikayeler yaratmak. Üçüncüsü, iletişim frekansına bir ritim kazandırmak. Dördüncüsü de motivasyonu kurum içi kanallardan başlatıp sonra dış mecralara yaymak.
Başarısızlıkları da paylaşmalı
- Son yıllarda CEO’lar, LinkedIn’de sadece şirketlerinin liderleri olarak değil, aynı zamanda güçlü birer influencer olarak da konumlanmaya başladılar. Bu trendin başarılı örneklerine baktığımızda, otantik ve samimi bir iletişim dili kullanmalarının önemli bir faktör olduğunu görüyoruz.
- Globalde başarılı LinkedIn influencer CEO’ları, takipçileriyle aktif bir şekilde etkileşimde bulunuyor. Yorumlara cevap veriyor ve geri bildirimleri dikkate alıyorlar. Bu, onların daha ulaşılabilir ve insancıl görünmelerini sağlıyor. Aynı zamanda, diğer etkili isimlerle iş birlikleri yaparak veya onları etiketleyerek networklerini genişletiyorlar.
- İlk olarak, kişi kendi özgün sesini ve tarzını bulmalı. Kendi deneyimlerinizi, başarılarınızı ve hatta başarısızlıklarınızı samimi bir şekilde paylaşmak, LinkedIn dünyasıyla daha güçlü bir bağ kurmaya da yardımcı olacaktır.
- İkinci olarak, içeriklerinizin takipçilerinize gerçek anlamda fayda sağlamasına özen gösterin. Bilgi, tecrübe, ipuçları ve ilham verici hikayeler paylaşmak önemli. Ayrıca içeriklerinizi zenginleştirmek için görseller, videolar ve infografikler gibi çeşitli medya türlerini kullanmak da sayfayı sıkıcı bir dilden uzak tutar.
- Üçüncü olarak, düzenli ve tutarlı içerik paylaşımı da takipçi sayısının artmasında oldukça önemli.
- Son olarak, diğer liderlerle etkileşimde bulunmaktan çekinmemek gerekiyor. Onları bazı paylaşımlarda etiketlemek veya içeriklerini desteklemek network genişletir.
Düzenli içerik paylaşılmalı
- Yeni düzende artık kişiler şirketlerinden bağımsız da etki yaratabiliyor. Dijital mecraların doğru ve etkili kullanımı, doğru hedef kitleye ulaşma noktasında oldukça önemli bir rol üstleniyor. Tam da bu noktada değişen ve dönüşen ihtiyaç ve beklentilerle birlikte liderlerin bir topluluk içerisinde olma gerekliliği, özellikle LinkedIn gibi kanallarda daha gözle görünür hale geldi. Hatta burada liderlerin influencer olarak konumlanmaya başlaması da bu ihtiyaç ve gerekliliğin bir sonucu olarak ortaya çıktı.
- Dijital liderlik olarak da tanımlayabileceğimiz bu konumlama, müşterilerle doğrudan temas etme noktasında önem teşkil ediyor. Dijital liderler, sektörel gelişmeler, kendi projeleri ve kişisel görüşleri hakkında düzenli paylaşımlarda bulunarak güçlü bir kişisel marka inşa ediyorlar. İnşa edilen bu marka, liderlerin profesyonel kimliklerini ve değerlerini yansıtıyor. Dünyanın en saygın kuruluşlarının CEO’larının yüzde 81’inin sosyal platformlarda yer aldığı bir ortamda, kişisel markanın gücü daha da önemli hale geliyor. 5 çalışandan 4’ünün dijital liderlerle çalışmayı tercih etmesi de bu platformlardaki etkileşimin ve varlığın öneminin altını çiziyor.
- LinkedIn’de etkili bir lider iletişimi içinse öncelikle liderin hem kendisini hem de yönettiği kurumu temsil ettiği gerçeğini unutmaması gerekiyor. Doğru bilgiyi takipçilerle buluşturmak ve samimiyet de olmazsa olmazlar arasında. Takipçilerin ilgisini canlı tutmak için sektörel gelişmeler, projeler ve kişisel deneyimler hakkında düzenli içerik paylaşımı yapmak oldukça faydalı.